2019 TÜİK verilerine göre Türkiye’de nüfusun sadece %37,2’si lise ve daha üstü eğitim kurumlarından mezun olmasına rağmen, neredeyse çoğu vatandaşımız tüm yer bilimlerine (jeoloji, jeofizik, jeodezi ve coğrafya), anlaşabilecek kadar, hâkim durumdadır. Dışarıdan bir göz bunu irdeleyecek olsa, sebebi ülkemizde yaşanan ve maalesef bizden en sevdiklerimizi alan deprem afetlerinden dolayı olduğunu görecektir. Gerçi bu nokta da şunu da söylemeden geçmek olmaz, Türk insanı yalnızca doğal afetin olduğu gün ve onu takip eden birkaç gün içinde ‘yer bilimci’ gömleğini giyer üstüne. En fazla bir hafta sürer, tüm ilgi ve alakası. Sonrasında ne mi olur? Sanki 1 hafta öncesinde bir felaketi atlatmamış, yüzlerce canını kaybedip, toprağa vermemiş gibi hayatına devam eder Türk insanı. Birdenbire yine kendi kovuğuna, minicik dünyasına çekilerek, elinde telefonu ‘hadi bakalım, ne varmış gündemde, biraz da onu konuşalım, yorum yapalım da vakit öldürelim’ der.
Peki bu kadar ‘yer bilimci’ ve ‘uzman’ şahsiyetleri bünyesinde barındıran canım ülkemin vatandaşlarının kaçının evinde ‘deprem çantası’ mevcut? Deprem çantasının içinde neler olmalı, neler hayati öneme sahip bunu biliyorlar mı? Kimler yaşadığı mahalledeki ‘acil durum toplanma yerlerini’ biliyor? Kaçı ikamet ettiği evi, depreme dayanıklı mı değil mi diye kontrollerden geçirdi? Kaçının oturduğu ev, ilk yapılan plana, projeye uygun olarak inşa edildi, veya daha can alıcı bir soru sorayım, kaçının evinin imarı var, bir projesi var? Gerçi bu son soruyu sorarak suç bile işliyor olabilirim. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaklaşık iki sene önce çıkardığı ‘imar barışı’ ile 31 Aralık 2017 ve öncesinde imara uygun inşa edilmemiş kaçak yapılara, ‘yasal olarak’ ruhsat verdi. Kaçak veya iskansız yapılmış olan ve depreme dayanıklılığı gösteren ve mühendislik şirketleri tarafından alınan ‘sağlam raporu’ olamayan binalara devlet, ruhsatıyla oturma imkanı sağladı. Bu komik, akıl dışı ve insan hayatını hiçe sayan uygulama üzerine yazarlarımızdan Melikşah Cengiz ‘‘İmar Barışı Mı İmar Affı Mı?’’ isimli yazısıyla 28 Ağustos 2019 tarihinde, gerek kendisinin gerekse de tüm vicdanlı ve aklı başında olan Türk insanının eleştirisini dile getirmişti. Belki bu şekilde bir nebze de olsa bir bilinç, farkındalık oluşturup, göz göre göre insanların ölüme meydan okumasına mani olabiliriz umuduyla o tarihlerde Melikşah arkadaşımıza teşekkürlerimizi iletmiştik. Fakat ardından açıklanan veriler bize gösterdi ki yaklaşık 9,8 milyon insan ‘mal canın yongasıdır’ diyerek, hayatlarını hiçe sayıp, maddiyat kaygısıyla bu akıl dışı uygulamaya dahil olarak, kaçak yapılarına ‘ruhsat’ almıştı.
Halen daha düşünüyorum, bunda bizim de payımız var mı acaba, diye. Yeteri kadar insanlara açıklayamadık mı, tehlikeleri, olumsuzlukları, akılla ve vicdanla çelişen noktaların neler olduğunu, bunun bir intihardan farkının olmadığını… Gerek benim gerek bizim gerekse de amacı ve hedefi, bu ülkenin insanlarının haber alma hakkının temin edilmesi olan Türk medyasının payı var…
O gün İzmir’de enkaz altından 91 saat sonra bir mucize olarak kurtarılan, hayata döndürülen Ayda bebek için ülkece çok sevinmiştik. Kimimiz gözyaşlarına mâni olamamıştı. Fakat sonrasında gelen bir haber, yine enkaz altında kalan ve cansız bedenine ulaşılan annesi Fidan Gezgin’in vefat haberi, içimizi parçalamıştı. Üzülerek söylüyorum ki o masum bedenin üzerine atılan toprakta da bizim payımız var. Hepimizin elleri kanlı… İmar Barışı ile mevzuata aykırı ya da tamamen kaçak inşa edilen yapılar ‘yapı kayıt belgesi’ ile yasal hale getirildiği için, daha önceden alınan yıkım kararları ve para cezaları iptal edildiği için, ‘‘depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır’’ ibaresi ile tüm sorumluluk vatandaşa yüklendiği için, gerek vatandaşın gerekse de devletin 3 maymunu oynamasına seyirci kaldığımız için ellerimiz kanlı…
Şu ana kadar 2020 yılında dünyada, 5’in üzerinde gerçekleşen 15 deprem kayıtlara geçti. Ve bu afetlerde toplamda 203 kişi vefat etti. Üzücü olanı ise vefat edenlerin 155’inin Türk olması... 24 Ocak’ta meydana gelen Elâzığ depreminde 41, 23 Şubat’ta İran’da meydana gelen depremde Van’da 9, son olarak 30 Ekim’de İzmir’de meydana gelen depremde 105 vatandaşımız vefat etti. Peki sadece bunlar mı? 17 Ağustos felaketinin üzerinden ne kadar zaman geçti? Toprağa verilen 17 bin 127 insanımızı nasıl unuttuk? Nasıl bu kadar rahatız?
Burada sadece, siz değerleri okurların elinizi vicdanınıza koymanızı ve tüm bu olup biteni tekrardan düşünüp mukayese etmenizi istiyorum. Bunca yıldır toplanan ‘deprem vergilerimiz’ nerelere gitmiş, nasıl harcanmış? Okullarda depreme yönelik verilen eğitimler ne derecede faydalı ve etkili? Ve tabi 17 Ağustos depremi… 17 Ağustos depreminden sonra açılan 2100 davanın 1800’ünün hukuki boşluklardan dolayı cezasız sonlandığını, geriye kalan 300 davanın sadece 110’unun ceza ile sonuçlandığını ve bunların da çoğunun ertelendiğini, geriye kalan davaların da zaman aşımından dolayı düştüğünü kaçımız biliyor?
2020 yılında ve teknoloji çağında yaşıyoruz. Bilgiye ulaşmanın sadece saniyeler aldığı bu dönemde lütfen, bir şeylerin farkına varalım artık. Gördüğümüz yanlışları dile getirelim. Elimizden bir şey gelmese bile, dilimiz döndüğünce, sesimiz çıktığı sürece bunları haykıralım. Boş, hamasi laflar ile, Silivri soğuktur benzeri, kendi kendimize bir korku imparatorluğunu zihinlerimizde inşa etmeyelim. Unutulmamalıdır ki bu devlet insan içindir, insan mutluysa devlet mutlu, insan hayattaysa devlet hayattadır. Suç devletin değil. Suç ‘yobaz’ halkın da değil. Suç hepimizin…
Bahsi geçen ve Melikşah Cengiz’in kaleme aldığı yazı:
https://misakizafer.com/2019/08/28/imar-barisi-mi-imar-affi-mi/
Ayrıca izleyince kanınızı donduracağını düşündüğüm ‘İmar Barışı’ rezaletinin tanıtım filmini de bu bağlantıdan izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=LJGueK-Ocgg
Faydalandığım bağlantılar:
https://earthquake.usgs.gov/earthquakes/browse/significant.php
https://demokratkocaeli.com/mobil/haber/57858/asrin-felaketi-17-agustos-depremi.html
https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-de-lisans-mezunu-sayisi-10-milyonu-asti
Kuloğlu
Latest posts by Kuloğlu (see all)
- Muzaffer Sarısözen’in Hayatı - 1 Şubat 2021
- İmar Barışı Rezaleti: Suç Kimin? - 5 Kasım 2020
- The Life of Martyr Honorary Consul-General Orhan Gündüz - 1 Kasım 2020
- Kırım ve Edebiyat - 9 Eylül 2020
- Cengiz Dağcı ile Son Röportaj - 5 Eylül 2020