1917’de ABD’de içki yasağı ilan edildi. Buna göre içmek değil ama üretmek, taşımak ve satmak yasaktı. Geçen yüzyıldan beri “ayık bir Amerika” isteyen içki karşıtları bu yasak için bastırıyorlardı. Fakat esas sebep yine siyaset olacaktı.
ABD, 1. Dünya Savaşı’na girmişti ve esas düşmanı Almanya’ydı. ABD sınırları içerisinde en büyük göçmen grubunu da Almanlar oluşturuyordu ve başta bira olmak üzere içki sektörü adeta Almanların tekelindeydi. “Esas düşmanın içeride” olması, “ayık bir Amerika” isteyenleri harekete geçirdi ve 1917’de Başkan Woodrow Wilson içki yasağını getiren 18. maddeyi kabul etti.
Amerika “birleşik devletlerden” oluştuğu için Başkan’ın bu maddeyi kabulü otomatik olarak tüm “devletlerin” bu yasağı uygulayacağı anlamına gelmiyordu. Nitekim Maryland bu yasağı hiç yürürlüğe sokmayacaktı. Fakat çoğu “devlet” (veya Türkçe’ye yanlış çevirisiyle; eyalet) içki yasağını kabul etti ve uyguladı.
Savaş sona erip, Büyük Buhran’la Wall Street çökünce içki yasağının kaldırılması gündeme geldi. 1932’de yasağı kaldırmayı seçim propagandası olarak vaat eden Franklin D. Roosevelt, başkan seçilince içki yasağını kaldırdı.
Roosevelt’in yasağı kaldırması -tıpkı kabul meselesinde olduğu gibi- diğer eyaletler tarafından doğrudan uygulanmadı. Eyalet meclislerinde kabul edilen, yine eyalet meclislerinde reddedilirdi. Tabii çoğunluk bu yasağı kaldırdı.
Yasağı uygulamakta ısrar eden eyaletler de vardı. Mississippi bunların başında geliyordu. Bir taraftan da zaman akıyordu.
1952 yılına gelinmişti. Mississippi ikiye bölünmüştü. Eyaletin yarısı yasağın sürdürülmesini, diğer yarısı da kaldırılmasını savunuyordu. İlginç şeyleri tartışma noktasında kronik bir başarı gösteren Amerikan toplumunun tamamı da bu tartışmayı yakından izliyordu. Çok geçmeden gözler Mississippi eyaletini Washington’da temsil eden senatör Noah Sweat’e çevrildi.
Sweat uzun dönem tartışmadan uzak kaldı. Seçmenleri arasında hem yasak savunucuları hem de karşıtları vardı. Oy kaybetmek istemiyordu.
Köşeye sıkışmış siyasetçilere bayılan Amerikan medyası hemen harekete geçecek ve senatörü fikrini açıklamaya zorlayacaktı.
Sweat kısa bir metin yazdı. Bu açıklamayla Amerikan siyasi literatürüne “If-by-whiskey” kavramını sokacağından habersiz bir şekilde ve kendinden emin bir sesle aşağıdaki metni okudu:
“Değerli arkadaşlarım, bu süreçte bu tartışmalı konuya girme niyetinde değildim. Ama, tartışmaktan korkan bir insan olmadığımı bilmenizi istiyorum. Tam aksine, tartışma ne kadar keskin ve korkutucu olsa da bir konudaki politik tavrımı net şekilde ortaya koymaktan çekinmem. Bana viski hakkında ne düşündüğümü soruyorsunuz. İşte viski hakkındaki düşüncem…
Eğer viski diyerek, şeytanın demlemesini, zehir belasını, masumları kirleten, aklı tahtından indiren, evleri yıkan, fakirlik ve sefalet yaratan evet kelimenin tam anlamıyla çocukların ağzındaki ekmeği ağızlarından alan lanet canavarı kastediyorsanız; Eğer, Hristiyan kadın ve erkekleri erdemin zirvesinden alaşağı eden, seviyeli hayatları alçalmanın dipsiz kuyusuna, umutsuzluğa, karamsarlığa, utanca ve çaresizliğe iten şeytani içeceği kast ediyorsanız, kesinlikle bu içeceğin karşısındayım. Yasaklanmasından yanayım.
Ancak, eğer viski diyerek, sohbetin yakıtını, felsefi şarabı, iyi arkadaşların bir aradayken tükettikleri ve kalplerine şarkıyı, yüzlerine gülümsemeyi, bakışlarına sıcaklığı yerleştiren içeceği kast ediyorsanız; Eğer, Noel neşesini, sabahın taze soğuğuna yürüyen bir ihtiyarın içine baharı yerleştirip onu uyandıran içeceği kast ediyorsanız, eğer insanın keyfini, mutluluğunu artıran, bir an için bile olsa hayatın dertlerini, acılarını, büyük trajedilerini unutturan içeceği kast ediyorsanız kesinlikle bu içeceğin serbestliğinden yanayım.
İşte bu tartışmadaki net tavrım budur. Bu tavırdan asla geri adım atmayacağım. Uzlaşma için taviz vermeyeceğim.”
(Çeviri: Cemal TUNÇDEMİR)
Sweat; önce Amerika (Trump’a selamlar) ardından Dünya siyasi tarihine çok şey söyleyerek hiçbir şey söylememe olarak tarif edebileceğimiz bir açıklama bıraktı. (Zamanla “Eğer viski diyerek” kendisine “eğer Tanrı diyerek” ve “eğer marihuana diyerek” gibi kardeşler de edindi.)
Mississippi eyaleti bu tartışmadan bağımsız olarak içki yasağını 1966’da kaldıracaktı.
Sweat ise bundan 30 yıl sonra, 1996’da, Parkinson hastalığı sebebiyle hayatını kaybetti.
Fırat Kazganoğlu
Latest posts by Fırat Kazganoğlu (see all)
- Otobiyografik Bir Veda - 11 Aralık 2020
- Türk Ansiklopedisi’ndeki Kür Şad Maddesi - 24 Eylül 2020
- Nostaljik Bir Turancılık Hikâyesi – Cemiloğlu’nu Şehid Zannetmişlerdi - 10 Eylül 2020
- Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kaleminden Alparslan Türkeş - 6 Eylül 2020
- Feyyaz Uçar’ın Süleyman Seba’ya Mektubu - 18 Ağustos 2020