Öz
Bu makale, 15 Ocak 2025 tarihinde İsrail ve Hamas arasında ilan edilen Gazze ateşkes anlaşmasının kapsamını, etkilerini ve tarihi bağlamını eleştirel bir perspektifle incelemektedir. Ateşkes, yoğun insani krizin hafifletilmesi ve uluslararası baskılar nedeniyle yapılmış olmasına rağmen, kalıcı barışa ulaşmak için yeterli bir çözüm sunmamaktadır. İsrail ve Hamas tarafından farklı şekillerde yorumlanan bu ateşkes, tarafların geçmişteki anlaşmalardaki tutumları ışığında değerlendirilmiştir. Üç aşamalı olarak planlanan ateşkes, insani yardımların sağlanması, esir değişimi ve Gazze’nin yeniden inşasını içermektedir. Ancak, İsrail’in Hamas’ın Gazze yönetiminde yer almamasını kesin bir şekilde talep etmesi ve taraflar arasındaki güven eksikliği, ateşkesin uzun vadeli sonuçları üzerinde şüpheler yaratmaktadır. Geçmişteki ateşkes ihlalleri ve süregelen çatışmalar göz önüne alındığında, bu ateşkesin kısa vadeli bir mola niteliği taşıdığı, ancak kalıcı bir çözüm için yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır. Çatışmaların kök nedenlerine inilmeden, bölgedeki insani kriz ve siyasi belirsizliklerin sona ermesi mümkün görünmemektedir.
Anahtar Kelimeler: Ateşkes, İhlal, İnsani Kriz, Uluslararası Baskı, Gazze, İsrail, Hamas
Abstract
This article critically examines the scope, impact, and historical context of the Gaza ceasefire agreement declared between Israel and Hamas on January 15, 2025. While the ceasefire was made in response to intense humanitarian crises and international pressures, it does not offer a sufficient solution for achieving lasting peace. Interpreted differently by Israel and Hamas, this ceasefire is evaluated in light of the parties’ past positions on agreements. The ceasefire, planned in three phases, includes the provision of humanitarian aid, prisoner exchange, and the reconstruction of Gaza. However, Israel’s firm demand for Hamas to have no role in the Gaza administration, combined with the lack of trust between the parties, raises doubts about the long-term results of the ceasefire. Considering past ceasefire violations and ongoing conflicts, it is concluded that this ceasefire is more of a short-term break than a permanent solution. Without addressing the root causes of the conflicts, it seems unlikely that the humanitarian crisis and political uncertainties in the region will come to an end.
Keywords: Ceasefire, Violation, Humanitarian Crisis, International Pressure, Gaza, Israel, Hamas
Giriş
15 Ocak 2025’te İsrail ve Hamas arasında bir ateşkes ilan edildi. İlan edilen Gazze ateşkesi, bize İsrail-Filistin çatışmasındaki bir dönüm noktasını işaret etmektedir çünkü İsrail ve Filistin arasındaki savaşın her zaman en şiddetli hali ateşkesler sonrası olmuştur. Her ateşkesin ardından şiddetin dozajı artırılmış ve savaş yeniden alevlenmiştir. Son ilan edilen bu ateşkes ise çatışmaların ardından, uluslararası kamuoyunun baskısı ve bölgedeki insani krizin derinleşmesi ile tarafları geçici bir çözüm arayışına sürüklemiştir. Bu ateşkes hem İslam âleminde hem de Netenyahu muhalifleri içerisinde bir zafer olarak görülmüş özellikle Hamasın resmi açıklamasında bunun bir zafer olarak ilan edilmesi, İslam âleminde büyük bir sevinçle karşılanmış ve çeşitli kutlamalar ile bu zafer kutlanmıştır. Zafer olarak ilan edilmesinin çeşitli nedenleri olsa da Müslümanların en çok hoşnut olduğu konu Gazze’ye insani yardımların girmesine olanak tanınması durumudur. Ancak bu ateşkes, ne kadar insani yardımların Gazze’ye girmesine olanak sağlasa da, çatışmaların gerçek anlamda sonlanmasını sağlayacak bir kalıcı barışın temellerini atmak yerine, bizce daha çok bir nefes alma süreci olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu yazıda, Gazze ateşkesinin ilan edilme sebepleri, tarafların bakış açıları ve geçmişteki ateşkes ihlalleri ışığında anlaşmanın gerçekliği tartışılacak; aynı zamanda ateşkesin bölgedeki dinamikler üzerindeki olası etkileri ele alınacaktır. Ateşkesin, sadece bir tarafın zaferi veya bir çözüm yolu olup olmadığı, bu analizle değerlendirilecektir. Şunu da belirtmekte fayda görüyoruz; bu yazının amacı bir art niyet içermemekte, okuyuculara farklı bir bakış açısı sunarak olayları objektif şekilde değerlendirme yetisi kazandırmaktır.
Gazze Ateşkesi Neden İlan Edildi ve Tarafların Söylemleri Neler?
Gazze’deki son ateşkes, yoğun insani krizin hafifletilmesi, çatışmaların durdurulması ve esir değişimi gibi kısa vadeli hedeflerle ilan edilmiştir. Ekim 2024’te başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun askeri operasyonları, binlerce Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve milyonlarca kişinin evsiz kalmasına neden olmuştur. Uluslararası kamuoyu, özellikle insani yardım kuruluşları ve Birleşmiş Milletler, ateşkes çağrısında bulunarak Gazze’deki durumun sürdürülemez olduğunu vurgulamıştır.
Ateşkes hakkında taraflar resmi söylemlerde bulunarak kendilerini dünyaya açıklamışlarıdır. İsrail, Gazze’ye yönelik operasyonlarını Hamas’ın askeri altyapısını yok etmeyi ve roket saldırılarını durdurmayı hedeflediğini belirterek meşrulaştırmıştır. Ateşkesin ilan edilmesinin ardından, İsrail hükümeti bunu insani bir ara olarak sunmuştur ancak “Hamas tehdidinin tamamen bitmediği” söylemini de korumuştur. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “Teröristlere karşı mücadelemiz sürecek, ancak sivillere insani yardım sağlanması için bu adımı attık” diyerek ateşkesin sebebini dile getirmiştir.
Öte yandan Hamas ise ateşkesi bir “zafer” olarak nitelendirmiş ve Filistin halkının direnişinin İsrail’i ateşkese zorladığını ileri sürmüştür. Hamas yetkilileri, ateşkes sayesinde Gazze’ye insani yardımın gireceğini ve Filistinlilerin daha fazla acı çekmesinin önleneceğini savunmuşlardır. Ancak, Hamas yetkilileri, İsrail’in söylemlerine güvenmediklerini ve direnişe devam edeceklerini de ifade etmiştir.
İki tarafın da ateşkesi ilan etmesi uluslararası toplumda da yankı uyandırmış, Birleşmiş Milletler ve birçok Avrupa ülkesi, ateşkesi memnuniyetle karşılarken, kalıcı barışın sağlanması için taraflara uluslararası hukuka saygı göstermeleri çağrısında bulunmuştur.
Peki, bu ateşkes gerçekten Hamasın bir zaferi mi yoksa İsrail’in Hamas’ı yok etmek için uyguladığı planın bir parçası mı? Bu soruya cevap vermek elbette kolay değildir ancak tarafların şu anki durumlarına bakılarak geçmişteki söylemleri ve davranışları analiz edilerek bir değerlendirmede bulunulabilir.
İsrail-Filistin Savaşının Tarihi Arka Planı
Öncelikle bu meseleyi daha iyi yorumlamak için İsrail ve Filistin arasında meydana gelen bu savaşın tarihçesine bakmak gerekmektedir. İsrail-Filistin sorunu, Orta Doğu’nun en karmaşık ve uzun süredir devam eden çatışmalarından biridir. Bu sorun, 20. yüzyılın başlarında Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurma hedefiyle başlayan Siyonist hareketle şekillenmiş ve günümüze kadar devam eden bir çatışma haline gelmiştir. Ana unsurlarını şu şekilde özetlemek mümkündür:
- Tarihsel Arka Plan:
- 1917 Balfour Deklarasyonu ile İngiltere, Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurulmasını destekledi.
- 1948’de İsrail devleti kuruldu ve bu süreçte yüz binlerce Filistinli mülteci durumuna düştü.
- 1967 Altı Gün Savaşı’ndan sonra İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ni işgal etti.
- Sorunun Temel Unsurları:
- Toprak: İsrail, 1967 sınırlarına dönmeyi reddetmekte ve Filistin topraklarında yerleşim inşaatına devam etmektedir.
- Kudüs: Hem İsrail hem de Filistin, Kudüs’ü başkentleri olarak talep etmektedir.
- Mülteciler: 1948 ve 1967 savaşlarından sonra yerinden edilen milyonlarca Filistinli, geri dönüş hakkı talep etmektedir.
- Güvenlik: İsrail, Filistin topraklarından gelen saldırılara karşı güvenlik önlemlerini gerekçe göstererek abluka ve askeri operasyonlar yürütmektedir.
- Devlet Statüsü: Filistin, bağımsız bir devlet olarak tanınmak istemekte, ancak bu konuda uluslararası toplumda fikir birliği bulunmamaktadır.
- Barış Çabaları:
- 1993 Oslo Anlaşmaları, iki devletli çözüm için bir yol haritası sunmuş, ancak uygulanamamıştır.
- 2000’li yıllarda İsrail’in güvenlik duvarı inşa etmesi, Gazze’ye abluka uygulaması ve yerleşimlerin genişletilmesi gibi politikaları, barış sürecini çıkmaza sokmuştur.
Sorunu tarihsel bağlamda incelediğimizde ortada çözümü zor olan bir sorun görmekteyiz. Bu bağlamda bakıldığında 15 Ocak 2025’te ilan edilen ateşkes, bölgedeki tansiyonu geçici olarak düşürse de, sorunların çözüme kavuşması için kapsamlı bir yaklaşım gerekmektedir. Bu ateşkes çatışmaları durdurmaya yönelik geçici bir çözüm sunmuş olsa da, İsrail-Filistin sorununun köklerine inilmedikçe kalıcı barışın sağlanması mümkün görünmemektedir. İlan edilen bu ateşkes ne sunmaktadır öncelikle onu inceleyelim.
Ateşkesin Kapsamı ve Maddeleri
Ateşkes, genellikle tarafların savaş yorgunluğu veya uluslararası baskılar nedeniyle çatışmalara ara verme isteğini yansıtır. Ancak bu tür anlaşmalar çoğunlukla stratejik bir nefes alma dönemine dönüşmektedir. Gazze ateşkesinde ise İsrail, bu süreci askeri ve siyasi avantajlarını artırmak için kullanırken, Hamas ise toparlanma ve yeniden yapılanma fırsatı aramaktadır. Ateşkes, Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılmasını veya İsrail’in yerleşim politikalarını durdurmasını kapsamamaktadır. Aynı şekilde Hamas’ın İsrail’e yönelik roket saldırılarını tamamen durduracağına dair bir güvence de yoktur.
İsrail ve Hamas arasında 15 Ocak 2025 tarihinde varılan ateşkes anlaşması, üç ana aşamadan oluşmaktadır ve kamuoyuna ilan edilen maddeler ise şu şekildedir:
- Birinci Aşama: İlk Ateşkes ve Rehine Takası
- Ateşkesin Başlatılması: Altı hafta sürecek bu aşamada, İsrail ve Hamas arasındaki tüm düşmanlıklar durdurulacaktır.
- İsrail Kuvvetlerinin Çekilmesi: İsrail, kademeli olarak Gazze’nin merkezinden askerlerini çekecek ve yerinden edilmiş Filistinlilerin kuzey Gazze’ye dönmesine izin verecektir.
- İnsani Yardımın Sağlanması: Her gün Gazze’ye 600 kamyon insani yardım girişi sağlanacak; bunların 50’si yakıt taşıyacak ve 300’ü kuzey bölgesine tahsis edilecektir.
- Rehine ve Mahkûm Takası:
- Hamas, 33 İsrailli rehineyi serbest bırakacaktır; öncelikle kadınlar (asker ve sivil), çocuklar ve 50 yaş üstü erkekler serbest bırakılacaktır.
- İsrail, her sivil rehine karşılığında 30, her İsrailli kadın asker karşılığında ise 50 Filistinli tutukluyu serbest bırakacaktır.
- İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana tutuklanan tüm Filistinli kadınları ve 19 yaş altı çocukları bu aşamanın sonunda serbest bırakacaktır.
- İkinci Aşama: Müzakereler ve Kalıcı Ateşkes
- Müzakerelerin Başlatılması: Birinci aşamanın 16. gününde, taraflar kalan tüm rehinelerin serbest bırakılması, kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve İsrail askerlerinin tamamen geri çekilmesi konularında müzakerelere başlayacaktır.
- Üçüncü Aşama: Yeniden Yapılanma ve İyileştirme
- Cenazelerin Teslimi: Kalan tüm cenazeler iade edilecektir. (Yahya Sinwar’ın cenazesi hariç)
- Gazze’nin Yeniden İnşası: Gazze’nin yeniden inşası süreci, Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler’in gözetiminde başlatılacaktır.
- Sınır Kapılarının Yeniden Açılması: Gazze sınır kapıları yeniden kullanıma açılacaktır.
Bu anlaşmanın uygulanması, Katar, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri’nin garantörlüğünde gerçekleştirilecektir. Buna ek olarak İsrail, kalıcı anlaşma sonucunda oluşacak Gazze yönetiminde Hamas’ın varlığını kesinlikle kabul etmediğini, kendisinin de Gazze şeridini yönetmek istemediğini açıkça ifade etmiştir. Bu düzlemde yapılan görüşmeler Gazze yönetiminin El-Fetih tarafından idare edilmesini gündeme getirmiştir. Bu durumun oluşturabileceği tezahürler sonuç kısmında değerlendirilecektir.
15 Ocak 2025 Gazze Ateşkesi Gerçekliği
Savaşın tarihine ve ateşkesin maddelerine baktıktan sonra 15 Ocak ateşkesini nasıl değerlendirmeliyiz? Öncelikle ateşkesin gerçekliğini konuşmamız gerekmektedir. Gazze ateşkesi, resmi olarak çatışmaların sona erdiğini duyuruyor olsa da, sahadaki durum ve tarafların söylemleri, ateşkesin gerçekte bir “kalıcı barış” anlamına gelmediğini maalesef göstermektedir. Bu çerçevede ateşkesin taraflar için ne ifade ettiğine ve taraflar açısından ateşkesin gerçekliği nedir sorularına cevap aramak gerekmektedir.
- İsrail Tarafından Ateşkes:
İki tarafında yapılan bu ateşkes ile sağlamış oldukları avantajlar vardır. İsrail tarafına baktığımızda, İsrail’in askeri operasyonlarında Hamas’ın silah depolarına ve tünel altyapısına ciddi zararlar verdiği iddiasını görmekteyiz. Bu bağlamda, ateşkes İsrail için, askeri hedeflerin büyük ölçüde tamamlanmasının ardından uluslararası baskıları hafifletmek amacıyla kullanılan bir araçtır diyebiliriz. Öte yandan İsrail’in içerisinde Netenyahu’ya karşı oluşan muhalif bir oluşum görülmekte ve protestoların şiddeti giderek Netenyahu’nun aleyhine artmaktadır. İsrail hükümeti bu ateşkes ile iç siyasi tepkileri de dindirmek istemiştir. Ancak burada oluşan muhalif grup bilinenin aksine Gazze savaşının veya Filistin işgalinin bitmesini istemiyor sadece yöntemin yanlış olduğunu ve başka bir yöntem ile devam edilmesi gerektiğini söylüyorlar. İsrail hükümeti ateşkesi “insani yardım koridorlarının açılması” gibi nedenlerle savunurken, bu süreçte Gazze üzerindeki kontrolünü ve abluka politikalarını sürdürmeye devam etmektedir. Bu durum, İsrail tarafından ateşkesin bir barış arayışından çok uluslararası tepkileri dindirme amacı taşıdığını göstermektedir. Kısaca ateşkes İsrail için iç ve dış tarafta oluşan baskıları dindirmek için kullanılan bir araçtır diyebiliriz.
- Hamas Tarafından Ateşkes:
Hamas tarafına baktığımızda ise, İsrail’in yoğun hava saldırıları ve sınır operasyonları, Hamas’ın askeri altyapısını ciddi şekilde zayıflatmıştır. Özellikle silah tedarikinde yaşanan sıkıntılar ve İsrail’in insansız hava araçlarıyla uyguladığı istihbarat üstünlüğü, Hamas’ı zor bir duruma sokmuştur. Silah desteği alamayan ve İsrail’in istihbarat üstünlüğü ile Hamas İsrail’e karşı şu durumda yok olmamayı başarabilmiş gibi gözükmektedir. Diğer bir taraftan ise İsrail’in Gazze dışında özellikle Batı Şeria’da Filistin halkına karşı arttırdığı baskılar ile elde ettiği 10 binin üzerindeki esir sayısı da Hamas’ı etkilemiştir. Bu esirleri ateşkes kapsamında ilk aşamada 33 İsrailliye karşı bin civarında Filistinli, ikinci aşamada ise esir takasının tamamlanmasını sağlayarak esirleri özgürlüğüne kavuşturmuş olacak. Bu durum Hamas için kısa vadede bir başarı olarak görünmektedir. Ancak Hamas, Hizbullah’ın ve İran Devrim Hükümetinin de son zamanlarda kaybettiği güç ve İsrail’in Lübnan ve Suriye’deki hamleleri ile zor bir sürece girmiş gözükmektedir. Bu zor süreç içerisinde iki liderini kaybetmiş ve itibar zedelenmesi yaşamıştır. Ancak bütün zorluklara karşı İsrail gibi bir güce direnmeyi başararak varlığını sürdürmeyi devam etmiştir. Bu bağlamda da ateşkes Hamas için hem İsrail’i buna mecbur etmesi ile bir itibar ve moral tazeleme hem de kaybettiği gücü toparlama fırsatı sağlamaktadır.
- Gazze Halkı Açısından Ateşkes:
İsrail’in yıllardır uyguladığı abluka nedeniyle halk, temel gıda maddelerine, tıbbi malzemelere ve temiz suya erişimde ciddi sorunlar yaşamaktadır. Bunun yanında İsrail’in yoğun hava saldırıları neticesinde Gazze yerle bir olmuş, altında yaşanabilecek bir çatı dahi kalmamış durumdadır. Bu ateşkes ile ilk aşamada Gazze’ye yardımların önü açılacak, günlük 600 yardım tırı girecek ve Gazze halkı bir nebze de olsa rahatlayacaktır. Üçüncü aşamada ise yeniden imarın önünü açılacak ve Gazze yeniden inşa edilecek olarak gözükmektedir.
Ateşkesin taraflar nezdinde yansımalarına baktığımızda Hamas’ın her ne kadar kendinin de bir nefese ihtiyacı olduğu görünse de, İsrail’i Gazze topraklarındaki bitmeyen direnişi ile ateşkese mecbur bıraktığını görmekteyiz. Hamas’ın ilan ettiği gibi bir zafer olarak görünse de unutulmaması gereken bir gerçeklik söz konusudur. İsrail hiçbir zaman ateşkeslere ve anlaşmalara tam olarak uymamış kendi çıkarları gereğince ateşkesleri her seferinde ihlal etmiştir. Bu durumu geçmişe baktığımızda rahatlıkla görmekteyiz.
İsrail’in Yapmış Oluğu Bazı Ateşkesler ve İhlaller
İsrail’in yaptığı ateşkes anlaşmaları ve bu ateşkesleri ihlal etme durumları, İsrail-Filistin sorununun en dikkat çekici unsurlarından biridir. Bu bağlamda, İsrail’in taraf olduğu bazı önemli ateşkesler ve bu ateşkeslerin nasıl ihlal edildiğiyle ilgili örnekler şunlardır:
- 1949 Ateşkes Anlaşmaları (1948 Arap-İsrail Savaşı Sonrası):
- Anlaşma: İsrail, 1948 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan ile ayrı ayrı ateşkes anlaşmaları imzaladı. Bu anlaşmalar, sınırların geçici olarak belirlenmesi ve çatışmaların sona erdirilmesini amaçlıyordu.
- İhlaller:
- İsrail, anlaşmaya rağmen, sınır bölgelerinde sık sık Filistinli mültecilere ve Arap köylerine yönelik saldırılar düzenledi.
- 1956 Süveyş Krizi sırasında İsrail, Sina Yarımadası’nı işgal ederek ateşkesi ihlal etti.
- 1993 Oslo Anlaşmaları:
- Anlaşma: Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile İsrail arasında, iki devletli çözüm çerçevesinde bir dizi barış adımı içeren Oslo Anlaşmaları imzalandı. Anlaşma, İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’deki işgalini kademeli olarak sonlandırmasını ve Filistin yönetiminin güçlenmesini öngörüyordu.
- İhlaller:
- İsrail, anlaşmaya rağmen yerleşim inşaatlarını genişletti ve Filistinlilere ait topraklara el koymaya devam etti.
- 1994’te Baruch Goldstein adlı bir İsrailli, El Halil’deki İbrahim Camii’nde 29 Filistinliyi öldürdü. İsrail’in bu olaya verdiği tepkisizlik, ateşkesi zedeledi.
- 2008-2009 Gazze Ateşkesi (Dökme Kurşun Operasyonu Sonrası):
- Anlaşma: İsrail, Gazze’ye yönelik geniş çaplı bir askeri operasyonun ardından tek taraflı bir ateşkes ilan etti. Ateşkes, uluslararası baskılar sonucu devreye girdi.
- İhlal: İsrail, ateşkesin hemen ardından Gazze sınırındaki balıkçılara ve çiftçilere ateş açarak ateşkesi ihlal etti.
- 2012 Ateşkesi (Savunma Sütunu Operasyonu):
- Anlaşma: İsrail ve Hamas, Mısır’ın arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaştı. Anlaşma, Gazze’deki saldırıların durdurulmasını ve İsrail ablukasının hafifletilmesini içeriyordu.
- İhlal: Ateşkesin ardından İsrail, Gazze sınırında devriye gezen Filistinlilere ateş açtı.
- 2014 Ateşkesi (Koruyucu Hat Operasyonu):
- Anlaşma: 51 gün süren savaşın ardından Mısır’ın arabuluculuğuyla bir ateşkes ilan edildi. Ateşkes, Gazze’ye insani yardımların girmesine ve sınır geçişlerinin hafifletilmesine odaklanıyordu.
- İhlal: İsrail, ateşkes sonrasında da Gazze’ye yönelik hava saldırıları gerçekleştirdi ve ablukayı sürdürdü.
- 2021 Ateşkesi (Mescid-i Aksa Çatışmaları Sonrası):
- Anlaşma: 11 gün süren çatışmaların ardından İsrail ve Hamas arasında Mısır’ın arabuluculuğuyla bir ateşkes sağlandı.
- İhlal: İsrail, ateşkese rağmen Doğu Kudüs’teki yerleşim politikalarını sürdürdü ve Mescid-i Aksa’ya yönelik provokatif eylemler gerçekleştirdi.
- 2024 Ateşkesi:
- Anlaşma: 2024’teki son Gazze savaşının ardından uluslararası baskılarla ateşkes ilan edildi. Anlaşma, esir değişimi ve insani yardımların geçişini içeriyordu.
- İhlal: İsrail, Gazze’ye yönelik ablukayı hafifletme taahhüdünü yerine getirmedi ve sınır bölgelerinde Filistinlilere yönelik saldırılarda bulundu.
- 27 Kasım 2024 İsrail-Lübnan Ateşkes Anlaşması:
- Anlaşma: Taraflar arasında 60 günlük bir ateşkes sürecini kapsamaktadır. Her iki taraf da kara, deniz ve hava yoluyla birbirlerine yönelik tüm askeri operasyonları durdurmayı taahhüt etmiştir.
- İhlal: Ateşkesin 49. gününde İsrail ordusu tarafından Lübnan’da 16 ihlal gerçekleştirilmiştir. Bu ihlaller arasında bombardıman, karadan girme, evleri havaya uçurma ve ateş açma gibi eylemler yer almıştır. Ayrıca, 27 Kasım 2024’ten itibaren İsrail’in ateşkesi toplamda 401 kez ihlal ettiği bildirilmiştir
Yukarıdaki örnekler gibi daha birçok örnek bulmamız mümkündür. İsrail’in sergilemiş olduğu tavırlara baktığımızda da görmekteyiz ki, İsrail ile yapılan ateşkeslerin büyük bir kısmı kısa vadeli çözümler üretmiş, ancak İsrail’in saldırgan tavrı nedeniyle ateşkesleri ihlal etmesi sonucunda kalıcı bir barışa dönüşememiştir. Bu durum, ateşkeslerin kırılgan yapısını ortaya koymaktadır. Her ateşkes sonrası İsrail daha da ileri giderek yeni saldırılar başlatmıştır. Bu sebeple geçmişin unutulmaması ve geçmişten ders çıkartılması elzem bir durumdur. Özelikle bu kritik süreç içerisinde sahayı ve tarafları iyi okumak, ona göre olayı yorumlamak gerekmektedir.
Ateşkesin Asıl Kazananı Kim?
Bütün bu değerlendirme ve tarihi gerçekliklerden sonra genel olarak baktığımızda sahadaki askeri üstünlüğün, İsrail’in ateşkes öncesi operasyonlarla Hamas’ın askeri kapasitesini büyük ölçüde zayıflatarak ve direniş yeteneklerini sınırlandırarak ele geçirdiğini görmekteyiz. Diğer bir yandan ateşkes, İsrail üzerindeki uluslararası baskıları hafifletmiş ve hükümete yeniden yapılanma çabalarını kontrol etme fırsatı vermiştir. Bu durum İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için bir iç siyasi manevra alanı yaratmıştır. İçerdeki protestolara rağmen, İsrail halkına “terörle mücadelede kararlı bir lider” imajını sunmayı başarmıştır. Hamas bazında ise Filistin halkına yardım kapıları açtırmayı ve İsrail’in elindeki esirleri özgürlüğüne kavuşturmayı başaran bir yönetim görülmektedir. Ayrıca kendisine yapılan desteklerin kesilmesi esnasında yapılan bu ateşkes ile kendisine bir hareket alanı yaratmış durumdadır.
Özetle ateşkes iki tarafa da olumlu sonuçlar doğuracak niteliktedir ancak bu ateşkes şartlarının uygulanması sonucunda gerçekleşecektir. Bu sebeple ateşkesin kazananı kimdir sorusuna cevap vermek için erken bir zamandayız. Fakat ateşkesin her iki tarafın da anlaşmaya uyarak tamamen gerçekleştiğini ve kalıcı barışın sağlandığı durumunu düşündüğümüzde, Gazze yönetimini İsrail şekillendirecek ve bu yönetim içerisinde Hamas veya Hamas’a yakınlığı bulunan tarafları istemeyecektir ki bunu zaten ilan etmiş durumdadır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda ipler dolaylı olarak da olsa yine İsrail’in elinde bulunacaktır. Bunları da düşünerek ateşkes Hamas’ın zaferi midir yoksa İsrail’in planının bir parçası mıdır bize zaman gösterecektir.
Sonuç
15 Ocak 2025’teki Gazze ateşkesi, İsrail-Filistin çatışmasındaki acil insani ihtiyaçları bir nebze olsun karşılamakla birlikte, kalıcı barış için yeterli bir çözüm sunmamaktadır. Ateşkes, taraflar arasındaki güven eksikliği ve geçmişteki ateşkes ihlalleri göz önüne alındığında, kalıcılığı konusunda şüpheler doğurmaktadır. Netice itibarıyla, ateşkesin sadece kısa vadeli bir duraklama sağladığı, daha çok bir reklam arası ya da mola olarak görüldüğü ifade edilebilir. Gazze üzerindeki abluka ve işgal politikalarını sona erdirememesi, bu anlaşmanın gerçekliğini zayıflatmaktadır. Uluslararası toplumun ateşkese verdiği destek, barış sürecine dair umutları yeşertmiş olsa da, bu çözüm kısa vadeli çatışmasızlık dönemiyle sınırlı kalmaktadır. Gazze’deki insani kriz ve çatışmaların sona ermesi için ateşkesten daha fazlası gerekmektedir. Taraflar arasındaki derin siyasi uçurumun giderilmesi ve adil bir çözümün sağlanması, kalıcı barış için temel şartlardandır. Ateşkesin şartlarına iki tarafında uyduğunu ve müzakere sürecinde de ortak bir noktada uzlaşıldığı takdirde ise kalıcı barış süreci başlamış olacak ve Gazze’nin yönetimi Hamas’tan alınıp yeni bir yönetime geçecek. Bu durumu daha önce belirtmiştik. Peki, bu yönetim kim olacak? Şu an sahaya bakıldığında El-Fetih yönetimin Gazze’yi yöneteceği yönünde söylemler mevcut. Eğer şartlar bu durumu oluşturur ve El-Fetih Gazze yönetimini ele alırsa sonuç kardeş kanı dökülmesi olacaktır. Gazze halkı Mahmut Abbas yönetimine kesinlikle karşı ve hali hazırda Hamas ve Abbas yönetimi arasında bir çatışma zaten var. Bu durumda en kârlı taraf maalesef İsrail yönetimi olacaktır. Mahmut Abbas yönetimi şu durumda zaten İsrail’in dedikleri dışına çıkmamakta ve Gazze halkı başta olmak üzere birçok Filistinli tarafından hain olarak görülmektedir. Şartların bu yönde olması İsrail’in zaten zor durumda olan Hamas’ı El- Fetih yönetimi ile yok etmeye çalışarak yeni bir strateji uygulaması demektir. Böylelikle İsrail çok da umurunda olmadığı uluslararası baskıyı kendi üzerinden atmış bir şekilde iki Filistinli tarafı birbirine kırdırarak amacına ulaşmaya çalışması gayet tabii olacaktır.
Bu ateşkes, Hamas cephesinden bakıldığında ise tüm bu şartları düşünerek zaferden ziyade ancak bir başarı olarak nitelendirilebilir. Şu bir gerçektir ki bu ateşkes anlaşması, bölgedeki karmaşık dinamikleri değiştirebilme gücüne sahip olmasa da, çözüm arayışları için önemli bir adımdır. Atılan bu adımı değerlendirmek başarıyı zafere ulaştırabilir. Asıl zafer bu savaşın tamamen ortadan kalkması ve Filistin topraklarına özgürlüğün gelmesi ile olacaktır.
Kısaca bu ateşkese Hamas’ın zaferi demek bizce gerçek zafer olan Filistin topraklarının özgürlüğüne bir perde olmaktadır. Zafer nidaları ile kutlamalar yapan Müslümanların Gazze üzerindeki oluşmuş hassasiyetine zarar vermekte ve normalleşme sürecini tetiklemektedir. Bu ateşkese bir zaferden ziyade bir başarı olarak bakmak daha aklıselim bir tutum olacaktır. Elbette Hamas’ın bir başarısı söz konusudur ancak Hamas ve Müslümanlar açısından gerçek zafer ancak İsrail’in Filistin topraklarını tamamen terk etmesi ile olacaktır.
Kaynakça
- BBC Türkçe. (2025, Ocak 15). Gazze’de ateşkes sağlandı: Tarafların açıklamaları ve detaylar. Erişim: https://www.bbc.com/turkce.
- Euronews Türkçe. (2024, Kasım 27). İsrail ve Hizbullah arasında ateşkes: Anlaşma detayları. Erişim: https://tr.euronews.com.
- YetkinReport. (2025, Ocak 15). Gazze ateşkesi: İsrail ve Hamas’ın anlaşması ve 3 aşamalı plan. Erişim: https://yetkinreport.com.
- Anadolu Ajansı. (2024, Kasım 27). İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes ihlalleri. Erişim: https://www.aa.com.tr.
- Reuters. (2025, Ocak 15). Gazze ateşkesi anlaşması: ABD, Katar ve uluslararası rol. Erişim: https://www.reuters.com.
- CGTN Türkçe. (2024, Kasım). BM’den İsrail’e çağrı: Lübnan’dan çekilme şartları. Erişim: https://www.cgtn.com.
- Mehr News Türkçe. (2024, Kasım). İsrail’in Lübnan ateşkesi ihlalleri: 401 kez ihlal raporu. Erişim: https://tr.mehrnews.com.
Musa Gündoğdu
Latest posts by Musa Gündoğdu (see all)
You may also like
-
Türkiye’nin Suriye Politikası: Güvenli Bölgeler ve Stratejik Öncelikler
-
TÜRK DİASPORASININ YURT DIŞINDAKİ ÇALIŞMALARI
-
Türkiye ve İsrail Arasındaki Diplomatik İlişkiler: AK Parti Dönemi
-
Türkiye ve İsrail Arasındaki Diplomatik İlişkiler: 1990-2001 Dönemi
-
Türkiye ve İsrail Arasındaki Diplomatik İlişkiler: Soğuk Savaş Dönemi