Muhammet Cihat Dizdaroğlu
RUHUMUN LAHİYASI
Dertlerime sızmış kahkahalar Beyhude ümitlerimin anatomisi Yirmili yaşlarımın son fotoğrafı Ne garip değil mi? Papyonda
YALNUK KUŞLARI
Kanatları üzerine kapanan kuşlar gördüm Gökyüzündeki boşluğa tutunan Ürpertici bir hiçlik hissi Güneşsiz gün batımında
ÇIPLAK AYAK
Başlamanın neresi kötüydü En azaplı anda dahi bir şiire başlanmalıydı Kirpiklerin altından sızan kana aldırmadan
YAŞAMAK MUAMMASI
Saat üçü beş geçiyor Kapı kapalı, gözlerim aralık Eylül’ün beşi umudun çocukça sesi Bağırıyor, yırtınıyor
IRMAK’A DÜŞEN MEKTUP
Mesnetsiz hikayeler çalındı kulağıma Olmaz ya sığınmışsın bir bulutun ardına Olmaz diyorum içimden inanmam gözlerini
DİVANE ÇAĞIN SANRISI
Olası bir gerçeklik içinde, Dünya durduğunda sen döndüğünde, Atka’da ya da Tepebaşı’nda bir tramvayda Yazmak