Yakın dönem Türk Tarihimizin en çok tartışılan komutanlarından biri olan Enver Paşa ile Milli Mücadele Döneminin en önemli komutanlarından olan Kazım Karabekir Paşanın dostluktan birbirleri hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmaya ve istihbarat toplamaya kadar varan ilişkiyi ele alan Nevzat Artuç’un makalesini inceleyeceğiz.

Kazım Karabekir Paşa ile Enver Paşa’nın tanışıklığı ve dostluğu çok eskilere dayanmaktadır. Tanışıklıklarının 1905 yılına kadar dayandığını Karabekir Paşa ile Enver Paşa’nın eşkıyaların takibinde bulundukları ve İttihat ve Terakki’nin Rumeli’deki teşkilatının teşkilatlanma süreçlerinde birlikte çok önemli işler yaptıkları bilinmektedir. Enver Paşa, Kazım Karabekir Paşadan bir yaş büyüktür. Enver Paşa Erkan-ı Harbiye’den 1903 yılında, Kazım Karabekir Paşa ise 1905 yılında mezun olmuştur. Kazım Karabekir Paşa İttihat ve Terakki cemiyetine Enver Paşa’dan önce girmiştir. Kazım Karabekir Paşa 30 Aralık 1906 yılında Enver Paşa ve Hüseyin Bey ile Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin Manastır merkezini kurmuştur. Cemiyete nasıl girileceği cemiyetin esasları ve cemiyetin çalışma prensiplerini birlikte belirlemişlerdir. Kazım Karabekir Paşa ile Enver Paşa o dönemlerde çok iyi anlaşıyorlardı. Kazım Karabekir Paşa’nın Manastır’daki evinde Enver Paşa ile memleketin geleceği ve vatan meselelerini konuşuyorlardı.

Enver Paşa, Bulgar çetecilere karşı halkın moralini yükseltmek amacıyla her akşam kışlada, bandoda “Ben Bir Türküm” şarkısını çalmışlardır. Kazım Karabekir, 7 Şubat 1907 yılında Selanik’teki evinde Enver Paşa’ya Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin teşkilatlanma süreci, üye kabul için bir merasim düzenlemesini fikrini önermiştir. Enver Paşa, Kazım Karabekir’in cemiyet için önemli çalışmalar yürütmesini ve kararlılığından çok etkilenmiştir. Bu etkilenmeden dolayı Kazım Karabekir ile kan kardeşi olduklarını, teşkilat işleri sıkıntıya girerse, ne pahasına olursa olsun bu davayı sonuna kadar sürdüreceklerine söz vermesini istemiştir. Kazım Karabekir Paşa da Enver Paşa’nın bu teklifini yürekten kabul etmiştir. Enver Paşa önündeki yıllar dâhilin de de Kazım Karabekir Paşa’ya çok güvenmiştir. Hatta bu güvenini şu sözlerle açıklamıştır: “Cemiyetimizin Manastır teşkilatını Kazım’a borçluyuz. Bunu her zaman söyleyeceğim. Fikirlerini de ilk günden itibaren takdir ettim… Kazım sana olan güvenim o kadar çoktur ki bir meseleyi incelediğin zaman gösterdiğin deliller karşısında hayranlıkla fikrimden vazgeçerim. Hususi hayatımda, aile işlerimde bile seninle münakaşa etmeden bir karara varamaz oldum…”

Enver Paşa, Sultan Hamid’e yapmayı planladığı suikast tertibini de Kazım Karabekir Paşa’ya birlikte yapmalarını teklif etmiştir. Kazım Karabekir Paşa Manastırda askeri görevini yaparken Enver Paşa ve Resneli Niyazi Bey ile defalarca eşkıya takibinde bulunmuşlardır. Bu takipler sırasında çok fazla eşkıya etkisiz hale getirilmiştir. Eşkıyalarla yapılan mücadele, vatanseverlik duygularını perçinliyor ve bu iki vatansever askerin dostluklarını pekiştiriyordu. Kazım Karabekir’in Manastırdaki başarılı performansı Mehmet Talat Bey’in gözünden kaçmamıştır ve takdirle karşılanmıştır.

  1. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Enver Paşa’nın şöhreti artmış, saraya damat olmuştur. Saraya damat olduktan sonraki sürece Enver Paşa hızla yükselişe geçmeye başlamıştır. Kazım Karabekir ise II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Edirne’ye görevlendirilmiştir. Kazım Karabekir 31 Mart isyanı ve Arnavut isyanlarının bastırılmasında çok önemli görevler ifa etmiştir. Daha sonra patlak veren I. Balkan savaşında sonra I. Cihan Harbinin önemli savaşlarının yaşandığı Çanakkale savaşlarına katılmıştır. Kazım Karabekir bu savaşlar döneminde siyasete uzak kalmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihat ve Terakki Cemiyetinde siyasi güç dengeleri değişmiş, Kazım Karabekir bu denge içerisinde yer alamamıştır.

Cemiyetin önde gelen isimlerinden Cemal Paşa ile sürtüşme yaşamış hatta Cemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa’yı haksız yere Divan-ı Harbi Örfi’ye vermiş, ceza alması için uğraşmış ve ağır bir ceza almasını sağlamıştır. Ama bu cezayı dostu Enver Paşa’nın araya girmesiyle yürürlüğe konulmamıştır. Kazım Karabekir, II. Meşrutiyet öncesi ve sonrasında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin istihbarat işlerinden sorumluydu. Bu hususta oldukça takdire şayan yetenekleri ve bilgisi bulunmaktaydı. Hatta Enver Paşa, Harbiye Nazırı olduktan sonra ilk iş olarak Kazım Karabekir’i Erkan-ı Harbiye İstihbarat Şubesinde görevlendirmiştir.  Kazım Karabekir’in Enver Paşa ile arasının bozulması I. Cihan Harbi’nin hemen öncesiydi. Kazım Karabekir, Enver Paşa ile görüşerek yaklaşan bir Cihan savaşının olduğunu ve tedbirli olması konusunda uyarılarda bulunduğu bilinmektedir. Ama Enver Paşa Kazım Karabekir’in uyarılarını dikkate almamıştır.

Kazım Karabekir, Enver Paşa’nın Almanlar ile yakın olmasından rahatsızlık duyduğunu ifade etmiştir. Nitekim ikili arasındaki samimi dostluk yerini görüş ayrılıklarına bırakmıştır. Milli mücadele başlarında Kazım Karabekir, İttihatçı liderler hakkındaki olumsuz kanaatini ilk olarak Erzurum’da bulunduğu sıralarda, 5 Mayıs 1920’de Büyük Millet Meclisi Riyaseti ’ne hitaben kaleme almış olduğu yazıda dile getirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa’nın 30 Mayıs 1920 tarihinde Kazım Karabekir Paşa’ya göndermiş olduğu telgrafta Enver Paşa ve arkadaşlarının memleket işlerine karşımalarına asla müsaade edilmeyeceğini belirtmiştir. Sadece onlara TBMM tarafından ve sadece yurtdışında olmak kaydıyla çeşitli vazifeler verilebileceğini kesin bir dille ifade etmiştir. Enver Paşa ve arkadaşlarının memlekete girmemesini hem Mustafa Kemal Paşa hem de Kazım Karabekir Paşa istiyordu. Mustafa Kemal Paşa, 30 Haziran 1920’de Kazım Karabekir’e göndermiş olduğu bir yazıyla Talat, Enver ve Cemal Paşaların TBMM adına hiçbir siyasi olaya girmesinin yetkilerinin olmadığını ifade etmiştir.

Milli Mücadele Dönemi’nde başta Enver Paşa olmak üzere, İttihatçı liderlere karşı mücadelede en etkin rolü Kazım Karabekir oynamıştır. Kazım Paşa, Enver Paşa’ya niçin karşı olduğunu şu sözleriyle açıklamaktadır: “Enver Paşa’yı hala seviyorum. Ancak onun Mütareke’den sonra yeniden memlekete gelmesi dâhili ve harici felaketlere neden olacaktır. Bu yüzden Enver Paşa’ya engel olmayı vatan adına bir vazife telakki ettim” sözleriyle Enver Paşa’ya karşı oluşunu,  kararlılığını ve haklılığını anlatmaya çalışmıştır. Eski iki dost arasında son mektuplaşmalar olmuştur. Enver Paşa, yaklaşık iki yıl kadar sonra yazmış olduğu bir mektupla Kazım Karabekir ile temasa geçmiştir. Enver Paşa mektubuna samimiyetle başlayarak eski zamanlarda olduğu gibi Kardeşim Kazım diyerek başlamıştı. Enver Paşa mektubunda Doğu Anadolu’da Ermenilere karşı alınacak tedbirlerden, Anadolu’ya Almanya ve İtalya’dan silah tedarik edilmesinden, Halil Paşa’nın Bakü’ye hareketiyle ilgili genel ve ülke menfaatini ilgilendiren konulardan ve Rusya’daki iç siyasi gelişmelerden bahsetmiştir. Enver Paşa, Kazım Karabekir’in kendisine karşı olumsuz düşündüğünden hala haberdar değildir. Kazım Karabekir, Enver Paşa’nın mektubuna, 23 Aralık 1920 tarihinde cevap vermiştir. Enver Paşa’nın iyi olduğuna sevindiğine, Doğu Anadolu’daki Ermeni meselesinin çözüme kavuşması gerektiğini belirttikten sonra sözü Milli Mücadele’ye getirmiştir. Silah ve cephaneler ile adamlarının çoğunun İstanbul’da kaldığını, Anadolu köylüsünün eşi benzeri görülmemiş ölçüde çok büyük fedakârlıklarda bulunduğunu ifade etmiştir. İlk mektuplaşmalar böyle olmuştur. Mektuplaşmalar daha sonra da devam ettikten sonra kesilecektir.

Artık Kazım Karabekir Paşa, Enver Paşa hakkında geniş çaplı istihbarat çalışmalarına başlamıştır. Enver Paşa, eski dostu Kazım Karabekir’in hala kendisi hakkında iyi şeyler düşündüğünü sanıyordu. Oysaki Kazım Karabekir, Enver Paşa ve diğer İttihatçı liderlerle ilgili kararını çoktan vermiş, tercihini Mustafa Kemal Paşa’dan yana kullanmıştır. İyi bir istihbaratçı olan Kazım Karabekir 1921 yılında Enver Paşa hakkında geniş çaplı istihbarat çalışmalarına başlamıştır. Ankara’nın hakkındaki istihbarat faaliyetlerinden ve olumsuz düşüncelerinden hala haberdar olmadığı anlaşılan Enver Paşa, 6 Ocak 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya yazmış olduğu mektubunda; Moskova’daki Ruslarla yapmış olduğu müzakerelerden ve Hindistan’a karşı yapılacak olan askeri hareketin şimdilik durdurulmasından bahsetmiştir. Devamında Moskova’da gazetecilerle görüştüğünü ve de en son Amerikalı bir kadın gazeteci ile görüştüğünü söylüyordu. Kazım Karabekir ilk iş olarak Enver Paşa’nın diğer İttihatçı liderlerle olan mektupla trafiğini tespit etmekle işe başladı. Bu sayede çok özel mektupların ele geçirilmesini sağladı.  Ele geçirilen mektuplardan en ilginç olanı Enver Paşa’dan Halil Paşa’ya gönderilmiş olan, 15 Ocak 1921 tarihli mektuptur. Karabekir Paşa mektubu, 30 Ocak 1921 de Başkumandanlık makamına raporlayarak açıklamıştır. Enver Paşa mektubunda, Anadolu’dan çok sayıda davet mektubu aldığını artık Anadolu’ya gitmesinin gerektiğini ve Rusya’daki Müslümanlardan kuracağı orduya Rusların nasıl bir tepki vereceğini kestiremediğini yazmıştır.

Kazım Karabekir’in Enver Paşa hakkındaki istihbarat raporları, 1922 Eylül sonlarına kadar devam etmiştir. Enver Paşa, Anadolu’da Milli Mücadele başladığından itibaren çok defalar Anadolu’ya girmeye teşebbüs etmişti. Kütahya-Eskişehir mağlubiyeti üzerine ümitleri artan Enver Paşa, yakın arkadaşlarıyla birlikte Batum’da bir kongre tertip etmişti. Kendisine yakınlığıyla bilinen Hacı Sami Bey, kongrenin ardından Trabzon’a gitmiş ve hazırlıklara başlamıştır. Karabekir Paşa, Enver Paşa’nın Batum’a gelmesi ve Trabzon’daki hareketlenme üzerine Kars’ta bulunan Sami Sabit Paşa’yı yanına çağırtarak mesele hakkında görüş alışverişinde bulundu.

Tehlikenin ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu bizzat müşahede eden Sami Sabit Paşa, Kazım Karabekir’in teklif ettiği XIII. Fırka Kumandanlığı görevini kabul ederek, Trabzon’a hareket etmiştir. Sami Paşa şehre vardığında “Enver Paşa” sloganlarıyla karşılaşmıştır. Sami Paşa ilk iş olarak Enver Paşa’nın mektuplaştığı Kahya Yahya’yı tutuklamak istemiş ama başarılı olamamıştır. Bu arada Trabzon’da Enver Paşa’ya sadakatiyle bilinen Ardahan Mebusu Hilmi Bey; valiye, Müdafaa-i Hukuk üyelerine gözdağı vererek istersek Enver Paşa’yı Mücadelenin başına getiririz tarzında beyanlarda bulunuyordu. Bu sözleri nedeniyle hakkında kanuni işlem başlatılmıştır. İlerleyen günlerde karargâha gelen Ardahan Mebusu Hilmi Bey, Sami Paşaya ithafen: Sen kim oluyorsun da Enver Paşa’ya bayrak açıyorsun?” sözleriyle açıkça tehdit etmiştir. Sonra daha da ileri giderek TBMM’deki 40 kadar İttihatçı arkadaşıyla beraber Mustafa Kemal Paşa’yı indirip yerine Enver Paşa’yı geçirebilecek güçte olduklarını söylüyordu. Hilmi Bey, elinde Mustafa Kemal Paşa’nın izin belgesini göstererek Moskova’ya Enver Paşa’yı ziyarete gideceğini söylemiştir.

Kazım Karabekir, Sami Paşa’ya göndermiş olduğu yazıyla keyfiyetin anlaşılıncaya kadar Hilmi Beyin yurt dışına çıkışına engel olunmasını istemiştir. Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa’ya hitaben kaleme aldığı, 22 Ocak 1921 tarihli mektubunda; Enver Paşa’nın yurt dışındaki faaliyetleri hakkında bilgi toplamanın Doğu Cephesindeki vazifesi ve vatan görevi olduğunu belirtmiştir. TBMM meclis başkanı olan Mustafa Kemal Paşa aynı gün yazdığı yazıda Karabekir Paşa’ya şöyle diyordu:  Enver Paşa ile anlaşacak hiçbir şeylerinin olmadığını ve bu hususta arabulucular vasıtasıyla ona hitaben bir mektup yazılmasına gerek olmadığını ifade etmiştir.

Enver Paşa, Berlin’den yine amcası Halil Paşa’ya gönderdiği, 28 Ocak 1921 tarihli mektubunda; Talat Paşa ile görüştüğünü, ancak artık yoların ayrılma vakti geldiğini, Talat Paşa’nın yerine Mustafa Kemal Paşa ile çalışmayı tercih edeceğini, İslam İhtilalleri Cemiyeti teşkilatının yanı sıra İstanbul’da da bir teşkilat oluşturduklarını ve Anadolu’ya ne vakit geçmenin uygun olacağı hakkında düşüncesini bildirmesini istemiştir.

Sami Paşa, Enver Paşadan amcasına gönderdiği mektuplardan ele geçirdiklerini hemen Karabekir Paşaya gönderiyordu.  Sami Paşa’dan, Karabekir Paşaya gönderilen 29 Ocak 1921 tarihli istihbarat raporunda; Enver Paşa’nın Rus Kızıl Ordusu’ndan teşkil edeceği bir kısım süvari birliği ile Anadolu’ya sözde yardım maksadıyla hareket etmek istediği belirtilmiştir. Ancak Ruslar kendisine yeterli destek vermeyince söz konusu plan yürürlüğe konulamamıştır. Olaylar bu silsileler etrafında gelişme göstermiştir.

Karabekir Paşa bir zamanlar dost olduğu, kan kardeşi olduğu Enver ile Cihan Harbi başlarında yaşanan fikir ayrılıkları dolayısıyla dostlukları zedelenmiştir. Bu tarihlerden itibaren Karabekir Paşa İttihat ve Terakki Cemiyetinde geri planda kalırken, Enver Paşa ön plana çıkıp cemiyetin en popüler ve üst mevkilere gelecektir. Milli Mücadele döneminde Karabekir Paşa eski kan kardeşinin Anadolu’ya girme teşebbüslerine karşı sert tedbirler almaya sevk etmiştir. Böylece ikili arasındaki dostluk tarihin tozlu sayfalarında yerini bulmuştur.  Nevzat Artuç’un kaleme aldığı Milli Mücadele Döneminde Kazım Karabekir Paşa’nın Enver Paşa Hakkındaki Düşünceleri ve İstihbarat Çalışmaları adlı makaleyi kısaca anlatmaya çalıştım emeği geçen herkese teşekkürler.

 

KAYNAKÇA:
ARTUÇ Nevzat ,Milli Mücadele Döneminde Kazım Karabekir Paşa’nın Enver Paşa Hakkındaki Düşünceleri ve İstihbarat Çalışmaları,2019

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Emir Şahin

Emir Şahin, 2004 doğumlu , Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi İngilizce Ekonomi Bölümü öğrencisi. Türklük üzerine okur araştırır ve yazmaya başladı.