Meritokrasi
Meritokrasi, yönetim gücünün yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne dayandığı, liyakat temelli yönetim biçimidir. İdare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılır. İlk kez İngiliz sosyolog Micheal Young’ın ‘Rise of the Meritocracy’ kitabında gördüğümüz meritokrasi toplumda seçkinlerin, güçlülerin ve yeteneklilerin toplumun başında gelmesini savunur.
Merit sistem, yani liyakat sistemi devletlerin hacim olarak büyümesi ve üstlendiği sorumluluğun artmasıyla birlikte siyasi kayırmacılığın olumsuz etkilerinden arınma amacıyla bir çözüm olarak karşımıza çıkmıştır.
İngiltere merkezli Meritocracy Party bu konuda hakkında beş maddelik bir manifesto yayımlamıştır. Bu maddeler şu şekildedir:
Kayırmacılık yoktur: Ailenizin değil, sizin kim olduğunuz önemlidir.
Yandaşçılık yoktur: Başkalarının sizin için ne yapabildiği değil, sizin ne yapabildiğiniz önemlidir.
Ayrımcılık yoktur: Cinsiyet, ırk, din, yaş, geçmiş önemsizdir. Yetenek her şeydir.
Eşit imkânlar: Herkesle aynı noktadan başlar ve yeteneklerinizin sizi götürdüğü yere gidersiniz.
Tatminkar erdemler: En başarılı insanlar, en yüksek tatmine erişirler.
İlk defa 1883 tarihinde ‘Pendleton Civil Service Reform Act’ in ABD’de siyasal kayırmaya karşı bir sistem olarak uygulanmasıyla başlamıştır, Osmanlı Devleti’ndeki devşirme sistemi de örnek olarak gösterilebilir.
Teknokrasi
Teknokrasi, yönetim gücünün teknik uzmanların yani bilgi, deneyim ve yetenek sahibi olan mühendislerin elinde olduğu, karar verme aşamalarının teknik uzmanlar tarafından denetlendiği yönetim biçimidir. Teknokrasi terimi ilk olarak sorunların bilimsel metod kullanılarak çözülmesi fikriyle ortaya atılmıştır. Teknokrasi’de siyasi kurumların yönetimi, teknokrat denen kişilerden oluşur ve uzmanlar kurulunca yürütülür. Siyasi ve ekonomik süreçler bilime ve rasyonalizme dayandırılır. Howard Scott ve Thorstein Veblen bu konuyu ilk savunan kişiler olarak karşımıza çıkar.
Örnek olarak:
Sovyetler Birliği’nde liderler sık sık teknik anlamda eğitimli kişiler olarak karşımıza çıkar.
Aynı şekilde 1986 yılında komünist parti yönetim kurulunun %89 u mühendistir.
Çin komünist parti liderleri genelde mühendistir. Çin’de 1 milyondan fazla nüfusa sahip kentlerde yapılan araştırmaya göre valilerin ve başkanların %80’inin eğitiminde teknik bir geçmişi var.
Avrupa’daki birkaç hükumet ise halk tarafından seçilmemiş teknik uzmanların öne çıkmasından dolayı teknokratik olarak tanımlanmıştır.
Tunus’ta iste Arap Baharı ile devrilen hükumetin yerine kurulmuş yönetim Teknokratiktir.
Uygulanabilirlik
İki yönetim sistemini de inceledik, peki Türkiye’de uygulanabilir mi ?
Merit sistem Türk halkı incelendiğinde yetersiz kalabilir, çünkü Türk halkı doğuştan lider vasıflı bireylerin çoğunlukta olduğu bir ulustur. Bu da gruplaşmalara yol açabilir ki tarih bu tarz olaylara çok kez şahitlik etmiştir. (Yavuz Sultan Selim ve II. Bayezid, Mete Han ve Teoman, vb)
Teknokratik yönetim sistemi ise milli duygular bakımından yetersiz kalmaktadır. Çok uluslu toplumlarda mantıklı olan bu sistem, kendinden olmayanı lider olarak kabul etmeyen Türk milletinde karmaşalara sebep olabilir. Burada ise bir kavram daha ortaya çıkıyor, Meriteknokrasi.
Üst kurul tarafından kendi yeteneklerini kanıtlamış olan kişilerin liyakat esas alınarak millete hizmet etmek amacıyla görevlendirilmesi.
Peki bu üst kurul kimlerden oluşacak ?
Kendini birçok farklı yönden geliştirmiş olan, lider ruhlu ve farkındalık eşiği yüksek kişiler yönetim kademesine gelip bu sistemi uygulamaya koyabilirler.
Sonuç:
Bu yazdıklarım kavram açısından çok yabancı gelmiş olabilir. Fakat eski Türk Devlet’lerinin yönetim şeklinde Hakanlık dışında pek bir fark yoktur.
Bahsettiğimiz teknokratların kurultaylardaki işinin ehli olan hanlardan farkı var mıdır?
Yeni doğan çocuklara yaptıkları işlere göre isim verilmesi yetenek bazlı bir sistem değildir de nedir?
Bu sistem Türkiye’de gayet uygulanabilir, yapılması gerekenlerin ise at üstünde ok atmaktan farkı yoktur. Geriye dönüp bir ok gibi ileri atılmak!
Doğukan Çakmak
Latest posts by Doğukan Çakmak (see all)
- Puşkin’e Şiir Yazdıran Çeşme - 3 Eylül 2020
- The Life of Çaka Bey - 23 Ağustos 2020
- The Life of Chieftain Temur - 9 Nisan 2020
- Poverty - 27 Ekim 2019
- Breakpoint of a war, Cavalries. - 5 Eylül 2019
You may also like
-
Türkiye’nin Suriye Politikası: Güvenli Bölgeler ve Stratejik Öncelikler
-
TÜRK DİASPORASININ YURT DIŞINDAKİ ÇALIŞMALARI
-
Türkiye ve İsrail Arasındaki Diplomatik İlişkiler: AK Parti Dönemi
-
Türkiye ve İsrail Arasındaki Diplomatik İlişkiler: 1990-2001 Dönemi
-
Türkiye ve İsrail Arasındaki Diplomatik İlişkiler: Soğuk Savaş Dönemi