SURİYE’DE YENİDEN İNŞANIN ANATOMİSİ

Suriye’yi yarım asır boyunca demir yumrukla yöneten Baas rejiminin karanlık mirası, nihayetinde bir iç savaş girdabına dönüşerek; yarım milyon masumun ölümüne, milyonlarca Suriyelinin vatansız kalmasına ve ülkenin tarihî, sosyal ve ekonomik dokusunun paramparça olmasına yol açtı. Bu trajedinin baş müsebbibi olan Beşşar Esed, babası Hafız Esed’den devraldığı baskı mekanizmalarını savaş boyunca kitle katliamları, kimyasal saldırılar ve sistematik insan hakları ihlalleriyle perçinledi. Uluslararası toplumun seyirci kaldığı ve hatta Rusya, İran ve ABD gibi ülkelerin mazlumların kanıyla emellerini beslediği bu yıkım, geriye nesiller boyu sürecek bir travma ile ‘yeniden inşa’ denen meşakkatli bir denklemi bıraktı.

Suriye, on yıllara dayanan otoriter rejimin ve 13 yıl süren iç çatışmaların etkisiyle sadece askerî, ekonomik ve siyasi yıkımla değil, toplumsal yapısında da onarılması hayli güç ve derin yaralarla karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda, mevcut yönetimin önündeki sorunlar yalnızca çok katmanlı değil, aynı zamanda iç içe geçmiş durumdadır. Tahrip olan alt yapının yeniden inşası, enerji açığının giderilmesi, temel hizmetlerin düzenli olarak verilebilmesi, adaletin tesis edilmesi ve ülkede istikrarın sağlanması için acil müdahale gerektiren öncelikli hedefler arasında yer almaktadır. Bununla paralelinde, ekonominin diriltilmesi, sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin oluşturulması ve istihdam imkanlarının genişletilmesi ise kalıcı barışın belirleyici unsurları olarak öne çıkmaktadır.

Asayişin temini, sınır yönetiminin yeniden tesis edilmesi, silahlı grupların merkezî bir ordu altında birleştirilmesi ve organize suç şebekelerinin etkisiz hâle getirilmesi; barış sürecinin teminatı olacaktır. Etnik ve mezhepsel gruplar arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi, toplumsal uzlaşma araçlarının oluşturulması ve yönetimde tüm kesimleri kapsayan bir temsil sisteminin kurulması, kalıcı barışın olmazsa olmazıdır.

Komşu devletlerde yaşamını sürdüren milyonlarca sığınmacının güvenli geri dönüşü ve topluma uyum sağlaması, yeniden yapılanmanın insani ayağının temel taşlarındandır. Ayrıca, eski rejimin savaş suçlusu unsurlarının adil yargılanması, yeni yönetimin meşruiyet kazanması ve toplumda adalet inancının tesis edilmesi için elzemdir.

Bu maddeler, Suriye’nin yeniden inşasında dikkate alınması gereken öncelikleri özetlemektedir ancak mevcut koşullarda Suriye toplumu, bu hedeflerin gerçekleşmesinden uzaktır. Toplumsal yara ve nefretin onarılması, farklı kesimler arasında güven tesis edilmesi, ancak kuşaklar boyu sürecek kararlı bir mücadeleyle mümkün olabilir. Yeni yönetim, kısa vadede istikrarı sağlayacak adımlar atabilir; ancak bunların kalıcı hâle gelmesi, uzun soluklu ve mükerrer politikalar gerektirir.

Demokratik yönetime geçiş ve kapsayıcı bir siyasi sistemin kurulması, olası bir çözüm olarak görülebilir ancak sistemin, mevcut siyasi ve toplumsal bölünmeleri kurumsallaştırma riski, bu önerinin uygulanabilirliğini zayıflatmaktadır. İç savaş sonrası parçalanan toplumsal doku ve zedelenen güven ortamında, yeni ortak değerler etrafında siyasi uzlaşı sağlamak kolay değildir dahası, bu süreci baltalamak ve Suriye’yi zayıf konumda tutarak nüfuz alanlarını korumak isteyen dış aktörler (İran tarafından desteklenen eski rejim yandaşları) de mevcuttur.

Suriye’de ordu ve güvenlik sisteminin reformu, ülkenin geleceği için hayati önem taşımaktadır. İç savaş döneminde ortaya çıkan güç boşlukları, çok sayıda silahlı grubun türemesine yol açmıştır. Bu gruplardaki radikal unsurlar, zamanla muhalif yapılar içinde etkinlik kazansa da muhalefetin kendi içindeki dönüşümleriyle bu tehdit kısmen azaltılmıştır.

Muhalif grupların başarısının arkasında, aşırıcı unsurları ılımlılaştırma veya tasfiye etme becerileri yatmaktadır. HTŞ ve diğer muhalif güçler, köklü bir dönüşüm geçirerek daha ılımlı ve Suriye odaklı bir profile bürünmüştür. Güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılmasında, tüm silahlı grupların entegrasyonu, yerel güvenlik birimlerinin kurulması ve merkezî ordunun reorganizasyonu, siyasi mutabakatla desteklenmelidir. Azınlıkların güvenlik mekanizmalarına dahil edilmesi ve haklarının güvence altına alınması, barışın sürdürülebilirliği için kritiktir.

Suriye’nin geleceğinde terör örgütlerine yer vermemelidir bu tür yapıların varlığını sürdürmesi, devlet inşasını baltalayarak dış müdahaleyi mümkün; istikrarı ise imkânsız kılacaktır. Bunu önlemek için tüm grupların görüşlerinin dinlenmesi ve ortak değerler etrafında birleşecekleri bir ulusal vizyon oluşturulması gereklidir. Bu vizyonun belirlenmesi, ancak tabandan yükselen ve tüm kesimlerin katıldığı bir diyalogla mümkündür.

Yeni hükümetin, etnik ve mezhepsel farklılıkları dikkate alan bir atanma politikası izlemesi şarttır. Örneğin, Suriye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan aynı zamanda eski rejime karşı büyük mücadeleler vermiş olan Türkmenlerin bakanlık kademelerinde temsil edilmemesi, yerel ve küresel düzeyde tepki çekmiştir. Güvenliğin sağlanmasının ardından, tüm Suriye halkının değerleri gözetilerek ulus bilinci oluşturulmalı ve tabandan tavana kapsayıcı bir süreç başlatılmalıdır. Kalıcı istikrar için tüm tarafların samimi iş birliği yapması ve geçici çözümler yerine sürdürülebilir planlara odaklanması zaruridir.

 

 

Please follow and like us:
The following two tabs change content below.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir