Kırım’ın Sosyolojik Yapısı

 

Toplumların sosyolojilerini anlamak için güncel meselelerin yanında tarihi konular da ele alınmalıdır. Kırım Türklerinin sosyolojik durumunu incelemek için 1944 Kırım Tatar Sürgünü önemli bir olaydır. Dünya tarihinde etkili rol oynayan devletlerden biri olan Rusya’nın, kendi politikalarına ters düşen ve kendinden olmayan uluslara yönelik olarak uyguladığı baskı, zulüm, asimilasyon, zorunlu göç ve sürgünler şeklinde sıralanabilecek politikalar Kırım Türkleri için yıkımlara yol açabilir bir noktadadır.

 

Rus yayılmacılığının en etkili yöntemleri arasında yer almıştır. Kırım’ı ilhak ettikten sonra asıl amacı, bu bölgeyi Slavlaştırmak ve anavatanın bölünmez bir parçası haline getirmek olan Rusya, aynı politikaları burada da uygulamaya koymuştur. Rusya’nın Kırım Türklerine yönelik uygulamaları neticesinde, Kırım Türkleri için yıllarca sürecek göç, sürgün, acı ve dram dolu günler başlamıştır (Şahin, 2015).

 

Kırım toprakları II. Dünya Savaşı süresince Nazi-Sovyet mücadelesine sahne oldu. 1941’de Werhmacht’ın Kırım topraklarına girmesi Sovyet topraklarındaki etnik topluluklar için bir tercih sorunu ortaya çıkardı. Nazi zulmünden kurtulmaya çalışan 200 binden fazla Tatar 1944’te Sovyetlerin tekrar bölgeyi ele geçirmesiyle daha büyük bir zulmün altında kaldı.  Kırım’daki Sovyet zulmü 1944 öncesinde başlamıştı, tarihsel ve istatistiki veriler toplandığında Stalin’in Hitler’den bir farkı yoktu. 1944’teki Kırım Tatar Sürgünü Sovyetlerin Tatarlara uyguladığı sistematik soykırım ve sindirme politikalarının doruk noktasına çıktığı yıldı. Nazilerin yardım ederek vatana ihanet ettikleri gerekçesiyle Kırım’daki bütün Türk soylular 18 Mayıs 1944’te Stalin tarafından Orta Asya’ya sürgüne gönderildi. Sabaha karşı Sovyet askerleri Kırım Türklerini evlerinden çıkardılar. 15 dakika süre verdiler ve ellerinde birkaç parça yiyecekle trenlere dolduruldular. Nereye gittiklerini bile bilmiyorlardı. 22 günlük tren yolculuğu 180 bin kadın, çocuk ve yaşlı için tam bir kabustu. Ölenler askerler tarafından geçilen yerlere atıldılar. Yolcuların %30’u yolda öldü.  Kalanlar Orta Asya’da günümüz Kırgızistan’ında belli bölgelere yayılmıştı. Çalışma kamplarında çalıştırıldılar, birçoğu bu kamplarda öldürüldü. [1]

 

 

1989 yılında yayınlanan Yüksek Sovyet Deklarasyonu sonucunda yasal olarak vatana dönme hakkını elde eden Kırım Türkleri kitleler halinde vatanlarına dönmeye başlamışlardır. Kırım’daki Kırım Tatar nüfusu 1989 yılında 38.000 iken, 1991’de 142.200’e, 1994’de ise 260.000’e yükselmiştir. Ancak, halen Kırım’a göç eden birçok Kırım Tatarının ikamet ve çalışma izni olmaksızın Kırım’da yaşamalarından ötürü Kırım Tatar nüfusuna ilişkin kesin bir rakam vermek mümkün değildir. Ayrıca, göçün sürekliliği de rakamların her gün değişmesine neden olmaktadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Rusya’nın Karadeniz Filosu’nun Ukrayna’nın egemenlik alanında bulunan Kırım’ın Sivastopol Limanı’nda kalması ve bu bölgenin Rusya’nın güvenlik konseptindeki öncelikli konumu, Ukrayna’nın Moskova için taşıdığı değeri gösteren en önemli hususlardır. Ayrıca 45 milyonluk nüfusuyla Doğu Avrupa’daki en kalabalık pazarlardan biri olan Ukrayna, uzun yıllar Rus doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılmasındaki ana güzergâh olması sebebiyle de hem Rusya hem de Batı için değerli bir ülkedir.[2]

Ukrayna içlerinde yaşayan Tatarların çokluğu Kırım ile Ukrayna toplumu arasında organik bir ilişki kurulmasına neden olur. Kırım Türkleri için 1944 Kitle Sürgünü tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Ancak topraklarına dönüp yeniden milletleşme sürecine giren Kırım Türkleri için Putin’in güçlendirdiği Rus yayılmacılığının 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi bir başka dönüm noktasıdır. Kırım yasadışı ve silahlar gölgesinde Rusya Federasyonu’na ait bir toprak parçası haline getirilmiştir. Rus yanlısı milisler  parlementoyu ve hükümet binalarını kontrol altında tutmaktadır. Kırım Türkleri’nin çileli tarihine bir yeni zulüm halkası eklenmiştir ve eklenmeye devam etmektedir. [3]

 

KIRIM’DA SOSYOLOJİK DURUM

İstatistikler Kırım’da uygulanan politikaların sürekliliğine dikkat çekmemize neden olmaktadır. Aslında durumun sadece Sovyet-Ukrayna devletleri arasında ya da sadece bir toprak parçasının ele geçirilmesi olmadığını tahribatın bütün bir Türk kültürü ve toplumsal özellikleri üzerinde gerçekleştiğini gözler önüne sermektedir (Şahin, 2015).

Asıl tehlikede olan yukarıda bahsettiğimiz kimlik genelde kültür ve toplum kavramları içerirken bunların içine dil, din, eğitim, tarih, sosyoloji ve politika gibi kavramları da katabiliriz. Kimlik kavramını bu konuda sosyal teorinin merkezine yerleştirmemiz gerekir. Modern toplumlar için sosyal inşacılık kimlik kavramını çok önemli kılmaktadır. Göçler, kültürler arası kaynaşmalar, toplumlar arası geçişkenlik geçmişe göre çok fazla olmaktadır. Bu neden kimlik kavramını; içinde bulunduğumuz grubun gücünü artırıp azaltabilen bir araç olarak görmemiz gerekir. Modern toplumlardaki ilişkiler ağını ve karmaşık toplumsal yapıları kimlik inşasında ve korunmasında etkili olabilecek şekilde derlemek ve kullanmak önem arz etmektedir (Alpman, 2018). Bu amaçla Kırım’da ki durumu açıklamak için 4 ayrı madde belirlemiş bulunmaktayım.

Bunların ilki sosyo-politik temsiliyettir. Toplumların sosyolojik devamlılıkları ve görünürlüklerini azaltmak bu kavramdaki tahribatın en önemli basamaklarından biridir. Kırım Türkleri ne yazık ki bu sosyo-politik sindirilmeye maruz kalmaktadır. Günümüzde ise yaklaşık %15 civarında bir nüfusa sahip olup, yerel parlamentoda ancak dört milletvekili ile çok alt bir düzeyde temsil edilmektedirler.  Son gelişmelerin yakından ilgilendirdiği grupların başında gelen Kırım Türkleri, doğal olarak Rusya’ya bağlanmaya karşı çıkmakta ve sivil direnişlerini sürdürmektedirler.  Kırım’ın fiilen Rusya’da kalması durumunda, “tarih tekerrürden ibarettir” varsayımından da hareketle, Kırım Türkleri için ciddi baskıların ve göçlerin yeniden” yaşanma olasılığı oldukça yüksektir (Aydıngün, 2004).

Rusya’nın izlediği yol yapılan eylemlerle de ortaya koyulmaktadır. Rus yayılmacılığı Kırım Türklerinin gelecekleri elinden almakta ve onları sindirmeye çalışmaktadır. Eylül 2014’te Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) binasına Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) çalışanları ve silahlı kişiler baskın düzenledi. Yüzleri maskeli elleri silahlı kişiler, KTMM binasının çevresini kuşattı, silahlı gurubun diğer üyeleri de binada arama yapmaya başladı. Ayrıca KTMM binası önünde cezaevi aracı bekletiliyor.  KTMM Kırım’ın Rusya’ya ilhakı referandumuna katılmamış bunu hukuksuz bulduğunu açıklamış sonrasında da ilhakı tanımadığını belirtmiştir.[4]

Bu gibi yollarla Rusya Kırım Türkleri’nin politik temsiliyetini engelleyerek yasa ve bütçe yapım süreçlerinde etkilerini azaltmaktadır. Devletin sosyal yatırımların Kırım Türklerinin aleyhinde değişmesi bölgede Kırım Türklerinin varlığını tehlikeye sokmaktadır.

İkincisi ise kamusal etkinlik, görünürlük ve iletişim; Bu konu grubun kendine ait yayın organı, kurumları ve diplomatik misyonlarının bulunması ile alakalıdır. Tatar televizyon kanalına baskın düzenlenmesi ile beraber toplumun doğru habere ulaşma özgürlüğü kısıtlanmış ve Rus destekli habercilik ve propaganda gelişmiştir.[5] Kitle iletişim araçları, toplumsal ve siyasal olaylarla ilgili bilgileri kitlelere belli anlamlar ve yorumlar içinde aktarmaktadır. Sunulan bu anlam ve yorumlar belirli çerçeveler içinde şekillendirilmektedir. Medya profesyonelleri tarafından yeniden yapılandırılan medya metinlerin çerçeveleri, içinde oldukları toplumsal ve özellikle kültürel yapı içerisinde üretilmektedir. (Seyidov, 2015).

Bu durumda kitle iletişim araçlarında topluma ulaşmakta zorlanır ve birlik halinde hareket etmeyi sağlayamaz. Bunun yanı sıra sosyal normlar ve değerler, kurumsal baskılar ve kısıtlamalar, çıkar gruplarının baskıları, habercilik rutinleri, habercilerin ideolojik ve politik yönelimleri kamu içinde Kırım Türklerini nüfusa oranla daha etkisiz veya daha yetersiz bir hale getirmektedir. Bu durumda Rusya devletinin desteklediği haber kuruluşu Sputnik gibi haber kanalları düzmece ve yalan haberlerle birlik ve beraberlik duygusunu zedelemektedir. Kırım Tatarları Bölgesel Ulusal-Kültürel Özerklik Başkanı Eyvaz Umerov, “Kırım’ın Rusya ile bağlı oluşunu kabul etmeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrının mantıksız olduğunu ifade etti” haberinde belirtilen durumda olduğu gibi belirli bir grup içinde gösterilen haberler toplumsal anlamda etkiler yaratır.[6]

 

 

Eyvaz Umerov

Üçüncü konu ise toplumsal yapı ve özellikle din ve kültür; Rusya’nın Kırım’ın nüfus yapısına şimdiden müdahale ederek bölgeye toprak ve mülk vaatleri ile Don Kazaklarını sevk etmeye başlaması demografik yapının değiştirilmesi için yapılan çabayı bizlere göstermektedir. Böylelikle Rusya, Kırım Türklerinin nüfusunun genel nüfus içinde daha küçük bir yüzde olmasını ve Rus merkezi yönetimi ile iyi ilişkileri olan Don Kozakları ile Kırım’da Rus karşıtı nüfusa tehdit oluşturmasını sağlamaktadır.[7]

Değiştirilen toplumsal yapının dışında dini kurumların Rusya lehine değişimler yaşaması ve güçlenmesi de Kırım Türkleri için tehlikeler teşkil etmektedir. Toplumu etkileyen en önemli yapı taşlarından biri olan din olgusu toplumların başka toplumlarla olan ilişkilerini de düzenler. Özellikle de Rus Ortodoksluğu’nun askerî harekâtlarda etkin bir rol oynaması önemlidir. Hatta Rus ordusu, Ortodoks din adamları için de üniforma üretmiştir. Operasyonlarda din adamları da görev almakta askeri motivasyonu artırmaktadırlar. [8]

Bu durumun bir benzeri Rusya’nın Kırım ilhakı sırasında yaşanmıştır. Daha önce Don Kozaklarının Kırım’a getirilmesinin ilhak zamanından bir süre önce başladığı ve bu duruma Ortodoks Kilisesi’nin yardım ettiği belirtilmektedir. Hatta Rusya Savunma Bakanı Lavrov’un, Kırım’da Ukrayna askeri komuta kademesi ile Kırım’ın ilhakı konusunda yapılan görüşmelere Kırım’ın Ortodoks papazlarının da katıldığı belirtilmiştir. Ayrıca Ortodoks din adamlarının Kırım kamu binalarının ele geçirilmesi konusunda rahat bir ortam hazırladığı da belirtilmektedir. Maskeli ve silahlı militanların Ortodoks papazlar tarafından organize edildiği de belirtilen bilgiler arasındadır. [9]

“TRT World” kanalının yayınladığı haberde Rusların Ortodoks kilisesi yoluyla Kırım Müslümanlarına baskı ve tehditlerde bulunduğunu belirtmiştir. Bunların yanında Rusların Kırım Müslümanlarını radikal dinci terör örgütü Hizb-ut Tahrir ile ilişkilendirdiği ve birçok dini kurumun tehdit ve baskılara maruz kaldığını belirtmektedirler. Hatta dönemin Sovyet dönemini aratmadığı belirtilmektedir. Ruslar Çeçen toplumunun yurtdışından destek almasını engellemek için Çeçenleri de terörle ilişkilendirmiştir ve bu tavır şimdi Kırım Müslümanları için uygulamaya konulmuş durumda.[10]

ABD Devlet Başkanlığı sitesinde yer alan 2018 tarihli bildiriye göre; Rusya Kırım’da Müslüman dernekleri ve organizasyonlarını Rusya gizli servisi tarafından denetlemekte ve önde gelen liderler tutuklanmakta ve böylece Kırım Müslüman toplumunun görünürlüğünün ve varlığının azaltılması amaçlanmaktadır. Rus ajansları bunları bir terör operasyonu gibi göstererek Kırım Müslümanlığını radikal terörizmle özdeşleştirmekte ve Kırım Türklerinin lehine uluslararası destek oluşmasını engellemektedir. [11]

ABD Komisyonu Uluslararası Din Özgürlüğü kurumu Ukrayna yönetimi altında 1,500 resmi tanınan dini grubun bulunduğunu belirtirken 2016 itibariyle Rus yönetiminin sadece 400 dini grubu tanıdığı belirtilmektedir. Rus yönetiminin Kırım’da Müslüman azınlığın yardım ve dayanışma derneklerini feshederek ve fonlardan mahrum bırakarak sindirmektedir. Dernekleri ve dini örgütleri yasaklanan Müslüman gruplar birliklerini ve temsiliyetlerini yitirmektedirler.[12]

Dördüncü konu ise toplumsal güvenlik ve iç karışıklık; Şüphesiz Kırım’da bütün Rus karşıtı grupları tehdit eden bir yönetim bulunmakta. İktidarı elinde bulunduran Rus yanlısı grup belirsizlik ve inkara dayalı siyaset ve medya yolunu kullanarak manipülasyon ile Kırım’da karma bir savaş yürütmektedir. (Erol & Oğuz, 2015)

Rus-Batı karşılaşması Kırım’da yeni bir çatışma zemini ortaya koymaya çok yatkındır. Hali hazırda Kırım’ın kuzeyinde devam eden Donbass Savaşı Ukrayna ve Rusya arasında devam eden mücadelenin Kırım’da da etkisini gösterebileceğini söyleyebiliriz. Tüm bunların yanı sıra dini ve etnik karışıklığın ve silahlanmanın Rus yanlıları lehine artması Kırım’da güvenlik sıkıntılarını açığa çıkarmakta ve iç karışıklık tehlikesini artırmaktadır. Şu an Rusya’nın Rus olmadıklarını söyledikleri Kırım’ın öz savunma kuvvetleri dediği silahlı profesyonel birlikler Kırım’ı kontrol etmektedirler. Kırım’ın Sivastopol yani Akyar üssü Rusya’nın kontrolünde bugünlerde. Yani Kırım’ın dış dünya ile bağlantısını sağlamak Rusya’nın izinlerinden geçiyor.[13]

Araştırmacıların çoğunluğu toplumun genelini ilgilendiren tartışmalı konular hakkında ortak inanç ve değerleri taşıyan grupların organize ettikleri karşıt bir gruba karşı veya otoriteye karşı yapılan çeşitli protesto hareketlerini toplumsal olaylar kapsamı içinde açıklamışlardır. Toplumsal olaylar bir kolektif aksiyon türüdür. Genel olarak, sosyal, kültürel ve politik değişimlere karşı verilen kolektif tepkiler olarak ifade edilen toplumsal olaylar, toplumdaki değişimler neticesinde gerilim yaşayan grupların isteklerine ulaşmak için organize ettikleri veya katıldıkları kolektif hareketleri ifade eder (Can & Taşçı, 2016).

Kırım’da Rus ayrılıkçılar Donbass bölgesinde süren çatışma gibi bir şiddet sarmalının içine sürüklenmektedir. Tutuklanmalar artmakta, Kırım Türklerinin kurumları, dernekleri ve birlikleri kapatılmaktadır.

Tüm bunların yanında Rusya Kırım’a uluslararası destek gelmesini engellemektedir.  Dini ve etnik özgürlük tamamıyla kısıtlanmış durumdadır. Kırım Türkleri ilerleyen yıllarda silahlı ve profesyonel Rus militanları tarafından yaratılan daha tehlikeli bir terörle karşı karşıya kalabilir.

 

SONUÇ

Bugün Kırım Türkleri için önemli bir dönüm noktasıdır. Kırım Türklerinin toplumsal aidiyet hissettiği Ukrayna yönetimi yerine daha baskıcı, daha ırkçı ve daha faşist bir Rus baskısı bölgede etkin bulunmaktadır.[14]

Peki birey-devlet ilişkisinde politika ve şiddet ilişkisi nedir? Eğer bireyler, devlet tarafından üretilen sosyal politikalarda kendi duygu ve düşüncelerinin dikkate alınmadığı duygusuna sahip olurlarsa, kendilerini toplumdan dışlanmış hissederler ve toplumsal politikaları geliştiren otoritelere karşı tepki verirler.  Kendilerini toplumdan dışlanmış hisseden bu gruplar, kendi kültürel değerlerinin otoriteyi elinde bulunduranlar tarafından yok edilmek istendiği korku ve şüphesine kapılarak, toplumsal olaylar da dahil olmak üzere kamu düzenini bozacak birçok yönteme başvururlar (Can & Taşçı, 2016).

Kırım’da durum daha kötüye giderse şüphesiz Kırım Türkleri de Rus ayrılıkçı-terörist militanlara karşı tepki vermeye çalışacaklardır.  Rusya’nın faaliyetlerini engellemek üzere Batı dünyası ile iletişim güçlendirilebilir. Kırım Türklerinin haklarını korumak için gerekli yollara başvurulabilir. Ukrayna ile iyi olan ilişkilerimiz düşünüldüğünde Ukrayna devleti güçlendirilmeye devam edebilir. İstihbarat faaliyetleri planlanabilir.

Aksi takdirde Rus yayılmacılığı Sovyet ve Çarlık dönemindekilere benzer olarak farklı etnik ve gruplara ayrıca Türklere de yaptığı zulümlere de devam edecektir. Kırım’da Türk-İslam kültürünün yok olmasına izin verilmemelidir.

 

Kaynakça

Alpman, P. (2018). Sosyal Teorinin Konusu Olarak Kimlik: Sosyal İnşacı Yaklaşım. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi , 1-28.

Aydıngün, İ. (2004). Kırım Tatarlarının Vatana Dönüşü: Kimlik ve Kültürel Canlanma. Ankara: Başkent Universitesi.

Can, A., & Taşçı, U. (2016). Teoriler Işığında Toplumsal Olayların Gelişimi ve Yönetimi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 151-170.

Erol, M. S., & Oğuz, Ş. (2015). Hibrit Savaş Çalışmaları ve Kırım’daki Rusy Örneği. Akademik Bakış , 261-277.

Seyidov, İ. (2015). Türk Basınında Sunulan Kırım Krizi Haberlerinin Çerçeveleme Kuramı Bağlamında İncelenmesi. Akdeniz İletişim Dergisi , 60-73.

Şahin, C. (2015). Rus Yayılmacılığına Bir Örnek: 1944 Kırım Türklerinin Sürgünü. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi , 326-350.

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=PDlAag3hw9g adresinden 25.08.2020 tarihinde ulaşıldı.

[2] https://insamer.com/tr/kirim-raporu-jeopolitik-rekabette-dugum-noktasi_2586.html adresinden 25.08.2020 tarihinde ulaşıldı.

[3] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kirimin-yasa-disi-ilhakinin-uzerinden-5-yil-gecti/1424745 adresinden 26.08.2020 tarihinden ulaşıldı.

[4] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kirim-tatar-milli-meclisine-baskin/121498 adresinden 26.08.2020 tarihinde ulaşıldı

[5] https://www.trthaber.com/haber/dunya/kirim-tatar-televizyonu-atrye-baskin-213173.html adresinden 26.08.2020 tarihinde ulaşıldı.

[6] https://tr.sputniknews.com/avrupa/202002031041319136-kirim-tatarlarindan-erdoganin-kirim-hakkindaki-sozlerine-iliskin-aciklama-mantiksiz/ adresinden 1.9.2020  tarihinde ulaşıldı.

[7] https://jamestown.org/program/moscow-sets-up-new-cossack-paramilitary-units-for-possible-use-against-ukraine/ adresinden 26.08.2020 tarihinde ulaşıldı.

[8] https://www.themoscowtimes.com/2020/08/25/russian-army-unveils-camo-robes-for-military-priests-a71236#:~:text=The%20Russian%20military%20has%20unveiled,priests%20accompanying%20troops%20into%20battle.&text=%E2%80%9CThe%20uniform%20is%20designed%20for,said%20in%20a%20Monday%20broadcast. adresinden 1.9.2020 tarihinde ulaşıldı.

[9] https://meduza.io/en/feature/2020/04/06/russia-sholy-men adresinden 1.9.2020 tarihinde ulaşıldı.

[10] https://www.trtworld.com/magazine/crimean-tatars-religious-persecution-made-us-more-strong-and-united-26007 adresinden 1.9.2020 tarihinde ulaşıldı.

[11] https://www.state.gov/reports/2018-report-on-international-religious-freedom/ukraine/crimea/#nav__primary-nav adresinden 1.9.2020 tarihinde ulaşıldı.

[12] https://www.uscirf.gov/news-room/press-releases/crimea-religious-freedom-abuses-must-stop adresinden 1.9.2020 tarihinde ulaşıldı.

[13] https://www.bbc.com/news/world-europe-26367786 adresinden 2.9.2020 tarihinde ulaşıldı.

[14] https://www.cfr.org/global-conflict-tracker/conflict/conflict-ukraine adresinden 2.9.2020 tarihinde ulaşıldı.

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.