…
‘’Yunanistan, Doğu Akdeniz’de suni gündem yaratarak Türkiye’yi ve dünyayı oyalarken Ege Denizi’nde 19. Adamızı işgale hazırlanıyor. 2 – 4 Temmuz 2019 tarihleri arasında Türk basını ve yabancı basında çıkan haberlerde, Küçük Çuha Adası’na yerleşeceklere ev ve arsa ile birlikte aylık 500 Avro maaş verileceği belirtildi.’’
‘’Küçük Çuha Adası’nın kuzeyine ve orta kısımlarına konut inşa eden Yunanistan adayı turizme açmış. Türkiye’ye ait Küçük Çuha Adası’nda 40 kişi yaşıyor. Yunanistan, Küçük Çuha Adası’na belediye başkanı da atamış. Küçük Çuha Adası’nın sözde Belediye Başkanı Andreas Çarçalakis Yunan vatandaşı ve mazbatası yok. Çarçalakis, basına yaptığı açıklamada, geçtiğimiz günlerde üç ailenin çocukları ile birlikte gelerek adaya yerleştiğini belirtti.’’
‘’30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması’nın 4. Maddesi ile Girit Adası, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ’a verilmiştir. Küçük Çuha ve Gavdos Adası dahil toplam 14 ada ile adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalmıştır. Bu durum 1923 Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesi ile teyit edilmiştir. Lozan’dan sonraki süreçte Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Girit Adası üzerindeki haklarından fiilen feragat etmiş ve anılan ülkelerin payları aslına rücu ederek Türk toprağı olmuştur. Mevcut durum itibarıyla, Girit Adası’nın dörtte üçü ile adanın etrafında bulunan Küçük Çuha ve Gavdos Adası dahil toplam 14 ada ile adacık ve kayalıklar Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir.’’
Ümit YALIM / 1 Ağustos 2019 , TÜRKSAM
Yunanistan’ın evvel zamandan beri adalar konusunda devamlı kışkırtma politikası uygulayarak toprak ihlali yaptığını biliyoruz. Yukarıda vermiş olduğum alıntı TÜRKİYE ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE STRATEJİK ANALİZLER MERKEZİ kaynaklı olup, Yunanistan’ın tabiri yerinde ise nasıl şımarık çocuk rolünde hareket ettiğini çok iyi yansıtıyor. Adeta sokak çetesi gibi davranarak devamlı antlaşmaları ihlal ediyor ve her seferinde Türk Milletinin sabrını adeta zorluyor. Peki bu şımarık çocuğun! yaptığı ihlallere bir bakalım.
Bildiğimiz üzere 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması da dahil olmak üzere birtakım uluslararası antlaşmalarla bu ‘’ Ege Adaları’’ silahsızlandırılmıştır. Lozan ve Paris antlaşmasının halen yürürlükte olduğunu bilen Yunanistan bu adaları 1960’lardan beri silahlandırmaktadır.
Şu anda, hem Türkiye hem de Yunanistan karasularının Ege Denizi’nde ki genişliği 6 deniz milidir. Coğrafi konuma baktığımız zaman hem yan yana hem karşı karşıya bir sınır mevcuttur. Bu sınırları devamlı yok sayarak zaman zaman askeri ve sivil Yunan vatandaşı ihlallerini gerçekleştiriyor.
‘’Uluslararası hukuka göre, bir ülkenin karasuları genişliği aynı zamanda o ülkenin ulusal hava sahasının genişliğini de belirler.’’
Karasularında bu ihlalleri yapan Yunanistan, ulusal hava sahasında da tam olarak kendine yakışan bir biçimde ihlallerini sürdürüyor. Yunanistan’ın 10 deniz mili genişliğinde ulusal hava sahası iddiası yeni olmamakla beraber 1931 yılında karasularının genişliği 3 mil olmasına karşın, ulusal hava sahasını 10 mil diye ısrarlarını sürdürmüştür ve istismar etmiştir. Bugün 6 deniz mili olmasına karşın, ulusal hava sahası genişliğinin 10 deniz mili olduğuna yönelik hala bir hayalleri mevcuttur.
Arama kurtarma konusunda da Yunanistan meseleyi kendilerine ulusal bir tehdit olarak algılamaktadır. Ülke meselesi olarak Televizyonlarda veya sosyal medyada sürekli konu ile alakalı, Yunan arama kurtarma botlarının Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına geçmeye çalışarak Türkiye Sahil Güvenlik Komutanlığı Arama Kurtarma Timleri ile karşılaşmaktadır. Bölgedeki timlerimiz her seferinde şımarık çocuğa! dersini verip evine yollamaktadır.
Türkiye’nin itirazlarına rağmen uluslararası hukuk çerçevesinde Yunanistan ihlallerine ısrarla devam etmesi ve bu konuda bir çok ülkenin de bu ihlallere sessiz kalması şaşırtıcı!
Yunanistan’ın bu tutumu Türk basını tarafından zaman zaman gündeme gelmektedir. Bu yazımın sebebi ise bu sefer Yunan medyasında gündeme gelen bir haberdir.
Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın yazdığı ‘’Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla’’ kitabı 09.04.2020 tarihinde yayınlanmaya başlanmıştır. Bu kitabın içerisinde ege sorunlarını detaylı bir şekilde inceleyen sayın Yaycı, Yunan basınında kitabıyla gündeme gelmiştir.
Tümamiral Cihat YAYCI ‘’Yunanistan antlaşmaları bozdu, 23 adanın devir şartı ortadan kalktı.’’ diyerek Ege Sorunu haline gelmiş adaların Türk askeri olarak hakkını bir kez daha duyurmuştur. Kurala rağmen 1960 yılından itibaren düzenli olarak silahlandırılan adaları da isimlerini belirtmiştir.
Silahlı adalar: 1- Taşoz 2- Bozbaba 3- İpsara 4- Semadirek 5- Limni 6- Midilli 7- Sakız 8- Ahikerya 9- Sisam 10- İstanbulya 11- Rodos 12- Herke 13- Kerpe 14- Çoban 15- İleki 16- İncirli 17- Kelemz 18- İleryöz 19- Batnoz 20- Lipso 21- Sömbek
Peki Türkiye bu konuda ne yapmalıdır?
Tabi ki meselenin muhatapları olan uluslararası hukuk uzmanları acilen gerekli çalışmalarını yürüterek hükümet ve gerekli mercilerle bir an önce bu konu üzerinde çalışmaları başlatmalıdır. Konunun her daim sahada karşı karşıya gelen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli mensupları dinlenilmeli ve gerekli bilgiler alınmalıdır. Türk kamuoyuna gerekli açıklamalar yapıp bu konuda ülke içerisinde birlik ve beraberlik sağlanmalıdır. Türk milletinin Şanlı tarihinde hiçbir zaman boyun eğmek olmamıştır. Dahili ve harici bedbahtları tarihin karanlık topraklarına gömmüştür. Hiçbir zaman barbarlıktan ve sömürgecilikten yana olmayan Türk Devleti, sınırlarında olan taciz ve ihlallere karşı gereken cevabı en net ve güçlü bir şekilde vermelidir. Bir karış toprağını vermek istemeyip tüm varlığıyla, şahsını ve ailesini vatanı için göz kırpmadan adayan bir milletin yeri ve zamanı geldiğinde şımarık bir çocuğa! da nasıl cevap vermesi gerektiğini göstermelidir. Biz Türk Milliyetçileri olarak hükümetin ve askerin ülke menfaatini gözeterek aldığı kararların yanındayız. Buna karşılık ülke sınırında ve içerisinde terör gibi (sadece bir örgüt değil terör devletleri de dahil olmak üzere ) kim yanında yer alırsa onun karşısında olduğumuz gibi kim karşısında yer alırsa onunda yanında olduğumuzu belirtmek isterim. Ege Adalar hususunda birçok konunun uzmanı görüşünü belirtmiştir. Devletimiz gerekli temasları kurduğundan da şüphemiz yoktur. Lakin bu yoğun gündem arasında bu gibi önemli ülkemizin ulusal meseleleri üstün körü geçirilmemeli ve gerekli ilgiyi göstermeliyiz. Bu yazımda ki amacım siz değerli okurlara Ege Adaları konusunda farkındalık oluşturup bu yazıyı görmeniz ile konuya gerekli ilgiyi gösterebileceğiniz olmasıdır. Bu konu hakkında uluslararası ilişkiler ve konuya uzman kişiler tarafından da birçok yazı ve makale yazılmıştır. Bu yazılara göz atıp konunun detayını tam teşekküllü bir şekilde öğrenmek Türk Milleti’nin asli görevi olduğunu düşünüyorum. Ve buraya konu ile alakalı detaylarını inceleyebileceğiniz kitap ve site önerisi bırakacağım. Avrupa’nın şımarık çocuğu! 9 Eylül 1922’de tüm bedenlerinin ıslanması ile kafayı üşütmüşlerdir. Günümüzde hala hastalıklarını yenememişlerdir. Nasıl o zaman İzmir’in dağların da Mustafa Kemal ile çiçekler açtıysa, bu millet özünü hatırladığı an da tüm adalarda çiçek açtırmasını size hatırlatır diyorum.
Zaferle Kalın…
Bkz.
Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla– Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Dr. Cihat YAYCI
https://www.diplomatikstrateji.com/
http://www.mfa.gov.tr/baslica-ege-denizi-sorunlari.tr.mfa
MZHSD
Hasan Süha DOĞAN
Hasan Süha Doğan
Latest posts by Hasan Süha Doğan (see all)
- Arıyorum Şiiri - 14 Mayıs 2020
- Ege’de Şımarık Bir Çocuk! - 21 Nisan 2020
- Salgın Geçer, Bozuk Psikoloji Miras Kalır! - 31 Mart 2020
- Vatan Yalnız Vatan - 24 Mart 2020
- Dünya Mutfakları! - 2 Şubat 2020