Yatsı Mumu Gemisi
Yalan gemisinin mürettebatları
Çabalar dururlar doğruluk denizinde
Varıp görmek için yalandan limanı
Yalan sultanın yalandan saltanatını
Doğruluk doldukça damla damla gemiye
Hepsi dönüşür korkudan titreyen eniğe
Islandıkça doğruluk payıyla ağırlaşır kaftanlar
Ağırlığının altında kalıp yalvarır ağlarlar
Ne yapsalar boş yok başka çare daha
Gemi diye bindikleri doğruluk denizinde bir vaha
Aç ve susuzlar şeref denen mevkiye
Ama layık her biri binbir çeşit sövgüye
Ne çakal ne tilki ne de kıvrak dilli yılan
Hiçbiri yaklaşamaz bunların yanına bir an
Zeka desen arkadaş fesatlıkla kol kola
Acep bunların müşkülü yalandan başka var m’ola
Ufukta gördükleri yalan saltanatın karası
Hepsinin zamanında var doğruluktan bir yarası
Hepsi birbirinden beter durumları ölesi
Kim bu hallerini görünce gelmez ki gülesi
Yatsıya kadar yanar pek şık büyük mumları
Yalancı sultanın doğruluk bilmez soytarı kulları
Gemiden indirince doğruluk denizine salları
Batmamak için denerler gayretle tüm yolları
Suratlarını görünce solar doğruluk gülleri
Seslerini duyunca ötmez o güllerin bülbülleri
Hepsi usta çevirmekte türlü türlü dolapları
Vücutlarına bağlı hâlâ içi yalan dolu kafaları
Saymakla bitmez çöldeki kum taneleri yalanları
Kandırırlar aklı olmayan ya da aklına zoru olanları
Görünürler hacı, hoca veya çokca hikmetli
Aslını söyleyince bağırırlar oldukça hiddetli
İnsanoğlu balıktır doğruluk denen denizde
Balık bilmezse halik bilir savur yalanı denize
Ne öncemiz ne de sonramız akıllanmaz
Derler ki ne yalansız ne de doğrusuz yaşanmaz
Halbuki yalanı yasaklamış yaratan en başta
Ama şeytana uyup yalan ile yaşamak bambaşka
Bırakın yatsı mumu gemisinin mürettebatlarını
Elbet sönecektir ışığına pervane dolanan mumları
O zaman görülecek kime kim olarak davranıldığı
Ve doğruluk yakacaktır söylenen tüm yalanları