İnceleme:Esir Şehrin İnsanları

Yazarımızın çocukluk yılları I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele dönemlerine denk gelir. Cumhuriyetin ilk yıllarında inkılaplarla birlikte yapılan köklü değişiklikleri ve bu değişikliklerin getirdiği sosyal-toplumsal olayları gençlik dönemlerinde görebilme fırsatı bulan yazar otuzlu yaşlarına geldiğinde II. Dünya Savaşı’nın dünya toplumlarında bıraktığı derin buhranlarından da nasibini almıştır.
1952 yılına geldiğinde nehir roman özelliği taşıyan ‘’Esir Şehrin İnsanları’’ Yeni İstanbul gazetesinde tefrikalı bir biçimde yayınlanmıştır. Roman daha sonra 1956 yılında kitap halinde basılmıştır. Yazar bu baskıda Nurettin Demir takma adını kullanmıştır.
Kemal Tahir diğer eserlerinde de olduğu gibi bu romanında da sosyal-gerçekçi bir özellik göstermiştir. Kendisi hali hazırda sosyal-gerçekçi romancılığımızın en kuvvetli yazarlarından bir tanesidir.
Romanda Karakter:
Romanın karakterlerine gelindiğinde ise Kemal Tahir’in her eserinde olduğu gibi bu eserinde de karakter kadrosunu zengin tuttuğunu söyleyebiliriz. Ayrıca yazar karakterleri iç dünyalarından fiziksel görünüşlerine kadar tasvir etmiştir:
“Şipşak sıfır numaraya kapılanmış, vişneçürüğü fesi hem kısa hem dar kesilmiş lacivert ceketi çapraz yeleği uçları dikkatle kıvrılmış kumral bıyıklarıyla su katılmamış İstanbul külhanbeyiydi.” (s.120)
Başkarakter konumunda Kamil Bey yer almaktadır. Olaylar Kamil Bey’in çevresindekilerle münasebetlerinden gelişir. Kamil Bey romanda şöyle tanımlanır:
“Kamil Bey Abdülhamid’in en zengin vezirlerinden selim paşanın tek çocuğuydu. Genç yaşta da büyük bir mirasa konmuştur. Buna dayanarak her şeyde -aile reisliğinde bile- gerçek amatör sporcu ölçüleriyle onurlu yaşamıştır. Tutumlulukta, eli açıklıkta, ataklıkta, ihtiyatkârlıkta, gururlulukta, alçak gönüllülükte hatta sevgide, düşmanlıkta amatör sporcu doğruluğuyla davranır hangi zor altında bulunursa bulunsun bu ölçüyü bozmayacağına güvenirdi.” (s.8)
Kamil Bey aslında bir Türk aydınında bulunması gereken özellikleri barındırır. İlk başlarda Anadolu ve Milli Mücadele hakkında hiçbir bilgisi bulunmazken daha sonra Milli Mücadele hareketine katılır. Tabi bu süreç içerisinde düşünceleri birbiriyle sürekli çatışır.
Galatasaray Lisesi’ni bitirmiş, Fransa’da felsefe okumuştur. Edebiyat, resim gibi sanatlardan hoşlanır. Romanda bir bölümden eser çevirerek bunalımdan kurtulabileceğini düşünür. Nermin Hanım ile evlidir ve Ayşe isminde küçük bir kızları vardır.
Nermin Hanım: Karakter olarak Kamil Bey gibi bir paşa çocuğudur. Şiddetli olmamakla birlikte Milli Mücadele’ye karşıdır.
Hala Hanım- Sabriye- Enişte Bey: Bir çekirdek aile olarak romanda yerlerini alırlar. Yabancı dostlarını köşklerinde ağırlamaktan çekinmezler. Romanda işgal yıllarında manda fikrine sahip olan aileleri yansıtırlar. Balolar ve eğlencelerle geçen hayatları arasında Kamil Bey’i doğudaki mülklerini İngilizlere satması için ikna etmeye çalışırlar.
Hala Hanım’ın kızı Sabriye: İhtiraslarına yenik düşmüş bir genç kızdır. Kamil Bey’den hoşlanır. Sabriye bu özelliği ile devrin ahlaki bir çöküntüyle karşı karşıya olduğunu gösterir.
Fuat Bey: Mahir Paşa’nın oğludur. Karısı, altı yaşındaki kızını da alıp başka birine kaçmıştır. Avrupa’da bir barda gördüğü kız psikolojisini derinden etkilemiştir. Yıllar boyunca kızını görmemiş, günün birinde kızını görmeye gittiğinde onun batılı yaşam tarzını en derinlerde yaşadığını görünce tek başına İstanbul’a dönmüştür. I. Dünya Savaşı’na katılmıştır. Kamil Bey’le karşılaştıkları zaman bir tarikata bağlanmış, derviş hayatı yaşamaya başlamış vaziyettedir. Romanda geçen bu diyalog onun neden böyle bir şey yaptığını ortaya koymaktadır. Acılarından kaçmaya kurtulmaya çalışırken dervişlik yolunu da denemiştir.
“İnsan bir kere tek başına kalmaya görsün nerede olsa tek başınadır. Meydan savaşında bile…” (s.69)
Yalnızlığını unutmak ister. Bunun için farklı yollar dener. Devrin insanının boşluk içinde kalışını yansıtır.
Milli Mücadele döneminde birtakım insanlar Milli Mücadele’ye destek vermek yerine tarikatlara girerek kendilerini tekkelere, medreselere kapatırlar. Fuat Bey en başta bu insanları yansıtırken daha sonra Milli Mücadeleye katılır ve Kuva-yi Milliyecileri yansıtır.
Ayrıca kızıyla yaşadıkları olaylardan dolayı Fuat Bey Kamil Bey’in bilinçaltında bir korkuyu temsil eder.
Niyazi Bey- İhsan Bey- Ahmet Bey: Niyazi Beyin oğlu öldürülmüş kızının namusuna geçilmiştir. Yıllarca Milli Mücadele’ye destek vermiştir. Fakat romanın sonunda yaptığı ihanetle işgal yıllarındaki işbirlikçileri temsil eder. İhsan Bey, Kamil Bey ve Ahmet Bey’in arkadaşıdır, lisede Kız İhsan olarak bilinir. Nazik ve kibar birisi iken savaş yıllarında kahramanlıklara imza atmıştır. Osmanlı hükümeti ve işgalci güçlere muhalefet eden bir gazete olan Karadayı’nın kurucusudur. Kendisi tutuklanır ve gazeteyi karısı devralır. Ahmet Bey romanın sonuna doğru intihar ederek hayatına son verir. Bu karakterde sosyal çöküntünün en derin örneklerine rastlanır.
Nedime Hanım: İhsan Beyin karısıdır. Gazeteyi korkusuzca çıkarmaya devam eder. Nedime Hanım da olay örgüsünde daha önceden bahsedilen Fatih Mitingi’nin destanlaşan ismi Halide Edip Adıvar gibi yiğit ve korkusuz bir kadındır. Bu özelliği ile Milli Mücadele yıllarında kadınların gerek Anadolu’da gerekse İstanbul’da verdiği mücadeleleri temsil eder. Nedime Hanım da diğer karakterler gibi tematik bir karakterdir. Nedime karakterinin ruhu Hailde Edip, Nene Hatun ve Fatma Seher gibi sayısız kahramanla aynıdır.
Romanın başkarakteri başlıca böyle sıralanabilir. Bunun yanı sıra daha önce belirttiğim gibi romanda karakter kadrosu oldukça zengindir.

Olay Örgüsü:
Olaylar Kamil Bey’in Avrupa’daki görevini maddi sıkıntılar dolayısıyla bırakıp İstanbul’a dönmesiyle başlar. Mari Glant isimli gemide başlayan olaylar zinciri Kamil Bey’in İstanbul’a gelip de Ahmet Bey’le karşılaşmasına kadar normal seyrinde devam eder. Asıl olaylar ise buradan sonra başlar ve tarih olarak İnönü Savaşı’nın kazanıldığı güne kadar devam eder.
Roman üç bölümden oluşur:
-Esir İstanbul
-Bulanık Su
-Kamil Bey
Bu bölümlerde sırasıyla İstanbul’un sosyal sorunları, devrin insanları ve Kamil Bey özelinde devrin insanlarının bilinçaltı işlenir.
Eserin sonuna doğru Kamil Bey tutuklanır ve hapishane tasviri ayrıntılı olarak aktarılır burada mesaj verilmek istenir. Kemal Tahir de bir zamanlar siyasi düşünceleri nedeniyle on beş yıl tutuklu kalmıştır. Ayrıca yazar romanda adalet teması üzerinde fazlaca durmuştur:
“Burada on dakika dolaşmak temelleri birkaç yüzyıldır çatırdayan kocaman bir imparatorluğun neden çöktüğünü insana anlatabilirdi. Bir devletin devreni tamamladığı bu halinden belliydi.” (s.118)
Romanda Zaman:
Romanda zaman İstanbul’un işgal yıllarına denk gelir. Birinci Dünya Şavaşı bitmiş ittihatçılar Avrupa’ya gitmiştir. İşgal güçleri zaten işgal ettikleri İstanbul’a tekrardan kuvvet yığmaya başlamışlardır. Anadol’da Kuva-yı Milliye direnişi başlamış Yunanlılar Ege’yi işgal etmişlerdir. Tarihin seyrine göre ilerleyen romandaki zaman İnönü Savaşı’ndan birkaç gün sonrasında son bulur.

Romanda Mekân:
Romanda geniş mekân olarak İstanbul ve Anadolu tasvir edilir. Dar mekânlar olarak Mari Glant isimli gemi, Hala Hanım’ın köşkü, Fuat Bey ve Kamil Bey’in köşkleriyle Babıali’deki iş hanı örnek olarak verilebilir. Fakat Babıali’de “Karadayı” gazetesinin ofisi için ayrı bir parantez açmak gerekir. Çünkü bu ofiste geçen olaylar çok uzun anlatılmış, diyaloglar olay zincirinde önemli yer edinmiştir. Öyle ki Kâmil Bey bu odayı baştan sona evinden getirttiği eşyalarla değiştirmiştir. Bu kısım konuya en güzel örnektir.

Üslup ve Bakış Açısı:
Kemal Tahir eserinde hâkim bakış açısını kullanmıştır. Olaylar Kâmil Bey karakterinin çevresiyle oluşan münasebetlerden oluşur. Ayrıntılı tasvirler yapılır ve uzun cümlelere, diyaloglara rastlanır. Verilmek istenen mesajlar toplumsaldır. Ve açıklık ilkesine bağlı bir üslup hâkimdir. Kahramanlar hareketli ve dışa dönük tarzda tasvir edilmiştir. Kahramanlara tematik özellikler aktarılmıştır. Son olarak roman giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine uygun bir biçimde kaleme alınmıştır.
Romanda verilmek istenen mesaj milli şuurun uyanışıdır. Romanın esin kaynağı tarihte yaşanmış olaylardır. Gözleri bağımsızlığa kör olan bir grup insanın bağımsızlık uğruna savaşı üstlenmeleri anlatılır.

Faydalanılan Kaynaklar:
-Tahir, Kemal, Esir Şehrin İnsanları,1956
-Tahir, Kemal, Esir Şehrin İnsanları, İthaki Yayınları,2005
-Erdem Dergisi, Sayı 54, 2009

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Ömer Faruk Şahin

Latest posts by Ömer Faruk Şahin (see all)