“Sahi altın fiyatları nereye kadar çıkacak? Bu kur neye göre artıyor? Canım ekmeği dolarla mı alıyoruz? Borsa oynayanlar yandı diyorlar doğru mu acaba? “

Bunlar vb. birçok soruya gerek sosyal medyada gerek haberlerde gerekse ekonomi platformlarında sürekli karşılaşmaktayız. İstedim ki bu sorular içinde kaybolmak ve karanlıkta kalmak yerine birkaç basit fikir ve tahminle konuyu daha berrak bir hale getirelim.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki  yaşadığımız dönem vb. kriz dönemleri, kapitalist ekonominin üzerinden pembe gösteriş tozlarının nispeten kalktığı ve kendini analizlere karşı daha savunmasız hissettiği dönemlerdir. Ülkeler kusurlarını örtmek için çırpındıkça biraz daha batmayı göze alacak kadar sivrilmek zorundadırlar. Nitekim bu kusurları kapital siyasi ekonomistlere bırakıyor, sosyoekonomiye geri dönüyorum. Bu parkurda şimdilik altın, döviz ve borsanın gidişatlarına bir göz atacağız.

Öncelikle altını ele alarak devam edersek altının, dünyanın neredeyse tüm sosyal tabakalarına yayılmış en kıymetli maden olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bugün gram olarak satılan da, külçelerle kasalarda tutulan da aynı madendir. Bu yüzdendir ki dünya genelinde yüksek bir itibar sahibidir. Ülke ekonomilerinin sendelediği bu günlerde insanlar doğal olarak olaya bölgesel değil küresel bakacak ve yatırım için en yüksek genel geçerliliğe sahip altına yöneleceklerdir. Para politikaları, faiz koridorları, yatırım teşvikleri ve yüksek faiz oranları gibi atılımlarla yükselişi bazen plato bazında duraklasa da genel tahmin bu hastalıktan kurtulup küresel ticaret hız kazanmadıkça altının yükselişine devam edeceği yönündedir. Çünkü insanlar, diğer araçlara oranla daha az da olsa altının mutlak kazanç elde ettireceğine olan güvenlerini hep korumuşlardır.

Gelelim ekmek alımında kullanmadığımız dolara. Aslında euro da bu ticarette yok ama nedense onun dönemlik yükselişi belki de alışılagelmiş rakamlarda olduğu için çok dikkat çekmiyor. Tahminimce ABD ve AB ülkelerinde uygulanan genişletici para politikası işin dış yüzü. İç yüzü ise hali hazırda eksik iken hastalıkla birlikte daha kırılgan olan istihdam sorunu, bireysel geçim imkansızlığı ve piyasada dolaşımda olsa dahi eksik kalacak nakitin yardım kampanyasına aktarılması. Muhakkak ki Türk milleti olarak komşumuz aç iken tok yatamayız ancak bu safhada hazırdaki yardım fonları ve bilumum ihtiyat birikimlerinin hızır gibi yetişmesi ekonomik olarak daha huzurlu olmamız konusunda yardımcı olabilirdi.

Bizim gibi yarı kura bağımlı ekonomilerde kurdaki artışın tedirginlik seviyesi her geçen gün beni şaşırtıyor. 7 tl seviyesindeki dolar ve 7.50 dolaylarındaki euro kapalı olan işletmeleri ve durağan haldeki ticareti muhakkak ki etkilemiş değil fakat insanlık bu hastalığı defettiğinde yeniden küresel ticaretin başlayacağının ve bu kurların hayatımıza direkt olarak etki edeceğinin göz ardı edilmediğini umut ediyorum. Yalnız bu umutlarım 16 Nisan da maliye bakanımızın açıklamaları sonrası yaşanan borsadaki sert çakılma sebebiyle bir nebze sekteye uğradı.

Bist endeksleri bir süredir düzenli bir seviyede artış göstermekteydi. Bunun nedeni hastalığın ortaya çıkış döneminde borsada yaşanan büyük düşüşler sonucu hisse senetlerinin eski yerlerine kademeli olarak ulaşmaya çalışmasıydı. Dış piyasalardaki yeşil göstergeler ve özellikle S&P 500 deki artış direnci borsada ki ivmenin en önemli ilham kaynağı oldu diyebiliriz. Bu artışa şişirme yada manipülasyon olarak bakanlar da var ki tamamıyla yanlış denemez ancak bu durumda küresel piyasalara entegrasyon hepten göz ardı edilmiş demektir. Ancak üstte bahsettiğim, perşembe günü Sn. Albayrak’ın açıklamaları sonrası yaşanan beklenmedik orandaki büyük çakılma borsa takipçilerinin aklında iki seçenek ortaya çıkardı. Devlet eliyle spekülasyon mu yoksa piyasanın bakana duyduğu güvensizlik mi? Kısa vadede iki sebepte fark etmez çünkü başta dediğim gibi şuan ekonomi, üstünden pembe tozları alınmış vaziyette. Bu yüzden gerçeği uzun süre saklayamaz.

Son olarak kısa vade yada dönemsel yatırım yapacaklara küçük bir tüyo vererek yazımı sonlandırıyorum. Ağacın üst taraflarında ki meyveler en çok olgunlaşmış olanlarıdır, muhakkak ki daha da olgunlaşabilir ancak dalından kopma ihtimalide çok yüksektir. Ağacın alt kısmındaki meyveler ise büyük bir doğal afet olmadığı sürece kısa zamanda olgunlaşacaktır. Henüz ham olan emtialar, dövizler ve hisse senetleri size çoğu zaman daha garanti bir kazanç kapısıdır.

Sağlıcakla kalın…

-Ahmet Kurnaz

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.