Kategori: Edebiyat

  • ATSIZ MI BÜYÜK ? george orwell mı küçük ?

    Bu yazımızda edebiyat meraklılarının çok yakından tanıdığı bu iki yazar hakkında farklı birkaç söz edeceğiz. Öncelikle şuna bir açıklık getirmek isterim ki ; Atsız ve Orwell hakkında yazıyor olmamda ki neden bu iki yazardan birisinin diğerinden daha büyük bir değer sayılmasının haksızlık olduğunu düşünüyor olmamdır. Yazarlar hemen hemen aynı dönemlerde yaşamış olmakla birlikte farklı düşünce…

  • ATSIZ’A “ŞEREF’İNİ” GÖMDÜREN KADIN

    ATSIZ’A “ŞEREF’İNİ” GÖMDÜREN KADIN

      Ruh Adam, Nihal Atsız’ın yazdığı ve 1972’de yayınlanan bir romandır. Atsız’ın yayınlanmış son romanı olma özelliğini taşıyan bu eser, hiç şüphesiz, başka birçok açıdan da değerlidir.   Meseleye Atsız’ın romanları üzerinden bakacak olursak; geçmişte geçmeyen tek romanı olduğu görülür. Romanın bugünde geçtiği bahsi de şüphelidir. Yarınki bir zamanda geçtiği de tam olarak söylenemez. Bu…

  • Kör Kayıkçının Ölümü

    Kör Kayıkçının Ölümü

    –Meçhul Arkadaşlara- “cinayeti kör bir kayıkçı gördü ben vursam kendimi vuracaktım” Attila İlhan Küçük bir taşranın küçük heyecanları… Masum Anadolu çocukları gördüm. Büyümek, yetişmek, faydalı olmak istiyorlardı. İçine doğdukları toplumla kavgaları vardı. Derinlerde bir kavga. Dışa vurulmayan. İçine doğdukları topluma aşıklardı. Derinlerde bir sevgi. Dışa vurulmayan. Bir gün bu kavgalar, bu sevdalar gün yüzüne çıkacaktı.…

  • ATSIZ’ın Ardından

      Başıma dert yüreğime sızı Arab’ın yobazı batının ahlaksızı Gözler arar gönüller arar Atsız’ı   Çakallar sürüyle geçer kartallar yalnız uçar Turan ülkesinin hayalidir bir çağ kapatıp bir çağ açar   Bırakıp gittin ülkü adlı nazlı gelini dünyada yalnız Sen şimdi Kürşad’ın sofrasında nasıl kızalım sana Atsız   Atsız demişler okunduğunda iki hece Adın okunduğunda…

  • Bir Hikâye: Onur, Şeref, Haysiyet ve Nezaket

    Bir Hikâye: Onur, Şeref, Haysiyet ve Nezaket

      27 Mayıs 2015, Karadeniz’de bir yer. Yaz güneşi tepeden vuruyordu. İhtiyar “delikanlı” eşine seslendi : “Mumları unutmadık değil mi?” Kadın yumuşak görüntüsünün zıddına sertçe cevap verdi: “Ben senin gibi bunak mıyım?” Tam 25 tane mumu tek tek sayarak ve özenle pastanın üzerine yerleştirdi. İhtiyar delikanlı bunak lafına alınmıştı. Alzheimer illetine dûçâr olduğundan beri epey…

  • SON KALENİN SAVAŞÇISI

    SON KALENİN SAVAŞÇISI

    Son Kale idi, son askerlerim ve ben, hiçbirimiz atmadık bir adım geri, bu onursuz savaşa aldırmadan, umutları seçtik ölümlere meydan okuyarak, üzerine kabuslar çökmüş umutları, Çarpıştım,son nefese son nefere son umuda kadar, Kaybettim belki fakat yıkılmadım Kürşad’ ça,  Aşk adına düştü başım, aşk adına bu vurgun, bu kahır, Ve kurşun-kurşun,çiçek çiçek yitikliğime merhaba. Terkedilmiş vatan…

  • Dün Bugün Yarındı…

      “Bazen hızlı, bazen yavaş geçen şu zaman ne izafi mefhumdu.”   DÜN Hayatımızı bazı gerçeklere uygun  olarak yaşamak her bireyin kaçınılmaz sıkıntılarındandır. Ya kendi düşüncelerini benimseyip yön vereceksin hayatına ya da hayatın hırçın dalgalarına bırakacaksın kendini. Dün’ lerimiz böyle dolu değil mi? Geçmiş deriz. Hala izlerini taşıdığımız anılarımıza. Uçan bir balon ile gökyüzünün derin…

  • Türk Milleti Adına !

    KARAR Davacı: Aziz Şehitlerimiz Davalı: Türk Gençliği Hakim: Anadolu Toprakları İddia: Yıl 1915 Çanakkale sırtlarında bir küheylan havalandı,elinde bir kılıç, belde revolver üstünde harbiyeden kalma subay ceketi, gözler birer ateş parçası hele o ağızdan çıkan sözler birer yangın yeriydi. ”Ben size taaruzu değil ölmeyi emrediyorum.”diyordu. Cephede bir yıldırım gibi düşman üstüne çakıyor.Her parlayışında Seddülbahirde toplar…

  • Kıssadan Hisse : Ömer Seyfettin – Muhsin Çelebi Ekseninde Türk’ün Devletli Duruşu/Devlet Aklı

    Kıssadan Hisse : Ömer Seyfettin – Muhsin Çelebi Ekseninde Türk’ün Devletli Duruşu/Devlet Aklı

      ‘’Sadrazam o akşam kethüdasını Muhsin Çelebi’nin Üsküdar’daki evine gönderdi.                                                                                          …

  • Alkışlar Alemi

    Alkışlar Alemi

    Yaklaşık bir ay önce, her zamankinden farksız bir sabaha uyandım, kahvaltı kültürü edinemediğim için birkaç sigara yakıp yarıda söndürdüm ve Cuma Selasını duyunca bir şeyler yer de namaza geçerim diye giyinmeye koyuldum. Yüzümü yıkadığım gibi birileri kapıya korkakça denilebilecek kadar hafif bir şekilde iki kere tıklattı. Sormak adettendir ne de olsa o kapı açılır, sordum…

  • “Kırklar”

    “Kırklar”

      29 Nisan 1951, Urumçi Boynunda işlediği “suçların” yazıldığı bir levhayla sokaklarda gezdiriliyordu. Önünde, yanında, ardında her tarafta Çinli askerler vardı. Hepsi başını önüne eğmesini söylüyorlardı. Kısık gözleriyle bu talimatı kimin verdiğine baktığında, bakışlarını çevirdiği yerdeki tüm kafaların eğildiğini görüyordu. Fakat O, başını eğmedi. Hakikaten de başını eğecek bir şey yapmamıştı. İstiklal uğruna çarpışmış, esir…

  • Memurun Ölümü (A. Çehov)

    Memurun Ölümü (A. Çehov)

    Güzel bir akşam vaktiydi. Yazı işlerinde memurluk yapan İvan Dimitriç Çerviakov tiyatroda önden ikinci sıradaki bir koltuğa oturmuş, dürbünle “Kornevil’in Çanları” adlı oyunu izliyordu. Adamın oturuşuna bakılırsa mutluluğun doruklarında olmalıydı. Derken, birdenbire… Öykülerde sık sık rastlanır “derken, birdenbire,” sözüne. Yazarların hakkı var, yaşam beklenmedik şeylerle öylesine dopdolu ki!.. İşte sevimli Çerviakov’un suratı böyle birdenbire buruştu,…

  • Üstat Karakoç

    Üstat Karakoç

    Vefatının 7. Sene-i Devriyesinde  Abdurrahim Karakoç Anısına… “Kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 7 Nisan 1932 tarihinde dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, ‘Özlenecek neresi var? ‘ diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda…

  • Şehit Bedirhan…

    Şehit Bedirhan…

    Bedir’in Aslanı Hamza  İstanbul’un Fatihi, Mehmet Han  Kurtuluş mücadelesi Mustafa Kemal  Ve son Başbuğ Alparslan  Hepsi bizimle  korkma baba  Korkma Bedirhan Bebek hep seninle.. Baba  Baba duyuyor musun beni Ben Şehit Mustafa Bedirhan Biliyor musun karşım da duruyor Hanlar Hanı Alparslan Annem de burda yanımda Şehit Nurcan…

  • Uyan Türkoğlu!

    Bayatını yediğin halk ekmek, Artık karın doyurmuyor! Sakındığın ateş, Artık seni yakmıyor!   Bir zahmet et de uzan, Meyvesi dalda bekliyor! Bu meyve yasak değil, Koparmanı bekliyor!   Eğmiş boynu sarkık, Yükü dalı kırıyor! Sen izlerken onları, Payın sana düşmüyor!   Son asrın düzeni, Asil kana değmiyor! Yaşadığın dar günler, Seninle bitmiyor!   Kalmadı farkı…