“Milli ekonominin temeli tarımdır.”

Mustafa Kemal Atatürk

 

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

Mithat Cemal Kuntay, On Beş Yılı Karşılarken

Yazıma bu dizelerle başlamamın sebebi Türk Milleti için “toprak” kavramının ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktır. Türk Milleti, yüzyıllar boyunca büyük topraklara hükmetmiştir. Toprağın kıymetini, bereketini en çok bilen ve topraklarını en çok seven millettir. Türk Milleti yüzyıllar boyunca hükmettiği toprakları işlemiş, ekmiş, biçmiş, temel ihtiyaçlardan biri olan gıda ihtiyacını karşılamış ve o topraklar için gözünü kırpmadan canını vermiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Türk topraklarının ne kadar bereketli olduğunu, Türk çiftçisinin ne kadar azimli ve çalışkan olduğunu bildiği gibi savaştan yeni çıkmış, yorgun ve gıda ihtiyacını karşılamakta güçlük çeken daha 2 yıllık bir ülkeyi ekonomik olarak ayağa kaldırmaya çalışmaktadır ve bunun yolunun tarımdan geçtiğini bilmektedir.

“Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük ormanın kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek.”

Mustafa Kemal Atatürk

1925 yılında Atatürk ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırma adımlarından birini daha atmıştır. Paşa, ülkedeki tarım uzmanlarını köşküne davet etmiş ve onlara Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti Ankara’da bir çiftlik kurmak istediğini ve bununla alakalı bir çalışma yapmalarını söylemiştir. Uzmanlar, bu kıraç bozkırın ortasında yer alan şehirde nasıl bir alan bulacaklarını bilememektedirler. Ağaç yok, su yok, hiçbir şey yok. Uzmanlar çalışmalarına devam ediyor ve birkaç bölge buluyorlar fakat Mustafa Kemal bugünkü arazinin olduğu yeri işaret ediyor.

“Köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları, verimli, modern, uygulamalı tarım merkezleri kurmak gereklidir.”

Mustafa Kemal Atatürk

Dönemin tarım uzmanları burası için çiftlik kurulması için gerekli vasıflardan hiç birini taşımadığına ve bataklık, çorak, fakir bir yerle karşı karşıyla olduklarını bildiriyorlar. Bunun üzerine Mustafa Kemal Atatürk “İşte istediğiniz yer böyle olmalıdır. Ankara’nın kenarında, hem batak, hem çorak, hem de fena yer. Bunu biz ıslah etmezsek, kim gelip, ıslah edecektir?” cevabını veriyor ve çiftliğin bu arazi üzerine kurulmasını istiyor. Atatürk’ün kendi kaynaklarıyla değerinin üzerinde fiyat ödeyerek aldığı  Etimesgut, Balgat, Çakırlar, Güvercinlik, Macun, Tahar ve Yağmur Baba çiftlikleri de araziye ekleniyor ve 55 bin 538 dekarlık bir ölçeğe ulaşılıyor.

 “Milletimiz çiftçidir.Milletin çiftçilikteki çalışma imkanlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız.”

Mustafa Kemal Atatürk

Çiftliğin kuruluşunun ilk yıllarında getirilen hayvanlar hastalanmış ve ekilen ürünlerden verim alınamamıştır. Fakat Gazi, Ankara’nın bu çorak topraklarının ve bataklık olan arazinin ıslah çalışmalarını devam ettirilmesini isteyerek hem hayvansal ve bitkisel üretimi sağlamak hem de çiftçilere bir örnek oluşturmak istiyordu. Arazi üzerinde yapılan çalışmalarla birlikte bataklık kurutulmuş ve bölge ekime,biçime, ağaçlandırmaya ve hayvansal üretime hazır hale getirilmiştir. Çiftlik, zaman ilerledikçe daha iyi hale gelmekteydi. Yetiştirilen bitkisel ve hayvansal materyallerin çeşitlilikleri artmaktaydı. İki(2) traktörle işlemlerini halleden bu çiftlik kendi bünyesinde 1930 yılında açtığı pulluk fabrikası ile ihtiyacı olan alet ve ekipmanları da üretir hale gelmişti.

“Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün dünya üzerinde olmayacaktık.”

Mustafa Kemal Atatürk

Çiftlikte üretilen süt, süt ürünleri, yumurta, bal, çeşitli meyve ve sebzeler makul fiyatla satılmaya başlandı. İlk adı “Orman Çiftliği” olan bu işletmeye Atatürk’ün “Çiftliklerin yerine göre araziyi ıslah ve tanzim etmek, muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler, hiylesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek, bazı yerlerde ihtikârla fili ve muvaffakiyetli mücadelede bulunmaktır.” misyonunu yüklediği bu çiftlik 1937 yılında Atatürk tarafından hazineye devredilmiştir. 1922 yılında bu çiftlik 1. derecede tarihi ve doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir. 13 Ocak 1938’de işletmenin “Orman Çiftliği” olan adı “Gazi Orman Çiftliği” olarak değiştirildi, 1 Nisan 1950’de ise işletmenin adı “Atatürk Orman Çiftliği” halini aldı.

 “Bende çiftçi olduğumdan biliyorum. Makinesiz tarım olmaz.”

Mustafa Kemal Atatürk

1950’li yıllardan itibaren Atatürk Orman Çiftliği arazileri Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na, çimento fabrikalarına, kömür depolarına, spor tesislerine, konut kooperatiflerine, hal yeri yapımına, üniversitelere, Ankaray depolama tesislerine, Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali’ne, Ordu Evi’ne, turistik yerler tahsis edilerek, satılarak çiftlik arazisi amacının dışında parça parça yok edilmiştir… Şu an halen süt ve süt ürünlerini, meyve suyu, bal üretimine devam etmekte ve sedir ağacı, fesleğen, huş ağacı, ıhlamur, kaktüs, kekik, alev ağacı, ateş çiçeği gibi 131 farklı bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır.

“Türkiyenin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.”

Mustafa Kemal Atatürk

Paşa’nın biz ziraat öğrenimi gören Türk gençlerine miras olarak bıraktığı bu çiftliğin elinde kalan arazilerinin de satılarak veya herhangi bir kuruma tahsis edilerek yok edilmesine göz yumamayız…

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

You may also like