ÖNSÖZ
Bir milletin özünü inceleyebilmek için o milletin kültürel değerleri hakkında analizler yapmak en doğrusu olacaktır. Nitekim milletlerin siyasi, idari, dini, coğrafi, ekonomik ve sosyolojik yapısı o milletin folklorik değerlerine ve örf-adetlerine yön veren unsurlardır. Türk milletinin kültürel değerlerinden biri ise Türk mutfak tarihidir. Türk yemeklerine bakarak, Türk gelenekleri, Türk sofra adabı, örfleri ve kuralları hakkında çıkarımlar yapabiliriz.
Türk mutfak tarihinde, Anadolu mutfağı kültürünün ötesinde bir mutfak kültürüyle karşılaşırız. Çünkü Türk kavimlerinin yerleştiği her toprak, mutfakta farklı bir kimlik oluşturmamıza zemin hazırlamıştır.Türk boyları dünya coğrafyası üzerinde geniş sınırlarda hakimiyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu da mutfakta çeşitliliği arttırmıştır.
Bu araştırmada ise Türk mutfağına şekil veren fiziki ve sosyolojik nedenler amaçlanmaktadır.
Yaşanılan coğrafi bölgenin fiziki yapısı toplumların yaşam tarzlarının oluşumunda temel etkendir. Türklerin yaşadığı coğrafi sınırlar ise doğuda Baykal Gölü, batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları, kuzeyde Sibirya bozkırlarından güneyde Tanrı Dağları ve Gobi Çölleri’ne kadar uzanmaktadır.
Sibirya’daki Türkler iklim ve ve bitki örtüsünün elverişsiz olması nedeniyle daha çok ormanlık değil düz arazilerde yaşamayı tercih etmişlerdir. Bitki örtüsü bataklıklarla kaplıdır.
Sibirya ormanlarında “tavşan, iskete, kızıl benekli, köknar” gibi çeşitli kuşlar yaşar. Türkler bu nedenle avcılıkla birlikte av yemeklerine de aşina olmuştur. Orta Asya geniş otlaklar, verimsiz düzlükler ve kurak çöllerden oluşur. Tarım yapmak için çok da elverişli topraklar değildir. Toprak verimsiz ve kıraçtır. Yüksek kesimlerde ise yaylacılık gelişmiştir ve daha çok koyun ve keçi yetiştiriciliği vardır. Kışlar soğuk ve fırtınalı geçer. Yazlar ise kuraktır. Yağan yağmurlar toprağı ıslatmaya yetmez. Su kaynakları ise yetersizdir. İki tür su kaynağı vardır. Türkler bunlara Aksu ve Karasu isimlerini vermişlerdir. Aksu, karların ve buzulların erimesiyle oluşan su, Karasu ise yeraltı sularıdır. Orta Asya’da güneye inildikçe toprak kuraklaşır ve bazı çöllere buralarda rastlamak mümkündür. Bunlar; Gobi, Karakum, Akkum, Taklamakan çöllleridir.
Bu coğrafi etkenlerle birlikte Asya bozkırlarında Türkler, daha çok at eti ve koyun eti tüketmişlerdir.
Türkler için en önemli mesele eti muhafaza etmektir . Bu sebeple eti fermente etmiş, konserve kültürünü yaygınlaştırmışlardır. Eti kurutarak pastırma, fermente ederek ise sucuk haline getirmişlerdir. Hazır yiyecek haline getirmek için ise kavurma yöntemini kullanmışlardır. Bu yiyecekleri seferlerde at üzerinde tüketmişlerdir.
Asya bozkırlarının yaşam koşulları ve iklimi Türkleri bu ürünleri fazlasıyla üretmeye yöneltmiş, ihtiyaç fazlasını ise Çin’e ihraç etmemize zemin hazırlamıştır. Yine Türklerin çok uzak coğrafyalara göç etmelerini sağlayan en temel neden, beslenme kültürlerinde etin bu şekilde muhafaza edilebilmesidir. Coğrafya olgusunun getirdiği bir diğer etmen ise deniz mahsülleridir.
Türkler daha çok balık tüketseler de Osmanlı mutfağında ıstakoz, karides, kalamar yemekleriyle karşılaşmak mümkündür. Denizin tuzluluk oranına göre balık çeşidinin artmasıyla reçetelerin farklılaşması da mümkün olmuştur.
Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmesiyle birlikte bulundukları coğrafi konumun getirdiği, iklim, bitki örtüsü ve yeryüzü şekilleri de değişmiştir. Daha verimli arazilere sahip olan Türkler tarımla uğraşmış, öncelikle buğday üretimini gerçekleştirmişlerdir.
Yemeklere bakacak olursak ekmek kültürü Türk mutfağında epeyce gelişmiştir. Ayrıca hamur işli yemekler de Türk mutfağında sıklıkla karşılaştığımız tatlardandır. Tarım sadece mutfak kültüründe değişikliğe neden olmamıştır. İdari yapıda da tarım faaliyetinin etkilerini görebiliriz. Bu şekilde Türkler kendi bünyelerinde beylik, devlet ve imparatorluk kurmuşlardır.
Göçebe Türklerin evleri kıl çadırlar olmuştur.
Bu çadırların bir köşesinde mutlaka mutfak vardır. Bu mutfaklarda ilk yoğurt mayanlanmış ve bu yoğurt kurutularak “tarhana” hazırlanmıştır. Tarhana Asya’nın soğuk hava koşullarında Türkleri sıcak ve tok tutan bir besindir. Tarhana aynı zamanda değirmencilik kültürünün de geliştiğini gösterir. Tarhananın içine koyulan buğday değirmenlerde öğütülmüştür. Türk mutfak tarihinde ilk değirmenlere ise Karasuk kültüründe rastlarız.
Ayda Tonar
Latest posts by Ayda Tonar (see all)
- Müfide Ferit Tek’in Hayatı - 23 Şubat 2021
- Türkistan’dan Günümüze Kımız - 6 Ocak 2021
- Osmanlı’da Saray Mutfağı - 20 Aralık 2020
- Adile Ayda’nın Hayatı - 13 Aralık 2020
- Türkiye’de Kız Enstitüleri - 29 Kasım 2020