Dün Ve Bugün…
İran’daki son gelişmeleri yakından izleyen birçoğumuzun aklına tiyatro oyuncusu ve yazar olan geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Ferhan Şensoy’un ‘’Şahları da Vururlar’’ isimli tiyatro oyunu geliyor.
Şensoy kendi döneminde ki diğer sanatçılar gibi İran İslam Devrimini sanatına kendi yorumunu da katarak yorumlamış ve izleyicisi ile buluşturmuştur.
İnternet mecralarının birçoğunda gördüğüm bir görüntü beni yazıma bu girişle başlamaya itti. Ferhan Şensoy’un oyunu bir yönüyle Şah için değilse bile Mollalar için gerçek oldu. İranda başlayan eylemler dozunu her geçen gün artırdı halk sokakta ve dahası birçok kamuya açık alanda gördükleri Mollalara fiziki saldırıya başladı.
Bu saldırılar alelade bir fiziki şiddetin ötesinde Mollalara fiziki yapılan ama İran Molla rejime ise sosyolojik mesajı olan bir eylem türüne dönüştü. İnternete servis edilen görüntülerde İran sokaklarında gezen Mollaların sarıkları eylemlere destek veren kişiler tarafından düşürülüyor..
Yani İran halkı şunu diyor; Mollaları da vururlar.
Hepimiz çok iyi biliyoruz, ibret alınırsa tarih asla tekerrür etmez. İran İslam Devrimine bu düşünceyle bakıldığında görüyoruz ki; ne kırk dört yıl önce baskıcı ve kendinden başka hiçbir görüşe yaşam hakkı tanımayan ve bugün ki rejime adeta ikizi kadar benzeyen bir yönetimi deviren Mollalar ne de tek amaçları Şah’ı devirmek olan liberal ve komünistler yaptıklarının farkına varabilmiş değiller.
Mollalar; yaklaşık yarım asır önce kendileri neyden şikâyet ediyorlar ise bugün ve hatta uzunca bir zamandır bunu yapar duruma geldiler. Şah’lık döneminde gördükleri baskıyı adeta büyük bir ustalıkla uyguluyorlar.
Üstelik birkaç on yıl çok şey unutturmuş Mollalara. Şeyhleri İran İslam Devrimini yapmadan önce Irak, Türkiye ve Fransa gibi birkaç ülkeye sürgün edilmiş olsa da bu ülkelerin her birinde uluslar arası bağlantılar kurarak İran’daki bağlantılarını güçlendirmişti. Fakat bugün ve günümüze yakın birkaç on yıla bakıldığında İran rejimi tamamen içine kapanmış durumda. Öte yandan Şah döneminden daha vahim hatalar içerisinde. Bir örnek vermek gerekirse; Şah kendi döneminde destekçisi olan Batı’ya her zaman tutunduğu halde devrilmiş iken İran rejimi Şah’ın bu dostuna ve seni destekleyene sahip çık politikasını bile yapamamakta. Rejim karşısına Sünni din gruplarını, sayıları kırk milyonu bulan Türk’leri almış durumda iken şimdi bir de kendi zemininin büyük bir çoğunluğunu oluşturan dini ve etnik grupları da karşısına almaya başladı.
Bu durumu basit bir strateji hatası veya güç zehirlenmesi diyerek değerlendirmek birçok gerçeği görmezden gelmek olur. Rejim bu yanlışları bile isteye de yapmadığına göre neden yaptığı ile alakalı tek doğru ve akılcı seçenek kalıyor geriye; yarım asır önce büyük bir inanç ve ideal ile getirdikleri rejim başından beri zorlama idi, altı boş temeli çürüktü ve dışarıdan oksijen verilecek ancak bu kadar yaşatılabildi.
Gelelim yazımızın ikinci büyük başrolüne; Liberaller, Komünistler, Akademisyenler ve Diğer muhalefet grupları. Şah rejiminin devrilmesinde çok büyük etkileri olan fakat hiçbir maddi sonuç elde edemeyen bu grupları bugün geldiğimiz noktada adeta Muhammed Rıza Pehlevi’yi arar durumdalar. Geçen elli yıla yakın süre bu muhalif gruplara çok büyük acı tecrübeler kazandırmış olsa da maalesef yine kendileri açısından büyük hatalar yapıyorlar.
Sürecin tamamı iyi okunursa görülecektir ki 1979 yılında Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin devrilmesine giden olaylarda Şah’ın yaptığı yanlışların etkisi ne kadar ise muhalif kadroların Şah rejimine karşı yaptıkları yıpratıcı ve yıkıcı eylem ve muhalefetinde etkisi en az onun kadar etkili ve büyüktür.
Humeyni’ye inanmalarının bedelini önce özgürlükleri sonra varoluşları ile ödeyen bu gruplar günümüzde denklemi değiştirecek kadar güçlü ve aksiyoner durumda değiller. Kaçırılan balık büyük olur meselesi gibi Şah’ı devirirken yaptıkları matematik hesabının sonucunu çok pahalı ödediler. Devrilen monarşinin yerine kendilerinin geçeceğini zanneden özellikle liberal ve komünist kadrolar kendilerini bir anda ya hapishanede ya da kurşuna dizilirken buldular. Devrim tam da adı gibi bu grupların üzerinden bir dev gibi hepsini ezerek geçti ve günümüz İran’ına gelen süreçte etkilerini azalttı.
Bugün ise bu muhalif çevrelerin taktiksel yanlışları ise yine kendilerini bir cephe gibi görmemeleri, sürecin içerisinde kendi başlarına yol almak yerine yine gerek ideolojik gerekse sosyolojik olarak kendilerinden olmayanlarla yol yürümeye çalışmalarıdır.
Tam da bu sebeple görüyoruz ki Şah’ı deviren kadrolardan en büyük iki tanesi olan Mollalar ve Muhalif gruplardan ikisi de yaşadıklarından ve yaşattıklarından hiçbir ders almış değillerdir.
Şahin Altıntaş
Latest posts by Şahin Altıntaş (see all)
- MOLLALARI DA VURURLAR - 20 Kasım 2022
- Güney Azerbaycan Türk’ü Şair Yazar Mehdi Dehkan ile Röportaj - 17 Mayıs 2022
- MiM İçin Dört Mevsim - 16 Şubat 2022
- FÜHRER’İN AKIL HOCASI - 26 Ocak 2022
- GELİŞEN SAĞLIK TEKNOLOJİLERİ VE YAPAY ZEKÂ - 14 Kasım 2021