1940 yılında; Hitler Fransa ve Belçika’yı ezmiş, Sovyetlerle Saldirmazlık Paktı imzalayarak gözünü tek bir yere dikmişti: İngiltere.
Hükûmete Neville Chamberlain Başbakanlık ediyordu. Kendisi ve kabinesinin birçok üyesi savaşın bu raddeye geleceğini öngörememişti. Hatta savaşın çıkacağını dahi düşünmemişlerdi. Bu öngörüsüzlük onları Hitler karşısında çaresiz ve ezik hissettiriyordu. Kabinede, kamarada ve İngiltere’nin birçok şehrinde -Alman hava saldırılarının da etkisiyle- teslimiyet konuşuluyordu.
Britanya adasında teslim olmayı kabul etmeyen ve bunu yüksek sesle dile getiren bir kişi vardı: Sir Winston Spencer Churchill.
Başarısız Chamberlain’in istifasının ardından Kral hükûmeti kurma görevini Winston Churchill’e tevdi etti. 10 Mayıs’ta vazifeyi alan Churchill henüz kabinesini bile tamamlamadan, 13 Mayıs 1940 tarihinde Avam Kamarası’nda bir konuşma yaptı. Churchill’in adını tarihe yazdırdığı bu meşhur konuşmasının tam çevirisini aşağıda veriyoruz. (Tespit edebildiğim kadarıyla, bu konuşmanın ilk Türkçe çevirisi aynı zamanda.)
“Bu Cuma ekselansları tarafından yeni hükûmeti kurmakla görevlendirildim. Parlamento ve milletin istek ve iradesi ile daha geniş bir temel üzerine oturtulmuş -muhalefeti de içeren- bir hükûmet yapısı düşünülmüştür.
Kabinenin önemli bir kısmını oluşturdum. 5 üyeli savaş kabinesi millî birliği temsilen, Liberallerin de desteğiyle, kuruldu. Üç parti lideri ülkeye her noktada hizmet etme konusunda uzlaştı. 3 üyeden oluşan savaş odası tanzim edildi.
Ülkemizin içinde bulunduğu olağanüstü durumdan dolayı bu işin bir gün içinde halledilmesi elzemdir. Bazı kilit pozisyonlar dün itibarıyla doldurulmuştur. Bu gece daha kapsamlı listeyi Krala sunacağım. Başbakanlık görevime yarın resmen başlamayı umuyorum. Diğer bakanların atanması biraz daha uzun sürebilir ancak bir dahaki birleşimde idarenin tamamlanmış olacağına inanıyorum.
Meclisimizin bugün kamu yararına toplanması gerektiğine inanıyorum. Meclis Başkanı da benimle aynı fikirde. Bugünkü işlemlerin sonlanmasının ardından Meclisin bir sonraki toplantısı için söz konusu tarih -gerektiğinde erken toplanmak koşuluyla- 21 Mayıs’tır. Bu süre içinde üyelere vazifeleri tebliğ edilecektir. Şimdi Meclisimizi, atılan adımları kayda geçirmeye ve yeni hükûmete güvenoyunu bildirmeye davet ediyorum.
Bu denli karmaşa içinde hükûmeti kurmak ciddi bir iş, fakat unutulmamalıdır ki tarihin en büyük savaşlarından birinin ilk aşamasındayız. Norveç ve Hollanda’da birçok çatışma içinde olduğumuz gibi, Akdeniz’de çıkacak olan bir sıkıntıya karşı da hazır olmalıyız. Bunun yanında, devam eden hava saldırılarına da dikkat etmeli ve kendimizi savunmak için müteyakkız bulunmalıyız. Bu kargaşanın içinde herhangi bir gecikmenin mazur görülmesini umuyorum. Eski ve mevcut tüm görev arkadaşlarımın da zorunluluk olan seremoni prosedüründeki aksaklıkları anlayış ile karşılayacağına inanıyorum. Daha öncede dediğim gibi: “Size acı, kan, ter ve gözyaşından başka bir şey vaat etmiyorum.”
Önümüzde çileli ve zor bir yol var. Önümüzde aylar var. Politikamız ne diye mi soruyorsunuz? Politikamız; havada, karada ve denizde savaşı finanse edebilmek, bunu tüm gücümüz ve kuvvetimizle yapabilmektir. Hedefimiz ne diye sorabilirsiniz. Hedefimizi tek kelime ile cevaplayabilirim: Zafer! Ne olursa olsun Zafer! Duyulsun ki; Britanya İmparatorluğu için başka çare yoktur. Britanya İmparatorluğu’nun varoluş sebebi adına, zaferden başka seçenek yoktur!
Her şeye rağmen görevimi güç ve umutla devralıyorum. Mağlubiyet görmeyeceğimize eminim. Şu anda herkesin desteğini istiyor ve diyorum ki; “Hadi o zaman, birleşmiş gücümüz ile daha da ileri gidelim!””
(Çeviri: Burak Erdoğan)
Churchill bu konuşmadan sonra hummalı bir çalışma başlattı. Önce Alman hava saldırılarına direnme çağrısı yaptı. Kraliyet Hava Kuvvetleri, Alman Luftwaffe’sini havada durdurmayı başardı. Hitler, İngiltere’nin kolay lokma olmadığını anlayınca Ruslara saldırdı. Churchill en az Hitler kadar nefret ettiği Stalin’i ve Sovyetleri müttefik olmaya ikna etti. Peşine Amerikalıların savaşa girişinde de etkin rol oynadı. 2.Dünya Savaşı’na dahil etmek isteyip de başaramadığı tek bir ülke oldu: Türkiye. İsmet Paşa’yı ikna için Adana’ya kadar gelse de İnönü’yü iknada muvaffak olamadı. Böylece Çanakkale Zaferi’nin ardından bir kez daha Türklere takılmış oldu. (Churchill Çanakkale Savaşı sırasında Britanya Bahriye Nazırıydı.)
İkinci Dünya Savaşı 1945’te bitti. 5 yıl önce İngilizlerin çoğunun teslim olmayı düşündüğü Hitler, intihar etti. Zafer Churchill’in olmuştu. Fakat İngilizler öylesine ağır yaralar aldılar ki, çok geçmeden “Büyük Britanya İmparatorluğu” dağıldı. Sir Winston Churchill, Büyük Britanya’yı birarada tutamasa da bağımsız Britanya’yı muhafaza ettiği için İngilizler tarafından halen en büyük liderlerden sayılır.
Churchill, Hitler’in sığınağı Führerbunker’in önünde. Düşmanını yenmiş fakat ayakta duracak hâli yok. Tıpkı Almanya ve Büyük Britanya’nın durumu gibi…
Semih Ayna
Latest posts by Semih Ayna (see all)
- Veda ve Teşekkür - 15 Aralık 2020
- İptal Kültürü-2 - 21 Eylül 2020
- İptal Kültürü - 20 Eylül 2020
- Gözlerimizi Kısarak Baktığımız Vatan: Kırım - 11 Eylül 2020
- Rusya’nın Kırım’ı Son İşgali - 6 Eylül 2020