Geçtiğimiz aylarda büyük bir heyecanla beklediğimiz, on yıllardır bizlerin hasret kaldığı yerli ve milli aracımızın lansmanı büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Ülke olarak yediden yetmişe sımsıkı sarıldık ve heyecanlandık. Aracın özellikle ön konsol dizaynı ve diğer özellikleri gözlerimizi yeterince doyurdu. Göz zevki çok önemliydi. Çünkü son zamanlarda savunma sanayiine çok büyük yatırımlar yapıyorduk. O alanda üretilen ürünler pekte şık değildi. Zaten şık olması beklenen son özellikti. Uzun yıllardır şık bir ürün ortaya koyamamıştık. Görüntü beklentimizi çok yukarı çıkardı. Bu sefer oldu galiba diye içimizden geçirmedik değil.
Konu araştırmalarım sürecinde incelemem gereken bir konu vardı, Kalkınma. Çünkü biz mühendisler üretimle ilgilenir geri kalan bir çok durumu sosyal bilimcilere devrederiz. Bu açığımı kapatmak adına Ülkü Ocaklarının Kalkınma dosya konulu dergisini inceledim. Ardından Alparslan Türkeş’in ve camianın konuya bakışına eğildim. Burada Türk Milliyetçileri olarak pek başarılı olmadığımızı söylemem gerek. Çoğu eserimiz pratikten ve gerçeklikten uzak teorik şekilde ele alınmıştır. En kötüsü de teoriye uymayanı benimsemeyip esefle eleştirmemiz olmaktadır.
Alparslan Türkeş, “Türkiye’yi kalkındıracak sistem ve görüş ancak Türk milletinin özelliklerine uygun, realiteleri göz önünde bulunduran ve modern ilim ve tekniği yol gösterici kabul eden milli bir görüş olmalıdır. “ demiştir. Ayrıca, sistemin ivmelenmesi ve başarıya ulaşabilmesi için tüm altyapının milli doktrinler ile yoğrulması gerektiğini belirtmiştir.
Olması gerekeni ve en iyi modeli yansıtmıştır Başbuğ. Ancak yeni aracımız bu özelliklere maalesef sahip değildir. Yerli arabamız doğuştan elektrikli. En önemli özelliklerinin başında batarya yani pil gelmektedir. Hepimiz Aselsan A.Ş ile gurur duyuyoruz. Ancak bir o kadar önemli konumda olması gereken Aspilsan A.Ş (Askeri Pil Sanayi) ne durumdadır. Bu sorunun cevabı ilgili şirketin adını dahi duyduysanız ilerleme kaydedilmiş demektir.
Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun CEO’su Gürcan Bey aynen şu cümleleri kurmuştur “Aracın elektrikli motoru için Bosch ile görüşüyoruz. Aracın bataryası için Çin ağırlıklı 6 firma ile gizlilik sözleşmesi imzaladık. Bunlardan biri ile anlaşacağız. Araç entegrasyonu konusunda teknoloji partneri olarak Alman mühendislik firması EDAG’ı seçtik. Myra, İngiltere’nin kabul gördüğü, özelikle mekanik aksamlarda şasi sistemleri konusunda partnerlerimizden birisi. Tasarım için İtalyanlarla anlaştık.” Galiba tekerlekleri Petlas olacak o kadar da bizden uzak değil!!. Bu arada kimse cesaret edip söyleyemiyor; TOGG aracı en uygun maliyet ve ulaşım giderlerini göz önüne alıp hangi ülkede üretileceğini kararlaştırmadan Bakan Sn. Varank alelacele Bursa’da yer verip inşaat başladı diye haberler yaptırdı.
Şirket, modern ilim ve tekniği yol gösterici olarak kabul etmiştir. Ancak milli doktrinler pratik süreçte mümkün değildir. Sermaye gücüne üstün teknolojiyi ülkede kimse veremiyor. 30 dakikada %80 sarj edilebilen bataryayı kimse yapamıyor. Entegrasyon geçmişimiz zayıf. Sadece tasarım konusunda bizler belki başarılı olabilirdik. Ancak geçmişiniz bunu kanıtlamıyor. Bizler araç için gerekli her ürünü yapabilirdik. Ürünlerimiz sizce dünya ile yarışabilir miydi? Kesinlikle şu süreçte hayır. Ben %60 yerlilik oranı bekliyordum. Tabi oran bunun altında kaldı, %52 yerlilik.
Peki bu olumsuzlukları nasıl değerlendirelim. Eğer kötümser olacaksak yukarıda saydıklarım yeterde artar. Ancak bu süreçten ülke olarak ciddi kazanımlarımız olacak. Pek bilmediğimiz veya iyi olmadığımız teknolojiler ülkemize girecek. Bu teknolojiler inanın devasa şeylerdir. İlk adımı atan TOGG sayesinde 10 yıl sonra şuan geldiğimiz savunma sanayi konumuna gelmek mümkündür. Ayrıca küçük bir dilimi kapsasa bile şirket gerçekten çok başarılı ve gelecek vadeden personellerle çalışmaya çalışıyor. Ülkemizde yetişen değerler yurtdışı yerine burada kalırlarsa ve en önemlisi Ar-Ge’ye hakettiği değeri verirlerse çok başarılı olacağımız günler uzak durmuyor.
Bu süreçte eleştiriler mevcut TOGG’a değil geçmiş yöneticiler ve iktidarlara olmalıdır. Şirket ilk etapta ülkenin mevcut teknolojisinden ve insan gücünden faydalanıyor. Bunların yeterli olmadığı durumlarda dünyanın en iyi şirketleri ile çalışmaya çalışıyor.
Bu girişim milli doktrine ne yakındır ne uzaktır. Milli doktrinlerimize ulaşma noktasında bir adımdır. Bütün iş, sürecin sosyal basamaklarını milli bir üslup ve ülke çıkarları da göz önüne alınarak ilmek ilmek örüldüğü taktirde başarıya ulaşmak için gereken basamak görevini görecektir.
Aydın Alperen Erol
Latest posts by Aydın Alperen Erol (see all)
- YERLİ ARABA VE KALKINMA - 27 Mart 2020
- MİLLİ ARAÇ İTALYAN TASARIM! - 21 Aralık 2019
- Atların ve İnsanların Ustası: Prof. Dr. Mehmet BAŞBUĞ - 17 Eylül 2019
- ‘The Best Of’ BABAYİĞİTLER - 19 Temmuz 2019
- LPG SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZI - 11 Temmuz 2019