Dünyanın en kanlı ve adi savaşında ilk top çoktan patlamış, vakit aydınlık günlerden hızla kaçmaya başlamıştı. Zorlu harp yıllarındaki anılarını Zeytindağı adlı kitabında birleştiren Falih Rıfkı ise 20 yaşlarında bir subay olarak gördüklerini bir hayli taraflı fakat çoğu yerinde doğru bir şekilde gözler önüne döküyordu.

Falih Rıfkı Atay, İmparatorluğun son yıllarını 4. Ordu Komutanı Cemal Paşanın yanında, Arap yarımadasında geçiriyordu. Dönemin fırtınası olan İttihat Terakki üyelerinden çokça etkilenmiş, gördüklerinden sonra boynu bükülmüş ve “Batıcılık” davası altında millet kavramlarını sorgulayan Falih Rıfkı; Türk Edebiyatında eşine zor rastlanır bir dil ile bizleri “o kara yıllara” götürmüştür.

Bu okuyacağınız vesika, 2020 yılında, kitapta bahsedilen yıllardan bir asır sonra dahi Arap yarımadasında hiçbir şeyin değişmediğini sizlere gösterecektir. Her Türk gencinin, niçin Milletperveriz sorusuna cevap bulabileceği bir kitap olan Zeytindağı; her Türk Milliyetçisi tarafından da mutlaka okunmalıdır.

Tarihi vesikayı sizlere sunmadan önce, Gürcistan’da şehit düşen Cemal Paşa ve Türklük davası uğruna can alıp can veren tüm büyüklerimizi rahmet ve minnet ile anıyorum. Tanrı Türk’ü korusun!

“Trenlerimizi odunla işletiyorduk. Hatta Filistin zeytinlerini bile lokomotif ocaklarında yaktığımız olmuştur. Suriyeliler kağıt ve altının bir olduğu emrini kabul ettilerse de, odun ve her türlü ordu mütteahhitliğinden vazgeçip bir kenara çekildiler. Demiryolu servisi durmak üzere idi. O zamanlar odun işlerini idare eden Şam valisi Tahsin bey, daha iyi hatırlayabilir, fakat galiba az bir müddet sonra kağıt para ile şu kadar, altın para ile bu kadar, diye bir odun fiyatı koymaya ve kendi imzamızla kağıtla altın arasındaki farkı ilan etmeye mecbur kalmıştık.

Hele çöl bedevilerinin altın ve kıymetli taştan başka dinleri yoktu. Sınır boylarındaki şeyhlerin göğsünde İngiliz ve Alman nişanları yanyana idi. Şey size kim olduğunuzu sorar, İngiliz misiniz?

-Yaşa İngiliz!

-Türk müsünüz?

-Yaşa Türk!

Siz vereceğiniz nişan veya altını hesap ediniz. O dakikada beklediğiniz iş yapılmıştır. İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan Bedeviler, dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. Harb cephelerinin ta ortalarında saklanarak, kaçan tarafın ganimetlerini yenmiş olanlardan daha önce toplamak için hayatlarını tehlikeye atanlar az değildi.

Büyük bozgundan sonra Şam istasyonunda bırakmaya mecbur olduğumuz en son vagonun bile içi mecidiye dolu idi.”

Kaynakça:

Falih Rıfkı Atay. Zeytindağı. İstanbul:Pozitif Yayınları 2017.

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

zaferyemin