Sana kanımdan süzdüğüm sözlerle geldim

Kaybolduğum ormanda yundu gözlerim

Ulu kayın ağaçlarının

Buz sıcağı, korkak yüzleriyle geldim

Hoyrat bir poyraz savururken yapraklarımı

Yamalı tulumuyla, yorgun elleriyle

Evine ekmeksiz dönen işçi yenilgisiyle geldim

 

Sürüsüne kurt dalan çoban gibi

Sessizliğime eş olan odam gibi

Bu hayata mağlup doğan babam gibi

Kötü anılarımı, gizli acılarımı toplayıp geldim

Geçtim sulardan, köprülerden

Bir rüyanın tam ortasında kalkınca

Tüm rüyaları yarım çocukluğumla geldim

 

Serin yaz gecelerinde

Tanıdım tüm heybetiyle Zühre’yi

Dar havsalam sordu -bilse de anlamayacağını-

Nedir bu göğün sırrı

Nasıl durur bu kainat ayakta

Hangi ışığın ardında duruyor görklü tanrı

Sana gördüğüm tüm yıldızların selamıyla geldim

Gözümde yaşlarla, titrek kirpiklerimle geldim

 

Buraya atlas yelkenli gemilerle

Yenilmez ordularla değil

Bir cuma sabahı azıksız geldim

Çıslak tabanlarım çatladı, bineksiz geldim

Kovulduğum şehre davetsiz geldim

Topladım yılgın zaferlerimi, ben sana yenilmeye geldim

 

 

 

 

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Latest posts by Sefa (see all)