Merhum Yusuf Akçura, 11 Mart 1935 gününde Haydarpaşa tren garında geçirdiği kalp krizi sonucu ebediyete kavuşmuştur. Yusuf Akçura’nın kaybı 12 Mart sabahından itibaren duyulmuş, hakkında çeşitli haberler yapılmıştır. Gazetelerde Yusuf Akçura’nın ölümünün nasıl duyulduğunu bağlantı üzerinden okuyabilirsiniz.

Sadri Maksudi ile Yusuf Akçura’nın dostluğu 20. asrın başına, Paris’e dayanır. Burada Yusuf Akçura, Sadri Maksudî Arsal ve Ahmet Ferit Tek birlikte okumuş, üçü de fakültelerinden derece ile mezun olmuştur. Paris’te bulunan bu üç Türkçü’nün yolları ilerleyen yıllarda Anadolu’da tekrar karşılaşacaktır. Gelelim 14 Mart 1935’e.

Kurun Gazetesi adına Yekta Ragıp Önen tarafından yapılan haberde önceki vesikalarda paylaştığımız ajans haberleri ilk sayfada bulunur. Ardından haber 5. sayfada devam eder ve merhumun Haydarpaşa’dan Edirnekapı Şehitliğine kadar olan yolculuğu aktarılır. Akçuraoğlu son yolculuğunda kısa bir süre İstanbul Üniversitesi önünde bekletilir ve arkadaşları ile öğrencileri, Yusuf Bey’i kendi gözüyle orada bulunan kalabalığa anlatır. İstanbul Üniversitesi önünde bulunan kalabalığın içinde üniversite rektörü Cemil Bilsel, Ankara Hukuk Fakültesi öğrenci temsilcisi Mustafa bey, İstanbul Edebiyat Fakültesi öğrencisi Tahir Sıtkı, birkaç vekil, İstanbul Valisi, Belediye Başkanı, İstanbul Muhafızı ve Sadri Maksudî Arsal da vardır. Yapılan diğer konuşmaları bağlantı üzerinden okuyabilirsiniz.

Yusuf Akçura’nın tabutu omuzlar üzerinde camiiye götürülüyor.

Tarihi vesikaları aktarırken yazım yanlışı ve bilgi yanlışlarını olduğu gibi bırakmayı tercih ediyorum. Bunu, o günden bu güne nelerin değiştiğini ve nelerin öğrenildiğini okurun anlaması amacıyla yapıyorum. Arşivde dolaşırken büyük bir haz aldım. Keşke gazete okurluğu ülkemizde devam etseymiş diye defalarca içimden geçirdim. Neyse, vesikaya geçelim.

Sadri Maksudî Arsal’ın Yusuf Akçura’yı anlattığı sözlere geçmeden önce bizden önce bu milletin selameti ve inkişafı için çalışan büyüklerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Kurun Gazetesi adına haberi yapan Yekta Ragıp Önen’e ve arşivlerini vatandaşla paylaşan İstanbul Üniversitesi’ne de teşekkür ederim. Nice Sadriler, Yusuflar, Ziyalar ve Feritler yetiştirmek ümidiyle. TTK!

“Bay Sadri Maksudî Kürside:  

Meydan büyük bir sessizlik içinde idi. Herkes büyük kaybın ıztırabını çekiyordu. Kürsüye profesör Sadri Maksudî çıktı. Aziz ölünün en eski arkadaşlarından olan profesör şöyle hitap etti: 

 

Yusuf Akçoranın hayatı birkaç kelime ile hülâsa edilebilir. Okudu, okuttu, düşündü. Ülkeye hizmet etti ve öldü. Kendisini otuz beş senedir tanıyorum. Yusuf Pariste ilim mahallesinin ortasındaki mütevazi otelinde bile geceleri saat ikilere kadar çalışırdı. Hiç bir zaman Yusufu ilmî münakaşa haricinde hiç bir şeyle meşgul görmedim. Düşündüğü, daima büyük ırkının istikbali idi. Kendisine kalan milyonlarca serveti bırakıp Türkiyeye koşan Yusuf Türk yurdu mecmuasını tesis etti. Fenlândiyada mütareke senelerinde sabahtan akşama kadar Türk yurdu için halâs çareleri düşünüyordu. Son senelerini Türk mazisine hasrediyordu. Yusufun hayatı, azmi Türk gençleri için bir örnektir. “

Kaynakça:

ÖNEN, Yekta Ragıp, “Yusuf Akçoraoğlu Dün Gömüldü”, Kurun, 14 Mart 1935. Erişim adresi: http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/GAZETE/kurun/kurun_1935/kurun_1935_mart_/kurun_1935_mart_14_.pdf

 

 

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

zaferyemin