Dönemi, o günün şartları ile değerlendirmek, şu an ki siyasi ve sosyal konjonktüre göre mukayese etmemek elzemdir fakat Türk milleti olarak bunu başarabildiğimiz, ne yazık ki, söylenemez. 27 Mayıs süreci de ülkemiz siyasetinde kırılma noktası olan önemli mihenk taşlarından birisidir. O tarihin aktörleri, mimarları, mağdurları ve tarafları aradan 60 yıl geçmesine rağmen halen daha konuşulmakta ve tartışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. Başbuğ Alparslan Türkeş de o isimlerden birisidir. Niyazım odur ki, paylaştığım bu mektup, ağzı salyalı birilerine cevap niteliğinde olur.
Yeni Delhi
7 Eylül 1961
Orgeneralim,
Size asla yazmak niyetinde değildim. Fakat bugün memleketin yüksek menfaatleri bakımından bazı hususların dikkatinize sunulması zarurî oldu. Şöyle ki:
Yüksek Adalet Divanı birkaç güne kadar eski iktidar mensupları hakkında hüküm verecektir. Adaletin hükmüne müdahale etmemek ve daima hürmetkâr bulunmak şarttır. Ancak hükümlerin infazı, yurtta mevcut durumun göz önüne getirilince ayrıca incelenmeye değer görülmüştür.
Yüksek Adalet Divanı’nın vereceği cezalar içinde idam hükümleri bulunduğu taktirde, bunların tâdil edilerek hafifletilmesi cihetine gidilmesi çok faydalı olacaktır. Çünkü:
a) İdam cezalarının infazı, 13 Kasım’dan beri atılan çok hatalı adımlar dolayısıyla memlekette meydana gelmiş olan huzursuzluğu daha çok arttıracaktır.
b) Ölüm cezalarının infazı, yurt dışında ve milletimiz ve devletimiz aleyhinde tepkilere yol açacaktır.
c) Ölüm cezalarının infazı hâlinde, milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecek ve 27 Mayıs’ın amacı olan millî birlik ruhunun geliştirilmesi güçleşecektir.
ç) Yukarıda sıralanan mahzurlarına karşılık, cezaların infazı ile memlekete sağlanacak hiç bir fayda yoktur.
Esasen siyasî suçlardan dolayı ölüm cezaları verilmesi, bugünün insanlık duygularına uymamaktadır.
Buraya kadar sıralanan mütalâalara ilâveten, hukuk bakımından da şu hususların incelenmesi lüzumludur:
I. Yüksek Adalet Divanı’nın vereceği idam cezalarının nihai incelenmesi, bununla ilgili kanunun yürürlüğe girdiği tarihte tek meşru yasama organı bulunan 27 MAYIS MİLLÎ BİRLİK KOMİTESİ’ne aittir.
II. Bugün ise yasama organı yalnız başına 13 KASIM KOMİTESİ değil, Temsilciler Meclisi ile birlikte Komiteden meydana gelen Kurucu Meclis’tir.
III. Türk Anayasasına göre, idam hükümlerinin nihaî incelenmesi, Yasama organlarına aitti. Şu hâlde bugün Yüksek Adalet Divanı’nın vereceği idam kararlarının yalnız 13 Kasım Komitesince incelenmesi hukukî ve meşru olamaz.
Aksi hâlde, millet ve tarih önünde sorumlu olacağınızı hatırlatırım. Saygılarımla.
Alparslan Türkeş
Not: Komitede oylama sırasında kimlerin ölüm cezalarının infazı ve kimlerin infaz edilmemesi reyinde bulunduğu hakkında elimizde resmi bilgi yok. Ancak Başkan Cemal Gürsel’in infaz edilmeme yolunda rey verdiği işitilmiştir.
Kuloğlu
Latest posts by Kuloğlu (see all)
- Muzaffer Sarısözen’in Hayatı - 1 Şubat 2021
- İmar Barışı Rezaleti: Suç Kimin? - 5 Kasım 2020
- The Life of Martyr Honorary Consul-General Orhan Gündüz - 1 Kasım 2020
- Kırım ve Edebiyat - 9 Eylül 2020
- Cengiz Dağcı ile Son Röportaj - 5 Eylül 2020