Yahya Kemal “Türkçe ağzımda annemin ak sütü gibidir.” derken bu metaforlaştırmasının altında belki de ciddi bir “Anne” figürünü bilinçli/bilinçsiz saklamıştı.
O ki ilk musiki zevkini anasının okuduğu ilahi ve Yasinlerden almamış mıdır?
Mektebe gidişi ile hepimiz gibi ilk defa ana kucağından ayrılmamış mıdır?..

Yahya Kemal, Üsküp’le, Paris’le ve İstanbul’la birlikte anlaşılmalıdır.
Ailesi, dini ve milli terbiyesi, ilk musiki zevki, en yakınını kaybetmenin acısı, ilk sofuluğu, belki de ilk aşkı; fikir akımlarına kapılışı, ilmi birikimi, millet kavramını algılaması, ezan sesine hasret kalması, özlemi; tarihin yaşayan kalıntıları arasında gezintisi, kubbedeki sedaya kulak verişi, sohbetleri, mücadelesi hep bu şehirlerde olmamış mıdır?

Yahya Kemal zihninde tanımladığı Türklüğü (bu tanım eleştirilebilir olsa da) mısralarına ve yazılarına yansıtarak bir tarihin, bir devrin, bir milletin sesi olabilmeyi başarabilmiştir.
O’nun başarısının bir diğer özgünlüğü de şiirlerinde didaktik bir unsur barındırmamasına rağmen açıklayıcı olabilmesidir.

 

Dili bir, gönlü bir, imânı bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allâh’ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses
Yükselen bir nakarâtın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!*

*Süleymaniye’de Bayram Sabahı adlı şiirden alıntıdır.


-Tahakküm

Tavsiye edilen izleti:

https://www.youtube.com/watch?v=XQzFR2LSbiU

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.