TÜŞ YORGUÇI

Rüya ve rüya yorumları neredeyse tüm insanların düşünce tarihinde yer tutar. İnsanların rüya yorumlaması da kültürleriyle de etkilenerek coğrafi farklılıklar göstermiştir. Türkler de atalarından duyduğu gibi rüyaları yorumlamış ve bugüne kadar farklı etkileşimlerin olumlu olumsuz yanlarıyla günümüze kadar gelmiştir.  Bu anlatı kendi kültürümüzün kökünden de beslenmiştir. Ögel’in aktardığına göre Turfan’da bulunan bir el yazması Türklerin ilk düş yorumu kitabı olduğu, Çin tesiri hissedildiğiydi. Hüseyin Namık Orhun’un da bunu “Irk Bitig” olarak aktardığını söyler.

Rüyalar Türk destanları üzerinde de tesirini göstermiştir. Bu hem destanı zenginleştirmiş hem de sanatsal yönünü artırmıştır. Genel itibariyle Türk destanındaki rüyalarda gelecekten haber verme, savaş, doğum gibi olayların aktarımı sağlanmaktadır. Kahramanı yönlendirmesi ve ona gelen emri rüyada alması önemlidir. İslamiyet sonrası etki olan rüyayla birlikte gayrimüslimlerin Müslüman olması da destanlar ile rüya ilişkisine örnektir. İslamiyet’ten önceki rüyalar Türk kültürü açısından önemli olan kurt, ağaç, yıldız, ok gibi simgelerin temeline dayanmıştır. İslamiyet sonrası rüyalarda Hz. Peygamber, Pirler, Kırklar gibi figürler ortaya çıkmıştır.

Oğuz Kağan Destanında Uluğ Türk tarafından görülen rüyada Altın yay ve üç gümüş ok sembolizmine rastlanmaktadır. Uluğ Türk’ün oklar kuzeye doğru giderken yay gün batısına doğru gitmişti. Oğuz Kağan da bu rüyaya itimat ederek Gün, Ay ve Yıldız’ı gün batısına; Gök, Dağ ve Deniz’i kuzeye göndermiştir. Gün, Ay ve Yıldız gittikleri yerde altın bir yay, Gök, Dağ ve Deniz de gittikleri yerde üç gümüş ok bulmuşlardı.

Dede Korkut’tan aktarılan bir rüya da şöyledir:

“ Bayındır Han’ın güveyisi, Ulaş oğlu Salur Kazan, kara kaygulu vakıa gördü. Sermürdi ördü durdu (uykudan sıçrayıp ayağa kalktı), aydur: “Yumruğumda talbınan şahin benim kuşumu ölür gördüm! Gökten yıldırım, ağ-ban evim üzerine şakır gördüm! Kuduz kurtlar evimi dalar gördüm! Uzanuban gözümü örter gördüm! Bileğimden on parmağımı kanda gördüm! Nece ki bu düşü gördüm, şundan beri aklım ussum dere bilmen! Hanım kardaş, menim bu düşümü yorgıl, manğa!” dedi.”

Rüyada okuduğumuz üzere, şahin, yıldırım, kuduz kurtlar, kara deve, kara saçın uzaması, saçın gözleri örtmesi, kan içinde görünen bilekte on parmak figürleri Türk mitolojisinin ünlü uğursuz sembollerindendir.  İl Kağan’ın otağının tepesine yıldırımın düşmesi kağanlığının sona ereceğine delalet edilmiştir.

Türklerde rüyalar belirli kişilere yorumlattırılır. Günümüzde rüyalar için “haber” gözüyle bakılır ve kötü rüyaların da gerçekleşeceğine inanılmasından kaynaklı genellikle “iyi ve halis” yorumlayacak kişilere anlatılması gerektiği söylenir. Fal bakma, rüya yorumlama, tedaviler, atalar kültüne bağlı iyileştirme bizim kültürümüzde el verme usulüyle nesillere aktarılır. Türklerin ataerkil sürecinden önce ortaya çıktığını da anaerkil izlerinden anlayabiliriz; çünkü yalnız babadan oğula geçmez, anadan kıza ya da oğluna da geçerdi. El verme ritüelinin ocak kültü ile başladığı bilinmektedir. Ocak Türk kültüründe kutsaldır ve ateş ile atalar kültüyle bağlantılıdır. Kamların ateşle ritüel yapmaları, ateşe okunan dini melodiler (ilahiler), “atamızın yaktığı ocak” ifadesi önemlidir.  Ocağın devamlılığı için de böyle bir el verme ritüeli kimi zaman söylevle kimi zaman törenle yapıldığı bilinmektedir. Günümüzde de rüya yorumlayan kişinin büyüğünden el alarak bunu yorumladığı söylenir.

Oğuzlarda uyku gaflet çağıdır ve Oğuz’un başına ne gelirse uykudan gelir. Fakat bu rüya motifi de Türk mitolojisinin motifi olmuş günümüze kadar kültürümüzdeki olumlu olumsuz yönleriyle ilerlemiştir. Kutadgu Bilig’te rüyanın gelecekten haber verme inanışına karşı durur; çünkü İslam anlayışında geleceği “yalnızda yaratıcının bilmesi”  hususu vardır. Fakat rüyayı nasıl yorumlarsan o çıkar olarak daha ılımlı bir tavır sergilemiştir. Yazının başlarında da bahsettiğim rüyayı iyi yormak anlayışı da Kutadgu Bilig’ten gelmektedir. “Rüya yorumcusu (tüş yorguçı), düşü iyi yorarsa; rüya hep iyi gelir, (insan da) sevinir.”

Manas Han’ın öldükten sonra birgün dirildiği ve bundan haberi olmayan hatunun gece gördüğü rüyada parlak bir ay çıktığını anlatır. Sonra bir güneş çıktığı ve kavak ağacının büyüyerek göğe yükseldiğini söyler.  Örneğin günümüzde rüyada at görmek muradına ermek olarak yorumlanır. İslamiyet öncesi Türklerde yürüyemeyen at ya da kuyruğu kesik at kötü bir rüya olarak yorumlanmaktadır.

Geçmişten günümüze kısaca incelediğimiz rüya hususunda görüyoruz ki Türk kültürünün, yaşayış tarzına göre şekillenmiş rüyalar destanları da süslemiş ve günümüze de benzer mantıkta gelmiştir. Her soyun kültürüne göre yorumlanabilen rüyaların Türk kültüründeki tesiri birbiri içindeki döngüsüdür. Rüya hakkında yazılan bu yazı el vermek hususundan Umay Ana’nın eline kadar değinebilir.  Türklerin ana unsurları özünün bir yerinde gizli. Bu unutulmuş değil tam manasıyla da yaşatılıyor değil. Her kültür farklı olanla etkileşime girerek ilerlemiştir. Bu ilerleyişin kendi çabamızla hızlanıp görünür hale gelmesi Türklük için temir kazuktur.

 

Kaynakça:

AYDOĞAN Hatice Aycan, Türk Halk İnanış ve Uygulamalarında El Vermek, İÜ Doktora Tezi 2019

BAYAT Fuzuli, “Türk Mitolojik Sistemi 2” Ötüken Neşriyat,2018

BORATAV Pertev Naili, “Türk Mitolojisi Oğuzların-Anadolu, Azerbaycan ve Türkmenistan Türklerinin Mitolojisi”, BilgeSu Yayıncılık, 2016

ÇORUHLU Yaşar, “Eski Türklerde Ölüm”, Cogito, 2004

ESİN Emel “Türklerde Maddi Kültür Oluşumu” İstanbul,2006 s.136- s.15

GÜLTEPE Necati, “Türk Mitolojisi”, Kapı Yayınları, 2017

İÇLİ Ahmet, Türk Kültüründe Ocak Anlayışı ve Ergani Deringöze Köyü’ndeki Bir Ocaklı Aile, Karadeniz Dergisi, Sayı:18

ÖGEL Bahaeddin, “Türk Mitoloji II. Cilt” TTK,2014

ÖGEL Bahaeddin, “Türk Mitolojisi”, TTK Basımevi, 1971

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Senem Karabulut

Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık bölümünü 2018'de tamamladı. Aktif olarak İç mimarlık mesleğini icra etmektedir. Türk mitolojisi ve Türk mimarlığı üzerine araştırır, okur ve yazar. Erlik Han Tamgası isimli kitabın yazarıdır.