Bugün, düşünmemiz gereken şeylerden biriside, dünyada ve ülkemizde git gide azalmakta olan su kaynaklarımızın farkında olup olmamamızdır. Maalesef, nüfusumuzun büyük bir çoğunluğu bunun farkında değil. Olanlarında pek umurunda olmuyor ne yazık ki ama herkesin bildiği ve farkında olduğu şey, suyun yaşam için vazgeçilmez bir kaynak oluşudur. Dünyada ve ülkemizde bulunan suların büyük bir çoğunluğu, kullanılamayan tuzlu okyanus ve deniz sularından oluşmaktadır.
Şekil 1. Dünyada su kaynaklarının dağılımı (Birleşmiş Milletler Su İstatistikleri, 2003)
Yıllarca suyun bitmeyen ve kendini sürekli yenileyebilen bir kaynak olarak tanımladık. Bunun bir kısmının doğru olması ile birlikte hesaba katmadığımız olay şudur: Dünyada mevcut bir tatlı su kaynağı vardır. Bu kaynak kendini hidrolojik döngü ile sürekli yeniler ama dünya ve ülkemiz nüfusu sürekli artmaktadır. Sonuç olarak ortada duran su kaynağını paylaşacak kişi sayısı artmakta, kişi başına düşen su miktarı azalmaktadır. Bununla birlikte temiz olan su kaynaklarımızı hızla kirletmekteyiz. Nüfus artışı ile birlikte artan tüketim daha fazla tarımsal ürün üretmemizi gerektirirken bakıyoruz ki üretimimiz yetersiz kalıyor. Bunun yanında tarımsal üretimde sulama geleneğimizin olmaması ve çiftçimizin yanlış sulama bilgisi, ne kadar çok su o kadar çok verim anlayışı ile tarım yapmalarından kaynaklıdır. Sadece tarımda değil, günlük yaşantımızda da suyu bilinçsiz tüketiyoruz. Bu algıyı kırıp, elimizde kısıtlı bulunan temiz su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmak zorundayız.
Şekil 2. Küresel olarak fiziksel ve ekonomik su kıtlığı haritası (WWAP, 2012)
Türkiye ılıman ve yarı-kurak bir iklim kuşağındadır. Türkiye’de genellikle yıllık ortalama yağış miktarı 574 mm olup, dünya ortalamasının (800 mm) altındadır. Bu miktar, yılda ortalama 450 milyar m^3 suya tekabül etmektedir. Bu suyun 257 milyar m^3’ü toprak ve su yüzeyi ile bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla atmosfere geri dönmekte, 52 milyar m^3’lük kısmı yeraltı suyunu beslemekte, 141 milyar m^3’lük kısmı ise akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 52 milyar m^3’lük suyun 28 milyar m^3’ü pınarlar vasıtasıyla yerüstü suyuna tekrar katılmaktadır. Ayrıca komşu ülkelerden gelen yılda ortalama 7 milyar m^3 su bulunmaktadır. Böylece Türkiye’nin brüt yerüstü suyu potansiyeli 176 milyar m^3 olmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 24 milyar m^3 de dikkate alındığında, toplam yenilenebilir su potansiyeli brüt 200 milyar m^3 olarak hesaplanmıştır. Ancak günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli yurt içindeki akarsulardan 95 milyar m^3, komşu ülkelerden gelen akarsulardan 3 milyar m^3 olmak üzere, yılda ortalama toplam 98 milyar m^3’tür. 14 milyar m^3 olarak belirlenen yeraltı suyu potansiyeli ile birlikte Türkiye’nin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m^3‘dür. Türkiye 2023 yılına kadar toplam kullanılabilir su potansiyelinin (112 milyar m^3) tamamını kullanmayı hedeflemektedir. Bu suyun 40 milyar m^3’ü (%74) tarımsal sulama, 7 milyar m^3’ü (%13) içme-kullanma, 7 milyar m^3’ü sanayi suyu ihtiyacının karşılanmasında kullanılmaktadır.
Son yıllarda, tarım sektöründe modern sulama sistemlerine geçiş hızlandırılmış ve sulama verimliliğinin arttırılması için önemli çalışmalar yapılmıştır. Buna rağmen, Türkiye sulama randımanı (tarlaya verilen suyun bitki tarafından kullanımı) çok düşüktür (%51). Basınçlı sulama (yağmurlama ve damla) sitemlerinin sulama randımanı çok daha yüksektir (yaklaşık %80-90). Sulamada en fazla su kaybı, ülkemizde yaygın olarak uygulanan yüzey sulama yönteminde oluşmaktadır (%35-60), en az su kaybı ise damla sulamada oluşmaktadır (%5-20).
Şekil 3. Türkiye su tüketimi (DSİ 2017)
Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı ne kadardır? Türkiye’nin artmakta olan nüfusunun su kaynakları üzerinde iki farklı etkisi olmaktadır: nüfus artışı ile birlikte gıda talebinin ve dolayısıyla suya olan talebin artması; bu sebeple, kişi başına düşen su miktarında azalma olmasıdır. DSİ 2017 istatistiklerine göre yıllık kişi başına düşen su miktarı yaklaşık 1.400 m^3 civarındadır. 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyon olacağı düşünüldüğünde kişi başı yıllık su miktarı 1.120 m^3 civarına düşecektir. Günümüzde belediyelerin evsel kullanım için kişi başı günlük su çekimi TÜİK 2018 verilerine göre yaklaşık 224 m^3’tür. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bu oran ortalama 150 m^3 kişi/gün/litre civarındadır ve alınan önlemler ile daha da azalmaktadır.
Su kıtlığı veya stres durumunu tanımlamak için kullanılan Falkenmark indeksine göre su kıtlık/stres durumu, ülke veya bölgede kişi başına düşen su miktarına göre aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır (Falkenmark and Lindh, 1976):
· 1.700 m^3’ten fazla olması durumunda su sorunu olmayan,
· 1.700-1.000 m^3 arasında su sıkıntısı olan,
· 1.000-500 m^3 arasında su kıtlığı olan,
· 500 m^3 ’ten az olması durumunda ise mutlak su kıtlığı olan.
Bu sınıflandırmaya göre, Türkiye günümüzde su sıkıntısı olan bir ülke konumundadır ve yakın gelecekte su kıtlığı olan bir ülke statüsünde olma riski çok yüksektir!
Sözde değil, özde milli olmalıyız!
Bugünü değil yarını da kurtarmak için ihtar ediyoruz!
Zafere Doğru
Latest posts by Zafere Doğru (see all)
- Kadınlar Seçme ve Seçilme Hakkını Nasıl Kazandı? (Afet İnan) - 24 Şubat 2021
- Ağız Sütü veya Kolostrum - 10 Şubat 2021
- Bir Sosyalistin Gözünden Tiflis’te Ermenilerin Mezalimi - 29 Ocak 2021
- 2021 Yılında Misak-ı Zafer - 1 Ocak 2021
- “Türklerin Babası” (Soyadı Kanunu) - 17 Aralık 2020