Kategori: Edebiyat

  • EZELDEN BERİ YOLUM II

    EZELDEN BERİ YOLUM II

    EZELDEN BERİ YOLUM II Yürü Yavuz Sultanım, Mısır bizi bekler, Sasaniye karşı güç bilesin bilekler. Aştım Sinayı az bir zamanda, Sultanım, Çaldıran yolunu gözler. Düştüm kudretten kalelerim zapt olundu, Milletime rahat uyumak yıllar boyu haram oldu. Tuna kurudu, Osman Gazim daha direnir, Balkan bir iki derken cihan harbe durdu. Enver Paşam fatih misali Edirneye girdi, Ömer…

  • HER NEFRET SEVGİ İLE BAŞLAR/EYŞAN II

    HER NEFRET SEVGİ İLE BAŞLAR/EYŞAN II

    İşten geldim. Saat şu an 01:43.. Bedenim “Git uyu artık be adam!” diyor fakat zihnim açık, bitmek bilmeyen sorular sormakta, anıları tekrar tekrar gözlerimin önüne getirmekten vazgeçemedi bir türlü. İnsan sevdiği şeylerden ne olursa olsun vazgeçmemeli bence. Bu gece birlikte yaşadığımız acı, tatlı, iyi, kötü ne varsa hepsini teker teker hatırlayarak bitireceğim bu belli.. Neyse,…

  • EZELDEN BERİ YOLUM- I

    EZELDEN BERİ YOLUM- I

    EZELDEN BERİ YOLUM I Ötüken Ovasından çıktım muzaffer yola, Yürüdü ordularım bir baştan bir başa. Acuna nizam ver demiş; kut vermiş Tanrı, Bilelim diye ecdadımız kazımış taşa. Bilge Kağan, Kül Tigin, Tonyukuk öğütledi, Düşman etframızı saran ocak idi, Biz ocağın içinde daima yanıp dururduk, Kür Şad bir gün Kara Kağana yanlış yoldasın dedi. Kağanım düştü…

  • NE ÇIKAR (TÜRK ORDUSUNA)

    NE ÇIKAR (TÜRK ORDUSUNA)

    -Karşında yüz ordu binleri bulsun Ne çıkar sen Hakkın ordususun- Başını ezeceksin kimin eli kalktıysa sana, Sen şanlı bir ordusun yakışanı yap şanına, Bedel, diyet, intikam al; akan kanına Karşında üç beş uyuz it havlasa ne çıkar? Atılmışsa hudutlarına tek bir kurşun, Seninle savaşmaktan dünya tâ ezelden yorgun, Kopsun tufanın yoksa bitmeyecek hain oyun, Karşında…

  • EYŞAN KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

    EYŞAN KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

    ” Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya… Erkek kadına dedi ki: – Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beş yüz yüzde hudutsuz kere yüz…” Okuduğunuz dizeler, birisine söylemek için ezberlediğim ilk şiirin bir kısmıdır. Daha önce…

  • Fildişi Kulelerimiz (Yol Ayrımı’ndan İki Önce)

    Fildişi Kulelerimiz (Yol Ayrımı’ndan İki Önce)

    Kaygısız, genç, asabi ve saygısızdı. Umarsızca uyuyordu. Telefonuna gelen bir mesajla uyandı. Genelde böyle olurdu. Elinde telefonuyla uyuyakalır, telefonuna gelen bir çağrıyla veya mesajla uyanırdı. Elini komidinin üzerinde duran telefona attı. Fakat uyku sersemi olduğundan tutamadı, yere düşürdü. Telefonun yere düşmesi onu tam anlamıyla uyandırdı. Mahmurluk dağılmıştı. Mesajı hiç merak etmiyordu. “Her zaman gelen şeylerdendir”…

  • Bir Ayrılık: Gülçehre

    Bir Ayrılık: Gülçehre

    Nice sultanları tahttan indirmiş; bir ayrılık, bir yoksuzluk, bir de ölüm… Ben hayatımda hiç taht nedir bilmedim, böyle devam ederse de asla öğrenemeyeceğim ama bilin ki Bayram Köroğlu’nu da bir ayrılık hiç binmediği o tahttan indirdi. Çiçeğimin burnumda gezdiği son günlerimdi, hayatta düşüneceğim son şey birisini sevebileceğimdi. O yıllarda hayat kısaca üç şeyden ibaretti, bir türlü…

  • Ne o Mahur Beste Çaldı, Ne de Ben Müjganla Ağlaştım

    Ne o Mahur Beste Çaldı, Ne de Ben Müjganla Ağlaştım

    Hani bir yerlerde birileri demiş ya, “Herkesin özleyip düşlerini kurduğu bir şehir vardır…”, benim hiç özleyip düşlerini kurabileceğim bir şehir olmadı. Olduysa da o şehir asla bu şehir olmadı. Belki bir gün tarihlerde vesika geçer, telefondaki takvim doğruysa 2020 yılının Ocak 12sini gösteriyor. 12 Ocak 2020. Yıllar sonra, gelmemeye yemin ettiğim bir şehirde, kimisine göre…

  • Fildişi Kulelerimiz

    Fildişi Kulelerimiz

    Tepesi olmayan sisli bir şehrin olabilecek en iyi yerinde oturuyordu adam. Sakin ve saygılıydı. Konuşmaktan hoşlanmaz, yazardı. Tabularını yıkmak hususunda bariz bir ustalığı vardı. Tepesi bol şehrin berrak sokaklarında, eli cebinde kaygısızca yürüyordu genç adam. Asabi ve saygısızdı. Çekincesi yoktu, konuşurdu. Yazmayı bilmezdi. Tabularına ölüm gibi bağlıydı. İkisinden de farklı bir şehirde, karlı bir günde…

  • Bir Sarı İlkyaz Rüyasıdır

    Bir Sarı İlkyaz Rüyasıdır

    Tabiatı koyu sarıya boyayan bir akşamüstü… Küçük avuçlarında tuttuğu mor bir menekşe saksısı vardı. Sarı lambaları ile uzakta köy evleri beliriyor. Yeni bir rüyaya uyanılmıştı, Anadolu’da ilkyaz ılık eserken. Çerçeve kenarları ince işlemeli, ufak tefek çizikleri yaşına kabil eski aynaya gözü ilişti. Sokak lambaları yanmıştı. Akşam güneşinin cadde üzerini aydınlatan kızıllığı birazdan kaybolurdu. Elindeki tarak…

  • Yürüyorum

    Yürüyorum

    2017 Aralık 17, sabah daha en fazla yedi. Yürüyorum. Ankara Eğitim Araştırma hastanesinin önünden geçiyorum. Sol cebimde pavyondan çıkan ayyaşlardan dilendiğim tek sigara, kafamda Milliyetçi Türkiye’yi daha sağlam temellere oturtmaya çalışıyorum. Hava soğuk, amcamdan aldığım mont yırtık; yürümeye devam ediyorum. Bindiğimde dolmuşçuya uyduracağım yalan beynimi kemiriyor, soğuğa aldırmadan zihnimdeki çatışmaya son vermeye çalışıyorum. Bir tarafta…

  • BANA DELİ DİYEBİLİRSİNİZ

    Uzunca bir gecikmişliğin ardından yazıyorum bu yazıyı. Gecikmesinin nedeni, ne bir tembellik ne de bir yoğunluğun verdiği zaman bulamama sorunu idi. Yazının gecikmesinin tek nedeni, birazdan okuyacağınız satırlardaki şahsi duygularımı itiraf etme zorluğudur. İtiraf etmesi zor çünkü; kıskançlık duygusu hemen hemen her insanda olan ve birçok beşer insan ilişkilerinde ortaya çıkabilen bir duygu iken benim…

  • “NAMIK KEMAL” ÜZERİNE

    “NAMIK KEMAL” ÜZERİNE

    Toplumlar zaman zaman bünyelerinde şiddetli sarsıntılar ve değişimler geçirirler. Bu sarsıntıların iç ve dış faktörleri vardır. İçte “Çökmekte olan bir devlet ve yozlaşmış yönetimin tahakkümü” ile dışta “Avrupa temelli dünya konjonktürel durumunun hızlı değişimi” Osmanlı tebaası(!)nın öteden beri getirdiği sorunları derinleştiriyor, içinden çıkılmaz bir hale sokuyordu. 1800’lü yıllarda 2. Mahmut ile başlayan radikal modernleşme hamlelerinin…

  • İnançlarımızın Cesaretine Sahip Miyiz?

    2016 yılında Ankara’ya üniversite okumak için gelmiştim. Fakültenin ilk yılı olması nedeniyle derslerde çok zorlanmıyordum. Haftada dört günüm boştu. Bu boşluğu fikri ve ilmi sohbet meclislerinde sıkça bulunarak dolduruyordum. Aslında bu açıdan Ankara benim için bulunmaz bir fırsat olmuştu. Çünkü hangi alanda istersem o alanda illa ki bir toplantı veya bir dernek vardı. Bende bu…

  • Borcumuz Var Ağabey

    Borcumuz Var Ağabey

    Zileden çıktın,zulüme doğru Bâtıla karşı, Hâkk’a doğru Eğriye bakmayıp,doğruya doğru Selamını verdin bize, VEALEYKUMSELAM ağabey…   Yüksek pencereden baktın belki de Kaybolacak gençliğine Ay o gün kara doğdu Gül yüzün birden soldu Yıllar yılı geçmeyecek gam, içimize, o gece kondu. Doymadın daha dününe bugününe Görecek günlerin vardı,aydınlık güneşli belki de Geldin gurbet ellerden yâd ellere…