İlhanlı Devleti’nin( İran Moğolları) Askeri Teşkilatı

Özet

Moğolların Yakın Doğu coğrafyasındaki bir kolu olan İlhanlılarının (İran Moğolları) Devleti’nin askeri teşkilatlanmasının getirdiği ilk ortaya çıkışından itibaren varlığını sürdürdüğü Yakın Doğu coğrafyasının bu devlet özelinde İran Moğollarının askeri teşkilatlanmasında meydana gelen ilerlemeler ile yeniliklerin coğrafyaya hem yeni bir nizam oluşturmasına hem de var olan dağınık Yakın Doğu coğrafyasına alışılagelmedik bir kanun ortaya koydukları görülmektedir. Moğol İmparatorluğunun 1206 kuruluşundan itibaren Cengiz Han’ın temellerini attığı askeri teşkilatlanmada Bozkır Kavimlerini etkisi altına alan bu düzen onun ardıllarınca değişim ve dönüşüme uğrayarak İran Coğrafyası başta olmak üzere Uzak Doğu coğrafyasına kadar sirayet eden bu köklü değişim ve dönüşümler Moğol İmparatorluğunun yıkılışına kadar devam edecektir. Bu çerçevede incelendiği zaman Cengiz Hanın ardıllarından olan Mahmut Gazan Hanın öncülüğünde Moğol askeri teşkilat yapısında büyük bir sıçrayış meydana gelecek olup İlhanlı Ordusunun kuruluşundan itibaren görünür bir şekilde İlhanlı Ordusunda var olan birimleri organize bir şekilde teşkilatlandırmaya başlamıştır. İlhanlı Ordusunun savaşlar kaybetmesi neticesinde teçhizat alanında yeniliklere gittiği gibi hiyerarşi yapılanmasını meydana getirerek bunun etkisi altında Ordu tümenlerin başına belli başlı görevliler tayin etmiştir. Askeri teşkilatlanma sadece İlhanlı Ordusunu değişime uğratmamış olup kuruluşundan itibaren Konar göçer olan İlhanlıları bu değişimlerin öncülüğünde İçtimai, İktisadi, yönde köklü değişikliklere yönlendirdiğini görmek mümkündür. İlhanlı Devletinde gerçekleşen bu değişimler ve ilerlemeler Türk-Moğol etnik kökenine sahip olan Nökerkerin nizamını sağlamada bir karışıklığa meyil verilmeden ikisi arasında ayrım yapılabilmesi Cengiz Han’ın kuruluştan önceki dönemi ile sonraki dönemlerde ne kadar kuvvetli bir teşkilatçı olduğunun göstergesi olup sadece Moğollara nizam ve teşkilatçı yapılanma sağlamayıp çevresinde varlığını sürdüren Bozkır Halklarına Lider olma vasfına da erişerek Yay çeken kavimleri etrafında toplamayı becerebilen bir Han olmuştur onun bu teşkilatçı dinamik yapısı ardıllarında da bulunarak bu olgular onların sosyal hayatlarını da tesiri altına alarak  değişim ve dönüşümlere yer verecektir. Cengiz Han ardıllarına paylaştırdığı topraklarda kendisinin temellerini attığı bu yapılanmanın ardıllarınca bu askeri teşkilatlanma devam ettiğini söylemek mümkündür. Bu yapılanma devam ettikçe Devlet yapılanmasının içinde kendini gösterecektir. Bu çalışmada Moğol İmparatorluğunun kuruluşu itibari ile Cengiz Han’ın özellikle askeri teşkilatçı yapısını bu metot ile çevresinde Konar göçer halkları etrafında teşkilatlandırması ile aynı şekilde ardıllarının Yakın Doğu coğrafyasında ortaya çıkan İlhanlı Devletinin (İran Moğollarının) bu coğrafyada Gazan Mahmut Hanın askeri alanda yaptığı köklü değişikler anlatılacaktır.

Anahtar Kelime: Moğol İmparatorluğu, Cengiz Han, Gazan Mahmut Han, Moğol Askeri Teşkilatı, İlhanlılar

 

Giriş

Cengiz Han 1206 yılında Moğol İmparatorluğunu kurmasının ardından yay çeken bozkır kavimlerini bir araya toplamasının ardından farklı unsuların Cengi Han’ın ordularında bir oluşumun ortaya çıktığını etnik köken oluşumunu da temellerinin atıldığını görmek mümkündür. Daha açık göreceğiz üzere dağınık Türk etnik kökenli [1] unsurlarının ile Moğol kökenli askeri unsurlarının renklere ve sayılara göre taksim edilerek kozmolojik[2] bir yapı  halinde karşımıza çıktığını görülmektedir. Bu oluşumun temellerinde yatan ilk etkileşim Bozkır coğrafyasında ortaya çıkan Konargöçer halklarının oluşturduğu toplum bünyesinde hiyerarşi gözetmeksizin bütün üyeler asker olarak kabul edilmesi Moğol Ordusunun oluşumunda şüphesiz bir hızlandırıcı etkenlerden biriydi. Avrasya Bozkırlarında gelişen Konargöçer topluluklar etrafındaki yerleşik hayat benimsemiş diğer topluklara nispeten muntazam ve disiplinli bir yapıları söz konusudur. [3] Türk ve Moğol Ordularının oluşturduğu Bozkır orduları diğer yerleşiklere nispeten zırhlı süvari birliklerini oluşturarak dönemin savaş aletlerini daha akıcı bir şekilde hem üretim sağlamışlar hem de kuşatma stratejilerini verimli şekilde kullandıklarını anlaşılmaktadır. [4] Cengiz Han Bozkır geleneklerinin ona sağladığı tecrübeler ile birlikte Askeri birlikleri oluştururken önemli eksiklikleri de tamir süreci başlatmıştır. Eksiklerin tamir süreci tamamlanmasında büyük katkıda bulunmuştur.

 

Cengiz Han Ordu Teşkilatını oluştururken iki önemli unsuru meydana getirmiştir bunlardan birincisi taktik ve disiplini Ordu içinde aktif hale getirmek adına Motu’nun [5] uyguladığı stratejiyi kullandığını görmekteyiz ordu kendi içinde On binlik, Binlik, Yüz Binlik, Yüzlük, Onluk unsurlara taksimi sağlamıştır. [6] Varlığını Bozkır sahasında sürdüren Tatar, Moğol, Türk, Nayman gibi Bozkır Halkları ‘’Yeke Moğol Ulusu olarak’’ bir merkezi otorite çatısı altında birleşerek bütün Halklar birer ‘’Urug’’ [7] mensubu olmuşlardır. Oluşturulan bu sistem elbette ki Cengiz Han’ın temelden oluşturduğu bir yapı değildir bu sistemin yapısı Mot-un dönemine kadar uzanana köklü bir yapıya sahiptir. Bu sistemi esas alarak Cengiz Han Bozkır halklarının dağınık yapısını birer hiyerarşi oluşturarak alt-üst konumlarını belirleyecek olup sıkı bir disiplin anlayışının da temellerini attığını görmek mümkündür. Hatta birlikler arası disiplinsiz hareketleri ve geçişleri ölüm cezası ile cezalandırdığını görmek mümkündür. Cengiz Han’ı oluşturduğu bu ordu fetihlere ve kuşatma seferlerine geçilmeden önce Moğol ordusunun tümü savaş için kullanılmamış olup ordunun içinde lojistik birimini ve iaşe bölümüne bakan arka bir Nöker [8] grubunun varlığı söz konusudur[9] bu askeri grup Moğol ordusunun kuşatma sağladı ve fetih ettiği yerlere ana ordundan sonra gidip oradaki ölüleri gasp etmek ve iaşe, teçhizat gibi önemli olan malzemeleri toplayanlardır. Eğer ki böyle bir hizmet anlayışı olmaz ise aktif savaş halinde olan Moğol Ordusu doğru bir şekilde beslenemeyip hem de sefer sırasında bulaşı hastalıklar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Cengiz Han’ın seleflerine baktığımız zaman Ordu içinde değişim dönüşüm sağlamış olup hem ivme kazandığını hem de girişilen savaşlar ötürü bir gerileme yaşandığını çalışmamızda görmek mümkün olacaktır. Bu ikili gelişmenin Cengiz Han’ın ve Seleflerinin gerçekleştirdiği İran Coğrafyasının fethi hem Yakın Doğu Coğrafyasını Sosyal – Kültürel boyuttan etkilerken hem de Coğrafi konum değiştikçe İlhanlı Ordusuna da bu değişimden kaçınılmaz olarak etkilenecektir. [10]

 

Bu değişime bakılacak olursa İran Coğrafyasına[11] ve Orta Doğu Coğrafyasına gelen İlhanlılar ilk olarak Ordu içinde tüketim ve üretim esaslarını Türk- İslam etkisinde kalarak bir dönüşüm yaşayacaklardır. Diğer değişimin yaşandığı nokta ise İran Coğrafyasında yaşayan  Müslüman halkların Tarım ile uğraşmaları İlhanlı Ordusunu Konar-Göçer etkisinden çıkarmış hem İlhanlı Ordusunun hem de İlhanlı Devletinin yapısını müessir bir yapıya büründürerek tamamen bir hem Ordu hem de Devlet teşkilatlanmasını sistemli şekilde meydana getirmiştir. Bu değişim sadece İran Coğrafyasından etkilenmek ile kalmayıp Memluklular ile de karşı karşıya gelen İlhanlı Ordusunda yeniden bir dönüşümün olduğu görülecektir. Cengiz Han’dan itibaren seleflerinin de bu değişimlere devam edeceğini fakat bazı temel kaidelerin bozulmadığı anlaşılmaktadır. Bu kaidelerin bozulmadığını anlamak için ise Avrupa Dünyası tarafından görevlendirilen Marco Polo ,Wılhelm Von Rubruk, Plano Carpini gibi Misyonerlerden bilgi sahibi olunabilmektedir. Misyonerlerden gene ordunun içinde bir Maaş sisteminde olduğunu öğrenilmiştir. İlhanlı Devleti ve Ordu Teşkilatı çağlar içerisinde değişimlere uğrarken  Özellikle İlhanlı Hükümdarı olan Mahmut Gazan Han döneminde köklü değişimlere uğradığını da değinilecektir. Mahmut Han döneminde anlaşılacağı üzere Cengiz Han’dan itibaren fetihler durağan bir yapıya sahip olmadığından hem devletin hem de ordunun içinde değişimin ve dönüşümün olması kaçınılmaz olacaktır.

 

Cengiz Han Öncesi Bozkır Halklarının Ordu Düzeni Ve Cengiz Dönemi Ordusuna Genel Bir Bakış

 

Dünya Literatür anlayışına baktığımız zaman bozkır coğrafyasın da yetişen halklar askerlik ve savaş kabiliyetlerinin üstün olduklarını kabul gören bir tanım olarak karşımıza çıkmaktadır. Arap halkları diğer coğrafyalarda varlığını kanıtlamış Çinlilere makine ve üretiminin Yunanlılara felsefe ve bilgeliği Türk halklarında savaş ustası olarak nitelendirerek özellikle Türkler hakkında askeri yönden vurgu yaparak diğer milletlerden daha üstün olduklarını ifade etmişlerdir.[12] Bozkır kökenli kavimler yerleşik hayatta yaşayan diğer kavimler karşılaştırıldığında ise Avrasya kökenli halklar yerleşiklere göre disiplinli askeri düzene sahip olmuşlardır. Bunun sebebi bu bozkır kavimleri her zaman hareket halinde olmalarından kaynaklı olup diğer yerleşiklere göre daha ağır zırhlı askeri teçhizata sahip olup ağır süvari ordular kurarak coğrafya ile birleşmiş ordular oluşturulmuştur.[13]

 

1206 yılında Moğol İmparatorluğu’nun kurulmasının ardından Cengiz Han’ın ordusunda daha açık gördüğümüz Bozkır kavimlerinde oluşan tek etnik kökene sahip yapılı askeri yapılanmanın etkisi azalmış olup kozmolojik bir yapıya sahip dinamik bir ordunun ortaya çıktığını görmek mümkündür.[14]  Kozmolojik bir yapıya sahip olduklarından dolayı ordunun taksimatı renkler ile sayılar ile ayrılarak disiplinli bir ordu anlayışının olduğu anlaşılmaktadır. Ordu yapılanmasında diğer Bozkır kavimlerinden kesin olarak teşkilatçı bir yapıya sahip iken Cengiz Han’ın özel olarak oluşturduğu Muhafız alayın da bulunan askerler Barış-Savaş dönemlerinde her zaman aktif bir şekilde diğer tümen birliklerine ihtiyaçlarını gidermek ile hükümlü idiler.[15] Bu tedarik Cengiz Han’ın ana kampından sağlanmakta iken Moğolların ordu dışında  ailelerini ve yönetici sınıfının iaşelerini ise Çerbi adı verilen özel olarak yetiştirilmiş saray görevlileri tarafından sağlanmakta idi.[16]

Cengiz Han Moğol İmparatorluğunu kurduğundan itibaren İmparatorluğu ile savaşa tutuşan diğer Bozkır Kavimlerini mağlup etmesi onun hem sadakatli ve liyakat sahibi dostlarına vermesi burada seçiciliğin ön planda oluşu İmparatorluk içinde hiyerarşinin ve idari bir düzenin olduğunu göstermektedir diğer yandan askeri birliklerinin başında aile mensuplarının da yönetmesi ordu kabiliyetinin daha çok ivme kazanmıştır.[17]

Cengiz Han’ın Bozkır kavimlerinin üzerine düzenlediği seferlerden hariç askeri harekatlara bakıldığı zaman başarılı Çin seferinin gerçekleşmesinden hemen sonra Doğu-Batı yönünde gerçekleşen diğer askeri seferlerine kendisine sadık ve kader birliği etmiş dostları ile onların ardıllarını Moğol askeri kuvvetlerinin başına lider olarak tayin etmiştir. Tayin edilen komutanlar başarılarından ötürü Cengiz Han onları bu sadakati ve başarıları sebebiyle üstün rütbelere tayin etmiştir.[18]

Cengiz Han Oluşturduğu bu düzende ve yaptığı seferler ile birlikte Moğol ordusunu Onluk, Yüzlük, Binlik, On binlik olmak üzere taksimat gerçekleştirmesi ile birlikte bu sistemi Bozkır kavimlerinden olan Kitanlar, Cürcenler, Bozkır asıllı kavimler uygulamaya koymuş Cengiz Han dan önce uygulamayı kullanmışlardır.[19] Cengiz Han askeri sisteme ilk defa Kereitler ile münasebetinde karşılaşmış olup bu askeri mekanizmayı benimseyip ardından Moğol ordularından da uygulayarak Moğol ordusunun amansız gelişimine bir yenilik daha ekleyerek önemli bir adım daha atmıştır. Bu askeri gelişimin gerçekleşmesinin ardından sadece düzenli ordularda bu sistem kullanılmayarak Moğol İmparatorluğuna tabi olan diğer dağınık kavimlerde de uygulayarak onlardan yeni askeri tümenler kurarak diğer birimlerin arasına dağıtarak Moğolistan Coğrafyasın da ki hakimiyet alanını genişletme politikasına girmiş idi. [20] Bu sistem Moğolların himayesinde varlığını sürdüren özellikle büyük kavimlerde bin kişilik askeri tümenler oluşturularak adedi bin az olan diğer grupların içine yerleştirilerek böylece az olan gruplarda asker sayısını arttırmaya yönelik politika izleyen Cengiz Han bu denge sistemine ilaveten Ordularında savaş esirleri var ise onları kendi binlik askeri tümenlere katmalarını emir ederek asker sayısında bir mütemadiyen bir artışın olmasını sağlamıştır. Cengiz Han orduda böyle bir politikayı izlemesinin sebebi varlığını sürdüren kabile yapısının sosyal ihtiyacını karşılamaktan öte 1206 yılında kurduğu Moğol İmparatorluğunun ihtiyaçlarını ve gelişmeye muhtaç olan Moğol ordusunun büyümesini sağlayacak önemli bir gelişmeyi hayata geçirmiştir.[21] Diğer önemli bir hadise ise Moğol İmparatorluğuna henüz tabi olmayan Moğolistan coğrafyasın da bağımsız kabilelerin üzerinde ağırlıklı olarak aktif bir siyaset ve varlığına hissettirmesi bu aktif politikayı izlemiştir. Moğollar kurdukları ordu sisteminde birlikle arasında bir geçiş ve değişim hareketlerine rastlanmayarak bu örneği Cüveyni’nin [22] de ifadesi üzerine hiçbir Moğol süvarisi veya her hangi bir ordu mensubu atandığı tümen hangisi ise  yüzlük, binlik, ya da on binlik tümenlerden ayrılamadığı ile her hangi bir birliğe sığınma talebinde bulunamaz idi.

 

Cengiz Han 1203 yılında başta Karayitler ile uzun soluklu mücadele üstünlük sağlamasının ardından Moğolistan Coğrafyasında üstün bir şahsiyet kimliğine bürünmesi ile [23] birlikte Tatar, Nayman gibi kabileler ile akrabalık bağlarını silmesi ile birlikte artık Moğolistan Coğrafyasında bütün halklar Moğol Ulusu ile tek bir vücut haline dönüşmüştür.[24]  Bu üstünlük mücadelesinin ardından Cengiz Han aurug adı verilen bir sistem meydana getirerek hem mütemadiyen varlığını devam ettiren tümen birliklerine askeri lojistik destek sağlanmasını ihtiyacını karşıladı çok az işlev gören birimlerini de ayırarak Cengiz Han Savaş halinde ordunun mekanizmasını duraksama olmadan devam ettirdi. Gerçek bir savaş ordusunu inşa etmeyi başararak temelini sağlam bir şekilde sağlamıştır.

 

Cengiz Han Ordusu ve Hassa Ordusunun Kurulması

 

Cengiz Han’ın Hassa ordusuna bakmadan önce ordu düzenine kısaca değinmek gerekirse Ordu’nun askeri düzeni şu şekilde idi.

Barağun Gar ( Sağ Kanat)

Ce’ün gar ( Sol Kanat )

Töb  ( Ana Merkez- Miğfer)

Olmak üzere ordu düzeni 3 ana koldan meydana gelmiştir bu önemli kolları Cengiz Han’ın görevlendirdiği önemli komutanlar olan Mukali, Naya, Kola  gibi isimler tümenlerin başında idiler. Bu oluşum liderleri ile birlikte Moğol ordularının içlerinde genel teşkilatçı yapılarını yansıtacaktır. [25]  Bu disiplin yapı Moğol ordusunda komutaya hakim olacak emirlerin görev alma hususunda kolaylaştırarak dışarıdan gelen seyyahlardan olan özellikle Marco Polo [26] gözlemlerine baktığımız zaman bu kurulan düzeni şöyle ifade etmektedir ; ‘’Cengiz Han her on kişiye bir komutan, her on bin kişiye ise bir komutan tayin ederek emirlerini sadece on kişiye tayin etmiş olur ve bu sistem böylece devam eder. Moğol ordusunda hiç kimse on kişiden fazlasına emir verme hükümlülüğü bulunmamakla birlikte bütün emirler bir üstündeki emire karşı bir hiyerarşi sistemi içerisinde alt-üst ilişkisi içerisindedir. Moğol ordusunda bu disiplin mekanizması kusursuzca devam ederken bunu ifade ederken en temelinde liderine sadakat ile bağlı bir halk tabakası vardır’’.[27]  Marco Polo her ne kadar XIII. Yüzyılda yaptığı bu gözlemleri hala Cengiz Han’ın oluşturduğu temelden devam edildiğini ifade ederek bu mekanizmanın hala devam ettiğini Moğol İmparatorluğu yüzyıllar için  de genişleyerek bu sistemin diğer kabileler ve uluslar katılmaya devam ettikçe bir dönüşümün olacağını ifade etmek de fayda vardır bu dönüşüm Cengiz Han’ın hassa ordusu ortaya çıkarma adımı olarak görülmektedir.

 

Hassa ordusunun temeli bu oluşumların arasında ortaya çıkmış iken 1206 yılından itibaren keşik ordusu[28] yeni bir teşkilata tabi tutulmasından ardından Cengiz-Han Keraitler ve Naymanlar ile akrabalık bağlarını silmesinin ardından Nayamanlar’ı mağlup etmesinden hemen sonra Camuka’yı idam ettirmiştir. [29] Temeli oluşan bu hassa ordusuna her kim katılmak isterse Cengiz Han bir emirname yayımlatarak katılımın önümü açmıştır. Han’ın çadırını bekleyen gece nöbetçilerine Han’ın çadırının yanında şüpheli kim varsa tutuklansın emiri verilerek bu tabi kontrol Han’ın çadırında sıkı bir disiplin ordusunun olduğunu işaret etmeye yeterli bir düzen olup kimse Han’ın yanına tek başına giremeyeceği gibi her zaman bir muhafız tümenin varlığı söz konusu idi.[30] Hassa askerleri sıkı bir disipline sahip tümenlerden oluşarak eğer ki vazifesini aksatırsa çeşitli cezalar verilmiştir. Diğer taraftan hassa ordusu diğer tümenlere göre belli başlı imtiyazlara sahip iken bu birlikler orduda bulunan binbaşı rütbe konumunda ki diğer komutanlardan önde gelmesi suretiyle eğer hassa ordusundan olmayanlar ise yüzbaşılardan önde gelirlerdi. Hassa askerleri veya keşik görevinde bulunan askerler Moğol Ordusu uzak seferlere gittiğinde de bu imtiyazlardan faydalana bilmektedir. Fakat bu imtiyazlar Cengi Han sefere katılmaz ise hassas ordusu da sefere katılamaz ve haklardan faydalanamaz idi.[31]

 

Moğol Ordusunda Kullanılan Teçhizatlar ile Çin’i Fetih İle Ordu İçinde Dönüşüm

Cengiz Han’ın ortaya çıkardığı Moğol ordusunun temeli oluşturan Atlı Süvarilerin Ok ile Yay temel silahlarından olup ordu bu iki önemli teçhizat sayesinde vurucu kuşatmalar ile fetihler gerçekleşe biliyordu. Ordudaki Süvarilerin sadece Ok ve yay bulunmaz iken mızrak, savaş baltasının yanında kement de teçhizatlarında bulunuyordu. Özellikle Kış seferlerinde Yaz seferlerine göre daha kalın kürkler ile kaftanlar ile kuşanırken özellikle Çin’i fetihlerinin ardından kılık ve kıyafetleri dönüşüme uğrayarak kalın kürk ve deri çizmelerin yerini ipek dokusundan elbiseleri kullanmaya başladıklarını görmek mümkündür.[32] Cengiz Han döneminden özellikle bozkır coğrafyasında çevre bozkır kavimleri ile mücadele ağır teçhizatları bulunmaz iken coğrafyalarını aşan fetihlerin ardından özellikle Çin’i fetih etmeleri ile birlikte ağır askeri teçhizat ile karşılaşmalarının ardından Türkistan Coğrafyasına bu  askeri teçhizatları taşımaları ile birlikte kullandıkları teçhizatlar tamamen fırlatma teçhizatlardan oluşarak isabetli bir şekilde kuşatmalarda ve istila hareketlerinde nokta atışı vuruşlar gerçekleştirmişlerdir.

İlhanlı Ordusunun Dönüşüm Etmenleri

 

Cengiz Han döneminden itibaren Moğol ordusu gittikleri coğrafyalarda farklı etmenlere kapılarak oradan kendilerine gerek kültürel gerek teçhizat yönünden değişimlere uğradığını söylemek mümkündür. Özellikle bu değişimi Cengiz Han Çin’i fetih etmesinin ardından giydikleri elbiselerden orduda kullanılan teçhizatların ağırlık hacimlerine kadar dönüşüm yaşaması burada görülecek önemli bir soyut örnektir. Fakat sadece istila ettikleri coğrafyadan bu değişimi almaları sadece etkileşim yaşadıkları için değil 1250 yılından itibaren İran coğrafyasına gelen Hülegu döneminde bölgede ki önemli güçleri bertaraf etmiş olsa da Mısır Coğrafyasına hakimiyetini sağlayan Memlukluları bertaraf etmekte zorlanarak bu noktada Cengiz Han döneminden Moğolların ilerleyişleri Yakın Doğu coğrafyasına kadar ilerlemiş olup bu coğrafyada Ordunun gücü yavaş yavaş dağılma noktasına geldiğini söylemek mümkündür. Memluklu ordusunun gerek teçhizat konusunda gerek ise taktiksel anlamda İlhanlı[33] ordusundan daha üstün olması ordu üzerinde taktiksel ile teknik olarak uzun soluklu arayışlara sokacaktır.[34] İki büyük devlet arasında geçen mücadelelerin en temel sebeplerine baktığımız zaman Hülegu ile Yakın Doğu coğrafyasına gelen Moğol Orduları Suriye’ye ve Mısır Coğrafyasına hakimiyet oluşturmak istemeleri diğer bir önemli nokta Memluklu Devletinin kendi siyasi sahasını Anadolu Coğrafyasına ve Kilikya, İran’a kadar genişleterek nüfusu bu önemli noktalara iskan ettirmek istemesi iki güçlü devleti her alanda karşı karşıya getirmekteydi.[35] Böyle önemli sebepler İlhanlılar-Memlukları sık sık karşı karşıya getirmek iken İlhanlı Ordusu Memluk askerlerine her defasından mağlup olması İlhanlı Ordusu her ne kadar kabiliyetleri yüksek ise bu mağlubiyetlerin teçhizatların yetersiz kalmasından önce karşılaştıkları coğrafyanın şekli ile ekolojik iklimin sunduğu ortamın İlhanlı Ordusunda hafif atlı birliklerin hareket alanlarını kısıtlayan Ribatlar, Su Kanalları, Surlarla çevrili kaleler Yukarı Fırat havzasında bulunan insan yığınları hayvan sürüleri İlhanlı Ordusunun temelini oluşturan hafif atlı birliklerinin hareket ivmelerini kısıtlayarak kabiliyetlerinin tamamını sergilemeyerek birer engel teşkil etmesi ile birlikte savaşlarda ağır donanımlı askeri süvarilerine mağlup gelmesine sebebiyet vermekteydi. İlhanlı Ordusu dar alanlarda verimli bir şekilde bir mücadele veremez iken diğer önemli sebeplerinden birisi kendileri bir Orta Asya kökenli bir yapıya sahip olduklarından dolayı mütemadiyen arkalarında hep bir insan sürülerinin olduğunu görmek mümkündür. Fakat bulundukları Yakın Doğu Coğrafyasına insan akışının Çağatay Hanlığı tarafından kesilmesinin ardından bu mağlubiyetlerin üstüne İlhanlı Ordusunu tamamen zor bir duruma sokacaktır. Yeni taktikler arayışına giren Hülegu Han ve selefleri ile ittifak kuran Küçük Ermeni Krallığı, Kudüs Krallığı, Antakya Prensliği, gibi Hristiyan toplulukları İlhanlı Devletinin hudutlarını korumaktan sorumlu olmuşlardır. [36] görüldüğü gibi İlhanlı Ordusuna yardımcı kuvvetler nazarında girişilen mücadelelerde destek sağladıklarını görmek mümkündür. Moğol ordusunun değişimi sağlayan diğer önemli etkenler ise büyük düşmanları olan Memluklular ile giriştikleri mücadelelerin yanı sıra Çağatay Hanlığı ile de girişilen mücadeleler olmuştur bu savaşlar Herat savaşı, İkinci Hıms Savaşı, Üçüncü Hıms Savaşı gibi büyük çapta yenilgilerin Moğol ordusunu yeniden deformasyona soktuğunu ifade etmek mümkündür. Gazan Han dönemine gelmeden önce 1260 yılında gerçekleşen Memluklar ile savaşta XIII. Yüzyıl’ın Orta Doğusunun kaderini değiştiren Moğol birliklerinin birçoğunun Karakurum’a Mengü Kağan’ın cenazesine katılmaları sayı bakımından az olması da büyük etkenlerden birisi olması karşın birliklerin teçhizatları Memluklu askerlerinden Moğol birliklerinden daha nitelikli olması ve teçhizat yönünden donamlı bir şekilde karşılarına çıkmaları Moğol ordularının giriştikleri mücadeleden mağlubiyet ile çıkmalarını sağlayacaktır. Bu coğrafyanın dağlık ve engebelik olmasından da Moğol birlikleri açısından bir etken daha meydana gelmiştir. Moğol-Memluk arasında gerçekleşen bu savaşlar Ayn-Calut savaşından hemen sonra bir değişimin olacağını ilk belirtilerini göstererek bu değişimin Herat Savaşında gerçekleşmesinin ardından Moğol Ordusunun tamamen değişim gerektiğini görmek mümkündür. [37]

 

Sonuç

Bu Çalışmada 1206 yılından itibaren Cengiz Han’ın Moğolistan Coğrafyasında gerçekleştirdiği faaliyetlerden ve Bozkır halklarını Kurduğu Moğol İmparatorlunun çatısı altında toplamasından hemen ardından Moğolistan Coğrafyasını aşacak fetihler gerçekleştirmesi kurduğu bu orduda bir disiplinin nasıl işlediğini teşkilatçı yapısı Çin’i fetih etmesinin ardından aslında değişimin Gazan Han döneminde başlamadığını 1217 yılından itibaren başladığını tartışılarak 1250 yılında İran Coğrafyasına gelen Moğol Ordusu burada ekolojik şartlar ve en büyük düşmanları olan Memluklar ile mücadelelerinde ve Çağatay Hanlığını İkmal yollarını hakimiyeti altına almasıyla birlikte Gazan Han dönemine kadar gerek Çağatay Hanlığı ile gerek Memluk Ordusuyla savaşan bu ordu Doğudan ve Batıdan sıkıştırılmış olup Gazan Han Döneminde en büyük değişimlere uğrayarak Memluk ve Çağatay Hanlığı ile galibiyet verici sonuçlar elde ederek yeniden Yakın Doğu Coğrafyasında hakimiyet sağlanmıştır. Bunlar olur iken Gazan Han İskenderiye Limanlarına hakim olması birlikte Batı Hristiyan dünyasından ticari iş birliği içine girmesinin hemen ardından ülkesine askeri teçhizat teminini sağlamış Memluk Ordusundan kuvvetli bir ordu yaratarak Ordu içinde nirvana denilecek kadar büyük değişimlere imza attığı tartışılmıştır.

 

Kaynakçalar

Barthold V.V., Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çev. Hakkı Dursun Yıldız, İstanbul: Kronik Yayınları, 2020

Cüveyni, Alaaddin Ata Melik, Tarih-i Cihangüşa, çev. Mürsel ÖZTÜRK, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2019

Carpini Plano, Moğolistan Seyahatnamesi, çev. Ergin Ayan, İstanbul: Gece Yayınları, 2019, Kronik Yayınları.

UYAR, Mustafa. İlhanlı ( İran Moğolları) Devleti’nin Askeri Teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2020

May, Timothy. Moğolların Savaş Sanatı, çev. Mustafa Uyar, İstanbul: Kronik Yayınları, 2023

Spuler Bertold, İran Moğolları, çev. Cemal Köprülü, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2020.

Laurence Bergreen, Marco Polo Seyahatnamesi, çev. Mine Zeybekoğulları, İstanbul: Türkiye İş Bankası, 2019.

Vernadsky, George. Moğollar ve Ruslar, çev. Eşref Bengi Özbilen, İstanbul: Selenge Yayınları, 2019

Rubruk Von Wılhelm, Moğolların Büyük Hanı’na Seyahat, çev. Ergin Ayan, İstanbul: Kronik Yayınları, 2019.

Yuvalı, Abdulkadir. Cengiz Han, Ankara: Ata Yurt Yayınları, 2015

UYAR, Mustafa. ‘’ İlhanlı ( İran Moğolları) Ordusunda Hiyerarşi Askeri Yetkililer ve Nitelikler, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Dergisi 49\11 ( 2009) 33-47

Güral, Zerrin, ‘’ Nöker’’ Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi ( Ankara) İslam Araştırmaları Merkezi 2007, (33-40)

[1] Mustafa Uyar, İlhanlı Devletinin Askeri Teşkilatı, s.1

[2] Evrensel

[3] Uyar, s.3

[4] Uyar, s.4

[5] Mete

[6] Mustafa Uyar, ‘’ İlhanlı ( İran Moğolları) Ordusunda Hiyerarşi Askeri yetkililer ve Nitelikler’’ Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Dergisi 49/1 ( 2009) 33-47

[7] Tek bir yapıdan türeme

[8] Zerrin Güral, ‘’ Nöker’’ Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’’ ( Ankara: TDV  İslam Araştırmaları Merkezi 2007), 33.

[9] Moğollarda ve Türk devletlerinde öncelikli görevi askerlik olup kul ve hizmetkar sınıfı. Bu sınıf Moğol ordusunda ortaya çıkıp Timur Devleti, Akkoyunlu Devleti, Anadolu Selçuklularında belli sınıflarda görülecektir.

[10] Uyar, ‘’ İlhanlı ( İran Moğolları) Hiyerarşi ve Askeri Yetkiler Nitelikler’’ ,

[11] Uyar, ‘’ İlhanlı ( İran Moğolları) Hiyerarşi ve Askeri Yetkiler Nitelikleri’’,

[12]  Mustafa Uyar, İlhanlı (İran Moğolları) Devleti’nin Askeri Teşkilatı, s. 10

[13] Uyar, s. 11

[14] Uyar, s.12

[15] Abdulkadir Yuvalı, Cengiz Han, s. 124

[16] Yuvalı, s. 124

[17] Yuvalı, s.125

[18] Yuvalı, s. 125

[19] Timothy May, Moğolların Savaş Sanatı, çev. Mustafa Uyar, s. 64

[20]  Uyar, s. 65

[21] Uyar, s. 65

[22] Alaaddin Ata Melik Cüveyni, Tarih-i Cihan Güşa, çev. Mürsel Öztürk, c. I. s. 32

[23] V.V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çev. Hakkı Dursun Yıldız, s. 397

[24] Uyar, 65

[25] Timothy May, Moğolların Savaş Sanatı, çev. Mustafa Uyar, s. 67

[26] Bergreen Laurence, Marco Polo Seyahatnamesi, çev. Mine Zeybekoğulları, s. 261

[27] Zeybekoğulları, s. 262

[28] Hassa Ordusu

[29] V,V Barthold, Moğol İstilası Kadar Türkistan, çev. Hakkı Dursun Yıldız, s. 398

[30] Yıldız,  s.398

[31]  Yıldız, s. 399

[32] George Vernadsky, Moğollar ve Ruslar, çev. Eşref Bengi Öz bilen, s.144

[33]  İran Moğolları

[34] Mustafa Uyar, İlhanlı Devletinin Askeri Teşkilatı, s.49

[35] Uyar, s. 50

[36] Uyar, s. 51

[37] Uyar, s. 53

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Asım Can Öztürk

Erciyes Üniversitesi-Edebiyat Fakültesi Tarih Ana Bilim Dalı - Genel Türk Tarihi Bilim Dalı.

Latest posts by Asım Can Öztürk (see all)