Ekonomik açıdan analiz edilmeyen her bölge, her toplum yahut her ülke, çıktılarını doğru olarak görmemize izin vermez. Bu nedenle kaynak açısından kısıtlı olsa da Kırım ekonomisini inceleyerek analizlerimizin doğruluk payını artırmaya çalışacağız.
İlk olarak Kırım’ın dış yatırım potansiyeline değinerek başlayacağız. Yatırım konusunu en başta incelememizin sebebi şudur ki; ülkelerin ekonomik seviyesi önemsenmeksizin, yatırım sorunu yaşayan her ülke, değişebilir vadeler de ekonomik buhranlarla karşılaşacaktır. Bu yüzden dış yatırımlar günümüzde ekonominin havası, suyu, toprağı olarak görülebilir. Tarih boyunca onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış Kırım toprakları, günümüzde yatırım misafirliği için çoğu ülkeye pekte cazip gelmiyor. Düşük nüfus yoğunluğuna rağmen ucuz işgücü bulunsa da ülkelerin siyasi politikaları ve güvenlik kaygıları Kırım’ a yatırım konusunda tereddüt yaratıyor. 2019 ‘ da İstanbul’da gerçekleşen Türkiye-Kırım ekonomik formunda ( amaç her ne kadar Türk-Rus ekonomik hedeflerine katkı olsa da) Kırım’ a yatırımlar için birtakım adımların atıldığını bilmekteyiz. Ancak gerek Ukrayna’nın huzursuz tutumu gerekse 2020 yılı ile birlikte gelen elzem durumlar, bu forumun etkisini şuan için kırmış gözüküyor. Zaman zaman özellikle Arap ülkelerinden yatırım kalkışları gözlense de şuan için Kırım’a yönelik gerçekleşen bir faaliyet görünmüyor.
Birde ilhak nedeni ile Avrupa Birliği’nin sözde Rusya’ya yönelik, Kırım bölgesine 2014’ten beri uyguladığı ve senelik olarak süresini uzattığı yaptırımlar mevcut. İlgili karara göre, Kırım’da üretilen ürünlerin AB’ye ithalatının yapılması, Avrupa şirketlerinin Kırım’a yatırım yapması, Kırım’da şirket ve gayrimenkul satın alınması, Kırım’daki şirketleri finanse etmesi ve onlara hizmet vermesi ve Kırım’da turizm hizmetleri verilmesi yasaklandı. Bununla birlikte yaptırımlar, işgal altındaki Kırım’da ulaşım, telekomünikasyon ve enerji sektörlerinde kullanılacak bazı mal ve teknolojilerin ihracına da kısıtlama getirdi. İşgal altındaki yarımada da bulunan petrol, doğal gaz ve maden arama, çıkarma ayrıca bunların üretimine yönelik teknolojilerin sağlanması yasaklandı. Bunların yanında birde dış kaynaklı olarak çözüm bekleyen su sorunu son zamanlarda dikkat çekiyor. Kırım halkı, ilhak nedeni ile sorunun Rusya tarafından çözülmesi gerektiği belirten Ukrayna ve yıllık 5 milyar dolarlık harcamasını bahane ederek çözüme yanaşmayan Rusya arasında zorlu bir hayat sürmeye devam ediyor. Edinilen son bilgilere göre Kırım’da şuan artezyenli (sağlıksız) su kullanılmaya başlanmış durumda.
İkinci kısımda ise Kırım’ın iç ekonomisi hakkında analizlerde bulunmamız gerekiyor. Halkın, ilhak sonrasında Rus halkı ile aynı cüzdanları ve aynı poşetleri taşıyacağı inancı, şuan da büyük bir hayal kırıklığına dönmüş durumda. Enflasyondaki bitmek bilmeyen artış ve sürekli olarak azalan ücretler, artık çalışanların kazançlarıyla sadece temel gereksinimlerini karşılayabildiklerini, hatta bunu yaparken bile büyük zorluklar çektiklerini gösteriyor. Tarım, balıkçılık, madencilik ve turizm sektörlerinin, ekonominin büyük bölümünü desteklediği Kırım’da, artık insanlar sadece ekmeklik buğdayını ekiyor, yiyeceği balığı tutuyor, yakacağı madeni çıkarıyor ve neredeyse turizmden bihaber desek abartmış olmayız. Öte yandan Rusya’nın yasaklarla ve tehditlerle kendi gölgesi altına aldığı medya, telekomünikasyon vb. bazı sektörlerde, ihaneti ve baskıyı reddeden çoğu çalışan, açlık pahasına kariyerlerinden vazgeçerek toplu şekilde istifa ediyor. Bazı siyasiler ve yazarlar ise yasadışı olarak gözaltına alınıp hücrelerde günlerce bihaber şekilde tutuklu bırakılıyor. Nitekim söz konusu mesleklerde de gelir kaynağının kesildiğini ve işsizlik oranlarının yükseldiğini gözlemlemek bizler için kolay bir çıkarım olacaktır. Bir diğer taraftan ise Rusya’nın ekonomik bölge/metruk alan gözetmeksizin yaptığı füze denemeleri ve tatbikatlar ise bölge halkını ekonomik çaresizliğe itme çalışmalarının bir başka boyutu. Bu atışlar ve tatbikatlarda, ilhak öncesi kullanılan gerek tarım arazileri, gerek balıkçılık ve taşımacılık yapılan sulak bölgeler, gerekse hizmet sektörünün faaliyet bölgeleri kullanılamaz hale getiriliyor.
Ülkelerdeki ekonomik boyutu sokak aydınlatmalarına göre analiz eden bir çalışmaya göre, ilhak sonrası aydınlatmalarda en fazla düşüş turistik bölgelerde gözlemlenirken, en az düşüş ise Rusların çoğunlukta bulunduğu askeri bölgelerde gerçekleşmiş durumda. Yani Rusya bırakın kalkındırmayı olanı da yok etmiş durumda ve Kırım’da sadece kendi işini görecek kadar harcama yapıyor.
Kırım ekonomisinin bu şekilde daha ne kadar gideceği tahmin edilebilse de bilinmez ancak sonuç kanaatim şudur ki; Kırım’da düzeni yeniden sağlayabilecek, güveni tekrar kazanabilecek, topluma yardım elini uzatıp ayağa kaldırabilecek tek devlet Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Şuan halihazırda birçok sivil toplum kuruluşu ve yaygın bölge ağıyla Kırım dernekleri, vatandaşlarımızın destekleriyle Kırım’a yardımlarda bulunmaktadır. Ukrayna’nın huzursuz tutumuna rağmen Türk ticari gemileri Kırım’da ticareti nispeten ayakta tutmak için seferlerine (eskiye göre daha az yoğunlukta olsa da) devam etmektedir. Ayrıca tehditkar tavrından öteye gidemeyen korkak Avrupa ve ABD’nin aksine Türkiye Cumhuriyeti, Kırım Tatar bayrak gününde ülkemizdeki Ukrayna temsilciliklerinde Kırım Tatar bayrağını göndere çekmiş ve bu önemli günde ilhaka olan tepkisini bir kez daha göstermiştir.
Kırım bize ne eski ne de uzaktır. Damarlarında akan kanın, ecdadının azmini, istikrarını, gücünü ve kudretini temsil ettiğini bilen her Türk evladı gibi bizler içinde Kırım; bir gün muhakkak kavuşulacak sevgilidir. Bizler içinde Kırım; din kardeşimizin, kan kardeşimizin, öz kardeşimizin evidir. Bizler içinde Kırım; Rusya’dan alınacak Küçük Kaynarca intikamının esas adıdır.
Ahmet Kurnaz
Latest posts by Ahmet Kurnaz (see all)
- Bizim Çocuklar - 25 Temmuz 2021
- Kırım’ın Ekonomisi - 6 Eylül 2020
- Peki Yunan Halkı ? - 31 Ağustos 2020
- Şehit Murat Akman’ın Türk Milleti’ne Son Mektubu - 20 Haziran 2020
- Algı Oyunları - 1 Haziran 2020