Halen Türk kalmakta ısrarlı olan kamuoyunun malumu olduğu üzere, 28 Ağustos 2019 Çarşamba günü Prof. Dr. Mustafa Kafalı vefat etti.
Bu vefat, Türk tarihçiliği ve Türkçülük açısından ağır bir kayıp oldu . Mustafa Kafalı bir tarih profesörüydü. Genel Türk Tarihi alanında ihtisas ve söz sahibiydi.
Yine Türk tarihçiliğinin büyük isimlerinden Zeki Velidi Togan’ın asistanlığını yapmıştı.
Türkçülük hususunda salahiyetini ise Nihal Atsız’dan aldı. Atsız’ın öğrencisi ve dostuydu. Çevresindeki insanlara lakap takmayı seven Atsız Kafalı’ya “Yamtar” diye seslenirdi.
( Mustafa Kafalı hakkında taziye veren bazıları Bozkurtlar romanındaki Yamtar karakterinin Kafalı için yazıldığını söylediler. Bozkurtların Ölümü 1946’da yayınlanmıştır. Kafalı, 1934 doğumludur.
“Orijinal” Yamtar, Hamza Sadi Özbek olmalıdır. Özbek’in erken vefatının ardından boş kalan Yamtarlık makamına Atsız, Kafalı’yı getirmiştir.
Çünkü her an Kür Şad’ın dirilme ihtimali vardır ve hayat kabul etse bile Türklük boşluk kabul etmez.
Yamtar, Mustafa Kafalı için yazılmamıştı. Fakat Kafalı, Yamtar olmak için yaratılmıştı. Hatta Kafalı, Özbek’ten daha fazla Yamtar’dı.)
İri yarı bir adam olan Kafalı Hoca hakkında çok şey söylenecektir. Çok sigara içmesi mevzubahis edilecek, ömrünce dik duruşu hatırlanacaktır.
80 öncesinin çetrefil döneminde gösterdiği cesaret Türk milliyetçiliğinin hafızasına çoktan kaydolunmuştur. Herkesin vebalı muamelesi gösterip boğmaya çalıştığı dönemde; Türkçülüğün, MHP’nin ve Türkeş’in yanında duran bir avuç insandan biriydi.
Hizmetleri unutulmayacak olan Kafalı’yı, dostu İskender Öksüz’ün daha evvel yazdığı “Doçentler Cuntası” isimli yazısının dipnotundan bir alıntı yaparak anmalıyız diye düşündüm.
“-Yusuf İmamoğlu’nun şehit edilmesi de o senelerde miydi?
– Meral Hacıeminoğlu: O yıllarda evet… Fakülte’de Necmettin’in odasında,Mertol da var.
– Oytun Şahin: Doçentlikten önce o odada Ahmet Topaloğlu, Mertol Amca ve babam otururdu. 333 numaralı oda. Tarih Bölümü’nden Türkoloji’ye girince soldan ilk oda; asistanlar odası.
– Sevgi Kafalı: Hocalar da o odaya çok gelirdi. Caferoğlu’nun en çok uğradığı oda, orasıydı. Bu olayı ben anlatayım: O gün, talebelerden bir grup, 4. katta benim odamda çay içiyorlardı. Çocukları aşağıdan kovalamışlar; bir öğrenci geldi, aşağıda Yusuf İmamoğlu’nu dövüyorlar dedi. Bunun üzerine benim odamdakiler kalkıp aşağıya indiler. Okullar tatil olmuştu, Ertuğrul’u da alıp gelmişiz. Haziran başı. Ortalık karışacak, Ertuğrul babasının yanında. Ben hemen Kafalı’nın odasına gittim, dedim ki, “Kafalı, aşağıda olaylar karışık, çocuk da yanımızda, ben çocuğu alıp gideyim”. Biz Tarih koridorundan çıktık, solcular karşı merdivenlerden grup hâlinde koşarak çıkıyorlar. Önlerinde de İmamoğlu. İmamoğlu “Hocam, beni öldürecekler!” deyince, Kafalı “Sen dur bakayım oğlum”, dedi. Bana döndü, “Siz çabuk gidin” dedi. Orada bir tabure varmış, tabureyi aldı, çevirerek fırlattı. Merdivenlerden koşarak gelenler tabureyi yiyince, iki kişi devrildi. Biz Ertuğrul’la koşar adım Türkoloji’ye girdik, İmamoğlu da girdi. Arkamızdan Kafalı da Türkoloji’ye geldi. Onlar Necmettin Ağabeylerin odasına girdiler. Biz Ertuğrul ile genel kitaplığa girdik ve silâhlar başladı. O zaman polis rektörlük çağırmazsa üniversiteye giremiyordu. Öğrencilerden iki tanesi Faruk Kadri Timurtaş’ın odasında, ikisi de Necmettin Ağabey’in kapısının yanındalar. Bir müddet sonra silâh sesleri kesildi. Rahmetli Âmil Çelebioğlu da o odadaydı. O pencereyi açtı, bizim Edebiyat Fakültesi’nin iç avlusuna bağırıyor, “Koridora kimse çıkamıyor, yaralı var, ambulans çağırın” diye.
– Mustafa Kafalı: Orayı ben anlatayım, çünkü ben Yusuf’un yanındaydım. Silâh sesleri kesilince, “Hocam ben bir bakayım” dedi. “Dur oğlum” demeye kalmadı. Kafayı uzattı, mermi kafasından girdi.
– Sevgi Kafalı: Üç defa ambulans geldi, içeriye almadılar. Biz de Edebiyat Fakültesinin Genel Kitaplığının balkonuna çıktık. Ben, “Yaralı kim?” diye bağırıyorum, fakat sesimi Âmil’e duyuramıyorum. Hatta bir ara “Yaralı da var, ölü de var” diye anladım. Dekanlıktan “Birşey yapamıyoruz, ambulans geliyor, Dev-Gençli öğrenciler fakültenin kapısını kapattı, içeriye sokmuyorlar” diyorlar. İmamoğlu böylece şehit edildi.
– Meral Hacıeminoğlu: Biz İmamoğlu’nun cenazesini Sirkeci’ye kadar geçirdik; ancak memleketine o zaman gidemedik. Çünkü İstanbul’da da tahkikat filân vardı, fakat Necmettin o kadar çok üzüldü ki, daha sonra İmamoğlu’nun ailesini ziyarete gittik.”
(Gazi Türkiyat Dergisi sayı 5, s.62-63. Güz 2009)
Adına çıkarılan vefa kitabının başlığı Atsız’ın “Hatıralar” şiirinden bir mısra idi.Mustafa Kafalı, 85 seneyi, Türklük uğruna dolu dolu teneffüs etti. Arkadaşlarının yanına mertçe gitti.
Evet Kafalı Hoca da gitti. Adını Türklüğün ölmezleri arasına yazdırarak gitti. Her daim rahmet ve saygıyla anacağız!
Semih Ayna
Latest posts by Semih Ayna (see all)
- Veda ve Teşekkür - 15 Aralık 2020
- İptal Kültürü-2 - 21 Eylül 2020
- İptal Kültürü - 20 Eylül 2020
- Gözlerimizi Kısarak Baktığımız Vatan: Kırım - 11 Eylül 2020
- Rusya’nın Kırım’ı Son İşgali - 6 Eylül 2020
You may also like
1 thought on “Mustafa Kafalı ve Yusuf İmamoğlu”
Comments are closed.
Ruhu şad olsun. İskender Öksüz vs isimlerine de harekete ihanet etti diğen sözde ülkü devlerine de kapak olsun.