Vicdan, insanın en önemli, en değerli varlığı… Soyut bir mefhum vicdan ismini verdiğimiz kavram. Olur olmadık yerde karşımıza çıkan ve bazen almak için yanıp tutuştuğumuz intikama, bazen artık normal sınırını geçmiş ve patlamaya hazır hale gelen öfkeye bazen de sinirden kendimizden geçmişken bize engel olan, sinirimizden vazgeçişimize vesile olan, göremeyip hissettiğimiz bir içsel olgu.
Bu olgunun maliki olduğumuz için şükretmemiz gerekir diye düşünüyorum genelde. Peki neden böyle bir düşünce içerisindeyim ? Haydi bu soruya birlikte cevap arayalım.
Vicdansızlık örnekleriyle başlayalım. Daha bundan az bir süre önce bir kadın eşi tarafından boğularak öldürüldü. Yıllarca aynı evde aynı hisleri paylaşarak yaşayan aile olgusunun nasıl böyle bir sürece evrildiğinin ispatlanmayan tek kanıtı vicdanın kaybedilmiş olmasıdır.
4 yıl önce Reyna katliamında bir gece kulübüne vicdansızlar sürüsünün bir ferdi tarafından silahlı saldırı düzenlendi. O gece tek amaçları eğlenmek olan insanlar kurşunların hedefi oldu ve 39 insanımızı o gece kaybettik. 39 aileye ateş düştü. 39 can masumane şekilde eğlenirken canice ve adice öldürüldü.
Bu örneklerin içinde en acısı ise çocuklara kalkan ellerin vicdansızlığıdır. Çocuk masumdur, günahsızdır, sevilmeye gelmiştir dünyaya. Sevmek gereken çocuklara el kaldırmak, kurşun sıkmak hangi vicdana sığar ki? Vicdanın kırıntısına malik olan kimse, kimler tarafından dünyaya getirilmiş olursa olsun bir çocuğa, masum, günahsız ve savunmasız olan çocuğa nasıl kıyabilir ? İşte dedik ya vicdan. Vicdan ki insanı daha ahlaki değerlerle yaşatmaya sebep olan olgu.
Peki ya Doğu Türkistan’daki soydaşlarımıza yapılan zulmü hangi vicdan kabullenebilir ? Sırf inançları ve ırkından dolayı bu zulmü onlara reva gören Çin hükümetinde vicdan denilen olguya rastlamak imkansız olsa gerek. Tabii Türk ırkı içerisinde de, ülkemizde bu zulme sessiz kalan milyonlar var. Hatta ve hatta orada yapılanın zulüm olmadığını Doğu Türkistanlıların terörist olduğu iddiasında bulunan güruhta da vidan olgusu çoktan yitirilmiştir. Nejdet Sançar der ki ; İnsanoğlu üçe ayrılır. Bunlar: Türkler, gayrı Türkler ve maalesef Türklerdir. İşte ülkemizde bu zulme ses çıkarmayanlar, zulmün çarkına su taşıyanlar “maalesef Türkler” kategorisine girmektedirler.
İnsanoğlu fıtrat olarak vicdanlı varlıklardan oluşur. Türk Milleti ise vicdan hususunun sembolleşmiş ismidir. Türkler’in dünyaya öğrettikleri vicdanı bugün kaybetmemeleri gerektiğine inanıyoruz. İşte bütün çabamız bu yönde, bu istikamette devam etmektedir. İnsan ne zaman vicdanını kaybederse o zaman insanlığının bir parçası eksik kalmış demektir. Tüm dünya insanlığının vicdan olgusunun varlığının bilincinde olması dileklerimle…
Salih Yozgat
Latest posts by Salih Yozgat (see all)
- Ey Şanlı Ordu - 11 Ekim 2021
- Zulmün Siyaseti Olmaz - 3 Ekim 2021
- Babaların Eğitici Rolü - 20 Haziran 2021
- Vicdani Mütalaa - 1 Mart 2021
- Taraf ve Tarafsızlık - 15 Ocak 2021