TARİHİN KANLI YÜZÜ: AHISKA SÜRGÜNÜ

     “AHISKA, GÜL İDİ GİTTİ;
BİR EHL-İ DÎL İDİ, GİTTİ;
SÖYLEYİN SULTAN MAHMUD’A:
‘İSTANBUL KİLİDİ GİTTİ…’”

Kökeni Kıpçak Türklerine dayanan, günümüzde Gürcistan’ın güneybatısında yer alan merkezi Ahıska olan Mesheti isimli bir bölgeye yerleşmesi ile Ahıska Türkü adını alan bir Türk topluluğudur. Yerleştikleri bölge dolayısıyla Mesket Türkleri ve bölgenin adının Türkçede Misketya şeklinde yanlış yazılmasından dolayı Misket Türkleri olarak da bilinirler. Farklı kaynaklarda Mesket Türkleri Meshetya Türkleri olarak da anılırlar. Ahıska Türkleri müslüman bir topluluktur. Ahıskalıların büyük çoğunluğu Hanefi-Sünni olmakla beraber küçük bir kesimi de Şii mezhebine tâbidir. Ahıska Türklerinin ana dili Türkçedir. Konuşma şiveleri Ardahan ve Artvin illerindeki ağıza ve Azericeye çok benzer. Eğitimlerini Rusça aldıklarından dolayı çoğu Rusça bilir ve konuşur. Çok uzun zaman bu bölgede yaşamışlardır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde de Ahıska Türklerinden ve kalelerinden bahsedilir. Dede Korkut Hikâyelerinde  ‘’Ak-Sıka’’ olarak bölgeden ve yaşayanlardan bahsedilir. Ahıska Türklerinin bölgeye gelişi Kıpçakların, 1068′de Rus müttefik kuvvetlerini yenerek güney Rusya sahasına yerleşmesiyledir. Ahıska ve çevresi 1068 ‘de Sultan Alparslan tarafından Selçuklu ülkesine katılmıştır. 1080′lerde Balkaş gölünden Tuna Nehrine kadar uzanan topraklara Kıpçak Eli (Komania) denilirdi. Osmanlı padişahı III. Murad çağında, Dağıstan, Gürcistan ve Şirvan’ın fethine karar verildi. 1 Ocak 1578′de Şeyhülislâmın fetvasını alan Serdar Lala Mustafa Paşa, Safevîler üzerine sefere çıktı. Bu sefer sırasında Ahıska Türkleri Osmanlı İmparatorluğuna biat ederek Safevileri büyük bir yenilgiye uğrattılar. Ahıska şehri Osmanlı İmparatorluğunun Çıldır eyaletinin merkezi olduğu için uzun bir süre yaklaşık 250 yıl Osmanlı himayesi altında yaşadılar. Ahıska’ya çok sayıda Anadolu Türkü iskân edilmiştir ve din, dil, kültür hayat tarzları açısından Anadolu Türklüğü ile bir bütün olmuşlardır.

1828 yılında Ahıska Çarlık Rusya tarafından işgale uğradığında Osmanlı Devleti ile bağları koparılmak istendi. Rusların sıcak denizlere inme politikası çerçevesinde Kafkasya’da Türk topluluklarının bulunması bu politikaya engel teşkil ediyordu. Rusya’nın Osmanlı Devletini yakından takip ettiği dönemde bu imparatorluğu yıkma fikri ortaya atıldı. Görüşlerini desteklemek için kutsal yerlerde Hristiyanların savunuculuğunun Rusya’ya bırakılması istendi. Osmanlı Devleti ve Fransa bu fikre sıcak bakmadı. Bu dönemlerde Osmanlı-Rusya arasındaki ilk büyük patlak Kırım savaşı oldu. 4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasında patlak veren savaşta Osmanlı Devleti Fransa Birleşik Krallık ile ittifak oluşturdu ve Rusların sıcak denizlere inme fikri durduruldu. Olaylar dinmedi ve Osmanlı Devleti içerisindeki azınlık isyanları, Panslavizm sorunu, Hristiyan topluluklara karşı insan haklarının çiğnendiği fikri ile oluşturulan kamuoyu 93 Harbi olarak bilinen savaşın başlamasına sebep oldu. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı olarak da bilinen savaşta Osmanlı Devleti’nin hazırlıksız yakalanması ile savaş ağır bir toprak kaybı ile sonuçlandı. İmzalanan Ayastefanos antlaşması ile Ahıska bölgesi kaybedildi. Bu dönemlerde Balkanlar ve Kafkasya’da ağır etnik soykırımlar yaşanmıştı. 1 milyonu geçen Osmanlı nüfusu bölgelerde azınlık konumuna geldi. Bu azınlıklardan birisi olan Ahıska Türkleri Osmanlı Devletine asla sırtını dönmedi ve çeşitli şekillerde yardımlarda bulundu. Yaptıkları yardımlardan dolayı yoğun baskı altında kalan Ahıska Türklerinin bir kısmı bu dönemlerde Anadolu’ya göç etti. 1917 yılında Çarlık Rusya’nın yıkılmasıyla kısa bir bağımsızlık yaşayan Ahıska Türkleri kısa bir süre Osmanlı Devleti’ne tekrar bağlandı. Birinci Dünya Savaşının mağlubu olan Osmanlı Devleti Moskova antlaşması ile Ahıska’yı tekrar kaybetti. 1921 yılında Gürcistan’ın Sovyetler Birliği tarafından ele geçirilmesi ile Ahıska Türkleri yine baskılara ve hak ihlallerine mağdur kaldı. Sovyetlerinde Gürcülerinde ayrımcı uygulamaları ile yıpratıldı. Stalin’in uyguladığı baskıcı politika Kafkasya’dan Türkleri çıkarma isteğinden başka bir şey değildi. Sözde sınır güvenliğini tehdit ettiğini düşündüğü Ahıska Türklerini güvenilmez halk olarak yaftaladı. Hatta Türklerin bölgede olmadığını varsayabilmek için Ahıska Türklerini müslüman Gürcüler olarak sınıflandırdı. Yaşanan olaylar büyük Sürgün günü olan 15 Kasım 1944’e kadar sürekli devam edecekti.

31 Temmuz 1944 yılında Devlet Savunma Komitesinde alınan karar şu şekildeydi. ‘’ Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin sınırlarını korumak amacı ile sınır şehri Ahıska’da yaşayan 86.000 Türk ve Müslüman’ın Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’a tahliye edilmesine karar verilmiştir. ‘’ Hiçbir suçlamaya bağlı olmayan bu sürgünün nedenleri arasında Stalin’in boğazları baskı ile kontrol etme ve Kafkasya’da Türk ve Müslüman halkları arındırma fikri vardı. 15 Kasım 1944 gecesi aileler 2 saat içerisinde hayvan taşımak amacı ile kullanılan vagonlara bindirilerek insanlık dışı koşullarda Orta Asya’ya kadar haftalarca sürecek bu yolculuğa başladı. Yol boyunca aç, susuzdular aynı zamanda sürgünün olduğu vakit kış olduğu için birçoğu donarak can verdi. Sürgünde Ahıska Türkleri çok fazla can kaybı yaşadı. 40-45 gün süren yolculuklarında ölenlerin gömülmesine dahi izin verilmedi. Sovyet askerleri tarafından fırsat bulundukça trenlerden atıldı.1945 yılından sonra savaşa gidenlerde aynı şekilde ailelerinin sürgün edildikleri yerlere sürgün edildi. Gittikleri yerlerde kimliksiz şekilde yaşadılar ve göç etme hakları ellerinden alındı. Çalışma kamplarında ağır şartlar altında kadın yaşlı çocuk demeden ağır işlerde çalıştırıldı.  Sürgün döneminde baskılara ve etnik ayrımcılıklara karşı çeşitli örgütlenmeler oluşturdular 1989 yılında etnik gerilimler sonrası Fergana vadisinde büyük şiddetle karşı karşıya kalarak Özbekistan’dan göç etmek zorunda kaldılar. Bu olaylar Fergana olayları olarak adlandırıldı. Sürgünden sonra 1968 yılına kadar bu sürgün uluslararası düzeyde bilinmediği gibi Sovyetler Birliği içerisinde bile bilinmedi. Ahıska Türklerinin eski haklarının iadesi ve vatanlarına dönüşü çözümlenmemiş olarak kaldı. Gürcistan 29 Nisan 1999’da Avrupa Konseyi’ne üye olmuş ve Avrupa Konseyi’ne giriş şartı olarak Ahıska Türklerinin Gürcistan toplumuyla entegrasyonu ve anavatanlarına dönmelerine izin veren hukuki bir çerçeveyi kabul edeceğini ve ayrıca, Ahıska Türklerine Gürcistan vatandaşlığını elde etme hakkı tanıyacağını Avrupa Konseyi’ne giriş şartı olarak kabul etmiştir.

Bugün Ahıska Türkleri Türkiye de dâhil, Bağımsız Devletler Topluğunun çeşitli yerlerinde ve dünya geneline dağılmış olarak yaşamaktadırlar. Azerbaycan’da 110.000, Türkiye’de 40.000, Kazakistan’da 40.000 Kırgızistan’da 31.000, Özbekistan’da 20.000 Ahıska Türklerine dair bilinen nüfus rakamlarıdır. Yaklaşık 460.000 Ahıska Türkü dünya genelinde yaklaşık 10 ülkede yaşamaktadır.75 yıldır dünyanın farklı bölgelerinde yaşamak zorunda bırakılan Ahıska Türklerinin acısı halen devam etmektedir.

 

KAYNAKÇA:

Ahıska Türkleri Ulusötesi bir Topluluk Ulusötesi bir Aile
İsmail Aydıngün-Ayşegül Aydıngün
http://www.ayu.edu.tr//yayinlar/ahiska_turkleri.pdf

Ahıska’nın Tarihi
Yunus Zeyrek
http://www.ahiska.org.tr/?page_id=1839

AHISKA TÜRKLERİNİN MENŞEİ VE TARİHİ GELİŞİM SEYİRLERİ VE TARİHİ GELİŞİM SEYİRLERİ
Mustafa KALKAN
https://www.academia.edu/9887100/Ah%C4%B1ska_T%C3%BCrkleri

KAFKASYA’NIN ETNİK VE KÜLTÜREL YAPISI’NIN OLUŞUMUNDA TÜRKLERİN ROLÜ
TUBA TOMBULOĞLU-Prof. Dr. SAADETTİN GÖMEÇ
http://docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/Kafkasya%27n%C4%B1n%20etnik%20ve%20k%C3%BClt%C3%BCrel%20yap%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1n%20ol.pdf

ULUSLARARASI HUKUK ÇERÇEVESİNDE AHISKA TÜRKLERİNİN ANAVATANLARINA DÖNÜŞ SORUNUM.Akif KÜTÜKÇÜ
http://dergisosyalbil.selcuk.edu.tr/susbed/article/view/682

Kayseri Türk Ocağı Salı Konferansları
11 Aralık 2018
Ahıska Türkleri Konferansı -Haydar HABİBOV ve Ilgar SÜLEYMANOV
1.Bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=JsCgd9ctk-8

Vikipedi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Fergana_Olaylar%C4%B1
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ahıska_Türkleri#cite_ref-Aydıngün_2006_loc=15_25-0

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Buğra Kaptan

Erciyes Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi. C1 seviyesinde İngilizce bilmektedir.