Mâtürîdî’nin Bilgi Problemi

Özbekistan’da bulunan Semerkant şehrinin Mâtürîd köyünde doğması ile Mâtürîdî ismini alan Ebu Mansur el-Mâtürîdî birçok alanda ismini duyurmuş bir İslam âlimidir. Yaşadığı bölgede; etnik yapının Türk olması, eserlerini Arapça kaleme almasının yanı sıra, cümle dizilimlerinin Türk dil yapısına yakın olmasını gerekçelendirerek, Mâtürîdî’nin Türk olduğu fikri âlimlerin ittifakıyla genel bir kabul barındırır.

Siyasi olarak Şia’nın entelektüel olarak da Mu’tezile’nin tam karşısında duran Mâtürîdî; eserlerinde Sünnilik hareketini sistemleştirmiş, fikirlerini delillendirerek açıklamış, muhalif düşüncelere karşı cevap yazmış ve dönemin inanç ile ilmi problemlerini ele almıştır. Üstünde durduğu en önemli problemlerden birisi de “bilgi problemidir.” Epistemolojinin de üstünde durduğu bilgi probleminin genel sorusu “bilginin kaynağı nedir?” sorusudur. Mâtürîdî, bilgi kaynaklarını; duyular, haberler ve akıl olmak üzere üçe ayırır. Bu kaynakların hiçbirinin bir diğerinin yerini tutamayacağını söyler. Her kaynaktan aldığımız bilgi kendi alanında bilgi vermektedir.

      I.Duyular

Duyuların ruhunun olduğunu söyleyen âlim; kelamcıların; her duyunun ayrı ayrı ruhu olduğunu, uyku halindeyken ruhun insan bedeninden çıktığını, uyanınca da geri geldiği fikrine şöyle bakar:

      “ Bahsedilen ruh duyulara hayat veren ruh değildir.” Tefekkür ettiğimizde ruh hayat ruhu olsaydı sağır olan göremez, kör olan işitemezdi. Mâtürîdî, diğer kelam âlimleri gibi uyku halinde ruhun çıktığını söyler lakin bu ruh duyuların hayatta kalmasını sağlayan hayat ruhu değildir. Bu ruh bedenden ancak ölümle çıkabilir.

  1. Haberler

 Haberin ne olduğu konusu hakkında birçok görüş vardır. Bazı âlimler; içerisinde yalanı ve doğruyu barındırabilen her sözün haber olduğunu söyler. Kelam âlimlerinin bir farklı düşüncesi ise haber kelimesinin manası haber veren olduğu için haber adını aldığıdır.

Mâtürîdî’nin haberler konusunda ki fikri: Haber kaynağı bakımından ikiye ayrılır; birisi vahiy diğeri ise insanlardan kaynaklanan haberlerdir. Vahiy için kendisinde şüphe bulunmayan bilme yolu olarak bahseder ve Tanrı’ya dayanan haberler de yalan bulunmayacağını söyler.

İnsanlardan kaynaklanan haberler ise; “ insanın kendi ismi, soyu da dâhil, çeşitli isimler, çeşitli gıda maddeleri, gidip görmediği başka ülkeler, yeni buluşlar, çeşitli sanat dalları vb.” hakkında bilgi edinmesini sağlayan haberlerdir.

III. Akıl

Bilgi sisteminde büyük önemi olan akıl, Mâtürîdî için genel, dini ve ahlaki bilgide de temel teşkil eder. Daha önce saydığım haberler ve duyular maddelerinin doğruluğuna, güvenirliğine karar vermekte akıl sayesindedir. Akıl, kelamda genel olarak bir alettir, Mâtürîdî bu aleti yalnızca bilgi sisteminde değil aynı zamanda kelam sisteminin her yerinde kullanır. Akıl kelimesi yerine aklın kullanılmasını ifade eden “nazar” sözcüğünü dile getirir.

Burada âlimin dikkatimizi celbeden bir fikri daha var. Âlim, bir insanda aklın bulunmasıyla ilgilenmez, bulunan aklın kullanıp kullanılmaması ile ilgilenir. Kur’an’da da ifade edildiği gibi aklı olup da kullanmayan kişilere akılsız gözü ile bakar. Âlim kendinden sonra gelenleri de etkilemiş olup, onlar da bilgi kaynağı olan akıldan “aklın nazarı” diye hitap etmişlerdir.

Mâtürîdî’nin Akıl-Nazar hususunda ince bir ayrımı vardır. Aklın Nazar’ını bilgi kaynağı olarak tanımlamaktan ziyade bilgiye ulaşmak için aklın kullandığı yol olarak tanımlar. Bunun sebebi ise başka hususlarda Nazar’ı idrak köprüsü olarak kullanmasıdır.

Mâtürîdî es-Semerkandî’nin bilgi problemleri hakkındaki fikirlerinin bununla sınırlı olmadığını belirtmekle birlikte, okuyanların bu konu hakkında yazılan kitapları derin bir dikkat ile okuması gerektiği kanaatindeyim. Zira kendisinin derya ilmini özetlemek pek de mümkün değildir. Bize farklı bakış açıları kazandıran âlim, bilgimizin ve bilgi kaynaklarımızın doğruluğuna vakıf olmak için birçok noktada bizlere yeni ufuklar açmakta ve okuyucularının akıllarında oluşan soruları birebir duymuşçasına muhataba alarak cevap vermektedir.

İlim yolunda ilerleyen İmam Mâtürîdî, İslam’ın yüceliğini anlatmanın ve onunla hemhal olmanın hazzını yaşamıştır. Bu haz asırlar boyu şahlanmış ve günümüze iştirak etmiştir. Dün yaktığı ateş bugün nasıl geleceği aydınlattıysa, o ateş bugün de yanmalı Türk gençlerinin yüreklerine kor kor dağıtılmalıdır.

Tengri Teâla razı olsun.

Merve Özen

 

 

 

 

DEMİR Hilmi, TAN Muzaffer, Ehl-i Sünnetin Reislerinden İmam-ı Mâtürîdî, 2019, Ay Yayıncılık

ÖZCAN Hanifi, Mâtürîdîde Bilgi Problemi, 1993, Marmara Üniversitesi

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Merve Özen

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi. Türk Şair Editör

Latest posts by Merve Özen (see all)