Medyada her ne kadar “imar barışı” ismiyle kamuoyuna lanse edilse de asıl ismi imar affı olan bu geçici yasa değişikliği, 31 Aralık 2017 ve öncesi imara uygun inşa edilmemiş kaçak yapıları kapsamış olup 15 Haziran 2019 itibariyle de sona ermiştir. İmar affı yasası ile kaçak veya iskansız yapılmış olan yapıların depreme dayanıklılık ölçümü mühendislik şirketlerinden alınan sağlam raporu ile yapılır ve bu belge ile birlikte yapılan başvuruyla birlikte yapı sahiplerine bina rahiç bedeli üzerinden kesilen komisyonu da ödenirse binalarına ruhsat verilir. Bu da demek oluyor ki, bina sağlamlığına dair sunulan belgelerin doğru olup olmaması denetlenemez, halkın eline bırakılmış ve kendi can ve mal güvenliğinden çok kısa vadede masraftan kaçmaya çalışan bilinçsiz vatandaşlara da riskli binalarında ruhsatıyla oturma imkanı sağlanıldı. Hakkında imar affı başvurusunda bulunulan yahut bulunulmayan 13 milyon iskansız ve kaçak yapıyı kapsayan bu yasadan sonra 9.8 milyon başvuru gelmiş, bu başvuruların en yüksek yapıldığı il de olası bir deprem tehlikesi ile karşı karşıya olduğu konuşulan İstanbul olmuştur. (1.7 milyon İstanbul’dan imar affına başvurulmuştur, ülke sanayimizin yarısından fazlasına sahip bir şehirde olası bir depremde yaşanabilecek yıkım sonrası ülke olarak içinde bulunacağımız sıkıntıyı varın siz düşünün.) Ve dahası, imar affının affettiği sorunlu yapılar sadece İstanbul’dakiler ile de sınırlı kalmıyor, Karadeniz yaylalarında yapılan 700 ü aşkın kaçak yapının bölge doğasına zarar vermeye devam ediyor.
Ayrıca, sorunlarına rağmen binanın %3-5 değer fiyatı kadar alınan ücretlerle affedilen bu binaların ruhsatı istenilirse ileride riskli bina bölgesi kapsamına sokulursa tekrardan iptal edilebiliyor. Bu da demek oluyor ki vatandaş bu yasa ile binasını kurtararak bir barış imzalamış değil, geçici olarak bir af kazanmış sayılıyor. Bu yüzden de hükumetin ve ona yakın yayın organlarının “imar barışı” ifadesini kullanmasının bu yasayı bir kurtarıcı olarak gösterme ve seçim propagandasından başka bir şey ifade etmediğini de anlamış oluyoruz.
Peki, bu imar affı sonucunda elde edilen ne oldu? Hükumet, bu yasa ile birlikte yapılan başvurulardan 18 milyar 413 milyon Türk Lirası gelir elde ederek Hazine’nin yaşadığı sıkıntıya kısa süreli de olsa çözüm bulmuş oldu. Fakat ileride yaşanabilecek olası bir deprem veya başka bir afetin yol açacağı masraf ve kayıp bu kazancın çok çok üstünde olacak olmasına rağmen sadece bugünkü durum düşünülerek bu yasanın çıkarılmasının ne amaçla yapılabileceğini de artık siz okurların yorumuna bırakıyorum…
Melikşah Cengiz
Latest posts by Melikşah Cengiz (see all)
- İMAR “BARIŞI” MI, İMAR “AFFI” MI? - 28 Ağustos 2019
- TARİHİN İLK DEMİRSPOR’U: ESKİŞEHİR DEMİRSPOR - 18 Ağustos 2019
- Türkiye’nin İlk Amigosu Orhan Erpek - 3 Haziran 2019
- What Was The “Turk” Throughout History? - 30 Mayıs 2019