Sabah kalkıp güzel bir aile kahvaltısı yaptınız. Hazırlanıp servise binmek üzere evinizin önüne çıktınız. Saat 8 sularında kurumunuza ulaşıp bilgisayarınızı açtınız ve ögle yemeği arasına kadar işlerinizi hallettiniz. Sonra kurum yemekhanesinde yemeğinizi yeyip belki bir çay bahçesine belki bir parka hava almaya gittiniz ve molanız bittiğinde geri dönüp bilgisayarınızı açıp mesai sonuna kadar işlerinizle uğraştınız. Hafta içini bu şekilde tamamlayıp hafta sonunu ailenizle birlikte kısa seyahetler, ziyaretler yaparak ya da evde dinlenerek geçirdiniz. Eğerki devlet memuru iseniz genelde rutininiz bu şekildedir. Peki ya polis iseniz?
Mesai başlama saatiniz gece mi yoksa gündüz mü çalıştığınıza göre değişir. Mesai bitiş saatiniz ise her zaman belli değildir. Nöbetiniz, ek mesainiz, görev emriniz derken artık saatlerin sizin için çok bir önemi kalmaz. Ailenize kısıtlı vakit ayırabilirsiniz. İş hayatınızın yarısından fazlasında siz eve döndüğünüzde aileniz uyuyor vaziyettedir. Birçok doğumgünü, birçok bayram, birçok özel gün, kutlama kaçırırsınız. Tabiki ailenizle birlikte yaşayabileceğiniz bir bölgede görev yapıyorsanız. Aksi halde bırakın günü haftalar, aylar kaçırırsınız hayatınızdan. Bir karakoldan, bir kulübeden, bir geçiş noktasından, bir sınır kapısından yaşadığınız konuta gidip gelmekle geçer ömrünüz. Ömür dediğimse safi karambol. Gelen hiçbir ihbarda, gittiğiniz hiçbir yerde ne ile karşılaşacağınızı bilemessiniz. Taş, soda şişesi, bıçak, silah ve hatta bomba. Tüm bunların yanında gelecek kaygısı, tayin belirsizliği, bozulan aile düzeni, hizmete karşı gelmeyen kazanç, üst kademe baskısı ve daha nice problem. Peki tüm bunlara rağmen neden bu meslek? Cevabı basittir; bir memleket yükü, bir yetim düşü, bir inanış, bir aşk, bir hayal, bir ideal.
Huzurumuz ve güvenliğimiz için hayatlarının büyük bir bölümünden feragat eden fedakar ve cefakar emniyet güçlerimizin sorunları ve bu sorunların çözümü hakkında elbetteki bizlerden daha fazla bilgiye ve mevkiye sahip devlet büyüklerimiz mevcuttur. Ancak polis intiharlarının oldukça arttığı bu günlerde emniyet güçlerimize olan güvenimizi, saygımızı, sevgimizi ve desteğimizi hissettirmek bizlerin üzerine düşen görevdir. Nihayetinde onlar yabancı değil, kimimizde komşu, kimimizde akraba, kimimizde arkadaştır. Nihayetinde onlar bizim çocuklardır.
Bu yazı vesilesi ile başta Şehit Polis Fethi Sekin olmak üzere vatan için candan geçerek ahirete intikal etmiş tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Ahmet Kurnaz
Latest posts by Ahmet Kurnaz (see all)
- Bizim Çocuklar - 25 Temmuz 2021
- Kırım’ın Ekonomisi - 6 Eylül 2020
- Peki Yunan Halkı ? - 31 Ağustos 2020
- Şehit Murat Akman’ın Türk Milleti’ne Son Mektubu - 20 Haziran 2020
- Algı Oyunları - 1 Haziran 2020