Ansiklopedi ve antolojileri seviyorum. Bunlar, benim şahsi sevgimin ötesinde, bir milletin kültürünün toplu fotoğrafını çekmek açısından da fevkalâde mühim eserlerdir.

Türkiye’de zamanında birçok ansiklopedi yayımı yapılmıştır. En önemlileri şüphesiz İnönü ismiyle başlayıp Türk Ansiklopedisi ismiyle nihayete ereni ve İslam Ansiklopedisi’dir.

Her iki ansiklopedi de, uzun bir zaman sürse de, tamamlanmış eserlerdir. İslam Ansiklopedisi belirsiz aralıklarla “ekler” çıkarmaya da devam ediyor.

Daha meşhur olanın İslam Ansiklopedisi olduğu malûmunuzdur. Bunun sebebi ise İSAM’ın çok faydalı bir iş yaparak bu ansiklopediyi internet ortamında erişime açmış olmasıdır. İsteyenin topluca isteyenin tek tek maddeleri indirebildiği bu sitede dileyenler maddeleri indirmeden de istifade edebiliyor. Bu açıdan islamansiklopedisi.org.tr, kültürüne meraklı her Türk’ün “sık kullanılanları” arasında yer alması gereken bir internet sitesi.

Türk Ansiklopedisi ise adeta unutulmaya yüz tuttu. Satın alınması birçokları açısından imkânsız olan (1000 lira) bu ansiklopedi internet ortamında da tam anlamıyla bulunamıyor. Eğer canınızdan bezmek istiyorsanız, bazı ciltlere veyahut maddelere ulaşabiliyorsunuz. Bu cümlede dikkati çekecek husus “canınızdan bezmek istiyorsanız” bölümü tabii ki.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1943’te yayımına başlanan Türk Ansiklopedisi uzun, upuzun seneler sonunda bitirildi. Toplam 33 ciltten oluşuyor.

Bugün bu kıymetli eserin internet ortamına aktarılması gerekiyor. Hem de sadece tarayıp paylaşılması değil, İslam Ansiklopedisi’nde yapıldığı gibi, tek tek maddeler hâlinde de istifadeye sunulması lâzım. Bu, “Milli” Eğitim’in üzerine düşen bir görevdir. Milli kültürümüzün gelişmesi için şarttır.

Bu vesileyle Türk Ansiklopedisi’nden bir maddeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarihimizin büyük kahramanlarından olan Kür Şad maddesini dikkatlerinize sunacağım.

Uzun tarihimiz boyunca Kür Şad maddesini kaleme almayı, Kür Şad’dan sonra, en fazla hak eden isim olan Nihâl Atsız tarafından yazılan madde, kısa fakat oldukça açık bir üslupla kağıda geçirilmiş.

Türk Ansiklopedisi’nin 22. cildinin 424. sayfasında ve ayrıca Osman F. Sertkaya’nın “Nihâl Atsız” isimli eserinde bulabileceğiniz Kür Şad maddesini hemen aşağıda okuyabilirsiniz.

(Ayrıca Reşad Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi 2018’in sonlarında dijital erişime açılacak diye haberler çıkmıştı. Diğerleri kadar geniş kapsamlı olmasa da, kültürümüz ve İstanbul için çok önemli olan bu eserin de internet ortamına aktarılmasını merakla bekliyorum.)

KÜR ŞAD, Gök Türk prensi ve Doğu Gök Türk Kağanlığı’nı Çin tutsaklığından kurtarmak için, delice denecek bir kahramanlıkla yapılan ihtilâlin kahramanı.

619 – 621 yıllarında Doğu Gök Türkleri Kağanı olan Çuluk Kağan’ın küçük oğludur. Çuluk Kağan’ın küçük kardeşi olup kendisinden sonra Kara Kağan unvanıyla Doğu Gök Türk kağanlığına çıkan hükümdarın küçük oğlu olduğu şeklinde de bir kayıt varsa da tarihî gidiş birinci söylentinin kuvvetli olduğunu gösteriyor.

Çin yazısıyla “Kiüe – şe” şeklinde yazılan “Kür Şad”, bilindiği gibi resmî unvanıdır ve prensler arasında üstün bir yeri olduğunu gösterir. Asıl adı sinologlar tarafından “So” veya “Şoay” şeklinde okunuyor. Bunun Türkçe “Şu” olması muhtemeldir. Dîvânü Lugâti’t-Türk’te, İskender’le çağdaş, “Şu” adında bir Türk hakanından bahsolunması Türkler’de böyle bir
kişi adı olacağını gösteriyor.

630 yılında Kara Kağan, tab’asından 100.000 kadar Türk’le tutsak edilip Çin’e getirilince ve Türkeli’nin hâkimiyeti Gök Türkler’in Batı ulusları olan Sırtarduşlar’a geçince birçok Türk büyüklerine, askerî kabiliyetleri dolayısıyla Çin’de görevler verilmiş, Kür Şad da Çin hassa subaylarından olmuştu.  Hassa subaylığına hangi yılda getirildiği bilinmiyor. 630 vukuatında ve daha önceki olaylarda adı geçmediğine göre pek genç olduğu ve hassa subaylığına 630’dan epey sonra getirildiği anlaşılıyor.

Tutsaklık ve Kara Kağan’ın kederden ölmesi, iki Türk büyüğünün intiharı, izzetinefislerine düşkün olan Gök Türkler’de bir şeyler yapmak düşüncesini doğurduğundan Kür Şad 639’da bir darbe hareketine girişmeye karar verdi: Her gece kılık değiştirerek, yanına muhafız almadan şehri gezmeye çıktığından haberdar olduğu Çin imparatorunu bir gece tutuklamak, gerekirse
öldürmek ve Gök Türk prenslerinden Urku (Ho – loko) yu kaçırarak Gök Türk kağanı yapmak.

Kür Şad’ın bu düşüncesi uygulanabildiği taktirde Gök Türk türesine tıpatıp uygun olacaktı. Çünkü babası Çuluk Kağan’dan sonra kağanlığa geçmesi gereken Tulu Han’ı (ki Kür Şad’ın ağabeyi idi) Kurultay cılız diye bu makama getirmemiş, onun yerine amcaları Kara Kağan’ı geçirmişti.

639’da artık Kara Kağan da, Tulu Han da ölmüş olduğu için kağanlığın usulen Tulu Han’ın oğlu Urku’ya ait olması gerekirdi.

Kür Şad ihtilâli gerçekleştirmek için 40 Türk’le anlaşmıştı. Fakat darbeyi yapacakları gece fırtına çıkıp ortalık karardığından imparator sokağa çıkmadı. İhtilâli geciktirirlerse duyulacağından çekinen Kür Şad o gece imparatorun sarayına saldırmak gibi eşi görülmedik bir yiğitlik yaptı. Bu, yiğitliğin de ilerisinde bir delilik, hattâ çılgınlıktı. Keskin nişancı olan Kür Şad’ın okları saray muhafızlarından birçoğunu yere serdiyse de kalabalık karşısında başarı kazanamayarak imparatorun ahırına saldırıp seyisleri öldürdüler. Atları alıp kuzeye doğru çekildiler. Fakat Vey ırmağını geçemiyerek öldürüldüler.

Kür Şad’ın bu kahramanca davranışı başarısızlıkla bittiyse de Çinliler’i fena halde korkuttuğundan Türkler’i Çin’de alıkoyarak Çinleştirmek sevdasından vazgeçip onları unvanlar verdikleri bir Gök Türk prensinin idaresinde eski yurtlarına gönderdiler. Gök Türkeli, Sırtarduşlar’ın elinde olduğundan bu prens ülkenin güneyinde, Çin sınırına yakın bir yerde yurt tuttu.

Kür Şad, tarihin nâdir yetiştirdiği insanlardan biridir. Hem milletini kurtarmak, hem de türeyi sayarak, kağan olmak hakkı da varken, bunu yeğenine vermeyi düşünmek gibi büyüklüklerle şeref kazanmıştır.

Destânî davranışı ile Çin’e dehşet salarak Türkler’in Çin’den kurtulmasını sağlamasaydı onlar zamanla Çinlileşip kaybolacak, Türkeli’nde hâkimiyet kuran Sırtarduşlar, Gök Türkler gibi kuvvetli ve devlet geleneğine sahip olmadıkları için Türk İmparatorluğunu yaşatamayacaklar, Türk ırkı daha sonraki tarihinde ulaştığı büyüklüğe kavuşmak imkânını kaybedecekti.

Bundan dolayı Kür Şad, adı tek olaya karışan şahıs olmakla beraber bu olayın şümul ve sonuçları bakımından Türk tarihinde çok büyük rol oynamış en büyük şahsiyetlerden biridir.

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Fırat Kazganoğlu

Meçhul bir zamanda doğdu. Muammaya müptela. Türkçü. Yazar.