Bir şeyi yenisiyle değiştirmek ihtiyacı hasıl olduysa evvelen eskisinden vazgeçmek gerekir. Bu yazımızda medreselerden öğretmen yetiştirme uygulamasından vazgeçip modern şartlarda, özel bir program dahilinde yani “Dârülmuallimîn”isimli kurumlar aracılığı ile erkek öğretmen yetiştirme üzerine konuşacağız.
Osmanlı’da öğretmen yetiştirmek için uzun zamanlar geleneksel eğitim veren medreseler önemli bir yere sahipti. Fakat zaman ilerledikçe ortaya koyulması gereken daha çağdaş bir eğitim sistemi tartışılmaya başlandı. Hatta bu tartışmalar Fatih Sultan Mehmet döneminde kadar uzanır. Bu meseleyi biraz açmak gerekirse; Fatih döneminde eğitim faaliyetlerine devam eden medreselerin yanı sıra “Sıbyan Mektepleri” için öğretmen yetiştirme amaçlı özel bir programın uygulandığına şahit oluyoruz. Fakat bu uygulama çok uzun soluklu olmamış ve Tanzimat dönemine kadar yine medreseler aktif rol oynamaya devam etmiştir.
2. Mahmud devrinin sonlarına doğru gelindiğinde rüşdiye mekteplerinin öğretmen ihtiyacını karşılamak amaçlı “Dârülmuallimîn” isminin verildiği bir öğretmen okulu açılması kararlaştırıldı ve böylelikle ilk “Dârülmuallimîn”açılmış oldu. Okul, eğitim süresi üç yıl olarak modern anlamda öğretmen yetiştirmeye başladı. Bu okulun müdürlüğüne ismini “Mecelle” ile hatırladığımız, tarihçi, hukukçu, velhasıl on parmağında on marifet Ahmet Cevdet Paşa getirildi. Tabii Ahmet Cevdet Paşa’nın bu konuda katkısı sadece ilk Dârülmuallimîn’e müdürlük yapması değil. İlk Dârülmuallimîn Nizamnamesi’ni de kendisi hazırlamıştır.
Yıllar ilerledikçe bu okuldan gayet olumlu dönütler alınmaya başlandı ve ilk Dârülmuallimîn’in açılmasından yaklaşık yirmi yıl sonra Sıbyan Mektepleri’nin de öğretmen ihtiyaçlarının karşılanması amaçlı “Dârülmuallimîn-i Sıbyan” isimli iki yıl eğitim verecek olan öğretmen okulunun açılması kararlaştırıldı. Müdürlüğüne de Mehmed Cevdet Efendi getirildi.
Yeni öğretmen yetiştirmenin yanı sıra mevcut öğretmenlere de bu yeni metotları öğretmek gerekiyordu. Bu vesileyle öğretmenlere yeni eğitim metotlarını öğretmek amaçlı“numune mektebi” da açılmış oldu.
Sene 1969 a gelindiğinde eğitim tarihinde devrim nitelikte, milli eğitimin bütün konularına yön veren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nde Dârülmuallimînlere de yer verilmişti. Nizamname geniş kapsamlı bir öğretmen yetiştirme kurumuna parmak basıyordu. Ve nihayetinde mekteplerin çeşitli derecelerine öğretmen yetiştirmek amaçlı İstanbul’da Büyük Dârülmuallimîn’in eklemelerle zamanla kendini geliştirmesi düşünülerek açılması için çalışmalara başlandı.
İlerleyen zamanlarda bu okulların ıslahı, değişimi ve gelişimi sonucunda okulların yatılı hale gelmesi, öğrencilerin burslu okuması, mezuniyet sonrasında mecburi hizmet yükümlülüğü gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Bu okulların açılması neticesinde neredeyse işlevsiz hale gelen medreselerin öğrencileri de bir kenara atılamazdı. O sebepten bu medrese talebeleri sınavsız şekilde Dârülmuallimînlere alınmış ve eğitimlerine devam etmeleri sağlanmıştır.
Bu süre zarfında kadın öğretmen yetiştirme amaçlı da aynı şekilde “Dârülmuallimât” isimli kız öğretmen okulu açıldı fakat bu yazıda esas konumuz Dârülmuallimîn olduğu için Dârülmuallimât konusuna başka bir yazıda açıklık getirebilir.
Mondros mütarekesi neticesinde çoğu ülke sınırları dışında kalan bu kurumlar kendiliğinden kapandı. İlerleyen zamanlarda da öğretmen yetiştirme hususu başka esaslara bağlanmış, farklı usullerle öğretmen yetiştirilmeye devam edilmiştir.
Salih Yozgat
Latest posts by Salih Yozgat (see all)
- Ey Şanlı Ordu - 11 Ekim 2021
- Zulmün Siyaseti Olmaz - 3 Ekim 2021
- Babaların Eğitici Rolü - 20 Haziran 2021
- Vicdani Mütalaa - 1 Mart 2021
- Taraf ve Tarafsızlık - 15 Ocak 2021