İnsan, ömrü boyunca birçok kez farklı düşüncenin birinden taraf olmuştur. Siyasi partiden, futbol takımından, ideolojik yapıdan, fikri bir münakaşada ortaya atılan bir tezden, kavga eden iki grubun birinden taraf olmuş olabilmek genel olarak tüm insanlıkta var olan bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Ama gelin, biz “ben ne ondan ne bundan taraf olurum” diyen “tarafsızlar” üzerine konuşalım.
Burada söze başlamak Dündar Ağaya düşer. Dündar Taşer’in yıllar öncesinde söylediği “ ne ondanım ne bundan diyenlerin akıbeti galip gelen tarafın iradesine tabidir.” şeklinde hafızalara kazınmış cümlesi bu yazının genel muhtevasını tam olarak açıklamakta. Bu ölümsüz anekdotun üzerine söz söylemek bize düşmez tabii ama Dündar Bey ebedi istirahatgahında dinlenirken bu konu üzerinde ben de biraz konuşmak istiyorum.
Sokaklarda çok kez duyduğumuz bir söz vardı, derlerdi ki, o mahallenin delikanlısı abilerimiz; Ya siyah olacaksın ya beyaz. Gri olmayacaksın. Belki söyleyenler bu sözün ehemmiyetinin farkında değillerdi ama bu cümle gerçekten değerli, takdire şayan bir cümle. Bu söz neden söylenirdi peki onu da açıklayalım. Sokaklarda hep bir mücadele vardır. Bahsi geçen mücadele en basit manada arkadaş grupların birbiri arasındaki çekişmeleriydi diyebiliriz. Bu çekişmelerde siyahla beyaz o birbiriyle mücadele eden arkadaş gruplarıydı. Gri ise hiçbir tarafta bulunmayıp her iki grupla da iletişim halinde olanları tasvir ediyordu. Peki doğru olan hangisi? Siyah yahut beyaz olmak mı ? Yoksa gri olmak mı? Bu soruya cevap olarak, başına türlü felaketler geleceğini bilsen, yer yıkılıp gök üzerine çökecek olsa, malını mülkünü ve hatta canını kaybedeceğini anlasan dahi beklenen davranış, doğru olan davranış insanın hak bildiği tarafı tutması gerektiği ve doğru için adım atmasıdır. Tabii ki burada bahsedilen taraf bir futbol takımı yahut mahalle kavgası değil. Bir şeylerin olumlu yönde değişmesi ve gelişmesi için taraf olmak, Türk milletini türlü felaketlerden korumak, hiçbir şey yapamadığın yerde haykırarak doğruyu ilan etmek olarak hafızalarımıza kazınmalıdır.
Peki yukarıda bahsettiklerimizi yapmayanlar yok mu? Tabii ki var, hem de yukarıda bahsi geçenleri korkmadan, çekinmeden yapanlardan daha fazla var. Yani dünya üzerinde taraftan çok tarafsız var. Ot gibi yaşamayı meziyet bilen, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” cümlesini düstur edinen milyonlar var. Emin olun dünya yıkılıp başımıza çökse bizler ezilir, kayboluruz belki ama bu insanlara yine de bir şey olmaz ve biz bu durumdan yine de mutluluk duymaya devam ederiz, edeceğiz. Çünkü bizim için kendimizden önce önemli olan çok şey var fakat onlar için tek önemli şey menfaatleri.
Bunların hepsini toplayınca farkına vardığımız durum taraf olmamız gerektiğidir. Tarafsızlığı benimsemek belki hayatınızı daha yaşanılır hale getirmektedir ama önemli olan bizim hayatımızın yaşanılır kılınması değil, emanet aldıklarımızı bizden sonrakilere teslim edebilmek, neslimizin aynı duyarlılığı göstermesine vesile olmak ve inandığımız değerlere sahip çıkmamız gerekliliğidir.
Ve son olarak; taraf olmak bir seçim değil, mecburiyet olmalıdır.
Salih Yozgat
Latest posts by Salih Yozgat (see all)
- Ey Şanlı Ordu - 11 Ekim 2021
- Zulmün Siyaseti Olmaz - 3 Ekim 2021
- Babaların Eğitici Rolü - 20 Haziran 2021
- Vicdani Mütalaa - 1 Mart 2021
- Taraf ve Tarafsızlık - 15 Ocak 2021