Türkiye’nin operayı tanıması matbaanın Osmanlı’ya gelmesine öncülük eden Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Sefaretname’sine dayanmaktadır. Sefaretname’sinde opera binasının iç ve dış özelliklerini, salonun ihtişamını, dekorunu büyük bir ilgi ve hayranlıkla aktaran Çelebi, operanın konusunu da anlatır.

Yirmisekiz Mehmet Çelebi

 

II. Mahmut döneminin Viyana elçisi Mustafa Hatti Efendi, Resmolu Ahmed Resmi Efendi ve daha sonra Vahid Paşa gördükleri operalardan hayranlıkla söz edince III. Selim’in isteğiyle 1797 yılında Topkapı Sarayı’nda ilk opera temsili gerçekleşmiştir.

Topkapı Sarayı

Müziğin, şiirin, lirik betimlemelerin, dansın ve dramatik konunun görkemli bir biçimde sergilendiği operayı Türkler de benimsemişlerdir. Hatta sahnelerde bazı operalara yeni isimler vermişlerdir. Örnek olarak; La Traviata’ya “Kamelyalı Kadın”, II.Trovatore’ye “Demirci Operası” olarak adlandırmalarını verebiliriz.

Kamelyalı Kadın Operası

 

Demirci Operası

Türkçe libretto üzerine ilk operayı Lübnanlı Vadya Sabra bestelemiştir. Metnini Halide Edip Adıvar’ın yazdığı “Kenan Çobanları” adlı bu opera Türk seyircilerine sunulmuştur.

Opera saray erkânı tarafından da öyle benimsenmiştir ki, Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa’nın girişimiyle, Şehzade Mustafa için düzenlenen sünnet düğününe opera topluluğu çağrılmıştır. Saray içinde de ilgi gören opera, Sultan II. Mahmut tarafından iyileştirilerek İtalyan sanatçı Giuseppe Donizetti sarayda görevlendirmiştir. Sarayda yetiştirilen kızlar Bale Heyeti’nde, erkekler ise Saray Bandosu’nda görevlendirilmiştir.

Bununla birlikte Tanzimat Dönemi’nde Giustiniani tarafından Galatasaray Lisesi’nin karşısına “Fransız Tiyatrosu” olarak bilinen bina yaptırılmıştır ve bu binada operalar sergilenmiştir. Beyoğlu’na yapılan bir tiyatro binasının kapısında ise Sultan Abdülmecid’in tuğrası bulunmaktadır ve şu dizeler yazılmıştır:” Kıldı Han Abdülmecid’in mazını ihsanı bina/ Sayei lütfunda alem eylesin zevki safa”

Sultan Abdülmecid’in emriyle Dolmabahçe’de bugünkü İnönü Stadı’nın bulunduğu yerde 1856’da yapımı başlanan opera binası 8 Ocak 1859’da açılmıştır. Bu kurumun tüm çalışanları Türklerden oluşmuştur. Daha sonra II. Abdülhamid tarafından 1889 yılında Yıldız Tiyatrosu yaptırılmıştır. Opera tarihimizde ise yazılmış ilk opera metni Abdülhak Hamit’in babası Hayrullah Efendi’nin “Hikâye-i İbrahim Paşa be İbrahim-i Gülşeni”dir.

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise ilk olarak Muzikayı Hümayun Ankara’ya alınmıştır. Orkestra Zeki Güngör, bando Veli Kanık yönetimindeydi.

Muzikayı Hümayun

1924 yılında müzik öğretmeni yetiştirmek için Musiki Muallim Mektebi açılmıştır ve İstanbul’daki Dârülelhan da 1926’da Belediye Konservatuarı’na dönüştürülmüştür.

Darülelhan

16 Mayıs 1940 yılında yürürlüğe giren bir yasa ile Musiki Muallim Mektebi; müzik opera, bale ve tiyatro bölümlerine ayrılıp Ankara Devlet Konservatuarı’na dönüşmesi sağlanmıştır. 1982’ ye kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde eğitim veren Ankara Devlet Konservatuarı aynı yıl Yükseköğretim Kurulu kapsamına alınarak Hacettepe Üniversitesi’ne bağlanmıştır.

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Ayda Tonar

Latest posts by Ayda Tonar (see all)