- Yıllardır eğitime bakış açımız gelişmiş ülkelere nazaran halen çağın şartlarının, devrin standartlarının bir hayli altında yer alıyor. Halihazırda eğitim gibi mühim bir meseleyi Milli Eğitim kurumlarında yahut özel eğitim kurumlarında, hayata değil üniversiteye veya liseye velhasıl sınava hazırlayan bir olgu olarak görüyoruz. İşte en büyük hatayı da yıllardır bu noktada yapıyoruz. Halbuki tam tersine eğitim, bir merkezi sınava hazırlık değil hayat boyu devam eden ve hatta hayatın kendisini bütünüyle kapsayan bir olgu olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bizlerin sınavlarla basitleştirdiği “eğitim” olgusunu bu şekilde basamak atlamaktan ibaret gördüğümüzden sebeptoplum olarak eğitimimiz için her geçen gün binlerce liralık harcama yapıyoruz. Eğitimi satın almaya yönelik faaliyetler gün geçtikçe gerek sosyal medyada gerek basın yayın araçlarıyla artarak devam ediyor. Bunun sebebi ise sözde eğitimci, esas tabiriyle eğitim tüccarlarının arz talep dengesini gözetiyor oluşu diyebiliriz.Sistem, öğrenileni öğrenciden sınava yönelik kullanmasınıistiyor. Buna binaen öğrenci bilgiye erişebilmek için bazı eğitim mecralarına ihtiyaç duyuyor. İşte tam da burada dershaneler, özel eğitim kursları, gerek internet üzerinden gerek yüz yüze programlarla şişirilerek pazarlanan basit eğitim kampları yahut abartılı reklamı yapılan halbuki gayet basit bir bilgi işleme materyali olan hafıza teknikleriyle öğretme programları gibi daha nice tüccarlar tarafından parayla satılan, toplum tarafından talep edilerek belirli bir ücret mukabilinde satın alınan bilgi ihtiyacı ortaya çıkıyor. Budurumun sadece merkezi sınavlara hazırlıkla kalmadığının örnekleri de fazlasıyla mevcut. Dil kursları bu durumun en bariz olanlarından biri. Günümüz dünyasında yeni bir dil öğrenmeye değerinden daha fazla önem verilmesiyleinsanlarımızın yeni bir dil öğrenmeye yönelmek için yine para harcamak zorunda kalıyor oluşu da tüccarları harekete geçiriyor tabii.
Böylesi ticaretler şartlara baktığımız zaman pek anormal gelmiyor olabilir fakat burada yapılması gereken sosyal devlet anlayışıyla insanların bilgiye erişimini daha kolay hale getirerek devlet tarafından desteklenmesiyle ilerletilmesi için yönetici kadroların kendine vazife biçmesidir.
Bunlar bilgiye yönelik eğitim değerlendirmelerinde geçerlidir. Tam tersine eğitimin esas amacı olan hayata hazırlamak meselesinde ise bir hafıza teknikleri kursuna veya bir dershaneye ihtiyaç olmadığı toplumun büyük bir kısmı tarafından da kabullenilmiş bir gerçektir. Bu eğitimin anne babadan başlayarak insanın çevresinde ve o çevrenin şartlarında ilerletebilmesi mümkündür. Eğitimin esas amacı kabul ettiğimiz hayata hazırlık aşamaları için herhangi bir ücret ödenmesi gerekmemektedir. Asil Türk Milleti’nin fertleri milli gelenekleri, örf ve adetleri, Türk toplumunun sosyolojik yapıtaşlarının gereklerini yerine getirerek bireysel gelişimini sağlama amacıyla kendi kendisini hayata hazırlayabilir.
Sonuç olarak bilgiye yönelik eğitim şartlar gereği satın alınabilir bir olgu iken kişiyi hayata hazırlayan ve ömrü boyunca olumlu yahut olumsuz kazandığı davranışlar süreci olarak nitelendirebileceğimiz eğitim süreci bir satın alma, ücret ödeme gerektirmez. Bu konularda yapılması gerekenler,alanında uzman kişilerin toplanarak fikir münakaşası yapmasıyla ivedi bir şekilde gündeme getirilmeli ve gerekli faaliyetlerin sosyal hayata geçirilmesi için çaba sarfedilmelidir. Eğitim kutsal bir olgudur ve bu kutsaliyetimuhafaza etmek için eğitim yuvalarını ticarethane olarak gören bilgi tüccarlarının eline bırakmamak her ferdin boynuna borçtur.
Salih Yozgat
Latest posts by Salih Yozgat (see all)
- Ey Şanlı Ordu - 11 Ekim 2021
- Zulmün Siyaseti Olmaz - 3 Ekim 2021
- Babaların Eğitici Rolü - 20 Haziran 2021
- Vicdani Mütalaa - 1 Mart 2021
- Taraf ve Tarafsızlık - 15 Ocak 2021
You may also like
1 thought on “Eğitim satın alınabilir bir olgu mudur ?”
Comments are closed.
Evet Eğitim Satın Alınabilir BirOlgudur Bu Ülkede Tam Tersi İdda Edilsede Bu Böyle Bir Gerçek Yani Parası Olan Eğitimi De Öğretimide Düdüğünü Çalar