“Destursuz Bağa Girenler” : Çin Büyükelçisi’ne Açık Mektup

Biraz evvel site yazarlarımızdan birisinin twitter hesabında tesadüf ettim. Çin Hükûmeti Doğu Türkistan ile alakalı bir rapor yayınlamış.

Raporu dilimize çeviren Euronews’in Türkçe hesabı. Türk basını nerede? Saçlarını tarıyorlar galiba, rahatsız etmeyelim.

Çin’in yayınladığı varakpareye gelelim. Bu “rapora” göre; Uygurlar Türklerin soyundan gelmiyormuş. Uygurlar Türkçü ve İslamcı yapıların “siyasi oyuncağı” imiş. Doğu Türkistan 3. yüzyıldan beri (Han Hanedanı) Çin’in “ayrılmaz” bir parçasıymış. Ayrıca Uygur Türkleri Araplar tarafından müslüman yapılmış.

Düzelteceğiz. Ama neresi doğru ki?

Orhan Şaik, üstadımızdır. İlmi kendi zamanında yaşayan herkesçe malumdur. Fakat fazla eseri yoktur. Bir gün birisi sorar: “Üstadım! Bilginiz, ilminiz gayet yüksek. Lâkin neden bu kadar az kitabınız var?” Orhan Şaik cevap verir: “Birilerinin yanlışını düzeltmekten kitap yazmaya vakit kalmıyor.”

Orhan Şaik’in en meşhur kitabının adı da, yine “birilerinin” yanlışını düzelttiği “Destursuz Bağa Girenler“dir.

Üstadın ruhaniyetinin müsaadeleriyle bu kitabın ismini alıntılıyorum ve Çin’in Türkiye büyükelçisi Deng Li isimli beyefendiye soruyorum: Size bizim bağa girme desturunu kim verdi? Biz verilmiş bir destur hatırlamıyoruz. Öyleyse sizin devletiniz bizim bağa destursuz girmiştir.Destursuz bağa girene ne denir bilir misiniz? Eğer bilmiyorsanız dostunuz Per-in-çek‘e sorun, anlatsın.

Neden açık mektubu Çin büyükelçisine yazıyorum? Çünkü Türkiye’de Çin Halk Cumhuriyeti’ni temsil yetkisi ondadır. Her nedense; Çin büyükelçiliğinin ve büyükelçi beyefendinin sosyal medya hesapları yok. (“Türk olmayan Uygurları” savunan çılgın Türkler yüzünden mi acaba?)

Bu yüzden yanıma 40 kişi bulana kadar, kalemi kılıç olarak görerek, buradan bir açık mektup yazıyorum.

Kıymetsiz büyükelçi,

“Raporunuzdaki” yanlışlardan birkaç tanesini düzeltmezden evvel, bu “raporu” okuduğumu ve gayet iyi anladığımı bilmenizi isterim. Devletiniz; uyguladığı asimilasyon politikasında bir türlü tam başarıya ulaşamadığı için Uygur Türklerini “tarihsiz” hâle getirerek mankurt yapmak amacını güdüyor. Bu kadar nüfus, bu kadar paranız var. ABD’nin ufak siyasi hesapları hariç Doğu Türkistan’a sahip çıkan da yok. Fakat başaramayacaksınız!

Biz sizin milletinizle tarihin başlangıcından beri savaşırız. Bazen biz bazen siz kazanırsınız. Ama taraflardan birisi asla yok olmaz. Bizim sizinle savaşımız kıyamete kadar sürecek! O yüzden boşa masraf yapmayın. Dini, dili, kültürü, yaşayışı size taban tabana zıt giden bir milleti, eğer Tanrı Çinli değilse, (ki değil) asimile edemezsiniz.

Devletinizin yayınladığı son varakparede Uygur Türklerinin Araplar tarafından müslüman yapıldığı yazılmış. Devletiniz, maşallah, gündemi yakından takip ediyor. İslamiyet ilk önce Arap toplumuna ve Arapça olarak tebliğ edilmiştir. Bu mantıkla; millet olarak İslamlaşan hemen her topluluk -doğrudan veya dolaylı- Araplar tarafından müslüman yapılmış olur. Anlaşılıyor ki, 610 senesine kadar ilerlemişsiniz. 632’de Peygamberin vefatından sonra  (tüh, “spoiler” verdim) işler kızışacak. O üniteye geçince yine bir rapor yazın. Bizde siyer derslerimizin ezberini tutmuş oluruz.

Uygur Türkleri için; Türkçü ve İslamcı yapıların ” siyasi oyuncağı ” demişsiniz. Benim -ki tecrübeli sayılabilecek bir Türkçüyüm- hiç “Doğu Türkistan” diye oyuncağım olmadı. Olanı da tanımadım.

Biz soydaşlarımızla alâkadar olmayı siyasi sebeplerle yapmayız! Biz siyasetimizi, soydaşlarımızla ilgilenmek üzerine kurarız! Biz Doğu Türkistan’ı oyuncak olarak görmeyiz. Kanımız, canımız ve kardeşimiz olarak görürüz!

Uygur Türk’ünü siyasi oyuncak olarak görenler, Çin devletini idare edenlerdir! “Şecaat arz ederken merd-i Kıptî sîrkatin söyler” diye boşuna dememişler. Ne anlama geldiğini yoldaşınız Per-in-çek‘e sorarsanız. Unutmayın, bununla beraber iki soru soracaksınız.

Uygurlar, Türklerin soyundan gelmiyor yazmışsınız. El-hakk: Doğrudur! Uygurlar Türklerin soyundan gelmezler çünkü Uygurlar zaten Türklerdir. Doğu Türkeli’nde hüküm sürmüş boylardan birisi de Uygurlardır. Bütün Türkleri yönetmişlerdir. Türklerin tamamı, eğer baştaki Türk değilse, katiyen itaat etmezler. Bunu en iyi sizin bilmeniz lazım. Bilmiyorsanız Moğolistan’daki mevkidaşınızı arayın ve sorun: “Türkler Cengiz’e tam kadro biat etmiş mi?” diye. Normalde bunu ödev olarak verirdim ama size şimdi açıklayayım: Biat etmemişlerdir.

Uygurlar kendilerine Türk derler. Türkler de Uygurlara Türk derler. Peki, siz hangi yırtık dondan fırladınız da bizim iç işlerimize müdahil oluyorsunuz? Bir daha sorayım, sayın destursuz bağa giren, yoksa siz öküz müsünüz? Çoğul ekiyle sorma sebebim yalnız şahsınız değil tüm milletinizdir.

Cevaba hacet yok. Çünkü; Doğu Türkistan’ın 3. yüzyıldan beri Çin’in “ayrılmaz” parçası olarak görülmesi hakikati ele veriyor. Evet, öküzsünüz.

3. yüzyıldan beri Doğu Türkistan sizin elinizdeyse, Aşina soyundan Kök Türkler 6 ve 8. yüzyıl arası nereyi yönetmişlerdir? Uygur boyundan gelenler, 8 ve 9. yüzyılda nereye hakim olmuştur?

Sonra Karahanlı sülalesi gelir. Bu Karahanlı sülalesi bizim çocuklarımıza ilk Müslüman- Türk devleti olarak öğretilir. Bilin bakalım nerede kurulmuş ve yine nerede hükmetmiştir? Bilirseniz size Türk lokumu alırım. Doğru tahmin ettiniz, Doğu Türkistan.

Burada bir sorun var. Ya sizinkiler ya bizimkiler zaman makinasını buldu, kimseye çaktırmıyorlar. Ya siz milletçe paralel evrene geçtiniz. (Yüksek Şatodaki Adam dizisine boşuna para harcıyorlar. Çağırın sizin ülkeye 24 saatliğine. Hitler’e nasıl rahmet okunuyormuş, tüm Dünya’ya göstersinler.)

Bir ihtimal daha var : yalan söylüyorsunuz. 2 milyar nüfustan, 2000 yıllık tarihten utanmadan yalan söylüyorsunuz. Yalan, acizlerin işidir. Topluca söylenirse şerefsizlik olur. Siz, Uygurlara “Türk değil” diyeceğinize kendi şerefinizi arayın. Şerefsiz devletin kıymetsiz temsilcisi!

Biz sizi Kök Türk anıtlarına değil zihnimize kazıdık. “Çinlinin boyu kısa, aklı uzun imiş” diye öğretirlerdi. Demek aklınız da kısaldı.

Sizinle savaşsak ne iyi olurdu! Hem şerefliler nasıl dövüşür öğrenirdiniz!  Fakat şartlar müsait değil.

Unutmayın! Size olan kinimizi tutuyoruz ve yeni gelecek olanlara aşılıyoruz! 

Ve yine unutmayın büyükelçi! Türk’ün cenneti Tanrı Dağlarındadır. Coğrafî olarak Doğu Türkistan’a tekabül eder. Yani bizler bu dünyada hesabı kapatamazsak öbür tarafta yine sizin üzerinizde -soydaşlarımızla birlikte- olacağız.

Bu tarafta görüşmek dileğiyle… Daha lokum yedireceğiz size.

İmza: Fırat Kazganoğlu.

 

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Fırat Kazganoğlu

Meçhul bir zamanda doğdu. Muammaya müptela. Türkçü. Yazar.