Dikkatlice bakın gök yüzünün haline,
Bir yıldız naz yapıyor hilalin kendine,
İki sevdalı sanki her biri,
Dünyaya birbiri için gönderilmiş gibi.
Titriyor gök kubbe heyecanından,
Çatlıyor yerküre kıskançlığından,
Okyanuslar çırpınıyor daha çok köpürüyor,
Rüzgâr ise artık daha serin esiyor.
Gökyüzüne bahşedilen bu güzellik,
Tüm cihanın karşısında aşıkane seyirlik,
Diyorlar ki kime bu kimlere bu sanat?
Pürdikkat cevap bekliyor heyecanla kâinat.
Bir fırtına gibi geliyor Tuğrul kuşu,
O zaman kaplıyor kalpleri bir huşu,
Kanadıyla gösteriyor kutlu Anadolu’yu,
Şehadet şerbetini içenlerin yurdunu.
“Bu kutlu tuğun sahipleri gibi siz de birer kardeşsiniz,
Ey güneş, ay, yıldız ve bulutlar şahitsiniz,
Muhakkak sizi var edenin ordusudur onlar”,
Allah Allah nidalarıyla coşup kaynıyordu kanlar.
Kutlu kana sahip er kişilerin yurdu burası,
Cengi sanat eyleyenlerin atası kurdu bu sarayı,
Nice kuzgunlara leş olan hainler geldi geçti,
Nice devlete baş olanlar o hainleri çiğnedi geçti.
Bilmediler yılmak, vazgeçmek nedir?
Can alıp can verdiler kan kırmızı aktı nehir,
Büyüdü filizler serpildi ataların kanıyla,
Türlü meyveler yetişti anaların gözyaşıyla.
İşte burası bu sanata layık olanlarındır,
Bu toprakları kan ve göz yaşıyla sulayanlarındır,
İman gücüyle hamuru yoğurulanlarındır,
İlim yolunda yılmadan yol alanlarındır.
Şehitlerin kanlarına iki cevher indi,
Biri yıldız biri ise hilaldi,
Artık ikisi de bu millete aitti,
Gayrı milletin ayaklanıp dirilme vaktiydi.
Kuvvet buldu damarındaki asil mi asil kanında,
Kutlu sancağı emanettir bugün olacaktır yarın da,
Uğrunda feda etti güzel cananı da canı da,
Uğrunda ölmek ölümsüzlük demektir.
Ölüp de ona bürünmek ne büyük nimettir.