Bazı günler vardır, hiçbir önemi yoktur. Yaşanır ve unutulurlar.
Bazı günler vardır, yaşayan için önemlidirler. Kişinin tarihinde mühim, toplum için önemsizdirler.
Fakat bazı günler vardır ki, tarihe kalacaklarını anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur. Bu tarz günlerden genelde yalnız bir vesika kalır. O vesika bazen döneme adını verir, bazen de dönemin ruhunu anlamak için kritik önemi haizdir.

18 Mayıs 2020 böylesi bir tarihtir. Çalışmaları kamuya açık başarılı bir Türk subayı; teröristlerin, yabancı devletlerin düşman listesine girmiş ve yapılan propaganda sonucu istifa etmek mecburiyetinde bırakılmıştır.

Aşağıda okuyacağınız metin, hayatında şeref, onur, haysiyet, karakter namına bir şey duymamışlar için anlamsız gelebilir.

Çıkarlarını memleket çıkarlarının üzerinde gören, İç Hizmet Kanunu’nun 34. maddesini yaşantısıyla kadük hale getiren, askerlikten çok siyasi ayak oyunlarını bilen kimi “subaylar” için sevinç vesikası bile olabilir.

Hareket kabiliyetine sahip minyatür Ayastefanos Anıtı gibi ortalıkta dolaşan Fetöcü teröristler, aşağılık histerisiyle daima Türk düşmanlığı yapan Yunan devleti gibi kimileri için ise çılgınca tepinerek uğrunda festival düzenleyecekleri bir bayram müjdesi olarak görülebilir.

Fakat gerçek başkadır. Gerçek, bu istifa metninin bir tarihi vesika olduğudur. Bu metni okuyanlar, bu dönemin ruhunu rahatça kavrayabileceklerdir, gelecekte.

Geleceği yarınkilere bırakıp bugüne dönecek olursak, önce metni okumakla işe başlayabiliriz. O zaman buyrun:

“15 Mayıs 2020 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek tasdiki ile gururla icra ettiğim Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevinden Genelkurmay Başkanlığı emrine Kuvvet Komutanımın haberi olmaksızın atandığımı 16 Mayıs 2020 gece saat 03:00’da öğrendim.

MSB’nin atama tebliğ mesajı ile de “ilk mesai günü olan (esasen idari tatil ve sokağa çıkma yasağının olduğu) 18 Mayıs 2020’de Deniz Kuvvetlerinden derhal ayrılışımın ve Genelkurmay Başkanlığına katılışımın yapılması” emredilmiştir. Bilâsebep ve mesnetten yoksun olduğunu düşündüğüm (Fetövari kumpasları çağrıştırırcasına) gerekçelerle emre alınmanın yanı sıra, apar topar ayrılışımın yapılmasının emredilmesi onurumu ziyadesi ile örselemiştir.

Elbette bir asker olarak atama bir emirdir ve emre uymakla mükellefim. Ancak emre alınma ataması ile 32 yıldır büyük bir aşk ve heyecan ile icra ettiğim meslek hayatımda ilk defa asli görevi olmayan bir subay, bir amiral konumu ile karşı karşıya bırakılmış oldum. Esasen herhangi bir göreve atanmış olsaydım görevi bir an dahi tartışmaz ve ifa ederdim. Ama durum öyle değildir. Alenen boşa çıkarılmış, onuru örselenen bir amiral durumuna düşürülmek istenmekteyim. Bunu kabul etmem mümkün değildir. Benim karakterim ve Türklük gururum buna imkân vermez.

13 Yaşımda tertemiz olarak mensubu olmakla her zaman gurur duyduğum asil Türk Milletinin vermiş olduğu üniformamı, 40 yıl boyunca gururla lekesiz ve şaibesiz olarak taşıdım. Bugün geldiğim noktada görev verilmeyen, adeta kumpas kurularak yalan ve iftiralar neticesinde görevden uzaklaştırılmış bir Amiral olarak mesleğimi icra edemeyeceğim açıktır. Bu son derece onur kırıcıdır. Bırakın bir Türk Amiralini hiçbir Türk neferinin bunu sindirebileceğini düşünemiyorum.

Üstelik görevdeki bir Amiral olarak şahsıma itham edilen iftira dolu suçlamalara ve bu hususu dile getiren müfterilere cevap verememek şahsımı, ailemi ve silah arkadaşlarımı da derinden üzmektedir.

Bir deniz subayı olarak yıllarca Mavi Vatan’da en sert fırtınalara karşı mücadele ettim. Bugüne kadar Türk Milletinde Mavi Vatan bilinci ile deniz hak ve menfaatlerimizin farkındalığının oluşturulması, deniz yetki alanlarımızın belirlenmesi konularında gayret gösterdim. Türk Milletinin Türk Deniz Kuvvetlerini tanıması ve onunla gurur duymasını sağlamaya çalıştım.

Görev yaptığım tüm kademelerde gerektiğinde Türk Milletinin hak ve menfaatlerini korumak üzere en üst seviyede verilecek görevlere en üst seviyede ve her an hazır olmaya özen gösterdim. Yetkim dahilinde Türk Milletinin her bir kuruşunun tasarrufunu prensip edindim.

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirmeye çalıştığı hain darbe girişiminden çok önce Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi çerçevesinde başlayan Fethullahçı Terör Örgütü mensuplarına karşı mücadelemi de bugüne dek sürdürdüm. Bu konuda başarılı olduğumu da Allaha çok şükür ki bugün hainlerin yaşadıkları sevinçten daha iyi anlıyorum.

Aynı şekilde yazdığım kitaplar ve ortaya koyduğum hukuki mesnetlere dayalı fikirlerimle Türkiye’nin deniz hak ve menfaatlerini korumaya çalıştım. Bunda da başarılı olduğumu bugün Türkiye düşmanlarının yaşadıkları sevinçten daha iyi anlıyorum.

Necip Türk Milletinin yetiştirdiği Türklük ve bayrak sevdalısı bir Amiral olarak bilgi birikimimin ve ihtisasımın bir mahsulü olarak Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım 1919’da(2019 olacak, sehven 1919 yazılmış. FK) imzalan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının” teorik alt yapısını hazırlamış olmak naçiz şahsım için bir “İstiklal Madalyası” olarak kalacaktır.

Beni yetiştiren komutanlarıma, silah arkadaşlarıma, bahriyelilere ve Yüce Türk Milletine yazmış olduğum kitaplarımı mesleki fikir mirasım olarak bırakıyor ve şahsıma asil Türk Milleti tarafından taşıma onuru verilerek gurur ile giydiğim üniformamı çıkarıyorum.

19 Mayıs 2020 “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”nın kutlandığı o mutlu gün ile sivil hayatıma adım atarak Yüce Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyetine sadakatle bağlı bir sivil olarak ihtiyaç duyulabilecek ve fırsat bulduğum her alanda hizmete devam edeceğimi belirterek istifamın kabulünü arz ederim.”

Doç.Dr. Tüma. Cihat YAYCI
Kurmay Başkanı

Yıllarca şerefiyle yaptığı hizmetler için Tümamiral Cihat YAYCI’ya teşekkür ediyorum. Sivil hayatında da bu çalışmaları sürdüreceğini bildiğim Cihat YAYCI’ya mücadelenin sivil safhasında başarılar diliyorum. Yalnız olmadığını, en azından benim, kendisini desteklediğimi ve yanında durduğumu Türk kamuoyuna bildiriyorum.

Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 101. yıldönümünde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı kutluyorum. Sağlıcakla kalınız.

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Fırat Kazganoğlu

Meçhul bir zamanda doğdu. Muammaya müptela. Türkçü. Yazar.