İnsanın asıl büyüdüğü, hayata atıldığı, mücadele etmeyi öğrendiği çağ, hiç şüphesiz lise çağlarıdır.İnsan, lise çağlarında kendine bir sorumluluk yüklendiğini üstlenir ve ailesine, çevresine, arkadaşlarına göre yaşamaya çalışır.Fakat neden her insan lise çağlarında arkadaşlarına göre yaşamayı kendine bir borç olarak görür? Özellikle neden liselerdeki öğretmenlerimiz buna karşı duyarsız kalmakta ve öğrencileri sadece derslerine göre değerlendirmektedir? Öğrencilerin elbette sosyal ortama girmeleri gerekir.Fakat bir araya gelip internet kafeye giden gençlere büyükleri “aferin size hep beraber olun” derken, bir araya gelip memleket meselelerini konuşan gençlere “memleketi siz mi kurtaracaksınız okulunuzu bitirin” demek memleketimizin durumunu ve liselerde verilen eğitimin kalitesiz olduğunu göstermektedir.
Peki kaliteli “lise eğitimi” nasıl olmalıdır? Şimdi sizlerle gençlere verilmesi gereken lise eğitimini paylaşacağız.
Öncelikle liselerimizdeki öğretmenlerimiz atandıklarında ettikleri “öğretmen yemini”nin şartlarını yerine getirmelidirler.
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
Yeminde geçen “Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” sözü günümüzde yabana atılmaktadır.Bu söz yabana atılmamalı ve öğretmenler namus sözünü harfiyen yerine getirmelidir.Özellikle imam-hatip liselerinde olan “Arap hayranlığı ve Atatürk düşmanlığı” ve özellikle “din vatandan bile önce gelir” gibi Türk Milliyetçiliğine karşı yapılan asimilasyon politikası sonlandırılmalı, devletimiz gençlere yapılan bu baskının hesabını sormalı ve gereğini yapmalıdır.Diğer bir hususta öğretmenlerimizin liselerde bir takım başarılı öğrencileri kendi yanlarına çekip kendi siyasi görüşlerini zorla kabul ettirmemeleri gerekir.Özellikle vatanı bölme görüşü olan kişilerin öğretmen kadrolarında bulunmaları başlı başına bir tehlikedir.Örneğin günümüzdeki sistemde lise çağlarında YDG-H, DHKP-C, TİKKO vb. marjinal sol ve terör gruplarının uşaklığını yapmış bir öğrenci derslerinde başarılı olarak devletin öğretmen kadrosunda yer alabiliyor ve öğrencilere uşaklığını yaptığı terör gruplarının marşlarını, propagandalarını ve davasını anlatarak çocuklara devlete karşı gelme ve terörist olup başkaldırma isteği uyandırabiliyor.Üstelik öğretmenlerinin terör propagandasının tesirinde kalan öğrenciler bu örgütlerin yasal derneklerine üye olabiliyor ve örgüt, liselerde okuyan gençlere afiş astırma, duvarlara yazı yazma, hatta ve hatta polise molotof, taş, şişe vb. şeyler atmasına müsaade edebiliyor.Çünkü onlar da biliyorlar ki “Ağaç yaşken eğilir.” sözü boşuna değildir.Bu sayede terör grupları “ögretmenden öğrenciye” mantığıyla devleti bölme gayesini liselerde aktif bir şekilde sürdürüyor.Yani anlayacağımız üzere liselerde iyi bir eğitim verilmesini istiyorsak öncelikle yeminine sadık kalacak Türk Miliyetçisi öğretmenlerin devlet kadrolarında olması gerekmektedir.Liselerdeki Türk Milliyetçisi öğretmenlerimiz gençlere tarih öğretiyorsa onun şuurunu da öğretmeli, coğrafya öğretiyorsa Türk’süz bir coğrafyanın azat olamayacağını da öğretmeli ki gençlerimiz milliyetçi olarak yetişsinler ve devletimizi bir adım daha ileriye nasıl götürebileceklerini düşünsünler.
Öğretmenlerimizin milliyetçi olarak kadrolarda yer alması ile birlikte diğer bir görev gençliğe düşmektedir.
Gençlerimizin hedefi yalnızca okullarımızı bitirip iş sahibi olmak olmamalıdır.Fakat günümüzdeki gençlerimiz okullarını bitirmekten bile aciz durumdadırlar maalesef.Gençlerimizin asıl hedefi okulları bitirip devletimize daha yararlı olmak zorundadırlar.Gençlerin liselerde hep birlikte beraber olmalı ve derslerine çalışarak derslerde çok başarılı olmaları gereklidir.Gençlerin milliyetçi olarak ülke yönetiminde söz sahibi olması şarttır.Bunun yolu da derslerinin yanı sıra kitap okuma, sportif ve sanatsal faaliyetlerde bulunma gibi aktivitelerde bulunmalıdır.Üstelik bu konuda gençlerimize destek olan sivil toplum kuruluşlarına gençlerimiz katılmalıdır.Liselerdeki gençlerimizin milliyetçi olarak devletimiz üzerinde söz sahibi olması ve öğretmenlerimizin yeni nesili milliyetçi olarak yetiştirmesi inancıyla…
YAŞASIN MİLLİYETÇİ EĞİTİM MÜCADELEMİZ
Ömer Faruk Şenokur
Latest posts by Ömer Faruk Şenokur (see all)
- Düşen Petrol Fiyatları - 26 Mart 2020
- Ülkücü Şehit Dursun Önkuzu’nun Hayatı - 22 Mart 2020
- CEO’ların İstifa Etmeleri - 19 Mart 2020
- Ülkücü Şehit Ruhi Kılıçkıran’ın Hayatı - 7 Şubat 2020
- Üniversitelerde Terörün İç Yüzü - 16 Ocak 2020