Ruhuma bağdaş kuran gözlerinden başlayarak
Bulanarak sözlerime zuhur eden sihrine
Dudağının kenarındaki çukura kıvrıldığımda
Üstüme kirpiklerini ört uyut beni tan yerinde
Siracına boğulmak için kararmışım bugüne
Benim yöremde senden başka yuvanın işi ne
Sırtında evim alnımda izin bunca sene
İlk adımımım sana gelmek içinmiş bilirim
Vatanımdan yediğim zaman sürgünü
Ezelden niyazıdır nazlı öksüzlüğümüzün
Parsellenen ruhumuzdan çıkan bir bütünü
Nişan eyleyeceğiz efkârı hür milletimin göğsüne
Beyazına şiirler katarak allara boyayacağım sancağı
Renginden olmak için damarları çatlatacağım
Senin için yurduma ümitler ekecek
-biçmen için
Allah’a kurban ettiğim rahatlıkları sunacağım
Vuslatı unutmuş kendini bilmezin kaybına
Sen, del, etsin ruhumdan boşluk bulup çıkamayan
Ayağımdaki papuçlar sökük yolunu diksin
Sonra dikilsin köşeyi dönünce sana çıkmayan
Sokakların karşısına ki levhi mahfuz
Bütün adreslerimi sana mahpus kılmışken
Güzelliğini yarıştırdım diye Yusuf’la
Tarif edilemezliğinin cezasına çarpıtıldım
Suratına asılı aydınlıklar kane boyanınca
Karşılaştığım dervişlerden hırkalar biriktirdim
Eyüp ruhuma şifa diye yamaladılar ruhunu
Birbirine küs iki yakamın ortasındaki kursak
Saçak ruhuma taktığın sedeften tokalarla
Hevesi parçalayan tarakların kırdı çarkını
Ay ışığına yükselen tütün dumanlarından
Ürkek sabrımız selametlere gebe bilirim
Firakından melalime merak duydu azrail
Kurak topraklarını filizlendirecek selinim
Kaderin tüm cilvesi meğer senin muştunmuş
Unutturmuş alın yazımın morarttığı saçlarımı
Kahvaltılarda çatal oynatılmayan sabahlara
Annemin mahzun duruşundaki sabra ve
Milletimin kaçırdığı seferler için iki biletim var
Ay dağ’a sırtını yasladığında çıkıp gelsene
Gel ki elmanın zehri seni benden almasın
Köklerimin toprağına seyri hiç durmasın