Konuşma Temel Dil Becerisinin Kaygı, Öz Yeterlilik ve Tutum Başlıkları Altında Değerlendirilmesi

Giriş

Temel dil becerilerimizden biri olan konuşma iletişimin mihenk taşıdır. Konuşmayı fiziksel ve zihinsel unsurlar açısından iki farklı tanımla değerlendirebiliriz. Güneş, ‘’Konuşma; anlatılmak istenenlerin zihinde gerçekleştirilen sıralama, sınıflama, ilişki kurma, eleştirme, tahmin etme, analiz – sentez yapma ve değerlendirme işlemlerinden sonra bilgilerin seslere, hecelere, sözcüklere ve cümlelere dönüştürülerek aktarılmasıdır.’’ (aktaran. Katrancı, 2014). diyerek konuşmayı zihinsel olarak tanımlamıştır. Bunun yanı sıra konuşmayı fiziksel olarak da diyafram, göğüs boşluğu, karın kasları, akciğer, gırtlak ses telleri, burun, geniz, damak, diş ve diş etleri, dudakların görev alarak sesi meydana getirmesi ve meydana gelen sesin sözcüklerle anlam ifade etmesi olarak tanımlayabiliriz.

Doğum öncesinde dinleme ile başlayan sözcükleri tanıma sürecimiz, sekiz on sekiz ay arasında tek sözcük dönemiyle birlikte konuşmaya dönüşmektedir. İlerleyen süreçte de kişinin iletişim kurma, duygularını ifade etme, eğitim- öğretim görme gibi çeşitli yönlerini etkileyecek pozisyona gelecektir. Bu sebeple konuşma hayatımızda elzem bir yer taşımaktadır. Bu durumun farkında olan bakanlığımız, Türkiye Yetkinlikler Çerçevesi içerisinde yer alan sekiz yetkinlikten birini, ana dilde iletişim olarak belirlemiştir.

Türkiye Yeterlilikler Çerçevesine dâhil edilmiş, Türkçe eğitiminin dört temel becerisinden biri olan ve hayatı kolaylaştırıcı etkiye sahip olan konuşma becerisini etkili ve yetkin bir şekilde kullanmak önem arz etmektedir. Bu bağlamda ‘’İşcan (2013: 61-63) şu şekilde özet yapmıştır:

  1. Konuşmanın amacının belirlenmesi ve planlanması
  2. Konuşmacının, konuşma yapacağı konu ile ilgili yeterli düzeyde bilgi sahibi olması gerekir. Ayrıca hangi konu seçilirse seçilsin düşüncelerin dinleyicilere etkili bir şekilde aktarılabilmesi için konunun gerektirdiği araç-gereçlerle somutlaştırılması gerekir. Çünkü konuşma, görsel ve işitsel simgelerle oluşturulan bir iletişim işidir.
  3. İyi bir konuşma, dinleyicilerin ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik olmalı, onların dikkatlerini çekebilmelidir.
  4. Etkili bir ses tonu kullanılmayan, mimik ve jestlerle desteklenmeyen konuşma ölü bir konuşmadır. Çünkü sözcüklere anlam kazandırma ve istenen duyguyu verme ancak ses tonu, mimik ve jestlerin uygun şekilde kullanılmasıyla oluşur.’’ ( aktaran. Katrancı, 2014)

İşcan’ın özetini sunduğu güzel konuşma bağlamını, esasında dört temel taş üzerine oturtmamız gerekmektedir. Bunlar; konuşma kaygısı, konuşma tutumu, konuşma öz yeterliliği ve konuşma motivasyonudur. Konuşma kaygısı, konuşma tutumu ve konuşma öz yeterliliğini al başlıklar hâlinde bu çalışmada inceleyeceğiz ancak konuşma motivasyonuna dair alan yazınında ana dil üzerine çalışılmış bir kaynak bulanamadığı için giriş kısmında bu durumun eksikliğinin belirtilmesinin gerektiği kanısına ulaşılmıştır.

Motivasyon; güncel Türkçe sözcükte karşımıza isteklenlendirme, güdülendirme tanımlarıyla çıkmaktadır. Herhangi bir şeye karşı istek duymak o şeyi yapmak için ilk adım olduğu bilinen bir gerçektir. Tanımlar bizlere bu sonucu veriyorken ana dilde konuşma motivasyonu üzerine yetkin bir çalışma olmaması konuşmanın aslında çok fazla önemsenmediği aileden edinildiği haliyle bırakılması gerektiğine inanıldığını ortaya koyabilir. Ana dilinde konuşmaya istek duymayan bir çocuğun büyüdüğü zaman o dili ne kadar etkili kullanabileceği ise soru işareti uyandırmaktadır. Bu çıkarımın yanı sıra motivasyon kendi içerisinde içsel ve dışsal motivasyon olarak ikiye ayrılmaktadır. İçsel motivasyon, kişinin kendi arzusu doğrultusunda hareketini gerçekleştirmesiyken, dışsal motivasyon dışarıdan bir etkenin isteği üzerine hareketi meydana getirmesidir. Bu ayrım bile alan yazınında konuşma üzerine çalışma yapılmasını sağlayabilecek soru işaretlerini üzerinde taşımaktadır zira içsel motivasyonla konuşan bir birey ile çevresinin, öğretmenin, sevdiği herhangi birinden alacağı olumlu pekiştirme için konuşmasını sürdüren kişi arasındaki ayrım üzerinde çalışma yapılmasını hak etmektedir. Yalnızca yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde karşımıza çıkan motivasyon konusu ana dil için alan yazınında bir eksikliktir.

a)   Konuşma Kaygısı

Kaygı, konuşma üzerindeki olumsuz faktörlerden biridir. Bu durumda öncelikle kaygı üzerinde durmamız gerekmektedir. Kaygı; genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu şeklinde tanımlanır. (TDK, 2022).

Kaygının başarı üzerindeki olumsuz bir etki doğuracağı bilinen bir sonuçtur. Ancak bu sonuç kaygının tamamıyla yok edilmesi gerektiği anlamını taşımamaktadır. Kaygı, orta noktada durması gereken bir etkendir. Aksi takdirde ortaya çıkacak iki sonuç vardır. Bunlar; yüksek kaygı sebebiyle kendini ifade edememe ya da düşük kaygı düzeyi sebebiyle umursamazlık ve beraberinde getirdiği isteksizlik. Bu iki sonuç durumunda da kaygıya başarısızlık eşlik etmektedir. Bu sebeple beklenen kaygının normal seviyede olmasıdır. Bu genellemeler anlatma becerilerimizden biri olan konuşma içinde geçerliliğini korumaktadır.

Konuşma ve kaygı kavramlarını aynı potada ele aldığımızda karşımıza önemli bir soru çıkmaktadır: İnsan neden konuşurken kaygı duyar? Alan yazınında bu konu üzerine çalışılmış çalışmalar incelendiğinde karşımıza daha ziyade psikolojik engeller çıkmaktadır. Birey, genellikle yanlış anlaşılmaktan, komik duruma düşmekten, kendisi hakkında olumsuz düşünülmesinden endişe etmektedir. Bu psikolojik engellere bilişsel temelli psikolojik engeller de eklenmektedir. Birey, bilgisinin yeterli gelmeyeceğinden endişe ederek konuşmaya çekinebilmektedir.

Bu engellerin bireye zincir olmayacağı ise alan yazınında yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Yaş, ilerledikçe yahut okunan kitap sayısı arttıkça kişinin konuşma kaygısı normal düzeye geldiği gözlenmiştir. Bunun sebebi, bireyin bilişsel birikimi arttırdıkça özgüveni artmış ve anlaşılmama korkusu azalmıştır. Yanı sıra tek taraflı iletişime dayalı olan televizyon, internet gibi kullanılması dikkat isteyen faktörlerin uzun süreli kullanımlarının konuşma kaygısını perçinlediği ortaya çıkmıştır. Bunun önüne geçebilmek adına sosyal ağları kullanma süresi azaltılarak yüz yüze iletişimin önem kazanması sağlanmalıdır. Ayrıca kişinin çocukken ailesinden gördüğü ilgi ve öğretmenlerinin konuşma üzerine sergilemiş oldukları eğilim de konuşma kaygısının seviyesi üzerinde etkili olacaktır. Unutulmamalıdır ki “Kaygıyı yok edemeyiz, ancak bize karşı değil, bizim için çalışmasına yardımcı olabiliriz.” (Yau-hau Tse’den aktaran. Özdemir,2018)

Makalenin Adı Amacı Yöntem Örneklem Veri Toplama Aracı Sonuç
Konuşma Kaygı Düzeyi ile Konuşma Başarımı Arasındaki İlişki Araştırma, 8. sınıf öğrencilerinin konuşma kaygı düzeyleri ile konuşma başarımları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. İlişkisel tarama modeli 2016-2017 eğitim öğretim yılında Gaziantep’te bulunan bir ortaokulda öğrenimlerini sürdüren ve 8. sınıfa devam eden 32 öğrenci. Video kayıtları ve kaygı ölçeği. Kaygı düzeyi ve konuşma becerisi arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır.
Siirt Örnekleminde Ortaöğretim Öğrencilerinin Konuşma Kaygılarının İncelenmesi Ortaöğretim öğrencilerinin konuşma kaygılarının bazı değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır. Tarama yöntemi Siirt merkezde, Anadolu, Fen ve Meslek liselerinde öğrenim gören 311 öğrenci. Konuşma kaygısı ölçeği. Öğrencilerinin konuşma kaygılarının sınıf düzeylerine, cinsiyetlerine ve aylık gelirlerine göre anlamlı bir farklılık göstermediği; devam ettikleri okul türlerine ve çevreyle iletişim düzeylerine göre ise anlamlı bir farklılık gösterdiği gözlenmiştir.
Ortaokul Öğrencilerinin Konuşma Kaygısı Çalışma, ortaokul düzeyinde öğrenim gören 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin

konuşma kaygısı düzeylerini tespit etmek amacıyla yapılmıştır.

Tarama modeli 2014-2015 eğitim öğretim yılında Uşak ili merkezinde bulunan farklı sosyo ekonomik

düzeylere ait 10 ortaokulda öğrenim gören, 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri

5’li likert tipi konuşma kaygısı  ölçeği Öğrencilerin yakın

çevreye yönelik konuşma kaygısı düzeyi çok zayıf, ders esnasında konuşma kaygısı düzeyi orta, okul içi ders dışı konuşma kaygısı düzeyi zayıf, genel konuşma kaygısı düzeyi

zayıf olarak tespit edilmiştir.

Türkçe Öğretmeni Adaylarının Konuşma Kaygısını Gidermede Hazırlıklı Konuşmaların Rolü Türkçe öğretmeni

adaylarının konuşma kaygılarını gidermede hazırlıklı konuşmaların rolünü belirlemektir

tek grup öntest-sontest deseni Bartın

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümünde okuyan 41 öğretmen adayı

Öğretmen adaylarına yönelik konuşma kaygısı ölçeği sontestte düşük düzeyde

hazırlıklı konuşmalar yapmanın öğretmen adaylarının konuşma kaygılarını gidermede

anlamlı bir fark yarattığı görülmüştür.

Ortaokul Öğrencilerinin Konuşma Kaygı Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi Çalışma, ortaokul düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin konuşma kaygı düzeylerinin belirlenmesi ve çeşitli değişkenlere

göre farklılaşma durumunun incelenmesi amacıyla yapılmıştır.

Tekil ve ilişkisel tarama modeli Düzce ili Çilimli ilçesinde

öğrenim gören 450 öğrenci.

Kişisel bilgi formu ve konuşma kaygısı ölçeği Ebeveyn eğitim seviyesi düşük olan, ayda okuduğu kitap sayısı az olan,

televizyon ve internette günlük daha fazla vakit geçiren ve kardeş sayısı daha

fazla olan öğrencilerin konuşma kaygısının yüksek olduğu belirlenmiştir

Konuşma kaygısına yönelik yapılmış araştırmaların tematik içerik analizi 2010-2020 yılları arasında konuşma kaygısına yönelik yapılmış araştırmaların tematik içerik analiziyle incelenmesi amaçlanmıştır Tematik içerik analizi Ulusal alan yazında taranan ve 2010-2020 yılları arasında yapılan araştırmalar Yöntemlerinin çoğunlukla tarama araştırması olduğu, karma yöntemle yürütülen araştırmaların sınırlı sayıda olduğu tespit edilmiştir.

Alan yazınında bu alanda yapılan çalışmaların özü tabloda verilmiştir.

a)    Konuşma Öz Yeterliliği:

Konuşmayı etkileyen diğer bir alt etkenimiz öz yeterliliktir. Bandura’ya göre; Öz yeterlik, “Bireylerin belirli işleri yapabilmesi için gerekli faaliyetleri düzenleyebilme ve uygulayabilme açısından kendi kapasiteleriyle ilgili ön görüşleridir” (aktaran. Katrancı, 2014 ). ‘’ Bireyler öz yeterlikleri ile ilgili bilgileri deneyimlerinden, dolaylı yaşantılardan, kendisine yapılan sözlü ikna çalışmalarından ve psikolojik göstergelerden edinebilir’’ (Bandura, 2002; Schunk, 1984 aktaran. Katrancı 2014).

Öz yeterlilik algısı, kişinin hayatını şekillendirirken karşısına çıkan önemli ayrımlardan biridir. Kendini yeterli görmeyen bireyi korku duygusu ele geçirecek yapması gerekenleri ya da yapmak istediklerini yapamamasına sebep olacaktır. Çünkü öz yeterlilik, herhangi bir iş yapılırken işi yapanın karşısına çıkacak her türlü zorluğa karşı göstereceği dirençle doğru orantılıdır. Alan yazınında yapılan çalışmalar, bireyin öz yeterlilik düzeyinin arttıkça başarısının arttığını, eylemlerini gerçekleştirirken daha istekli, pes etmeyi düşünmeden hareket ettiğini göstermektedir.

Bandura’ya göre; ‘’öz yeterlik algısı bireyleri bilişsel, duyuşsal, güdülenme ve seçim süreçleri olmak üzere dört farklı yönden etkilemektedir. ‘’ ( Arıcı, Aksoy, Kan 2021). Çalışmamızın bu bölümünde Bandura’nın bu sınıflandırmasını, konuşma temel becerisi kapsamında değerlendirmeye tabi tutacağız. Öz yeterliliği oluşturan alt başlıklarımızdan bilişsel alanda yapılması gereken bireyin konuşma yapacağı alanla ilgili kendisini yetiştirmesi, doyum noktasının olmamasına özen göstermesidir. Birey, doyum hazzını yaşamadığı takdirde

daima yeni bilginin peşinde koşacak farklı bilgilere erişecektir. Bu durum elbette ki konuşmasına yansıyacak, dinleyicilerin kendisini ilgiyle takip etmesine sebep olacaktır. Duyuşsal bağlamda öz yeterliliğin konuşma üzerindeki etkisini değerlendirdiğimizde bireyin duygularının konuşma üzerindeki etkisi öne çıkacaktır. Konuşma sürecinde karşısına çıkacak olan olumsuz durumlara karşı koyacağı direnç, özellikle hazırlıksız konuşmalarda ya da hazırlıklı konuşmalarda gerçekleşen soru-cevap kısmında bireyin süreci yönetmesini kolaylaştıracak yahut zorlaştıracaktır. Güdülenme sürecini ele alacak olursak bireyin konuşma amacının olmasıyla karşı karşıya kalırız. Zira kişinin konuşma nedeninin dinleyicinin dinleme nedeniyle eş doğrultuda olması, sonucun paralellik göstermesi gerekmektedir. Son olarak seçim süreci ise özellikle ilk iki maddemizle ilişkilidir. Bilişsel ve duyuşsal anlamda belli bir yetkinliğe sahip olduğunu düşünen birey, seçimlerini bu doğrultuda yapacaktır. Bu durum da kişinin konuşmaya dair olan isteğinden seçtiği sözcüklere kadar her detayı etkileyecektir.

Makalenin Adı Amacı Yöntem Örneklem Veri Toplama Aracı Sonuç
Öğretmen Adaylarının Konuşma Becerisine Yönelik Öz Yeterlik Algıları Çalışmada, öğretmen adaylarının konuşma becerisine yönelik öz yeterlik

algılarının çeşitli değişkenlere göre belirlenmesi amaçlanmıştır.

Tarama modeli Kırıkkale Üniversitesi Eğitim

Fakültesi’nde öğrenim görmekte olan ve araştırmaya gönüllü olarak katılan 884 öğretmen adayı

Öğretmen adaylarına yönelik konuşma öz yeterlik ölçeği Öğrenim görülen sınıf düzeyinin konuşma öz

yeterlik algısı üzerinde anlamlı farklılığa neden olmadığı belirlenmiştir

Etkili konuşma özyeterlik algı ölçeğinin geliştirilmesi: geçerlilik ve güvenirlik çalışması “Etkili Konuşma Özyeterlik Algı Ölçeği” geliştirmek amaçlanmıştır Araştırmanın katılımcıları ve araştırma veri toplama araçları ile verilerin analizi açıklanmıştır. Bursa ili Merkez ilçelerinde bulunan ve 2016-2017 döneminde eğitim öğretime devam eden toplam 345 erkek 332 kız olmak üzere toplam 677 ortaöğretim öğrencisi ile 10 alan uzmanı Konuşma öz yeterlik ölçeği Geliştirilen ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğu tespit edilmiştir.
Ortaokul Öğrencileri İçin Konuşma Özyeterlik Ölçeği Geliştirme Çalışması Çalışma, ortaokul öğrencilerinin konuşma özyeterlik algılarının belirlenmesine yönelik geçerli ve

güvenilir bir ölçme aracı geliştirmek amacıyla yapılmıştır.

2020-2021 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Gaziantep İl

Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı 14 farklı ortaokulunda okuyan öğrenciler.

Geliştirilen ölçekle birlikte ortaokul öğrencilerinin konuşma becerilerine yönelik ölçme aracı eksikliği giderilmiştir.

Konuşma öz yeterliğine ait alan yazınında yapılan çalışmalardan bazıları tabloda verilmiştir.

a)Konuşma Tutumu

Son olarak konuşma becerimizi, konuşma tutumu alt başlığı altında inceleyeceğiz. ‘’Tutum, bir nesneye, duruma veya eyleme duygular aracılığıyla tepki verme yatkınlığı veya eğilimidir. (Good, 1973). Tutum; inançların, varsayımların, beklentilerin ve değerlerin toplamıdır. Olaylara veya nesnelere anlam yükleme sürecinde tutum, aracı bir rol üstlenir’’ (Robinson, 1993). (aktaran. Dölek, 2021). Tanımlardan da anlaşılacağı üzere tutum, kendi bünyesinde birden fazla element barındırır.

Tutum; ailenin ekonomik durumundan, eğitim ve kültür seviyesinden, kişinin ruh hâlinden, eğitim seviyesinden, sevdiği ve sevmediği değişkenlerden, sosyal çevresinden, din anlayışından ve dini yaşayış şeklinden esasında bireyin hayatında var olan ya da olması istenen her şeyden etkilenir. Daha net ifadeyle tutum aslında bireyin doğduğu andan yaşamının son bulduğu ana kadar bireyle birlikte hareket eden bazen çeşitli etmenlerle değişen ancak genel mahiyette çekirdeği baki kalan bir özdür. Bu sebeple belki de üzerinde en fazla çalışılması gereken alt başlıktır.

Konumuz kapsamında tutumu konuşma becerisi ile ilişkilendirdiğimizde bir üst paragrafımızın kıymeti daha da iyi anlaşılacaktır. Zira konuşmaya dair olumsuz tutum geliştirmiş bir çocuğun bu tutumu yıkması oldukça güç olacaktır. Bu sebeple üst paragrafta sözü edilen değişkenlerin bireyin konuşma tutumunu olumlu yönde etkileyecek şekilde düzenlenmesi hayati önem taşımaktadır. Bu değişkenlerin özellikle çocukluk döneminde olumsuz bir şekilde çocuğun karşısına çıktığı ihtimalinde çocuk, konuşma tutumunu olumsuz geliştirdiği için hayatının büyük bir çoğunluğunda konuşma kaygısı yaşayacaktır. Bilişsel düzeyde yetkinliği olsa dahi diğer değişkenlerin etkisiyle birlikte sorun yaşayacaktır. Bu durum ise beraberinde başarısızlık duygusunu getirecektir. Başarısızlık duygusu ise öz güven sorununun                                                 doğmasına sebep olacaktır.

Tüm bu domino taşlarının yıkılmaması adına konuşmaya dair olumlu tutumunun erken yaşta kazandırılması gerekir. Bu bağlamda görev, ilk adımda ebeveynlere akabinde okul öncesi öğretmenlerine düşmektedir. Ardından tüm branşların da dâhil olduğu ve liderliğini Türkçe öğretmenlerinin çektiği sistemli bir konuşma eğitimini zorunlu kılmaktadır.

Makalenin Adı Amacı Yöntem Örneklem Veri Toplama Aracı Sonuç
ikna etme tekniğinin konuşma tutumu üzerindeki etkisi ikna etme tekniğinin öğretmen adaylarının konuşma tutumuna etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Zayıf deneysel desen. 2017-2018 öğretim yılında, bir devlet üniversitesi, Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Sözlü Anlatım dersini alan toplam 65 öğretmen adayı. Konuşma becerisi tutum ölçeği ikna etme tekniğiyle oluşturulmuş dersin konuşma tutumunu olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir
Empati Tekniğinin Konuşma Tutumu Üzerindeki Etkisi Empati tekniğinin konuşma tutumuna etkisi incelenmiştir. Zayıf deneysel desen 2017-2018 öğretim yılında, bir devlet üniversitesinde Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalında öğrenim gören toplam 45 katılımcı. Konuşma becerisi tutum ölçeği Empati tekniğinin konuşma becerisi tutumunu olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Türkçe Öğretmeni Adaylarının Konuşmaya Yönelik Tutumları ile İletişim Doyumları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Türkçe öğretmeni adaylarının konuşmaya yönelik tutumları ile iletişim doyumları arasındaki ilişkinin tespit etmek amaçlanmıştır. Tarama modeli 2019-2020 eğitim öğretim yılında Kafkas Üniversitesi Türkçe Eğitimi ABD ‘de öğrenim gören 224 Türkçe öğretmeni adayı Konuşmaya yönelik tutum ölçeği ve öğrenci iletişim doyum ölçeği

 

Türkçe öğretmeni adaylarının konuşmaya yönelik tutumları ile iletişim doyumlarının iyi denilebilecek düzeyde olduğu tespit edilmiştir.
Konuşma tutumunun konuşma başarımını yordama gücü Çalışmada, Türkçe öğretmeni adaylarının konuşma tutumları ile konuşma başarımları arasında bir ilişki olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. İlişkisel tarama modeli 2020-2021 eğitim-öğretim yılında bir devlet üniversitesinin Türkçe öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 108 Türkçe öğretmeni adayı Konuşma tutum ölçeği konuşma tutumunun konuşma başarımındaki değişimin %14.2’sini açıkladığı ve konuşma başarımını anlamlı bir biçimde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Konuşma tutumuna ait alan yazınında yapılan bazı çalışmalar tabloda verilmiştir.

Sonuç

Sonuç bölümünde alan yazını incelendiğinde ortaya çıkan bu değerlendirmeleri eğitim sistemimiz bünyesinde özellikle de Türkçe eğitimi özelinde incelemeyi uygun bulduk. Konuşma motivasyonuna dair eksikliği giriş bölümünün son paragrafında dile getirdiğimizi belirterek diğer etkenleri Türkçe eğitimi bağlamında değerlendireceğiz.

Konuşma kaygısı, Türkçe öğretmenlerinin ders kapsamında çözüm bulabileceği bir alt başlıktır. Öğrencilerin artikülasyon bozukluğu, bilişsel yetersizlikleri yahut duyuşsal endişelerini ders sürecinde ya da ders dışı etkinliklerle çözüme kavuşturabilir. Artikülasyon bozukluğu yaşayan öğrencisinin sorununa göre tedavi almasına yardımcı olabilir. Bilişsel anlamda eksikliği olduğu için kaygı taşıyan öğrencisinin eksik hissettiği alana dair direkt kaynak vermeden yönlendirici çalışmalar ile eksikliğini kapatmasını sağlayabilir yahut duyuşsal anlamda yaşadığı bazı sorunlar sebebiyle konuşma kaygısı taşıyan öğrencilerine çeşitli etkinlikler yaptırarak (münazara, drama, şiir koroları gibi) bu kaygının önüne geçmelerini sağlayabilir.

Konuşma öz yeterliliği, öğrencinin kendini nerede konumlandırdığı ile ilişkilidir. Öğrenci kendisini yeterli hissetmediği takdirde susacak, yorum yapmak, konuşmaya dahil olmak istemeyecektir. Bu durum elbette sadece bilişsel bir eksiklik sebebiyle gerçekleşmemektedir. Öğrenci, çeşitli psikolojik etmenlerle de öz yeterlilik konusunda sorun yaşayabilir. Yaşam öyküsünün herhangi bir evresinde baskıyla karşılaşmış olan öğrenci söz almaya çekinecektir. Toplum yapımızda ‘’ söz gümüşse sükût altındır.’’ anlayışı yaygındır. Bu durum beraberinde

konuşma bağlamında da öz yeterliliği düşük öğrencilerin karşımıza çıkmasını sağlayacaktır.          Ancak öğretmenlerimizin özverili çalışması ile düzeltilebilir bir durumdur.

Konuşma tutumu ise üç temel taşımız içerisinde öğretmenlerimizi de öğrencilerimizi de en çok zorlayacak başlıktır. Çünkü tutum üst başlıkta da incelediğimiz üzere değişmesi, değiştirilmesi en zor başlıktır. Tutum, doğum anı hatta belki de öncesinden ölüm anına kadar olan sürecin içerisindeki yaşanan her anı bünyesinde taşır. Bu denli kudretli bir taşı değiştirmek öğretmen için güç olacaktır. Bu sebeple konuşma tutumunun olumlu bir şekilde gelişmesi gerekmektedir. Öğrencinin aile hayatında ve özellikle okul öncesi eğitiminde olumlu özelliklerle donatılması gerekmektedir.

Karahan ve Bayraktar 2021 yılında yapmış olduğu çalışma konuşmaya yönelik tutum ile iletişim doyumları arasındaki ilişkiyi, Dölek 2021 senesinde konuşma tutumunun konuşma başarımı ile orantısını, Katrancı, öğretmen adaylarının konuşma becerisine yönelik öz yeterlilik algısını, Gedik ve Orhan’ın 2014 senesinde öğrencilerin sosyal etkinliklere katılımlarının konuşma becerisi üzerine olan etkisini inceleyen çalışmalar yapılan değerlendirmeleri destekler niteliktedir.

Son söz olarak öğrencileri konuşma etkinliklerine dahil ederken yapılan çeşitli hatalardan ve yapılması tavsiye edilecek çeşitli davranışlardan söz etmek istiyoruz. Konuşma etkinliklerinde özellikle sunumlarda genellikle ön plana çıkan öğrenciler tercih edilir ve o öğrenciler mezun olana dek bu sunumları, dinletileri onlar yönetir. Ancak bu durum konuşma becerisinde geliştirilmeye ihtiyacı olan öğrencilerin göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Yapılması tavsiye edilen ön plana çıkan öğrencilerle ihtiyacı tespit edilmiş öğrencilerin akran öğretimi ile bir araya getirilmesi ve iş birliği içerisinde iki öğrencinin de gelişmesini sağlamak olmalıdır. Bunun yanı sıra topluluk içerisinde konuşma kaygısı yaşayan öğrencileri direkt sahneye çıkarıp ürkütmenin bir katkısı olmayacağı da aşikârdır. Bunun yerine grup çalışmasını isteyen etkinliklerle öğrencilerin korkularını kademeli olarak azaltmak gerekmektedir.

 

Kaynakça:

 

Aykaç, M. ve Çetinkaya, G. (2013). yaratıcı drama etkinliklerinin türkçe öğretmen adaylarının konuşma becerilerine etkisi. TurkishStudies – International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 8(9), 671-682.

Adıgüzel, Akalın. (2020). ortaokul öğrencilerinin konuşma kaygı düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Kastamonu Education Journal, 28(3), 1345- 1356

Aksoy,S, Arıcı S , Kan M. (2021). ortaokul öğrencileri için konuşma özyeterlik ölçeği geliştirme çalışması. OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi-International Journal of Society Research

Doğan, Y. (2009). konuşma becerisinin geliştirilmesine yönelik etkinlik önerileri. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi 2009, 7(1), 185-204

Dölek, O. (2021). konuşma tutumunun konuşma başarımını yordama gücü. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 10(4), 1477-1492

Gedik, M (2015). siirt örnekleminde ortaöğretim öğrencilerinin konuşma kaygılarının incelenmesi. Sobiad, 77-93

Gedik, M ve Orhan, S. (2014). öğrencilerin sosyal etkinlilere katılımlarının konuşma becerilerini geliştirmeye etkisi. International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic ,9 (5), 967-978

Gültekin, S. B. (2022). konuşma kaygısına yönelik yapılmış araştırmaların tematik içerik analizi. Ana Dili Eğitimi Dergisi, 10(1), 236-251.

Gölpınar Ş, ve Hamzadayı, E Bayat, N. (2018). konuşma kaygı düzeyi ile konuşma başarımı     arasındaki ilişki. Dil Eğitimi ve Araştırmaları Dergisi, 4(2), 75-85

Karahan, B ve Bayraktar, M. (2021). türkçe öğretmeni adaylarının konuşmaya yönelik tutumları ile iletişim doyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi. TÜBAD  6 (2)

Katrancı, M. (2014). öğretmen adaylarının konuşma becerisine yönelik öz yeterlik algıları. Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi  3(2), 174 – 195.

Keşaplı, G ve Çifçi, M. (2017). ortaokul öğrencilerinin konuşma kaygısı. The Journal of Academic Social Science Studies, 54. 463-484.

 

Kurudayıoğlu, M. ve Güngör, H. (2017). yabancı dil olarak türkçe öğrenenlerin konuşma öz yeterliklerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 6(2), 1105-1121.

Özbay, M ( 2006). konuşma eğitimi ve özgüven. Belleten. 177-193.

Özdemir, S. (2018). türkçe öğretmeni adaylarının konuşma kaygısını gidermede hazırlıklı konuşmaların rolü. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18 (1), 361-374.

 

Özden, M. (2018). türkçe eğitimi lisans öğrencilerinin konuşma becerisi öz yeterlikleri. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 7(3), 1917-1930.

Öztahtalı, İ., Şahin, E. (2020). etkili konuşma özyeterlik algı ölçeğinin geliştirilmesi: geçerlilik ve güvenirlik çalışması, Turkish Studies, 15(1), 565-582.

Ünal, F. ve Degeç, H. (2012). öğretmen görüşlerine göre konuşma eğitiminde karşılaşılan sorunlar. International Journal of Social Science 5 (7),  735-750

Ünal, F ve Yangil, M. (2019). empati tekniğinin konuşma tutumu üzerindeki etkisi. Turkish Studies Educational Sciences. 14 (2) ,107-120

 

Yangil, M. K. ve Topçuoğlu Ünal, F. (2019). ikna etme tekniğinin konuşma tutumu üzerindeki etkisi. Ana Dili Eğitimi Dergisi, 7(2), 321-336

 

Please follow and like us: