1. Giriş
Günümüzde küresel ölçekte, kültürel, dini ve ekonomik dönüşümler derin etkiler yaratmaktadır. Bu etkiler, özellikle Türkiye gibi çeşitli dinamiklere sahip toplumlar için önemli bir tartışma konusu olmaktadır. Türkiye, tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan, zengin kültürel mirasıyla dikkat çeken bir coğrafyadır. Modernleşme sürecinde ise Türkiye, pek çok açıdan benzersiz bir dönüşüm yaşamıştır. Bu dönüşüm sürecinde, üç önemli kavram öne çıkmaktadır: Türkleşme, İslamlaşma ve Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma.
Türkleşme, tarihsel süreç içerisinde farklı etnik grupların ve kültürlerin Türk kimliği altında eritilmesini ifade etmektedir. Bu süreç, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla daha da belirginleşmiştir. İslamlaşma ise, Türkiye’nin coğrafi konumu ve tarihi geçmişi nedeniyle önemli bir faktördür. İslam, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısını derinden etkilemiş, hem kültürel hem de dini olarak önemli bir bileşen olmuştur. Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma ise, Türkiye’nin modernleşme çabalarıyla ilişkilendirilir. Bu kavram, Türkiye’nin diğer Batılı ülkelerle aynı düzeye ulaşma arzusunu ifade etmektedir ve ekonomik, siyasi, kültürel ve teknolojik açıdan bir dönüşüm gerektirmektedir.
Bu araştırmanın amacı, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı ve günümüzde hala etkisini sürdüren bu önemli kavramları detaylı bir şekilde incelemektir. Türkleşme, İslamlaşma ve Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma kavramlarının nasıl tanımlandığı, nasıl yaşandığı ve günümüz Türkiye’sinin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını nasıl etkilediği üzerinde durulacaktır. Ayrıca, bu kavramların Türkiye’nin geleceği üzerindeki potansiyel etkileri de değerlendirilecektir.
Türkleşme
Türkleşme kavramı, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı ve günümüzde hala etkisini sürdüren önemli bir dönüşüm sürecini ifade etmektedir. Türkleşme, etnik ve kültürel çeşitliliği olan bir coğrafyada farklı etnik grupların ve kültürlerin Türk kimliği altında eritilmesini anlamına gelir. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Türkleşme süreci daha da belirginleşmiştir.
Türkiye’nin modernleşme süreci, Türkleşme politikalarıyla yakından ilişkilidir. Bu politikalar, dil, giyim, eğitim gibi alanlarda Türk kimliğinin yaygınlaştırılmasını hedeflemiştir. Özellikle Cumhuriyet döneminde dilde yapılan reformlar, Türkleşme sürecinin önemli adımlarından biri olmuştur. Türkçenin Latin alfabesine geçirilmesi ve dildeki Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin yerine Türkçe kökenli kelimelerin kullanılması, Türk ulusal kimliğinin güçlenmesine katkı sağlamıştır.
Ancak Türkleşme süreci, bazı kesimlerde etnik ve kültürel kimliklerin yok olmasına veya baskı altına alınmasına neden olmuştur. Özellikle Kürtler, Lazlar, Çerkezler gibi farklı etnik gruplar Türkleşme politikalarının etkisi altında kalmış ve kendi kültürel değerlerini koruma mücadelesi vermişlerdir. Bu nedenle, Türkleşme sürecinin sadece ulusal bir kimlik inşası değil, aynı zamanda etnik ve kültürel kimliklerin etkileşimini ve çatışmasını da içerdiği söylenebilmektedir.
Türkleşme süreci günümüz Türkiye’sinde de hala devam etmektedir. Özellikle büyük şehirlerde göç ve kentsel dönüşüm süreçleriyle birlikte farklı etnik gruplar arasındaki etkileşim artmış, bu da Türkleşme sürecinin yeni boyutlar kazanmasına neden olmuştur. Türkleşme kavramı, Türkiye’nin karmaşık tarihindeki etnik, kültürel ve siyasi dinamikleri anlamak için önemli bir anahtar kavramdır.
İslamlaşma
İslamlaşma, Türkiye’nin tarihi ve kültürel dokusunda önemli bir yer tutan bir kavramdır. Coğrafi konumu ve tarihi geçmişi nedeniyle Türkiye, İslam’ın yayılması ve etkisi açısından önemli bir rol oynamıştır. İslam, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısını derinden etkilemiş, hem kültürel hem de dini olarak önemli bir bileşen olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İslam, devletin resmi dini olarak kabul edilmiş ve İslam hukuku (şeriat) devletin temel yasalarından biri olmuştur. Bu dönemde İslam, hem devletin yönetiminde hem de toplumun günlük yaşamında önemli bir rol oynamıştır. Ancak Osmanlı döneminde İslam, farklı mezhep ve tarikatlar arasında çeşitli anlayış ve uygulamaların bir arada var olduğu bir ortamda yaşanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, laiklik ilkesi benimsenmiş ve devlet ile din işlerinin ayrılması hedeflenmiştir. Bu dönemde İslam’ın toplumsal ve siyasal etkisi azalmış, dinî kurumlar devlet kontrolü altına alınmış ve laik eğitim sistemi benimsenmiştir. Ancak, Türkiye’de İslam’ın toplumsal ve kültürel yaşam üzerindeki etkisi devam etmiş ve İslami değerler ve pratikler hala geniş bir kesim tarafından önemsenmektedir.
Günümüzde, Türkiye’de İslamlaşma süreci çeşitli dinamiklerle etkilenmektedir. Özellikle siyasi ve ekonomik değişimler, göç ve küreselleşme gibi faktörler İslami kimlik ve değerlerin yeniden şekillenmesine katkıda bulunmaktadır. İslamlaşma kavramı, Türkiye’nin dinamik ve karmaşık sosyal yapısını anlamak için önemli bir araçtır ve Türkiye’nin gelecekteki siyasi ve toplumsal dönüşümlerini anlamak için de kritik bir öneme sahiptir.
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma, Türkiye’nin modernleşme çabalarıyla ilişkilendirilen önemli bir kavramdır. Bu kavram, Türkiye’nin diğer Batılı ülkelerle aynı düzeye ulaşma arzusunu ifade etmektedir ve ekonomik, siyasi, kültürel ve teknolojik açıdan bir dönüşüm gerektirmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma vizyonunu Türkiye’nin modernleşme sürecinde temel bir hedef olarak belirlemiştir. Atatürk, bu hedefe ulaşmanın yolu olarak Batılılaşma ve laikleşme politikalarını benimsemiştir. Bu doğrultuda, Türkiye’de pek çok alanda köklü reformlar gerçekleştirilmiş, eğitim, hukuk, ekonomi ve kültür gibi alanlarda Batı standartlarına uygun düzenlemeler yapılmıştır.
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefi, Türkiye’nin modern uluslararası sisteme entegrasyonunu da içermektedir. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisinin güçlendirilmesi, demokratik kurumların oluşturulması, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gibi alanlarda önemli adımlar atılmıştır. Ancak, bu süreçte yaşanan zorluklar ve çelişkiler de göz ardı edilmemelidir.
Günümüzde Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefi, Türkiye’nin karşılaştığı çağdaş sorunlarla birlikte ele alınmalıdır. Özellikle ekonomik büyüme, demokratikleşme, insan hakları ve sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Ayrıca, küresel değişimler ve teknolojik ilerlemeler de dikkate alınarak, Türkiye’nin Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefine uygun politikaların belirlenmesi ve uygulanması önem arz etmektedir (Ercan, 1986).
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma kavramı, Türkiye’nin modernleşme ve gelişme sürecindeki temel hedeflerinden biridir. Bu hedef, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı dönüşümleri anlamak ve gelecekteki stratejilerini belirlemek için önemli bir referans noktası sağlamaktadır. Ancak, bu hedefin gerçekleştirilmesi için çeşitli zorluklarla karşılaşılacağı ve sürecin uzun vadeli ve sürekli bir çaba gerektireceği unutulmamalıdır.
2. Türkleşme Denince Anlaşılanlar Hakkında
Türkleşme, tarih boyunca Türkiye’nin demografik, kültürel ve siyasi dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynamış karmaşık bir kavramdır. Temel olarak, farklı etnik grupların ve kültürel unsurların Türk kimliği altında eritilmesini ifade etmektedir. Türkleşme süreci, özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte daha da belirginleşmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, etnik ve dini çeşitlilik önemli bir nitelik olarak kabul edilirken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk döneminde, ulusal kimliği güçlendirmek amacıyla Türkleşme politikaları benimsenmiştir. Bu politikalar, dil, giyim, eğitim gibi alanlarda Türk kimliğinin yaygınlaştırılmasını hedeflemiştir.
Özellikle Cumhuriyet döneminde dilde yapılan reformlar, Türkleşme sürecinin önemli adımlarından biri olmuştur. Türkçenin Latin alfabesine geçirilmesi ve dildeki Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin yerine Türkçe kökenli kelimelerin kullanılması, Türk ulusal kimliğinin güçlenmesine katkı sağlamıştır. Benzer şekilde, kıyafet reformlarıyla geleneksel Türk kıyafetlerinin benimsenmesi teşvik edilmiş ve Batılı kıyafetlerin kullanımı kısıtlanmıştır (Erdem, 2023).
Ancak Türkleşme politikaları, bazı kesimlerde etnik ve kültürel kimliklerin yok olmasına veya baskı altına alınmasına neden olmuştur. Özellikle Kürtler, Lazlar, Çerkezler gibi farklı etnik gruplar Türkleşme politikalarının etkisi altında kalmış ve kendi kültürel değerlerini koruma mücadelesi vermişlerdir. Bu nedenle, Türkleşme sürecinin sadece ulusal bir kimlik inşası değil, aynı zamanda etnik ve kültürel kimliklerin etkileşimini ve çatışmasını da içerdiği söylenebilmektedir.
Günümüzde, Türkiye’de Türkleşme süreci hala devam etmektedir. Özellikle büyük şehirlerde göç ve kentsel dönüşüm süreçleriyle birlikte farklı etnik gruplar arasındaki etkileşim artmış, bu da Türkleşme sürecinin yeni boyutlar kazanmasına neden olmuştur. Ancak, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde ve insan hakları konusundaki ilerlemelerde yaşanan gelişmeler, farklı kimliklerin ve kültürlerin daha açık bir şekilde ifade edilmesine olanak sağlamaktadır (Okyar & Perroux, 2011).
Türkleşme kavramı, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı ve hala yaşamakta olduğu karmaşık dönüşüm sürecini anlamak için önemli bir anahtar kavramdır. Türkleşme politikalarının tarihsel gelişimi, etnik ve kültürel kimliklerin dönüşümü üzerindeki etkisi ve günümüzde Türkiye’nin etnik ve kültürel çeşitliliğiyle nasıl başa çıktığı gibi konular, Türkleşme sürecinin anlaşılmasında önemli ipuçları sunmaktadır.
3. İslamlaşma Denince Anlaşılanlar Hakkında
İslamlaşma, Türkiye’nin tarih boyunca önemli bir dini ve kültürel dönüşüm sürecini ifade eden kapsamlı bir kavramdır. Coğrafi konumu ve tarihi geçmişi nedeniyle Türkiye, İslam’ın yayılması ve etkisi açısından önemli bir rol oynamıştır. İslam, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısını derinden etkilemiş, hem kültürel hem de dini olarak önemli bir bileşen olmuştur (Giritli, 1987).
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İslam, devletin resmi dini olarak kabul edilmiş ve İslam hukuku (şeriat) devletin temel yasalarından biri olmuştur. Bu dönemde İslam, hem devletin yönetiminde hem de toplumun günlük yaşamında önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, farklı etnik ve dini gruplara hoşgörülü bir yaklaşım sergilemiş ve farklı mezhep ve tarikatların bir arada var olduğu bir ortamı sürdürmüştür (Kuşcalı, 2021).
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, laiklik ilkesi benimsenmiş ve devlet ile din işlerinin ayrılması hedeflenmiştir. Bu dönemde İslam’ın toplumsal ve siyasal etkisi azalmış, dinî kurumlar devlet kontrolü altına alınmış ve laik eğitim sistemi benimsenmiştir. Ancak, Türkiye’de İslam’ın toplumsal ve kültürel yaşam üzerindeki etkisi devam etmiş ve İslami değerler ve pratikler hala geniş bir kesim tarafından önemsenmektedir.
Günümüzde, Türkiye’de İslamlaşma süreci çeşitli dinamiklerle etkilenmektedir. Özellikle siyasi ve ekonomik değişimler, göç ve küreselleşme gibi faktörler İslami kimlik ve değerlerin yeniden şekillenmesine katkıda bulunmaktadır. Öte yandan, Türkiye’de farklı İslam anlayışlarının ve pratiklerinin varlığı da dikkate alınmalıdır. Sünni İslam’ın yanı sıra Alevilik gibi farklı mezhep ve tarikatlara mensup olanlar, Türkiye’deki İslamlaşma sürecine farklı perspektiflerden bakmaktadır (Karakök, 2021).
İslamlaşma kavramı, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı dini ve kültürel dönüşüm sürecini anlamak için önemli bir araçtır. İslam’ın Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısı üzerindeki etkisi, tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu, Türkiye’nin karmaşık sosyal yapısını anlamak için önemli ipuçları sunmaktadır (Kuşcalı, 2021).
4. Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma Denince Anlaşılanlar Hakkında
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma kavramı, Türkiye’nin modernleşme çabalarıyla ilişkilendirilen önemli bir hedeftir. Bu kavram, Türkiye’nin diğer Batılı ülkelerle aynı düzeye ulaşma arzusunu ifade etmektedir ve ekonomik, siyasi, kültürel ve teknolojik açıdan bir dönüşüm gerektirmektedir. Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında ortaya atılan bu kavram, ülkenin modernleşme ve gelişme sürecine yön vermiştir (Karabulut, 2021).
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefi, Türkiye’nin modern uluslararası sisteme entegrasyonunu da içermektedir. Bu bağlamda, Türkiye ekonomisinin güçlendirilmesi, demokratik kurumların oluşturulması, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün sağlanması gibi alanlarda önemli adımlar atılmıştır. Ancak, bu süreçte yaşanan zorluklar ve çelişkiler de göz ardı edilmemelidir.
Türkiye’nin Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefi, sadece ekonomik gelişme ile sınırlı değildir. Aynı zamanda, demokrasi, insan hakları, eğitim, sağlık, bilim ve teknoloji gibi alanlarda da ilerleme kaydedilmesini içermektedir. Bu hedef, Türkiye’nin uluslararası alanda saygın bir konuma sahip olması ve kendi vatandaşları için daha iyi bir yaşam standardı sağlaması amacını taşımaktadır.
Günümüzde, Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefi, Türkiye’nin karşılaştığı çağdaş sorunlarla birlikte ele alınmalıdır. Özellikle ekonomik büyüme, demokratikleşme, insan hakları ve sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Ayrıca, küresel değişimler ve teknolojik ilerlemeler de dikkate alınarak, Türkiye’nin Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefine uygun politikaların belirlenmesi ve uygulanması önem arz etmektedir (Oran, 2003).
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma kavramı, Türkiye’nin modernleşme ve gelişme sürecindeki temel hedeflerinden biridir. Bu hedef, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı dönüşümleri anlamak ve gelecekteki stratejilerini belirlemek için önemli bir referans noktası sağlamaktadır. Ancak, bu hedefin gerçekleştirilmesi için çeşitli zorluklarla karşılaşılacağı ve sürecin uzun vadeli ve sürekli bir çaba gerektireceği unutulmamalıdır.
“Günümüzde Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşmak” ifadesi, Türkiye’nin günümüzdeki sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi dönüşüm süreçlerini açıklamak için oldukça önemli bir kavramsal çerçeve sağlamaktadır. Bu kavramlar, Türkiye’nin karmaşık tarihini ve çağdaş kimliğini anlamak için temel referans noktalarıdır.
Türkleşme, Türkiye’nin demografik ve kültürel yapısındaki değişimleri ifade etmektedir. Bu kavram, farklı etnik grupların ve kültürel unsurların Türk kimliği altında eritilmesini anlamına gelir. Günümüzde Türkleşme, özellikle kentsel dönüşüm, göç ve iletişim teknolojilerinin gelişimi gibi faktörlerle birlikte yeni boyutlar kazanmıştır. Kültürel homojenleşme ile birlikte, Türk kimliğinin çeşitli yönleri ve sembolleri günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir (Türkdoğan, 2012).
İslamlaşma ise, Türkiye’nin dinî ve kültürel yapısındaki değişimleri ifade etmektedir. Türkiye’nin tarih boyunca İslam’ın etkisi altında olması, bu kavramı önemli kılar. Günümüzde İslamlaşma, dini kimlik ve pratiklerin toplumsal yaşamda ve kamusal alanda daha belirgin hale gelmesini ifade etmektedir. Özellikle siyasi ve toplumsal dönüşümler, İslam’ın toplumsal ve siyasal alandaki etkisini şekillendirmekte ve tartışmalı bir konu olarak ön plana çıkmaktadır (Togan, 2012).
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma ise, Türkiye’nin modernleşme ve gelişme sürecindeki hedeflerini ifade etmektedir. Bu kavram, Türkiye’nin ekonomik, siyasi, kültürel ve teknolojik açıdan Batılı ülkelerle aynı düzeye ulaşma arzusunu yansıtmaktadır. Günümüzde Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma, ekonomik büyüme, demokratikleşme, insan hakları ve teknolojik yenilikler gibi alanlarda gerçekleşen gelişmelerle ilişkilendirilir. Ancak, bu hedefin gerçekleştirilmesi için çeşitli zorluklar ve engellerle karşılaşılmaktadır.
Bu üç kavram bir arada kullanıldığında, günümüz Türkiye’sinde yaşanan karmaşık dönüşüm süreçlerini ifade etmek için kullanılmaktadır. Türkleşme, İslamlaşma ve Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma, Türkiye’nin geçmişiyle, bugünüyle ve geleceğiyle ilgili farklı perspektifler sağlamaktadır. Bu kavramlar, Türkiye’nin toplumsal, siyasal ve ekonomik yapısını anlamak için önemli bir analitik çerçeve sağlamaktadır ve Türkiye’nin karşılaştığı çağdaş sorunların anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır (Ünal, 2008).
5. Sonuç
Bu araştırma, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı ve günümüzde hala etkilerini hissettiği Türkleşme, İslamlaşma ve Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma gibi önemli kavramları ele almıştır. Bu kavramlar, Türkiye’nin demografik, kültürel, dini ve siyasi dönüşüm süreçlerinde önemli bir rol oynamış ve ülkenin kimliğini ve toplumsal yapısını şekillendirmiştir.
Türkleşme süreci, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte daha da belirginleşmiştir. Türkleşme politikaları, farklı etnik grupların ve kültürel unsurların Türk kimliği altında eritilmesini hedeflemiştir. Bu süreç, dilde yapılan reformlar, giyim ve eğitim alanında yapılan değişiklikler gibi pek çok alanda kendini göstermiştir.
İslamlaşma, Türkiye’nin coğrafi konumu ve tarihi geçmişi nedeniyle önemli bir faktördür. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İslam, devletin resmi dini olarak kabul edilmiş ve toplumun çeşitli alanlarında önemli bir rol oynamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte laiklik ilkesi benimsenmiş olsa da, İslam’ın toplumsal ve kültürel etkisi hala devam etmektedir.
Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma hedefi, Türkiye’nin modernleşme ve gelişme sürecindeki önemli bir hedeftir. Bu hedef, Türkiye’nin ekonomik, siyasi, kültürel ve teknolojik açıdan Batılı ülkelerle aynı düzeye ulaşmasını amaçlamaktadır. Ancak, bu hedefin gerçekleştirilmesi için çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır ve sürecin uzun vadeli bir çaba gerektirdiği unutulmamalıdır.
Araştırmanın bulguları, Türkiye’nin karmaşık tarihini ve günümüzdeki dönüşüm süreçlerini anlamak için önemli bir katkı sunmaktadır. Türkleşme, İslamlaşma ve Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşma gibi kavramlar, Türkiye’nin kimliğini ve geleceğini şekillendiren temel unsurlardır. Bu bağlamda, Türkiye’nin karşılaştığı çağdaş sorunlarla başa çıkmak ve gelecekteki stratejilerini belirlemek için bu kavramların anlaşılması ve değerlendirilmesi önemlidir.
Bu bağlamda, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesi ve geleceğe yönelik olarak çeşitli politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Bu politikaların, Türkiye’nin demokratikleşme, ekonomik kalkınma ve kültürel çeşitliliği koruma gibi alanlardaki çabalarını desteklemesi ve güçlendirmesi gerekmektedir. Bu sayede, Türkiye’nin tarih boyunca yaşadığı dönüşüm süreçlerinden dersler çıkarılarak, daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilecektir.
6. Kaynakça
Ercan, Y. (1986). Devşirme sorununu ve bu uygulamanın Anadolu ve Balkanlardaki türkleşme ve İslamlaşmaya etkisi. BELLETEN, 50(198), 679-726.
Erdem, E. (2023). Anadolu ve Rumeli coğrafyasının Türkleşme ve İslamlaşma sürecinde inşa edilen medeniyetin özgünlüğü ve Ahiliğin rolü. Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 7(2), 207-229.
Giritli, İ. (1987). Atatürkçü çağdaşlaşmada bilim ve teknoloji. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 3(8), 359-370.
Karabulut, S. (2021). Medeniyet dili olarak Türkçe. Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 8(23), 334-343.
Karakök, T. (2021). Anadolu fetih İslamlaşma. Medeniyet ve Toplum Dergisi, 5(2), 195-198.
Kuşcalı, A. (2021). Irak’ın fethi ve İslamlaşma süreci, Hüseyin Gökalp. Mütefekkir, 8(16), 283-288.
Okyar, O., & Perroux, F. (2011). Muasır İktisadî Doktrinler Tarihi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 8(1-4), 132.
Oran, B. (2003). Ulusal egemenlik kavramının dönüşümü, azınlıklar ve Türkiye. Anayasa Yargısı, 19(1), 1-33.
Togan, Z. (2012). Vafiyat – Muasır İranın büyük alimi, Mirza Muhammed Han Qazvini (1877-1949). İslam Tetkikleri Dergisi, 0(1).
Türkdoğan, O. (2012). Ziya Gökalp’te çağdaşlaşma-İslamlaşma-Türkleşme akımları ve milli devlet fikrinin gelişimi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 36(1-4), 1976.
Ünal, H. (2008). İslamlaşma İslami kimlik yenilenmesi. Eskiyeni, 7, 90-96.
Furkan Çinçik
Latest posts by Furkan Çinçik (see all)
- TÜRK HALK MASALLARINDA HAYVAN MOTİFLERİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRME - 13 Ekim 2024
- İŞTEŞ EYLEM:TÜRKLEŞMEK – İSLAMLAŞMAK-MUASIRLAŞMAK - 7 Eylül 2024