Sağ Kavramını Açıklayan Unsurlar

Fikirlerin ve inançların bir bütün olarak toplandığı siyaset biliminde, farklılıkları ve benzerlikleri ilişkilendirme yönünde en çok kullanılan kavramlar sol ve sağdır. Bu kavramların kökenine inildiğinde, 1789’da Fransız meclisinde var olan oturma düzeni bu kavramların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. Kralın sağında oturan ve aristokrasi yanlısı olan sağ ve kralın solunda oturan devrimci veya eşitlikçi düşünceyi barındıran sol, o tarihten itibaren, siyasette iki ayrı alanı temsil etmektedir. İlk dönem itibariyle gerici ve kral yanlısı olan sağ düşünce, ilerleyen yıllarda başta muhafazakârlık ve milliyetçilik gibi ideolojilerle yeniden şekillenmiş ve dönüşüm yaşamıştır.

1980’ler itibariyle kendisini meşru siyasal zeminde göstermeye başlayan aşırı sağ partiler, II. Dünya Savaşı’na neden olan faşist partilerden bazı noktalarda ayrılmaktadır.

1980’lere doğru artan teknolojik gelişmeler, küreselleşme eğilimleri ve klasik ulus devlet anlayışının değişmeye başlaması gibi birçok faktör, yapısal değişimlere neden olmuştur. Ulus devletlerin yaşanan değişimlere ayak uyduramaması ve Sovyetler Birliği’nin dağılması, sosyal devlet anlayışının zayıflamasına neden olmuştur.

Milliyetçilik ve muhafazakârlık gibi sağ düşünceyi şekillendiren ideolojiler, birtakım değişimler ve dönüşümler yaşayarak ve faşizmin de etkisiyle günümüz aşırı sağ partilerinin temeli atılmıştır

  1. Dünya Savaşı sonrası Avrupa, hem savaşın tahribatını gidermek hem de hızlı büyüme içine giren ekonomilerinin işgücü ihtiyacını karşılamak için kapılarını göçmenlere açmıştır. Çeşitli istihdam programlarından dolayı ‘misafir işçi’ gözüyle bakılan göçmenlerin zamanla misafir olmadıkları anlaşılmış ve topluma yabancı olan göçmenlerin Avrupa ile nasıl bütünleşecekleri tartışma konusu olmuştur. Öte yandan, küreselleşme ile birlikte cazibe noktası hâline gelen Avrupa’ya göçler başlamış ve yaşanan göç dalgası dönem itibariyle meşru zemine kaymak isteyen aşırı sağ partilerin en önemli propaganda araçlarından biri olmuştur. Aşırı sağ partilerin yükselişe geçtiği Avrupa’da, neredeyse tüm partilerin ele aldığı konu göçmen karşıtlığıdır

Aşırı sağ için önemli kavramlardan biri de ötekidir. Öteki, hem politik söylemlerde hem de karşılaşılan sorunlar karşısında hedef göstermede aşırı sağ partiler için sıkça başvurulan araçlardan biridir.

Aşırı Sağ Nedir?

1970’lerin sonlarından itibaren yükselme trendi içine giren aşırı sağ partiler Avrupa gündemine yeniden oturmaya başlamışlardır

Betz, bu tanımı şöyle yapmıştır: “ …demokratik sistemin kurallarını, eşitlik ilkesini, bireysel özgürlüğü ve siyasi aktörlerin tamamının eşit haklardan yararlanmasını reddeden ve bunun yerine ırk, etnik köken, din gibi kişisel özelliklere dayalı otoriter bir sistemin savunuculuğunu yapan, hem kendi ülkesinde hem dış politikada siyasi amaçlarına ulaşmak için ‘şiddeti’ gerekli bir araç olarak kabul eden görüş.”

Ignazi’nin aşırı sağ partilere ilişkin tanımı ise üç temel ölçüt üzerine bina edilmiştir

  1. Siyasi Yelpazedeki Yerleri
  2. Faşizme gönderme yapması
  3. Avrupa’da Irkçılık

Aşırı Sağ Partilerin Siyasi Konulara Yaklaşımları ASP’ler, parti programlarından, liderlerinin söylemlerine, yayın organlarına kadar her platformda, açık şekilde sistem karşıtı tavır alırlar. Parlamentarizm ve partili sisteme karşı çıkarlar. Bununla beraber, söylemlerinde çoğunlukla savaş dönemi faşizmine özlemlerini dile getirmemeyi tercih eder, hatta faşizme atıfta da bulunmazken; resmi siyasi söylemlerinde asla demokrasi karşıtı açıklamalar yapmamaktadırlar

ASP’ler, moderniteyi reddeden; toplumsal bölünmelere ve ayrılıkçılığa karşı nefret duyan; homojen bir toplum yaratmayı hedefleyen; yabancılara düşmanlık besleyen; toplumsal hiyerarşiyi savunan; parlamenter demokrasiye güvenmeyen bir anlayışa sahiptir.

Avrupa’daki aşırı sağ hareketlerin ve söylemlerin son yıllarda hızlı bir ivme kazandığı görülmektedir. En sağda yer alan partiler aşağıdaki gibidir.

Norveç: Fremskrittspartiet (FRP)

İtalya: Movimento Sociale Italiano (MSI)

Fransa: Front National (FN)

Almanya: Republikaner (Rep.), National Demokratische Partei (NPD), Deutsche Volksunion (DVU)

İngiltere: British National Party (BNP)

Avusturya: Freiheitliche Partei Österreichs (FPÖ)

 

Avrupa’da aşırı sağın yükselişinin göstergeleri arasında,

Aşırı sağ partilerin özellikle yerel seçimlerde, bazı ülkelerde ise ulusal seçimlerde aldığı oy oranlarındaki artış, aşırı sağ örgütler ve aşırı sağ şiddet olaylarındaki artış, aşırı sağ söylemin özellikle merkez sağ partilerin söylemine ve pek çok Avrupa ülkesinde göç politikalarının sertleşmesine olan etkisi yer almaktadır.

Avrupa’daki aşırı sağ hareketlerin ve söylemlerin son yıllarda hızlı bir ivme kazandığı görülmektedir. Son yıllarda Avrupalı ülkeler, yaşadıkları ekonomik ve siyasi krizlerin nedenlerinden biri olarak kendi sınırları içinde yaşayan yabancıları ve göçmenleri göstermekte ve farklılaştırmaya dayalı toplumsal hiyerarşiyi güçlü bir biçimde desteklemektedirler

Avrupa’da Mültecilerin Genel Durumu ve Yeniden Yerleşimlerine Yönelik Yürütülen Politikalar 1980’li yılların sonu ve 1990’li yılların başından bu yana Batı Avrupa’daki göçmen nüfusu, Kuzey Afrika, Eski Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’dan gelen göçlerle birlikte artış göstermiştir

Avrupa’daki göçmenler ise, yaşadıkları ülkelerdeki yükselen bu aşırı sağ eğilimden olumsuz etkilenmektedir. 2015’ten bu yana süregelen göç dalgası göçmenliğe güvenlik sorunu olarak yaklaşma algısını güçlendirmiştir.

2016 yılında AB’ye üye devletlere sığınmacı olarak başvuranların oranı, sonraki yıl yaklaşık %60 oranında (204.719 kişi) düşmüştür. 2015 yılıyla karşılaştırıldığında ise %89 oranında bir düşüşün (1,8 milyon kişi) olduğu görülmektedir. 2017 yılındaki başvuruların 183.548’i sığınmacı olarak kabul edilmemiştir. Şubat 2018’de ise, AB’ye üye ülkelere 45.908 sığınmacı başvuru yapmıştır. Başvuranlar arasında her üç kişiden biri, Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Nijeryalı ya da Pakistanlıdır.

2016 yılında Avrupa ülkelerindeki toplam mülteci sayısının 5.625.420 ve sığınmacı sayısının ise 1.397.587 olduğu belirtilmektedir. Bu yıl tüm dünyadaki kayıtlı mülteci sayısının 16.533.413 kişi olduğu dikkate alındığında, Türkiye dâhil Avrupa’nın dünyadaki tüm mülteci nüfusunun yaklaşık üçte birini barındırdığı görülmektedir.

16 Şubat 2018 tarihi itibariyle 33.700 sığınmacı, Yunanistan ve İtalya’ya yerleştirilmiştir. Bu yıl Şubat ayında 4.000’e yakın mültecinin ve göçmenin Avrupa’ya İtalya, Yunanistan ve İspanya üzerinden girdiği belirtilmektedir.

Aşırı sağ hareketler 1930’larda genelde ekonomik bunalımdan etkilenen insanların desteğini kazanırken, günümüzde daha çok küreselleşme sürecinin unsurlarından faydalanamayan, tam tersine bu süreçten ekonomik ve sosyal açıdan olumsuz etkilenenlerin desteğini almaktadır.

Tarihsel olarak bakıldığında, bugünü de kapsayan üç evreden söz edebilmek mümkündür.

İlk evre, 1945 yılından 1950’li yılların ortalarına kadar sürmekle birlikte, popülistler ağırlıklı olarak bu yıllardaki sosyo-ekonomik eşitsizliklerden beslenmiştir. ABD’de McCarthycilik, Fransa’da Poujadist hareket, Almanya’da Sosyalist

Reich Partisi ve İtalya’daki İtalyan Sosyal Hareketi, bu dönemin öne çıkan aşırı sağcı büyük grupları ve hareketleridir

İlaveten, gelişmiş Batılı ülke insanlarının gelirleri son yıllarda büyük ölçüde azalmıştır. Ülkelerindeki ekonomik büyüme süregelmesine karşın, oluşan refahtan nüfuslarının sadece %10’unun yararlanması bu durumu yaratan başlıca etkenlerdendir. Bu dönemde ekonomik eşitsizlik; makineleşmenin ve dış kaynak kullanımının büyümesiyle, küreselleşme ve sermaye ve emek hareketliliğinin artmasıyla, mavi yakalı işçi sendikalarının erozyonuyla, neoliberal kemer sıkma politikalarıyla, bilgi ekonomisinin büyümesiyle ve demokratik hükümetlerin çok uluslu şirketlerin yatırım kararlarını düzenleme ya da göç akınlarını engelleme kapasitelerinin sınırlı olmasıyla şiddetlenmiştir.

Aşırı sağ partiler arasında farklı düzeylerde otoriter, radikal, popülist, milliyetçi, hatta bazılarında ırkçı eğilimler hâkim olup, küreselleşmeye karşıdırlar.

Hâkim etnik ve dini grubu “biz”, diğerlerini “öteki” olarak görmektedirler.

Yabancılara, göçmenlere karşı korku ve düşmanlık söz konusudur. Çoğulcu demokrasiye karşıdırlar, dinin ve kültürel değerlerin korunmasına çalışırlar, ülkelerindeki iş olanakları ve refah devletinin faydalarından öncelikli olarak hâkim etnik grubun yani “biz”in faydalanması gerektiğini düşünmektedirler.

Aşırı sağ partiler sadece Batı Avrupa’da değil, Doğu Avrupa’da özellikle Bulgaristan ve Romanya’da da etkilidirler.

Aşırı sağın yükselişinin göstergelerinden biri de aşırı sağ hareketler ve örgütlerin artışı ve özellikle göçmenlere yönelik şiddet olaylarındaki artıştır

  1. 2010-2016 yılları arasında tüm Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerine (toplam 28 ülke) kayıtlı mülteci nüfusunun yaklaşık 4 milyon olduğu belirtilmektedir. Bundan dolayı ise, en çok kıyı girişlerinden dolayı Yunanistan ve İtalya’nın yanı sıra, başlangıçta Macaristan’ın da etkilendiği görülmektedir

Bu durum özellikle söz konusu ülkelerde yabancı karşıtlığını tırmandıran önemli unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin bir AB üyesi ülkesi olan Macaristan, Birliğin aldığı bir karara uygun olarak kendisine 1.294 mültecinin yerleştirilmesini kapsayan planı yaptığı bir referandumla reddetmiştir

Balkanlar’daki Radikal Sağ

Balkanlar’da aşırı milliyetçi ya da reaktif solcu hareketleri birbirinden ayırmanın gerçekten güç olduğunu pek çok yazar kabul etmektedir. Bu bakımdan, bu partiler farklı adlar altında tanımlanmaya çalışılmıştır.

Ishiyama bu “kızıl kahverengi” siyasal eğilimin ulusal Bolşevizm, ulusal komünizm ve “Strasserizm” olarak da adlandırıldığını aktarmaktadır. Örneğin Vachudova milliyetçilik, sosyal muhafazakârlık ve de ekonomik popülizmi birleştiren bu türden partileri “komünist sağ” partiler olarak adlandırmaktadır. Öte yandan bunları Chan komünist muhafazakar, Pippidi ise radikal popülist şeklinde nitelemektedir. Ishiyama bu “kızılkahverengi” siyasal eğilimin ulusal Bolşevizm14, ulusal komünizm ve “Strasserizm”olarak da adlandırıldığını aktarmaktadır.

1980’lerin ikinci yarısından itibaren aşırı sağ partiler, pek çok Avrupa ülkesinde etkileyici sonuçlar elde etmiş ve ulusal politika düzeyinde önemli oyuncular olarak belirmişlerdir. Fransa, Avusturya, Italya, Belçika, ve İskoçya’nın bazı bölümlerinde aşağıda sayılan partiler bu ciddi başarıların dikkati çeken adresleri olmuşlardır

Aşırı Sağın Batı Avrupa’da Yükseliş Nedenleri

Bugünün sağ popülist, faşist ya da aşırı milliyetçi olarak da adlandırılan aşırı sağ hareketler, Avrupalı ülkelerde siyasi parti temelinde İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapılanmışlar ve destek kazanmışlardır.

Avrupa’da aşırı sağdaki yükselişin göstergeleri arasında aşırı sağ partilerin yerel, ulusal ve dönem dönem Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerindeki oy oranlarındaki artış yanında, aşırı sağ örgütlerin ve hareketlerin artışı ve aşırı sağ grupların ve bireylerin şiddet olaylarındaki artışı yer almaktadır.

1965 ile 1995 arası dönemde Batı Avrupa’da 19 aşırı sağ parti kurulmuştur.

Aşırı sağ partilerin nüfuzu Batı Avrupa’da 1980’lerden itibaren artmaktadır.

Aşırı sağ partilerin yükselişindeki ana nedenlerden biri küreselleşmenin sosyoekonomik olumsuz etkilerine karşı insanların kendini savunmasız hissetmesidir. Avrupa’da aşırı sağın güçlenmesinde başta gelir dağılımı adaletsizliğine yol açan bölüşüm krizi, siyasi temsil krizi ve kimlik krizi olmak üzere sosyo-ekonomik ve siyasi krizler etkilidir.

Avrupa’da Yükselen Aşırı Sağ ve Yeni “Ötekiler”

Aşırı sağ partiler genelde çokkültürlülüğe karşıdırlar. “Çokkültürlülük” farklı toplulukların eşit şekilde yan yana yaşamaları, birbirleriyle pek etkileşime girmeden kendi değerlerini ve geleneklerini koruyabilmelerini sağlar.

Aşırı sağ partiler çokkültürlülüğün ulusların dağılmasına yol açtığını iddia etmektedirler. Aşırı sağ partiler, sıkı göçmen politikalarından yanadırlar ve genellikle sosyal hakların göçmenlere verilmesine karşıdırlar.

21.Yüzyıl’ın ilk 10 yılında merkez sağ partiler de çokkültürlülüğün başarısız olduğu konusunda aşırı sağ partilerle hemfikirdirler.

Aşırı sağ partiler homojen bir toplumdan yanadırlar. “Ötekilerin” dışlanmasıyla sosyo-ekonomik problemlerin çözülebileceğini iddia etmektedirler.24 Her ülke için “öteki”leştirme farklı gruplara yönelik olabilmektedir. Örneğin Fransa’da özellikle Kuzey Afrikalı göçmenler temel “öteki” grup olarak inşa edilmektedir.

Milliyetçilik, aşırı sağ partilerin temel özelliklerinden biridir ancak giderek Avrupa kimliğine de daha fazla vurgu yapmaktadırlar.26 Avrupa kültürünün göçmenlerin etkisiyle yok olduğunu iddia etmektedirler.

11 Eylül 2022 seçimlerine kadar İsveç’te aşırı sağ meclis aritmetiğinde istediği varlığı hiç gösterememişti.1988’de kurulmuş olan aşırı sağ parti, Riksdag’da 2010 da koltuk sahibi olmuştu.2010 yıllarda ilk defa meclis e giren İsveç demokratları kurucularının Nazi hayranı olduğu bir harekettir.

Hedef kitlesi olarak daha geniş bir topluluğa sahip olan yeni aşırı sağ, popülizmin yeni kavramlarıyla da karşılaşınca, Avrupa siyaseti sahnesindeki yerini farklı bir boyutta alıyor. Örneğin Fransa’daki Ulusal Cephe (FN), 2011 yılında Marne Le Pen liderliğinde, önceki dönemin ant-semitist söyleminden uzaklaştı, ancak yeni karşıtlık modelin bu defa İslam üzerine oturttu. Benzer şekilde Avusturya’daki FPÖ Parts, önceki imajından tonunu değiştiren bir resme bürünerek AB karşıtlığı yerine göç karşıtlığını tercih etti.

 

KAYNAKÇALAR:

ÇOLAKOĞLU Elif “Avrupa’da Mülteciler, Yükselen Aşırı Sağ ve Seçim Süreçleri”,  İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Temmuz 2019, Cilt: 33, Sayı: 3, s. 933-961.

MANDACI Nazif ,’’Avrupa’daki Radikal Sağ Partiler ve Balkanlı Kuzenleri: Çanlar Türkiye İçin Çalıyor’’S 1-32

ÖNER, Selcen,’’ AVRUPA’DA YÜKSELEN AŞIRI SAĞ, YENİ ‘ÖTEKİ’LER VE TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ ‘’S1-22

AYDIN Halil İbrahim,’’ AVRUPA’DA YÜKSELEN AŞIRI SAĞ VE AVRUPA BİRLİĞİ Yüksek Lisans Tezi ‘’S 1-206

ANALİZ,’’Avrupa’da Yükselen Aşırı Sağ ve Popülİst Söylem’’S 1-3

ERTUĞRAL Yusuf, Liberal Avrupa ve Sosyal Avrupa Tartışması Gölgesinde Avrupa’da Aşırı Sağ’ın Yükselişi, Beykent Üniversitesi

https://www.gazeteduvar.com.tr/avrupada-asiriliklar-cagi-makale-1581918 (E.T. 08.10.2022)

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Bengisu Ünal

You may also like