Bir Teklif

21. yüzyılla el sıkışmamızın adeta zorunlu bir şartı da internetin yaygınlaşması oldu. Önceleri farklı niyetlerin savaşına sahne olan internet kullanımı çok sürmeden tüm bu “niyetleri” aynı anda muhafaza edebilecek bir yapıya büründü. İsteyen buradan alışveriş yapabiliyor, isteyen kendisine bir dünya kuruyor, isteyen kiralık katil tutuyor…

Bugün, Dünya’daki trendlere uygun olarak, başta Google olmak üzere internet bilgiye kolay ulaşımda (kolay bilgiye ulaşım da olur) neredeyse en önemli kurum oldu.

Artık Dünya öküzün boynuzunda olmasa da “bir tıkın” üstünde duruyor, dönüyor. Uzak kalınamayacak bir alan.

İnternetin bilgiye kolay ulaşımdaki önemi bahsi mühim. Çünkü bu “anarşik bir sistemin” ister istemez en düzenli olması gereken yeri. Hakikaten de kendi içinde böyle. Diğer kaynaklara oranla dağınık. Muhtemelen süreç içinde ortak bir noktada buluşulacak.

Bu buluşma vaktine doğru giderken (yani bilgi bir kez daha yön değiştirirken) buna şahit olmak yeterli değil. Mütevazı da olsa yön verebilmeliyiz.

Fakat yön verebilmek, yönünü rahatlıkla tayin edebilmekle mümkün. Bu da bir rota seçmeyi gerekli kıldığı gibi, o rotada seyrüsefer yapmayı da zorunlu tutar.

Türkiye’nin (dolayısıyla birçok yerin) yönünü tayin edenler de buralardan yetişiyorlar. Milliyetçi, İslâmcı, sosyalist…

Bazı aşınmalar olsa da, bazen tercih anlarında en olmaması gereken seçilse de, belirli noktalarda insanları canından bezdirse de fikir hareketleri hâlâ çok etkililer. Bu etkilerini artık kitlelere değil, kadrolara sunuyorlar. Muhatabının değişmiş olması, bir şeyi yok etmez. Sizinle konuşmayan insanlar, tüm insanlıkla bağını koparmış sayılmazlar.

Yeni yetişen “efkârlı” nesiller için İnternet önemli bir başvuru kaynağı. Halen şaşılacak derecede bâkir. Geçmişte her görüşten bazı teşebbüsler olsa da istenen etki sağlanamamış. Muhtemelen telif hakları yüzündendir(!)

Bu girizgâhı şunun için yaptım: kolay kullanımlı, derli toplu ve kurumsal bir internet sitesinden bahsediyorum. Ya da internetin -belirli bir alanda- derli toplu kullanımından. Normalde kısıtlamayı sevmesem de bu sefer özel bir topluluk için: Türk milliyetçileri. “Diğerleri” yol alırken, Türk milliyetçileri. Sağlam bir zemine bastığı anda, Türkiye’de en büyük potansiyele sahip Türk milliyetçileri!

“Diğerleri” yol alıyorlar, dedik. Oluşturdukları kurumsal siteleri var. Meselâ İslâmcılar bu meseleye dergiler üzerinden bakıyorlar. (İslamcı Dergiler Projesi-İDP)
Sosyalistler ise Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) vasıtasıyla tarihleriyle buluşuyor.

İslâmcılar kütüphane arşivleriyle hemhâl olurken, sosyalistler şahsî arşiv ağırlıklı yürüyor.

Milliyetçiler için ise bir müddet Ülkünet çok fayda sağlamıştı. Muhtemelen diğer sayılan sitelerden eskiydi. Merhum Ali Güngör’ün hatıralarını (Benim Kavgam) Ülkünet’te okuduğumu hatırlıyorum. Sonra nedense atıl kaldı.

Aslında esas aktif edileceği gün, bugündür. Milliyetçiliğin fırtına gibi estiği bir günde, ne tarafa eseceğine karar vermemiz bizim elimizde olmalıdır. Yoksa geminin başında olmakla kıçında olmak çok bir şey değiştirmez. Dümeni tutan, gemiyi yüzdürür.

Bu sitede(Misak-ı Zafer) merhum Türkeş’in Pravda ve Cumhuriyet gazetesi röportajları, internet ortamına, ilk defa olarak tam metin hâlinde aktarıldı. Bunlar kitaplarda olan röportajlardır. Fakat bazı kitapların – eğer milliyetçilikle ilgiliyse – birçok kitapların yeni baskı yapmaması bunlara ulaşımı zorlaştırıyor. Kitabın tamamı yayınlansa telif gibi bir problem olabilir ama en azından birkaç sayfası tadımlık paylaşılabilir. Tarihî Vesikalar ismiyle oluşturduğumuz kategoriyi çoğunlukla bu iş için kullanıyoruz. Fakat yetmez.

Türk milliyetçilerinin tamamının ulaşabileceği, dolu dolu bir “kaynak sitesi” oluşturmalıyız.

Neler olmalı? Telifsiz kitaplar burada yer almalı. Meselâ canı isteyenin bastığı Ziya Gök Alp’in, Yusuf Akçura’nın kitapları. Böylece tek tıkla ulaşımın yanısıra burada kaliteli bir baskının siteye dahil edilmesiyle bazı aptalların yaptığı gibi bu değerli şahsiyetlerimiz sansürlenmez ve dilleri iğdiş edilmez.

İkinci bir nokta olarak milliyetçi dergiler burada yer alabilir. Örnekse; Tanrıdağ, Bozkurt, Ötüken… Çoğunluğu kütüphanelerde bulunan, bir kısmı şahsî arşivlerde saklanan eski dergiler biraraya getirilirse aklına geleni ilk sefer düşünmüş gibi caka satan kimileri de rezil olur. İyi de olur.

Kitaplarda yer almayan röportajlar, nadir bulunan fotoğraflar, bazı tanıklık ve hatıralar da burada yer alabilir.

Nadir görülen eserleri siteye kazandıranların ismi de belirtilir. Böylece katkı sağlayanlar ufak da olsa “milliyetçiliğin tarihinde” kendisine bir yer edinmiş olur.

Böylesi bir site tarih şuuru hususunda yaşanan problemleri aşmamıza yardımcı olacak, öğrenmek isteyenler için gerçekleri kaynağından okuma fırsatı sağlayacaktır.

Bu iş çokça yazışma, geniş bir ağ ve uzun bir mesai haricinde bir şey gerektirmiyor. Tabii bunu gerçekleştirecek her kesimden milliyetçi bir kadro için geçerli yazdıklarım.

Çoğunluğu genç arkadaşlardan oluşan bir kısım milliyetçi hâlen benzer işlerle “amatörce” uğraşıyor. Evet, amatör ruh iyidir. Fakat bazen profesyonel olmak gerekir. Bunun yolu da iyi çalışacak, farklı yerlerden gelecek insanlardan oluşan bir kadroyla mümkündür.

Bu yazıyı bir çağrı olarak kaleme aldım. Türk milliyetçilerine, Türkçülere bir çağrı. Geçmişimizi tek elde toplama vakti gelmedi mi? Bizim baktığımız, bize göre, bizim için geçmişi değil. Hakiki geçmişi. Kanıtları, belgeleri, yazılarıyla…

Çin virüsü günlerinde birçok kurumun arşivlerini kamuya açması bana bunu düşündürdü. Fikir bana ait olmakla beraber yüzde yüz özgün olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa bile, bunu tartışmaya açmak istiyorum. Tartışalım ki, bu teklif veya çağrı, uygulanabilir bir vasata kavuşsun.

Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok kurumu, bu ülkenin feyizli topraklarında vücut bulan birçok fikir akımı, memleketin geçmişinde ve bugününde etkili birçok mühim şahsiyetin yaptığını Türk milliyetçileri de yapmalıdır. Üstelik sayılan kişi, fikir ve kurumlar cumhuriyet sayesinde, cumhuriyetimiz de Türk milliyetçisi bir kadro eliyle meydana gelmişken, bu iş yapılamaz mı?

Elle tutulur şeyleri tartışmamızın vakti gelmedi mi?

Gelen cevaplara göre (gelirse) devam edeceğim…

 

 

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Semih Ayna

1996'da doğdu.

Latest posts by Semih Ayna (see all)