Yurt gündemini sene başından beri oldukça meşgul eden yerel seçimlerin ve şu an 23 Haziran İstanbul belediye seçiminin etkisi ile yerel yönetimler gündemde. 31 Mart seçim sonuçlarının etkisi ile bazı belediyelerin ortaya saçılan kirli ihaleleri, gayrimeşru ilişkileri ve borçları bu konuyu gündemde tutuyor. 23 Haziran İstanbul belediye seçimleri ile de bu konunun bir süre daha gündemden düşmeyeceği anlaşılıyor.
Belediyelerin yönetimlerinden doğan zaafiyet ve menfaat çatışmaları ile zarara en çok uğrayan seçmen bu konuda çaresiz kalıyor. Belediyelerin vatandaşın temel ihtiyaçlarının karşılanması ve sosyal yaşantının kalitesini arttırıcı hizmetler üzerine çalışmalar yapması gerekiyor. Buna rağmen günümüzde belediyelerin ihaleler ile yandaşlarına rant ve kaynak sağlaması, hizmetin kaliteye göre değil kâra göre yapılması siyasetin kirlenmesine ve vatandaşın da yaşam kalitesinin düşmesine sebep oluyor.
Sosyal refahın artılması için yapıldığı sanılan bir çok çalışmanın aslında vatandaşın cebindeki emeğin bile çalınmak için yapıldığını gözler önüne seriyor.
Düzenin temelden başlayacağı taşra bölgelerde dayatma ve zorbalık üzerine ilerleyen belediyecilik anlayışı gençlerin bugünden aktif yaşamlarından soyutlanıp asosyal bireyler olmasına veya yaşadıkları bölgeyi terk etmelerine sebep oluyor.
Büyükşehirlerimizde ise gençlerimize verildiği gösterilen birçok fırsatın verilmediği ve güç savaşlarının arasında kaybolup gittiklerini görüyoruz. Gençler hükümetin politikalarının karmaşası sebebiyle gelecek kaygısına düşüyor. Bu sebeptendir ki birçok şehrimizde gençler yerel yönetimlerde ve kent çalışmalarında yer alamıyor, aldırılmıyor.
Günümüzde gençlerin yerel yönetime katılımına bakıldığında gençlik meclislerin oluşumu ve seçilme yaşının 18’e düşürülmesi konuları ilk akla gelenlerdir.
Yerel yönetimlere katılımda gençlik meclislerine bakıldığında kentte yaşayan genç mahalle temsilcilerinin, gençlik alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin genç temsilcilerinin biraraya gelerek kentteki genç yaşamının iyileştirilmesi ve yönetimde söz sahibi olabilmesini amaçlamaktadır. Ancak belediyelerin dayatıcı uygulamaları ile gençlik meclislerinin amaçları doğrultusunda çalışmalarına izin verilmediği ve engellendiği görülmektedir. Gençler görüşlerinin ve sorunlarının muhatabı olan belediyeler ile çalışamamaktadır.
Seçilme yaşının 18’e düşürülmesi gençlerin yerel yönetimlerde olması için büyük bir reformdur. Ama yine Türkiye siyasetine bakıldığında oluşacak bir boşluk korkusu ve tecrübesizlikten kaynaklı genç belediyecilere güven çok azdır. Gençlerin yerel yönetimlere temelden katılımının ikinci plana atılması, çalışmalarda ortak edilmemesi veya kayırılması yüzünden gençlerin yerel yönetimler konusunda tecrübesiz kalması gayet normal bir şekilde bu süreci doğurmaktadır. Temelden yani yetiştirilişinden itibaren yerel yönetimin sorunları hakkında bilgi sahibi olacak gençler bu sorunların çözüm önerilerini sunacakları bir muhatap ve alan bulduklarında kent refahına giden süreçte en önemli adımları atmış olacaktır.
Gençlerin sorun tespiti ve çözüm çalışmalarını yapamadığı kentlerde dinamik bir nüfusta beklenemez. Bu da gençlerin kentten memnuniyetinin olmamasına ve refahın fazla değil, bir nesil sonra yok olmasına sebep olacaktır. Gençler yaşadıkları kentlerdeki sosyal adaletsizliğin kurbanı olacak ve toplumun dışlanmış bireyleri arasındaki yerlerini alacaklardır. Bir kent dinamiklerini adaletsizliğe ve anarşiye sürüklemesi ile medeniyetsizleşecektir. Bu da kaosu doğuracaktır.
Bunların yaşanmaması için kentlerdeki gençlerin sosyal adaletsizliklerden ve dayatmalardan kurtarılması aynı zamanda yereldeki faaliyetlere katılımları üzerine çalışmalar yapılması gerekmektedir. Siyasetçilerin gençleri vitrinde gösterilen bir propaganda aygıtından çıkartıp fikirlerinin ve sorunlarının üzerine çalışması sağlanmalıdır. Yerel yönetimlerde belediyelerin kirli siyasetinden bağımsız oluşturulacak yapılarda kentteki gençlerin sorunlarını tartışabilecekleri ve çözüm üretebilecekleri adaletli alanların oluşturulması ve buna kentteki bütün gençlerin katılımının sağlanması gerekmektedir. Bununla beraber mahallelerde, okullarda, sivil toplum örgütlerinde oluşturulacak alt gruplar ile gençlik meclisleri desteklenmelidir. Meclisin hazırladığı raporların belediyelerde muhatap bulması sağlanmalıdır.
Gençlerin yerel yönetimle ilgili alınacak karaları bilmesi ve belediye meclislerinin şeffaf olması sağlanmalıdır. Bu sayede gençler sadece kendi sorunlarını değil kentin genel sorunlarını da takip edip bilgi sahibi olabileceklerdir. Gençler için inisiyatif alanları oluşturulmalı ve bulundukları kentler için çalışmalarında sorumluluk almaları sağlanmalıdır.
Sorumlu genç nüfusa sahip olan bir kent nesillerin ve kentin refahını her geçen gün artıracak ve bugün Türkiye’de var olan yandaş belediyecilik anlayışının önüne geçecektir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Gençler geleceğimizin teminatıdır.”
Eğer böyle devam ederse bizi aydınlığa kavuşturması gereken gençler bugünün karanlıklarında kaybolacaklardır.
Rıfat Karabaş
Latest posts by Rıfat Karabaş (see all)
- GENÇLERİMİZİN HAYALLERİ BİZLERİN GELECEĞİDİR - 14 Temmuz 2019
- YEREL YÖNETİMLERDE GENÇLİK - 7 Haziran 2019