“La geldik bir fırtına, gidiyoruz bir fırtına… Anca mezarda uslanırız.”

Bahar ayları ha bitti ha bitecekti. Oğlaklar ve kuzular henüz sütten kesilmemişti. Ankara, öğlen vakitlerine kadar ayazıyla içimizi ürpertiyordu. İşte böyle meçhul bir günde kapım ilginç bir teklifle çalınmıştı. Kapıyı çalan arkadaş “Türk tarımı hakkında yazmak ister misin?” diye sordu. Daha önce birkaç yazma girişimim olmuş fakat çalışmaları tamamlayamamıştım. Bu ilginç tekliften sonra büyük bir şevk ve heyecanla oturdum masaya. “Alternatif Kaba Yem Kaynakları” isimli yazımın eksiklerini tamamladıktan sonra gönderdim.

Misak-ı Zafer serüvenim bu şekilde başladı.

Türk Milletinin bütün fertleri için benim üzerime düşen görev de buydu. Türkiye’deki tarımsal faaliyetleri bilgim ve dilimin döndüğü şekilde anlatacak, bizlere ilkokuldan itibaren söylenen “Türkiye bir tarım ülkesidir.” Sözünün gerçekte ne anlam ifade ettiğini gösterecektim. Bugüne kadar yazdığım birçok yazıyla da bu sözü anlatmaya çalıştım.

Son kez tekrar etmek isterim “Türkiye bir tarım ülkesidir.” .

Misak-ı Zafer’in tarım kategorisinde tarafımca kaleme alınan yazılar büyük Türk Milletine armağandır.

Büyük Atatürk’ün “Milli ekonominin temeli tarımdır.” Sözüyle bana vermiş olduğu sancağı bir adım öteye götürebildiysem ne mutlu bana.

Benim Misak-ı Zafer serüvenim buraya kadar.

Hızlı koştuk, çok yol yürüdük, yorulduk fakat nefesimiz hala kesilmedi. Misak-ı Zafer’i devralan, içimizden çıkan gençlerin de nefesi kesilmeyecektir. Yolları ve bahtları açık olsun. Bu vesile ile görevi devralan Ömer Faruk Şahin kardeşime ve değerli yazar kadrosuna başarılar diliyorum.

Bana bu fırsatı veren, yürüdüğüm bu uzun yolda bana hem dost hem kardeş olan Burak Erdoğan, Hasan Süha Doğan ve Eşref Kuloğlu’na sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum.

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

zaferyemin